4009 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Türk-Bulgar İlişkileri ve 18 Ekim 1925 Tarihli Dostluk Andlaşması

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 201 · Sayfa: 1339-1348 · DOI: 10.37879/belleten.1987.1339
Tam Metin
18 Ekim 1925 tarihli Türk-Bulgar Dostluk Andlaşması, Türk-Bulgar ilişkilerinin mihenk taşıdır. Her türlü siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel ilişkiler, karşılıklı iyi ilişkilerin sağlanması ile mümkün olur. Dostluk andlaşmaları devletlerin karşılıklı ilişkilerini düzenler. Biz burada Türkiye ile Bulgaristan arasındaki bağların temel dayanağını teşkil eden Dostluk Andlaşmasını inceliyerek ve yorumluyarak Bulgaristan'ın hem yükümlülüğünü hem de sorumluluğunu ortaya koymaya çalışacağız.

Tanzimat'ın İlanı Sıralarında Türkiye'de Yönetim (1826-1839)

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 201 · Sayfa: 1215-1240 · DOI: 10.37879/belleten.1987.1215
Tam Metin
Bilindiği gibi Osmanlı İmparatorluğunda ülke yönetiminde asıl birim sancaktı. Birkaç sancağın oluşturduğu ve adına eyalet ya da vilayet denilen ünite, varlığını devletin kuruluşundan günümüze dek bazı değişikliklerle korumuş bulunmaktadır. Bu yönetim biçiminin oluşturulmasında askerî amaçlar göz önünde tutulmuş ve niteliği, Tanzimat'ın ilânına dek hemen hemen hiç değişmeden sürmüştür.

Selçuklularda Devlet

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 201 · Sayfa: 1359-1374
Tam Metin
Selçuklularla ilgili seri konuşmalarımın ikincisine müsaadenizle başlıyorum. Hatırlanacağı üzere, geçen yıl aynı gün huzurunuzda yaptığım konuşmada Anadolu'nun son defa ve kesin olarak Türk yurdu olması konusunu işlemiştim. Şimdi devlet üzerinde konuşacağım. Selçuklu Devleti, türlü yönleriyle birkaç konuşmamızın konusunu teşkil edecektir.

Bulgaristan'daki Türk ve İslam Azınlığına Baskı

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 201 · Sayfa: 1445-1472 · DOI: 10.37879/belleten.1987.1445
Bu rapor geniş ölçüde Temmuz ve Ağustos 1986'da Bulgaristan ve Türkiye'de delil toplamak için yaptığım görevin sonucudur. Bulgaristan'daki Türk-İslam azınlığı hakları ile ilgili bilgileri toplamak üzere 4 gün Bulgaristan'da ve bir aydan fazla zaman Türkiye'de kaldım. Bu haklar, 1975'te Bulgaristan Hükümeti tarafından da imzalanan Helsinki Anlaşması ile himaye edilmektedir. Bu seyahat esnasında -bana sürpriz olan ve Bulgar polisine daha fazla sürpriz etkisi yapan- kapalı bir bölge olan Bulgaristan'ın güney kısmındaki Kırcali eyaletini ziyaret imkanını buldum. Bu bölgedeki ahalinin çoğu Müslüman ve Türk'tür. Kırcali ve çevresi, Aralık 1984 ve Ocak 1985'te Türk isimlerini Bulgar isimlerine çevirmeyi reddeden Türklerin zalimce öldürülmelerine sahne olmuştur. Bu rapor, "Bal-Göç" ve "Balk-Türkler Derneği" kuruluşlarının ve Türk göçmenlerinin nazik yardımları olmaksızın hazırlanamazdı. Norveç Helsinki Komitesi, kendi kimliklerini muhafaza etmek hususunda insan haklarının ihlaline bir son vermek için hükümetlerin, kuruluşların ve münferit şahısların gayretlerine, bu ve buna benzer raporların cesaret vereceğini umut etmektedir. Bulgaristan'daki Türk azınlığı bütün haklarından mahrum bırakılmıştır; ve bu ülkede Müslümanlar şiddetle baskı altında tutulmaktadır.

Selçuk Arkeoloji Müzesinde Saklanan Miken Pyxisi ve Düşündürdükleri

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 535-548 · DOI: 10.37879/belleten.1987.535
Tam Metin
60'lı yıllarda Batı Anadolu kıyı kesiminde ve içlerinde yapılan yeni kazı ve araştırmalar, Anadolu'nun Geç Bronz Çağ'ında karşılaştığımız kimi sorunlara bizleri tekrar yöneltmektedir. Özellikle II. binin 2. yarısından itibaren Kıta Yunanistan - Argolis kökenli kültür kalıntıları, Batı Anadolu kıyılarında karşımıza çıkar. Kültür ve ticari alış verişle oluşan bu kalıntılar, sorunları daha da güncelleştirmiştir. Konumuzun içeriğini oluşturan Miken-Akha kültür izleri ve kalıntıları Batı Anadolu'da, önceleri Girit-Minos ilişkileriyle başlar. Sonra Miken-Akha ticari egemenliğini yaşar. Ayrıca Ege ile Batı Anadolu-Hitit ilişkileri de günümüz arkeolojisinde göz ardı edilmemiştir. Nitekim bilim adamları yıllardır önemini korumakta olan bu oluşum üzerine ilgilerini yoğunlaştırmışlardır. Daha önceki bir araştırmamızda, Batı Anadolu'daki Miken etkinliklerini irdelemiş, yayınlanmamış kimi özgün buluntuları arkeoloji dünyasına duyurmuştuk. Bu çalışmamızda yine bir yüzey araştırması sırasında Ionia içlerinde ele geçen Miken pyxisini incelemek ve bazı sorunlara değinmek arzusundayız.

Şirinlikale. Eine unbekannte urartäische Burg und Beobachtungen zu den Felsdenkmälern eines schöpferischen Bergvolks Ostanatoliens

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 497-534 · DOI: 10.37879/belleten.1987.497
Tam Metin
Trotz der seit einer Generation in Ostanatolien geführten systematischen Forschungen scheinen die Entdeckungen neuer Plätze eines mächtigen Bergvolkes wie der Urartäer nicht zu Ende zu gelangen. Diese Unerschöpflichkeit liegt nicht nur an der Grösse des Territoriumsgebiets des Reiches, das sich im Höhepunkt seiner Macht in der Zeit von Sardur II. vom Sevan-See im Norden bis Aleppo im Süden und vom Urmia-See im Osten bis an das Ufer des Fırats bei Malatya im Westen ausdehnte, sondern vielmehr an der geographisch unwegsamen Beschaffenheit des Heimatlandes im atemberaubend faszinierenden, gebirgigen Hochland Ostanatoliens. So führen die Survey-Unternehmungen des archäologischen Seminars der Atatürk-Universität mit der Zusammenarbeit des Museums von Erzurum zu neuen Entdeckungen.

(ABDULLAH MÜBEŞŞİR ET-TIRAZÎ, Kavâidu'l-Lugati't-Türkiyye (Et-Türkiyyetü'l-Osmaniyye ve't-Türkiyyetü'l-Hadise), Cidde, H.1406/M.1985, s. 288.) (ABDULLAH MÜBEŞŞİR ET-TIRAZÎ, Kavâdidü'l-Lugati't-Türkiyyeti'l-Hadîse, Cidde, H.1407/M.1987, s. 178.) (ABDULLAH MÜBEŞŞİR ET-TIRAZÎ, Kavâdidü'l-Lugati't-Türkiyyeti'l-Osmaniyye, Cidde, H.1407/M.1987, s. 167.) [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 201 · Sayfa: 1473-1478
Türk dilini yabancılara öğretmek veya yabancılar tarafından Türkçenin öğrenilmesi konusu bilhassa son senelerde üzerinde artan bir önemle durulan konuların başında gelmektedir. Gelişen ülkeler arası ilişkiler ve bunun sonucu küçülen dünyamızda, üniversitelerimizde eğitim ve öğretimde bulunmak, Türk dil ve tarihiyle ilgili araştırmalar yapmak, ticari ilişkiler, Avrupa ülkelerindeki Türk işçileri ... ve hemen hatırlayamayacağımız diğer birçok sebepler dolayısıyla yabancılar arasında Türkçe öğrenmeye istekliler artmakta bu ilgi de çeşitli kuruluşları ve özellikle de üniversitelerimizi harekete geçirmektedir. Konunun çeşitli yönleri yapılan toplantı ve kongrelerde ele alınmaktadır. Ayrıca da merkezler kurularak yabancılara Türkçe öğretimi çalışmalarına hız verilmektedir.

Habibuşağı Nekropolü

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 549-564 · DOI: 10.37879/belleten.1987.549
Tam Metin
Habibuşağı, Elazığ ilinin Baskil ilçesine bağlı yaklaşık 30 hanelik bir köydür. Verimli Fırat vadisi üzerinde kurulmuş olan köy, ilçeye bağlı yerleşim birimlerinin nehrin akışına doğru en son olanıdır. Aynı vadi üzerinde köye yakın yerleşim birimleri olarak batıya doğru Kadıköy, İmikuşağı, Bilaluşağı ve Kale Köy; karşı kıyıda Pirot ve Gökçer (Köşker Baba) sayılabilir. Malatya-Elazığ karayolunun 50. kilometresindeki Kömürhan köprüsünü geçince hemen soldaki Jandarma karakolunun yanından batıya doğru, vadiye inen stabilize bir yol Fırat'ın sol kıyısında kurulmuş yukarıda adı geçen merkezleri birbirine bağlamaktadır. Bugün eski Kömürhan Köprüsü, Jandarma Karakolu ve yol baraj gölünün suları altındadır. Yörenin adı eski kaynaklarda İzolu veya İzoli olarak geçmektedir.

XVI ve XVII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ve Asya Ticareti

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 201 · Sayfa: 1433-1444 · DOI: 10.37879/belleten.1987.1433
En parlak döneminde yani XVI-XVII. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu tarihi, her şeyden önce Akdeniz'e ve Orta Avrupa'ya doğru kaymış bulunmaktadır: Batılılarla savaşlar, diplomatik ilişkiler, ticarî bağlar seyahatnamelerde, yıllıklarda ve hattâ dönemin tarih kitaplarında oldukça büyük bir yer tutmaktadır. Bu, tarihi yalnız Avrupa açısından kavrayan batıcılar için kutsal bir gelenektir. XVI. yüzyılda I. Selim ve Muhteşem Süleyman'ın saltanatları döneminde Osmanlı İmparatorluğu'nun Yakın Doğu'daki Arap ülkelerini topraklarına katarak genişlediğini unutmamak gerekir: Bunlar, Suriye, Filistin, Mısır, Irak ve Arabistan idi.

Eski Asur ve Anadolu'da Kızların Çocuk Yaşında Nişanlanması

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 417-428 · DOI: 10.37879/belleten.1987.417
Su'ine'a'nın oğlu Pusu-kin, tüccar olan amcaları adına ticaret yapmak üzere genç yaşında Anadoluya, Kaniş şehrine (Kültepeye) gelmişti. Pusukin, Asurda oturan Bayan Lamassi ile haberleşmekte idi. Bu kadının Pusukin'in eşi olduğu görüşü bizce pek te olası değildir; herhalde onun, Asurda oturan bir akrabası olsa gerektir. Kadın, Anadoluda seyrek bulunan, veya hiç mevcud olmayan kumaş ve diğer kıymetli ticaret mallarını Anadoluda satılmak ve böylece biraz para kazanmak üzere, Pusu-kin'e göndermekte idi. Lamassi'nin Pusu-kin'e yolladığı mektuplara ilave ettiği pasajlarda, yetişmesine gayret sarfettiği bir şuhartum (kız) hakkında bilgi vermektedir.