4009 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Dünyada basılan ilk Türkçe kitap

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 197 · Sayfa: 507-530 · DOI: 10.37879/belleten.1986.507
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğu'nda Arap harfleriyle Türkçe kitapların basımevinde basılış tarihini, değerli tarihçi ve eğitimci, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı rahmetli İhsan Sungu (1883-1946), 31 Ocak 1729 olarak saptamıştır. Daha çok "Vankulu lûgati" diye tanınan bu sözlüğün basımı üzerinden tam 257 yıl geçmiş bulunuyor. Bununla ilgili olarak, 1979'da basımcılık ve yayıncılığımızın 250. yılını kutlamıştık. Biz, İstanbul'da yapılan toplantıda, İbrahim Müteferrika'dan 114 yıl önce Paris'te basılmış Türkçe-Fransızca bir kitabı, mikrofilmi ve fotokopileriyle birlikte, tanıtmaya çalışmıştık. Amacımız, basın-yayın tarihimize, ufak da olsa, bir katkıda bulunmaktır. Çünkü bu kitap, şimdiye değin kimsece bilinmiyordu. "Vankulu lûgati"nin basılışı, Arap harfleriyle basım işine dünyada 1729 yılından önce hiç girişilmemiş olduğu anlamına gelmez. O kitap, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde Arap harfleriyle basılmış ilk Türkçe kitaptır, ama dünyada basılan ilk Türkçe kitap değildir.

Atatürk'ün toplanmamış yazıları I

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 197 · Sayfa: 531-546 · DOI: 10.37879/belleten.1986.531
Tam Metin
Atatürk'ün kıyıda-bucakta kalmış pekçok yazıları bulunmaktadır. Bu yazıların nerelerde ve kimlerde bulunduğunu, bulunabileceğini, konuyla ilgili daha önce yayımlanmış makalelerimizde belirtmiş, ayrıca kendi bulduğumuz, topladığımız yazıları sunmuştuk. 1939 yılından bu yana, kendi çıkardığımız Kopuz adlı Türkçü dergi ile, Türk Kültürü, Önasya ve Hayat Tarih Mecmuası dergilerinde ve Tercüman, Son Havadis gazetelerinde Atatürk'ün topladığımız yazılarını yayımlamıştık. Bunlardan birkaçı eski gazete kolleksiyonlarından aynen istinsah edilen, ondan fazlası ise ilk olarak tarafımızdan bulunan, devlet arşivlerinden veya şahıslardan asılları veya fotokopileri sağlanmak suretiyle "Atatürk ve Millî Mücadele Târihi" mizi araştıranlara kazandırılmış belgelerdir. Bütün bunları ve daha sonraki yıllarda topladığım "Atatürk'ün Toplanmamış Yazıları"nı hep bir arada ve ayrıntılı notlarıyla Belleten'de yayımlamaya çalışacağız.

Ferzant Hitit Mezarlığında bulunmuş eserler hakkında yeni gözlemler

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 197 · Sayfa: 383-392 · DOI: 10.37879/belleten.1986.383
Tam Metin
1978 yılında Ferzant-Büget mezarlığı hakkında bilgi vermiştim. Bunlar birbirine yakın iki büyük köydür. O zaman bu bölgedeki Hitit mezarlıklarının kapladığı alanların büyük olmadığını yazmıştım. Mezarlıkların uygun yerlere, 40-60 mezardan oluşan gruplar halinde dağıldığı anlaşılmaktadır. Yeni araştırmalarım Ferzant'da olduğu gibi, Büget arazisinde de Hitit mezarlığının varlığını ortaya koymuştur. Mezarlardan sağlam olarak çıkarılan seramik, müzelere ve özel koleksiyonlara dağılmıştır. Maden, taş ve kemik eserler hakkında hiç bilgimiz yoktur. Ferzant, yeni adı Konaklı, Çorum'un 35 km. kuzeydoğusunda, Çorum-Merzifon-Samsun anayolunun 500 m. batısında, tabanı kalker olan yüksek sırta kurulmuş. Şosenin batısındaki bereketli ovayı kuzeyden ve batıdan kayalık tepeler, kayalık sırtlar çevirmektedir.

The Hittite Cemetery at Ferzant : New observations on the finds

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 197 · Sayfa: 393-402 · DOI: 10.37879/belleten.1986.393
Tam Metin
In 1978 I published some information on the cemetery at Ferzant-Büget. These are two large villages not far apart. I commented that the Hittite cemeteries in this area did not cover much ground. These cemeteries were located at convenient, scattered places in groups of some 40-60 tombs. My further inquiries revealed that there had been a Hittite cemetery at Büget, as there was at Ferzant. Whatever pottery emerged complete from the tombs was dispersed to museums and private collections. We know nothing about metal,stone or bone objects from the tombs. Ferzant, now named Konaklı, is 35 km. Northeast of Çorum Ca. 500 m. West of the main road Çorum-Merzifon-Samsun, it is set on a high limestone ridge. To the West of the road, a fertile plain is bordered on the North and West by rocky hills and ridges.

Tische und Tischdarstellungen in der Urartäischen Kunst

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 197 · Sayfa: 413-446 · DOI: 10.37879/belleten.1986.413
Tam Metin
Darstellungen in der urartäischen Kunst und zahlreiche Funde von Möbelteilen aus Bronze und Holz beweisen, dass das urartäische Möbelhandwerk in der Tat grosses Geschick und einen ebenso hohen Qualitätsstandart wie das der neuassyrischen Welt erreicht hatte. Die zutage geförderten, sicher als urartäisch bestimmbaren Möbelstücke ergeben leider nicht mehr als zwei vollständige Exemplare; das eine davon ist ein hölzerner Tisch aus Adilcevaz und das andere ist ein in Nimrud gefundener bronzener Thron ohne Rücklehne. Ich würde gerne auch einen hervorragend rekonstruierten runden, dreibeinigen Tisch hinzufügen, obwohl er zum Teil mit modernem Material ergänzt worden ist.

Ahlat Şehri ve Ahlatşahlar

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 197 · Sayfa: 447-494 · DOI: 10.37879/belleten.1986.447
Tam Metin
Van gölünün kuzey batı kıyısında bulunan bu tarihi şehir, İslam devrinde büyük, küçük on iki devlet veya hanedanın idaresi altında kalmıştır: Emeviler, Abbâsiler, Kaysiler veya Süleymoğulları, Mervaniler, Ahlatşahlar, Eyyubiler, Selçuklular, Moğollar, Rûzegiler veya Bidlis hakimleri hanedanı, Ak Koyunlular, Safeviler ve Osmanlılar. Fakat bu makalede Ahlat'ın tarihi Emeviler-Abbasiler, Selçuklular, Moğollar, Türkmenler ve Osmanlılar olmak üzere dört devre ayrılarak incelenecektir.

Doğumunun 130. ve Ölümünün 50. Yılı dolayısıyla kazanlı tarihçi Mehmet Remzi (1854-1934)

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 197 · Sayfa: 495-506 · DOI: 10.37879/belleten.1986.495
Tam Metin
Tarihçi Muhammed Murad Remzi, 10 Ekim 1854'te Batırşah Abdullah'ın dördüncü ve en küçük çocuğu olarak, bugün Sovyet Rusya içinde bulunan Tataristan Cumhuriyeti (Kazan ülkesi), Minzele ve Çallı kasabaları bölgesindeki Elmet köyünde dünyaya gelmiştir.

Urartu kemer parçaları üzerine bir tanıtım

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 197 · Sayfa: 403-412 · DOI: 10.37879/belleten.1986.403
Tam Metin
80'li yılların başında Aydın'da ele geçirilen bir küme eski eser içinde, iki parçadan oluşan ve aynı kemere ait olan bronz Urartu yapıtlarını bu satırlarda kısaca tanıtmak arzusundayız.

Altan Topçi II.

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 196 · Sayfa: 9-72 · DOI: 10.37879/belleten.1986.9
Tam Metin
"Moğolların Gizli Tarihi" adlı eserden sonra en önemli Moğol tarihi olan "Altan Topçi", XIII. yüzyıl Moğol tarihini ve Moğollar hakkında efsanevî şecereden başlayarak Ögedei zamanına kadarki en eski bilgileri içine almaktadır. Altan Topçi, Türkiye'de ilk defa tarafımızdan ele alınmış, Moğolca aslı ve C.R. Bawden tarafından yapılan İngilizce tercümesi karşılaştırılarak Türkçeye tercüme edilmiştir. Eserin 1-21. paragrafları "Belleten"in XXXVIII. cildinin 152. sayısında (Ekim 1974) yayınlanmış; burada, Altan Topçi ve nüshaları hakkında geniş bilgi verilmiştir. Ayrıca, Altan Topçi'nin Moğol yazısıyla yazılmış ilk 8 sayfası ile metnin transkripsiyonu yapılmış ilk 5 paragrafı da örnek olarak gösterilmiştir. Altan Topçi'nin bundan önce yayınlanan 1-21. paragrafları, efsanevî şecereden Çinggis Kağan'ın tahta çıkışına kadar geçen tarihî hadiseleri nakletmektedir. 21. paragrafın son cümlesi şöyledir: "….. Mübarek Çinggis Kağan, Kara Yılan Yılı'ndandı. Kırkbeş yaşına geldiği zaman, Bing Bars Yılı'nda ( = 1206), Onon nehrinin menbaında dokuz tuğlu beyaz bayrağı kaldırdı (ve) Büyük Kağan'ların tahtına oturdu. Kasar bey isyan edip kaçtığı zaman, halkın beyi emir verdi (ve) Sübegetei Bağatur'un takibe çıkmasını istedi." Bu bölümde ele alınan 22-96. paragraflar Moğolların biribirleriyle yaptıkları mücâdeleleri kronolojik olarak nakletmektedir. Bu bölümlerde geçen yer ve şahıs adları ile bâzı kelime ve deyimler Türk tarihi için de birer kaynak niteliğindedir.

Macaristan Milli Müzesindeki Türk Sanat Eserleri

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 197 · Sayfa: 557-590 · DOI: 10.37879/belleten.1986.557
Tam Metin
Osmanlı egemenliği, Macar halkının yaşantısında XVI. Ve XVII. yüzyılların büyük bir kısmını kapsayan, gayet belirgin bir tarihî dönemi oluşturur. Macar toplumunun tarih öncesi dönemlerine ait olarak yürütülen araştırmalara paralel olarak, Osmanlı fatihlerin tarihi, konuştukları dil, örf ve âdetleri gayet canlı bir bilimsel ilgi uyandırmıştır. Bütün bunlar, Macaristan'da yazılmış Türkçe kaynaklar üzerinde araştırmaların bir buçuk yüzyıl kadar gerilere gittiğini izah etmektedir. Buna karşılık bu dönemin arkeoloji ve sanat zenginlikleri, geçmiş açısından, metodik araştırmalara ve incelemelere konu oluşturmamıştır. Ancak son on yılda bu zenginlikleri toparlama çalışmalarına girişilmiştir. Bu nedenle, Macar Milli Koleksiyonunda, ki ülkenin en zenginidir, Türklere ait süsleme sanatlarının nispeten mütevazi malzemelerle temsil edilebilmiş olmasının nedeni kolayca anlaşılmaktadır. Müzedeki envantere göre belli yörelere ait oldukları belirlenen eşyalar, çoğunlukla onların bulunmalarına ilişkin sarih açıklamalardan yoksundurlar ve sonuç olarak birbirinden ayrı ve ilgisiz buluntulardır. Çoğunlukla eski özel koleksiyoncuların yaptıkları araştırmalardan kaynaklanmaktadırlar, ya da hibe edilmiş ve satın alınmış eşyalardır.