4009 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Altıntepe'de Bulunmuş Olan Emevî Sikkeleri (Altıntepe Definesi)

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1191-1206 · DOI: 10.37879/belleten.1983.1191
Altıntepe, Urartu Devleti M. Ö. 590 yıllarında ortadan kaldırıldıktan sonra, uzun bir süre iskan edilmedi. Ancak, çok kuvvetli bir ihtimal ile M.S. 6. yüzyıldan sonra Bizans döneminde, sitadel yeniden sağlam bir taş sur ile tahkim edildi. MÖ. 8. yüzyılın başlarında, 60 m. yüksekliğindeki tabiî tepenin dik sırtlarına tipik Urartu stilindeki sûr inşa edilmişti. Prens ve prenses mezarları, açık hava mabedi bu sûrun dışında kalmıştır. Sûrun, tepenin her yönü dik kesimine inşaedilmiş olması, Urartu yapı tekniğine ve girişilen operasyonların büyüklüğüne canlı bir örnektir. Urartunun aksine, Orta çağ sûru tepenin en yüksek kesimine inşa edilmiş olduğundan, bu çağda sitadel alanı çok küçültülmüştür.

Türkiye'de XV. ve XVI. Yüzyıllarda Gayrimüslimlerin Hukuki, İçtimai ve İktisadi Durumu

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1119-1150 · DOI: 10.37879/belleten.1983.1119
Osmanlı İmparatorluğunda Gayrimüslim toplumların hukukî, içtimaî ve iktisadî tarihi hakkında yazılan yazıların sayısı oldukça çoktur. Ancak bu araştırmalar içinde bütün Gayrimüslim toplumları her bakımdan toplu olarak ele alıp inceleyeni yoktur. Araştırmalarda ya belli bir Gayrimüslim topluluk veya belli bir bölgedeki Gayrimüslim topluluklar ele alınmıştır. Mesela, Sanjian Osmanlı egemenliği altında Suriye'deki Ermeni toplumunu, Runciman Türk yönetimi sırasındaki Rum kilisesini, Belin, İstanbul'daki Lâtinleri, Dib Marunî kilisesi tarihini, Jehay ise Osmanlı imparatorluğundaki Gayrimüslimlerin hukukî durumunu ele alıp incelemiştir.

Türk ve İran Edebiyatlarında Mihr u Mah ve Mihr u Müşterî Mesnevîleri

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1151-1190 · DOI: 10.37879/belleten.1983.1151
Mitolojide yıldızların çoğu ilâhtır. İnsanoğlunun talihi, ulusların ve devletlerin gelecekleri de yıldızların hareketlerine bağlıdır. Bu itibarla kozmik cisimlerin şahıs adı oluşu, bunlarla insanlar arasında doğal bir ilişki veya benzerlik yaratılması düşüncesinden ileri gelmektedir. Bu evrensel düşüncenin Türk ve İran Edebiyatlarında dünya ve insanlara ışık, hayat ve bereket veren Mihr (güneş) ile Mah (ay) veya Mihr ile Müşterî (jüpiter) gibi çok önemli iki kozmik cismin XIV. yüzyıldan itibaren bazı İran ve Türk şairleri tarafından mesnevilere ad ve konu olarak seçildiği görülür.

Macaristan Bilimler Akademisinde Atatürk'ün 100. Doğum Yılını Anma Töreni

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1229-1232
Körösi Csoma Derneği, Macar Bilimler Akademisi Tarih ve Felsefe Bilimleri Bölümü ve Lorand Eötvös Üniversitesi Türk Filolojisi Kürsüsü 27 Ekim 1981'de Mustafa Kemal Atatürk'ün doğumunun 100. yıldönümü dolayısıyla ortak bir anma toplantısı düzenlemiştir. Macar Bilimler Akademisi'nin onur salonunda yapılan oturuma Türk Tarih Kurumu'nun o zamandan beri maalesef vefat etmiş olan Başkanı Prof. Enver Ziya Karal'ın önderliğindeki Türk tarihçileri delegasyonu da katılmıştır. Delegasyon, o sırada Türk-Macar Tarihçileri Karma Komisyonu'nun görüşmeleri ile ilgili olarak Macaristan'da bulunuyordu. Türkiye Cumhuriyeti Macaristan Büyükelçisi sayın Osman Başman ve aralarında Kültür Ateşesi Hatay Savaşçı olmak üzere Büyükelçilik memurları da anma oturumunda bulunmak saygısını göstermişlerdir.

JACOB M. LANDAU Panturkism in Turkey-A Study of Irredentism, C. Hurst and Co., London, 1981, 219 sayfa (AIV/6389) [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1223-1224
Jacob M. Landau, İsrailli Türkologlar arasında yakın Türk tarihiyle uğraşanların başında geliyor. (Bu alanı tek başına temsil etmiyor kuşkusuz. Osmanlı döneminin her kesiti gibi XIX. yüzyıl üzerinde de İsrail Türkologları önemli monografik çalışmalar yapmışlardır ve yapıyorlar.) Landau'yu ülkemiz okuyucusu Radicalism in Turkey'den "Türkiye'de Aşırı Akımlar" adıyla yapılan çeviriyle tanıyor. Aslında Landau daha çok XIX. yüzyılla uğraşan bir araştırmacı. Hicaz Demiryolu, Abdülhamit Dönemi Filistini (albüm) gibi, İngilizce çıkmış monografileri var. Landau'nun son kitabı Panturkism in Turkey, ülkemiz akademik çevrelerinde monografik çalışanlardan çok, siyaset bilimcisi ve sosyologların başvuracağı bir eser olma durumundadır.

A Possible Influence, in the Field of Physiological Optics, of Ibn Sînâ on Ibn Al - Haytham

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 187 · Sayfa: 665-676 · DOI: 10.37879/belleten.1983.665
Tam Metin
Ibn al-Haytham was widely known in late medieval Europe where he was called Alhazen, the Latinized form of his first name Al-Hasan. Concerning him David C. Lindberg writes: "Alhazen was a prolific writer on all aspects of science and natural philosophy. More than two hundred works are attributed to him by Ibn abî Usaybi'a, including ninety of which Alhazen himself acknowledged authorship.

CIEPO (Osmanlı Araştırmaları Uluslararası Komitesi)'nın Cambridge Sempozyumu

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1233-1235
3-7 Temmuz 1984 tarihleri arasında yapıldı. Sempozyumun düzenleyicisi Cambridge Üniversitesi öğretim üyelerinden ve tanınmış Osmanistlerden Susan Skilliter'di. Britanya Akademisi, British Council, Royal Asiatic Society gibi kuruluşlar sempozyumun giderlerini yükümlenmişlerdi. Toplam 120 civarında tarihçinin katıldığı sempozyuma, Türkiyeden de 20 kadar meslekdaş geldi. Sempozyumun dillerinden biri de Türkçeydi. Gerçi CIEPO teorik olarak İngilizce ve Fransızcanın yanında Türkçeyi de kongre dili olarak kabul etmişti ama, Türkçe ilk defa Cambridge sempozyumunda bu kadar yaygın kullanıldı ve hatta Geza Feher (Macaristan), Jordan Jordanov (Bulgaristan) gibi tarihçiler de tebliğlerini Türkçe olarak okudular.

TAHSİN ÖZGÜÇ, Maşat Höyük II. A Hittite center northeast of Boğazköy. Ankara. Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1982. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1225-1228
The publication of Maşat Höyük II soon after Maşat Höyük I completes the detailed account of the excavation of the palace and citadel of this important site and includes an appendix on the 1981 season which was only concluded while this volume was being published. Since the chance find of a tablet by a school teacher in 1943, now well-known as the Maşat letter, the archaeological and historical potential of the site was quickly recognised by the Turkish Historical Society and it has been particularly fortunate that Professor Özgüç has conducted excavations here since 1973.

Azimî'nin El-Muvassal Adlı Kayıp Eserindeki Selçuklularla İlgili Kayıtlar

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 187 · Sayfa: 843-868 · DOI: 10.37879/belleten.1983.843
Tam Metin
XII. yüzyılın ünlü tarihçilerinden olan ve Azimî nisbetiyle tanınan Halebli Ebû Abdullah Muhammed b. Ali et-Tenûhî el-Halebî (1900-1175), biri mufassal, ötekisi muhtasar olmak üzere, iki eser kaleme almıştır. el-Muvassal ale'l-asli'l-Mavsil adını taşıyan genel bir vekâyinâme niteliğindeki mufassal eser, bugün elimizde bulunmamakta olup, ancak onu, bu yazımızın konusunu oluşturan Kemalüddin İbnü'l-Adîm'in (1192-1262) yaptığı ayrıntılı nakiller vasıtasıyla tanıyabiliyoruz. Azimî'nin, bugün dünyadaki biricik nüshasını oluşturan ve İstanbul'da Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Kitaplığında 398 numarada kayıtlı bulunan muhtasar eseri ise herhangi bir özel ada sahip olmayıp sadece Tarih veya Azimî Tarihi (Tarihü'l-Azimî) adıyla bilinmektedir. Müellifin mufassal eseri el-Muvassal, hocası Bağdadlı Ebu'l-Yumn Zeyd el-Kindî, el-Müeyyed b. Muhammed ve adlarını belirtmediği bazı kimseler vasıtasıyla müellif nüshasından haberdar olup nakiller yapma fırsatını elde eden İbnü'l-Adîm'den başka hiç bir müverrih tarafından görülüp istifade edilmemiştir. Buna karşılık eserin muhtasar nüshasından, başta Antepli Bedrüddin Aynî (1361-1451) ve Sârimüddin İbrahim İbn Dokmak (1349-1407) olmak üzere, İbnü'l-Esir, İbn Şeddâd ve İbn Hallikân tarafından nakiller yapıldığı anlaşılmıştır.

Osmanlı İmparatorluğunu Paylaşma Projeleri, 1807-1812

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 187 · Sayfa: 745-774 · DOI: 10.37879/belleten.1983.745
Tam Metin
Bir tarihçinin dediği gibi, Türkler Avrupa'ya ayak bastıkları andan itibaren Doğu meselesi ortaya çıkmıştır. Doğu meselesiyle de Türk İmparatorluğunu paylaşmak üzere 100'ün üzerinde proje yapılmıştır. Bunlar genel olarak iki amaçla ele alınmışlardır: Haçlı savaşlarından sonra Türkler'in ellerinde bulunan Hıristiyanlığın mukaddes yerlerini geri almak; Avrupa'nın bir kısmını zapteden Türkler'i Avrupa'dan söküp atmak. Papalar, papa hükümdarlar, komutanlar, bakanlar, mütefekkirler veya devletler tarafından geliştirilen bu projeler, plânlardan tesbit edebildiğimiz kadarıyla 6 tanesi doğrudan doğruya Fransızlar tarafından ortaya atılmış ve diğer bir çoğunda da Fransızlar ortak plân yapımcısı ve hisse sahibi olarak yer almışlardır. Fransızların ortaya attıkları önemli altı proje sırasıyla, 1 - Fransa Kralı VIII. Charles'ın 1495 tarihli projesi, 2 - Fransa Kralı I. François'nın 1515-1517 tarihli projesi, 3 - Fransız Savary de Breves'in 1620 tarihli projesi, 4 - 1660 tarihli Fransız projesi, 5 - Fransız Dışişleri Bakanı Talleyrand'ın 1805 tarihli projesi ve 6 - İmparator I. Napolyon'un 1807-1809 tarihli projesidir. Burada, Napolyon Bonaparte'ın direktifleri doğrultusunda ele alınan son iki, özellikle sonuncu projeyi gözden geçireceğiz.