4009 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

UGO MARAZZI, Tevrârih-i Al-i Osmân. Cronaca anonima ottomana in trascrizione ebraica (dal manoscritto Heb. e 63 della Bodleian Library) [Musevi harfleriyle türkçe yazı lı bir anonim Tevârih-i Al-i Osman]. Napoli 1980, XV-181 S. Istituto Universitario Orientale. Seminario di Studi Asiatici, Series Minor XII. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 180 · Sayfa: 575-576
Tam Metin
Türk ekini üzerinde çalışanlar çeşitli alfabeler ile yazılmış Türkçe düşün ve dinsel yapıtların önemi üzerinde zaman zaman durmuşlardır. Bir arada yaşamanın verdiği bir zorunlulukla alışılmış alfabeler dışında yazılmış metinler türlü yönlerle ele alınmıştır. Bu arada konu edeceğimiz yapıt, örneği çok az görünen bir özelliktir. Musevi harfleri ile Türkçe yazılmış bir Osmanlı tarihi kroniğidir. Genellikle dinsel yapıtlar kaleme alınmış ve araştırıcıların ilgisini çekmiş ve incelenmişken, bu kez tam bir tarih metni araştırıcıların yararına sunulmuştur. Bir girişten sonra kaynakçanın verilmesi izlenmiş ve metnin Bodleian kitaplığındaki nüshasının fotokopisi de ihmal edilmemiştir. Latin alfabesi ile yapılan çeviriyazının dipnotlarında Giese metni diye tanınan Tevarih-i Al-i Osman'dan Arap harfleriyle nakiller yapılmıştır. Girişte de belirtildiği üzere metin özgün değildir. Osmanlı devletinin kuruluşundan H. 824 - H. 1421 e dek uzanan olayları içeren bir metindir. XVI. yüzyılda İstanbul ve Selanik kentlerinde kopya edilmiştir. Bunların karşılaştırılmasını yapan U. Marazzi bazı satırların okunmasını ve anlaşılmasını kolaylaştırmıştır. 46 sayfa tutan metinden sonra Sözlük (Lessico) verilmiştir. Özel adlar ve yer isimlerini de içeren bir sözlük Latin alfabesine göre hazırlanmıştır. S. 47-144). Metin içinde hangi varak ve satırlarda nasıl geçtiği de anlamları verilerek konmuştur. Son kısım Musevi alfabesine göre hazırlanmış dizindir.

Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngilizlerin Eline Geçen Türkiye Büyük Millet Meclisi Gizli Tutanakları

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 179 · Sayfa: 215-302 · DOI: 10.37879/belleten.1981.215
Tam Metin
Sayın Sadi Borak'ın 1977 Eylülünde Çağdaş yayınları arasında yayımlanan "Gizli Oturumlarda Atatürk'ün Konuşmaları" başlıklı yapıtını büyük bir ilgiyle izledim. Yazar, yapıtının "Sunu" bölümünde şöyle diyor: "Bu beyanlar (Atatürk'ün), Türkiye Büyük Millet Meclisi arşivinde 56 yıldır gizliliğini korumaktadır. ..." Ondört yıldan beri Avrupa arşivlerinde, özellikle İngiltere Devlet Arşivinde 2 yapmış olduğum araştırmalar sonunda ele geçirmiş bulunduğum birçok belgelerin ışığı altında, Sayın Sadi Borak'ın bu iddiasına katılamıyacağım, çünkü Kurtuluş Savaşımız günlerinde BMM'nin sık sık yapmış olduğu gizli oturumların tutanaklarının en önemlilerinin içeriği İngiliz ajanlarınca öğrenilerek ivedilikle İngiltere yönetimine duyuruluyor; o günlerde oldukça gizli sayılan bu belgeler, İngiltere'nin siyasasını çizen ve uygulayan devlet adamları ve yetkililerce dikkatla okunuyor; Kemalist Türkiye'ye karşı ne denli bir yöntem izlenileceği ona göre ayarlanıyordu.

Açıklamalı Atatürk Kaynakçası. Yazan: M. Türker Acaroğlu. Ankara 1981 Türkiye Iş Bankası. 2 cilt. XXIII + 1192 s. "Atatürk'ün Doğumunun 100. Yılı Dizisi: 7" T. İş Bankası Kültür Yayınları'nda 227. kitap. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 180 · Sayfa: 573-574
Tam Metin
M. Türker Acaroğlu'nun, bu kaynakçanın Önsözü'nde de anımsattığı üzere; Prof. Herbert Melzig'ten başlayarak (1941), Muharrem D. Mercanlıgil (1953), M. Orhan Durusoy - Muzaffer Gökman (1957), İsmail Arar (1960), Muzaffer Gökman (1963'ten bu yana genişletilmiş yeni basınılar); Atatürk için yazılmış yerli ve yabancı kitapları, bu arada kimi bilimsel dergi yazılarını sıralayan kaynakça kitapları yayımladılar. Bunlara 1938 yılı son iki ayındaki süreli yayı n yazı, şiir ve haberlerini içeren bir başka bibliyografyayı da ekleyebiliriz. (S. N. Özerdim'in, Türk Tarih Kurumu'nca yayımlanan kaynakçası). Bunlardan M. Mercanlıgil'ınki, Milli Kütüphane'deki bir serginin, İ. Arar'ınki ise, kendi kitaplığındaki Atatürk yayınlarının kataloğu idi. Prof. Melzig'in kaynakçası dışındakiler, "kuru bibliyografya" diye anılan, sadece bibliyografik künyeleri içeren kaynakçalardır. Anılan iki "katalog" ötesindekiler, Atatürk ve Devrimi için yazılmış bütün yayınları kapsayacak nitelikte ele alınmıştır. M. Gökman'ın 1968'de yapılan 2. basımı ile Ek olarak çıkarı lan 1974 cildi, para ve pullara değin, pek çok malzemeye yer verir.

Kitaplardan Haber [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 180 · Sayfa: 581-586
Tam Metin
Bu kitap, Doğu Orta Avrupa tarihini geniş ve sistemli olarak inceleme amacını güden ve onbir ciltten oluşması öngörülen bir dizinin VIII. cildidir. Dizinin önemi, bugüne değin bölge ülkelerindeki tarihçilerin çoğunlukla yalnızca kendi ülkelerinin geçmişini yazmayı yeğ tutmalarına karşılık, bu dizinin, Doğu Orta Avrupa tarihini bir bütün olarak ele almasıdır, Onbir cildin yayımlanması tamamlandığında, bunların birbirini tamamlayan bir bütün oluşturması öngörülmüştür. Bununla birlikte, yorum ve görüş açısı bakımından sorumluluk tümüyle kitapların yazarlarına aittir. Dizinin kapsamına giren bölgenin sınırları, batıda Almanca ve İtalyanca konuşan halkların doğudaki dil sınırı; doğuda ise, Rusya/Sovyetler Birliği'nin siyasal sınırlarıyla belirlenmektedir. Bölge, halkların ulusallaşma süreci, ekonomik ve siyasal bakımdan incelenmektedir. Hiçbir cilt tek bir ülkeyi ele almamaktadır. Amaç, geçmişi, daha sonraki duygu ya da emeller açısından yorumlamak değil, sözkonusu dönemde önemli olan coğrafi ya da siyasal birimler üstünde durmaktır.

The Muntakhab Şiwân al-Hikmah of ABÛ SULAİMÂN AS—SİJİSTÂNİ (Arabic text, Introduction and Indices by D. M. Dunlop, 1979) (A IV/4973) [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 180 · Sayfa: 577-580
Tam Metin
Ebû Suleymân es-Sicistâni'nin bugün elimizde bulunmayan Şivânu 1-hikme'si h. IV. (m. X.) asırda Arapça olarak kaleme alınmış bir felsefe tarihidir. Bu eser, müellifinin kuvvetli şahsiyetinin de tesiriyle, İslam dünyasında tetimme, müntehap ve ihtisar şeklinde bazı çalışmalara mevzu olmuştur. Böylece, hâlen elimizde olmamasına rağmen, Zahirud-din 'Alî el-Beyhaki'nin (v. 565/1169; hk. bk. GAL I, 324, Suppl., I, 557-8; Mu`cemu l-mu'ellifin VII, 96-97) Tetimmetu şivâni ile D. M. Dunlop tarafından neşredilmiş bulunan müntehabatı vasıtasıyla, sahasının okuyucularına faydasını sürdürebilmiştir. Şivânu 1-hikme'nin bilhassa Grek felsefesi ile ilgisi içinde, İslam felsefesi tarihi için arzettiği ehemmiyet, 1930 lardan beri Martin Plessner, Muhammed Shafi, Paul Kraus v.d. araştırıcıların dikkatini çekmişti. Bunda, oldukça erken bir tarihte kaleme alınmış olan eserin, tetimme ve müntehabından da kısmen anlaşılan seviye ve hacimli muhtevasının büyük hissesi olmalıdır. Yoksa Şivânu l-Hikme, Arap edebiyatında tarzının ne ilk ne de son eseridir.

Maarif Nazırı Haşim Paşa ile İlgili Orijinal Bir Belge ve Bazı Eğitimsel Görüşler, Sorunlar

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 179 · Sayfa: 205-214 · DOI: 10.37879/belleten.1981.205
Tam Metin
Bu yazımızda Abdülhamit döneminin son Maarif Nazırı olan Haşim Paşanın (nazırlığı: 1903-1908) Saraya hitaben yazdığı ve Başbakanlık Devlet Arşivinde gördüğümüz bir belge tanıtılacak ve bu belgede yer alan bazı eğitim sorunlarına değinilecektir. Fakat önceden Haşim Paşa ile ilgili bazı bilgiler vermekte yarar vardır. Türk Eğitim Tarihinde Haşim Paşanın hiç adı geçmez. O, unutulmuş bir Maarif Nazırıdır. Günümüzde yalnızca, "şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim" biçiminde söylediği rivayet olunan söz bazen esprili biçimde zikredilmektedir. O dönemlere ilişkin taradığımız kaynaklarda onun adına rastlanıyor. Fakat kaynaklar ondan hep olumsuz biçimde söz ediyorlar. Belki o, başarılı olmak şöyle dursun, olumsuz görülen çalışma ve düşünceleri nedeniyledir ki Türk Eğitim Tarihinde hiç yer tutmamıştır.

IX. Türk Tarih Kongresi

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 180 · Sayfa: 587-588
Tam Metin
Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk Tarih Kurumu'nun kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün Doğumunun 100. Yıldönümü dolayısıyla düzenlenen IX. Türk Tarih Kongresi 21-25 Eylül 1981 tarihleri arasında, Devlet Başkanı Orgeneral Sayın Kenan Evren'in koruyucu başkanlığında Ankara'da toplandı. Hazırlık çalışmalarına birbuçuk yıl önce başlanan Kongre'ye sunulacak bildirilerde Atatürk ve Türk Devrimi ile ilgili araştırmalar ile Atatürk'ün gösterdiği yolda, Türklerin ve Türkiye'nin tarihini aydınlatacak araştırmaların yoğunluk kazanması öngörülmekteydi. Eski Anadolu ve Çevresi Uygarlıkları, Orta Asya ve Ortaçağ Türk Tarihi ve Türkiye Tarihi, Osmanlı Tarihi ile Atatürk ve Devrimlerini konu alan Kongre'ye, yurt içinden ve yurt dışından 500 dolayında bilim adamı katılmıştır.

Certain Aspects of Medical Instruction in Medieval Islam and its Influences on Europe

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 178 · Sayfa: 9-22 · DOI: 10.37879/belleten.1981.9
Tam Metin
Speaking of the university, Charles Homer Haskins says, "Universities, like cathedrals and parliaments, are a product of the Middle Ages. The Greeks and the Romans, strange as it may seem, had no universities in the sense in which the word has been used for the past seven or eight centuries. They had higher education, but the terms are not synonymous. Much of their instruction in law, rhetoric, and philosophy it would be hard to surpass, but it was not organized into the form of permanent institutions of learning. A great teacher like Socrates gave no diplomas; if a modern student sat at his feet for three months, he would demand a certificate, something tangible and external to show for it-an excellent theme, by the way, for a Socratic dialogue. Only in the twelfth and thirteenth centuries do there emerge in the world those features of organized education with which we are most familiar, all that machinery of instruction represented by faculties and colleges and courses of study, examinations and commencements and academie degrees. In all these matters we are the heirs and successors, not of Athens and Alexandria, but of Paris and Bologna". The madrasa, in its standard and typical form, was the school for higher education in theology and law in medieval Islam. It came into official existence in the eleventh century, while the European university was developed over a century later and at a time when already Latin translations of Arabic philosophical and scientific works were available. There were certain parallelisms between the features of the madrasa and the university. Moreover, certain essential characteristics of the university were radically new, and the development of the medieval university in Europe was rather rapid. In view of such considerations certain scholars have suggested the possibility that the medieval European university owed much to conscious imitation of the madrasa system.

Midas Şehri Kazısı

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 178 · Sayfa: 1-4 · DOI: 10.37879/belleten.1981.1
Tam Metin
Midas, Eskişehir'in güneyinde Afyonkarahisar'a bağlı Yazılıkaya köyü yakınında bir Frig şehridir. C. H. Emilie Haspels, 1937- 1939 yılları arasında İstanbul Arkeoloji Enstitüsü adına burada kazı yapmıştır. 1936 yılında Enstitü burada bir deneme sondajı yaptıktan sonra esaslı bir kazı yapılmasını kararlaştırmıştır. Enstitü Müdürü Albert Gabriel, Atina'daki Fransız Arkeoloji Enstitüsü üyesi Hollanda'lı Haspels'i İstanbul Şubesine davet ederek, önce Midas şehri sondajında bulunan çanak çömlek parçalarını incelemekle, bilâhare bir kazı yapmakla görevlendirmiştir. Midas şehri kazı alanı, Eskişehir güneyinde, Anadolu yaylalarının kuzeybatı köşesinde siyah gri volkanik tüflerden meydana gelen ve dar vadiler ile bölünmüş yalçın kayalıklı, Frig Yaylaları adı verilen, ulaşılması çok güç bir bölgedir. Bu bölge, M. Ö. VIII. yüzyılda Frig Krallığına bağlı bulunmakta idi. Frig Yaylasındaki (Türkmendağ çevresi) eski eserler, XVIII. yüzyıla kadar bilinmemekteydi. 1555 yılında Macar Kralı Ferdinand tarafından Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman'a elçi olarak gönderilen Hollanda asıllı Ogier Ghislain van Busbecq maiyetindeki Hans Dernschwam, tuttuğu ruznamede Karacaşehir'e uğradıklarından ve bu çevrede eski eserlere rastladıklarından bahseder. Dernschwam'ın bu bilgileri verebilmesi, İran'ın karşı saldırısına tedbir almak için Amasya'da bulunan Padişaha ulaşmak için heyetin, Anadolu yaylalarından geçmesi ile mümkün olmuştur.

ORY, SOLANGE, Archives Max van Berchem Conserves a la bibliotheque Publique et Universitaire de Genke. Catalogue de la phototheque. Etabli par Solange Ory. Publid par tes Soins de la Fondation Max van Berchem, 1975 (satışa 1979 yılında verildi), XLV-275 Sayfa. Beyrut, dağıtım: Leiden'deki Brill yayınevi [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 179 · Sayfa: 321-326
Tam Metin
Doğubilim tarihinde topladığı ve yayınladığı yazıtlarla önemle bir yeri bulunan Max van Berhem'in ölümünden sonra geride bıraktığı malzemenin kataloğu uzun bir bekleyişten sonra yayınlandı. Buna neden herhalde Lübnan'da meydana gelen uzun yıllardan beri dinmeyen olaylardır. Ortadoğu'nun tanınmış basımevlerinden biri sayılan Katolik Basımevi (= Imprimerie Catholique)nde basılan bu kitap, ilgili zat için kurulan vakfın çabaları sonunda yayınlanmış bulunuyor. Kısa bir süre önce eski makalelerinden bazılarını iki cilt içinde toplayarak tıpkı basımlarını yapan. Vakfın bilim dünyasına bu olumlu katkısını kutlamalıyız. Max van Berchem uzun yıllar Anadolu'da topladığı yazıtlarla tarihimizin karanlık kalmış bazı yönlerine ışık tuttuğu gibi, yöntem bakımından da yararlı bir öncü olmuştu. Yayının gerçekleşmesinde önemli katkısı bulunan S. Ory, Suriye'nin ve başkenti Şam'daki İslam gömüt yazıtlarının yayının' da gerçekleştirmiştir. Bab'üs Sagir gömütlüğünde bulunan bu yazıtlar, Türk tarihine olduğu kadar ekili sanat yönlerine de yararlı olmuştur. Uzun yıllar tuhaf bir tutumla yabancı kaldığımız bu tarih hazinelerimizin geç olsa ülkemizde incelenmeye başlaması kıvanç vericidir. Şimdi elimizde bulunan M. van Berchem kataloğunu tanıtma olanağı ile yurdumuzda yapılan yazıtlar üzerindeki çalışmalara kısaca değinmek istedik.