274 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Son 5 yıl
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Türkistan’ın İşgali ve Sovyetleştirilmesi Sürecinde Ermeniler ve Bölgede Yaptıkları Katliamlar

Belleten · 2021, Cilt 85, Sayı 302 · Sayfa: 227-277 · DOI: 10.37879/belleten.2021.227
Tam Metin
Çarlık Rusyasının güçlenmesi ile birlikte 19. asırda bilhassa Kafkasya ve Türkistan coğrafyasında daha önce başlamış olan yayılma faaliyetleri resmen işgale dönüştü. Çarlık bir taraftan Anadolu’da başlayan Ermeni ayaklanmalarını desteklerken diğer taraftan işgal edilen Türkistan topraklarına Ermeniler iskân etmekteydi. Ermeniler Rusların bu topraklardaki işgallerinde faydalı bir müttefik idi. Ermeni-Rus işbirliğinden Ermenilerin beklentisi ise bağımsız bir Ermenistan kurabilmekti. Aynı zamanda bu gücün desteğini almak onlar için maddi-manevi güç elde etmek anlamına gelmekteydi. Ermeniler Türkistan’da Rus desteğiyle büyük bir güç elde ettiler. Bu coğrafyada para kazandıracak işlerin çoğunluğunu ele geçirdikleri gibi daima yerli ahalinin elinden alınan verimli topraklarda iskân edildiler. Ermenilerin bu şekilde iskân, istihdam ve asker olarak kullanılmaları Çarlık yönetimin sona ermesi ile kurulan Bolşevik idaresinde de değişmeyen bir yöntem oldu. Çoğunluğu yerli Taşnak olan bu Ermeniler Bolşeviklerle birlikte Türkistan coğrafyasında ortaya çıkan Milli Mücadele’nin kanlı bir şekilde bastırılmasında büyük bir rol oynadılar.

Şah I. Abbas ve Sayın Hanî Türkmenleri Örneğinde Tahakküm ve Direniş

Belleten · 2021, Cilt 85, Sayı 303 · Sayfa: 507-544 · DOI: 10.37879/belleten.2021.507
Harezm bölgesinde ikamet eden Sayın Hanî Türkmenleri Safevî hükümdarı Tahmasb döneminde Harezm’den göç edip Etrek ve Gürgen nehirleri arasına yerleşmişlerdir. İl yani boy sisteminde hanlar, on beyler ve aksakallar tarafından idare edilmişlerdir. Safevî Devleti ile bağları işledikleri toprağın ya da kullandıkları meranın bedeli olarak ödedikleri vergilerle sınırlı kalmıştır. Kimi zaman da Safevî Şahına sığınan Harezmli Özbek şehzadelerin yanlarına destek kuvvet olarak verilmişlerdir. Sayın Hanî diğer adıyla Yaka Türkmenleri kendilerini Safevîler’in bir parçası olarak görmemiş ve yarı bağımsız bir hayat sürdürmüşlerdir. Bu nedenle Esterâbâd’a atanan ve kendisini devletin sahibi gibi gören Kızılbaş valiler ile anlaşamamışlardır. Ağır vergi yükü altında ezilmeleri ve adaletsiz bir yönetimle karşı karşıya kalmaları nedeniyle Esterâbâd valilerine başkaldırmışlardır. Onların memnuniyetsizliklerinden kaynaklı isyanları Şah Tahmasb döneminde başlayıp uzun yıllar devam etmiştir. Şah I. Abbas’ın saltanatı Sayın Hanî isyanlarının en yoğun yaşandığı yıllardır. Şah, askeri müdahaleler ve yönetim sisteminde gerçekleştirdiği değişimler ile bu isyanların üstesinden gelmeye çalışmıştır. Bizzat eşlik ettiği seferler kaynaklara Horasan seferleri olarak yansıtılmıştır. Feridun Han’ın Esterâbâd valiliğine atanmasıyla yerel yönetim Türkmen isyanlarıyla baş edebilir hale gelmiş ve şahın doğrudan müdahalesi sona ermiştir. Feridun Han ile birlikte Esterâbâd, şaha sadakatini ispatlayan gulâm valilerin idaresine geçmiştir. Böylece vilayet halkının değişim arzuları sadece yöneticilerin kökeninde hayat bulmuştur. Safevî Devleti’nin isyanlarla mücadele yöntemleri değişmediği gibi halkın rahatsızlıkları da ciddi manada sorgulanmamıştır.

Hitit Tanrılar Topluluğunda Bir Tanrıça: Kappariyamu

Belleten · 2021, Cilt 85, Sayı 303 · Sayfa: 361-382 · DOI: 10.37879/belleten.2021.361
Eski Anadolu’nun en önemli uygarlıklarından biri olan Hitit uygarlığı tarih boyunca çok sayıda önemli uygarlığa beşiklik etmiş olan ve uygarlıklar tarihinde birçok ilklere tanıklık eden Anadolu’nun verimli toprakları üzerinde MÖ. II. bin yıllarında kurulmuştur. Hint Avrupalı kavimlerden olan Hititler, “Hatti Ülkesi” olarak adlandırdıkları Anadolu’da, siyasi birliği kurduktan sonra yayılmacı bir politika benimsemişlerdir. Bu politika sonucunda Hitit Devleti, Güney ve Güneydoğu Anadolu, Mezopotamya ve Kuzey Suriye’de etki alanı oldukça geniş bir imparatorluk haline gelmişlerdir. Boğazköy’de yapılan arkeolojik araştırmalar sonucunda bulgulanan Hitit dilinde yazılmış olan çiviyazılı kil tabletlerden Hititler’in dine dayalı bir yönetim sistemi benimsedikleri öğrenilmektedir. Bu çalışma, politeist (çok tanrılı) bir inanç sistemine sahip olan Hititlerin resmi dininde ve pantheonunda yer alan Tanrıça Kappariḭamu’nun kökenini, adının anlamını, tanrıçanın ne zaman ve nasıl kutsandığını Hitit çiviyazılı belgelerden elde edilen veriler doğrultusunda filolojik değerlendirmelerle ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Büyük Menderes Nehri Havzasının Doğusunda MÖ II. Bin Yıla Ait Hilal Biçimli Tezgah Ağırlıkları (Bir Grup Piramidal Ağırlıkla Beraber)

Belleten · 2021, Cilt 85, Sayı 304 · Sayfa: 713-780 · DOI: 10.37879/belleten.2021.713
Tam Metin
Afyonkarahisar’ın güneybatısında Menderes Nehri’nin ilk kaynaklarının çıktığı Dinar çevresinden Acıgöl kesimine doğru uzanan alanda tarafımızdan tekstil üretimine işaret eden çok sayıda buluntu tespit edilmiştir. Bunlar arasında büyük kısmı hilal biçimli, bir kısmı da piramidal şekilli olan ve çoğunlukla MÖ II. bin yıla tarihlenen tezgah ağırlıkları bölgedeki üretim ve ekonomik gelişmelerle ilgili referans teşkil etmektedir. Bu havzayı çevreleyen Yakaköy Kocahöyük, Dazkırı Ağılların Önü, Evciler Kocahöyük ve Dinar Dikici Höyük gibi yerleşmelerin MÖ II. bin yıla tarihlenen tekstil ağırlıkları ile seramik buluntularının yoğunluğu, konumları ve başta Yakaköy Kocahöyük olmak üzere bu dört büyük iskanın 10-16 hektar aralığında geniş alanlara yayılmasından yola çıkarak bunların ekonomik veya belki de siyasi yönden dönemlerinin ana merkezleri olabilecekleri düşünülebilir. Bu yerleşmeler arasında hilal biçimli ağırlıklarının en yoğun olarak görüldüğü Yakaköy Kocahöyük aynı zamanda 16 hektarın üzerine çıkan genişliği ve 14 m’lik mevcut yüksekliğiyle ön plana çıkmaktadır. Burada diğerlerine göre çok daha fazla tezgah ağırlığı tespit edilmiştir ancak havzayı çevreleyen diğer yerleşmelerde de hilal ya da piramidal ağırlıklara rastlanması bu kesimde tekstil üretiminin genel anlamda yaygın bir şekilde yapıldığına işaret eder. Bu çevrede tespit ettiğimiz ağırlıklar aynı zamanda MÖ II. bin yılın ilk çeyreğine ait yazılı belgelerde sözü edilen tekstil üretimi ve bölgeler arası ticaret kapsamında değerlendirilebilir. Dikici Höyük üzerinden Ağılların Önü yerleşmesine doğru uzanan tarihi doğal yol güzergahı söz konusu ticari faaliyetler için uygun bir zemin oluşturmuş olmalıdır. Bunun yanında mevcut hilal biçimli ağırlıkların birbirine yakın form özellikleri vermesi üretimdeki organizasyon veya merkezi bir üretim anlayışının da işaretleri sayılabilir.