4034 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 4034
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 338
- Osmanlı 273
- Osmanlı İmparatorluğu 173
- Türkiye 148
- Osmanlı Devleti 139
- Türkler 137
- Anadolu 132
- Ottoman Empire 114
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 100
Kaynarca Muahedesinden Sonraki Durum icabı Karadeniz Boğazının Tahkimi
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 175 · Sayfa: 511-534 · DOI: 10.37879/belleten.1980.511
Özet
Tam Metin
Ondördüncü asır başlarında Osmanlı devleti kurulurken denizle münasebeti Marmara idi. Sınırı genişledikçe Karadeniz ve Ege Denizi de kısmen hudut oldu. Osmanlılarla beraber bu denizlere sahip olan başka devletler de vardı. Osmanlı devleti onbeşinci asrın Fatih Sultan Mehmed zamanında (1451-1481) Karadeniz'in güney sahiline sahip olan Candar Oğulları beyliğini ilhak ile Trabzon Rum İmparatorluğu'nu işgal ve güneyde Kırım Hanlığını da nüfuzu altına alıp Kefe, Amasra ve diğer sahillerdeki Ceneviz müstemlekelerine son verdikten sonra daha evvel Sultan Murad Hüdavendigâr (1361-1389) zamanında elde edilmiş olan Bulgaristan'ın doğusundaki Karadeniz Osmanlı idaresi altına girmiş ve onaltıncı asırdaki fütuhatla Boğdan'ın sahil kısmı alınmış ve Batı Kafkasya'da siyasi rabıtalarla Osmanlı nüfuzu altına girmişti. İşte bu suretle hemen bir Osmanlı gölü haline gelen Karadeniz onsekizinci asır ortalarına kadar ikibuçuk asır bu durumu muhafaza ederek 1768 de başlayıp altı sene süren Osmanlı - Rus muharebesi 1774 deki Kaynarca muahedesiyle Kerç, Yenikale ve Azak Denizi'nin Ruslara terkiyle Karadeniz'deki Osmanlı hâkimiyeti elden çıkarak Karadeniz'de Ruslar'ın da hissesi olduğunu kabule mecbur olmuştur.
Türk Şehircilik Tarihinden: Hatun Şehirleri
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 175 · Sayfa: 497-510 · DOI: 10.37879/belleten.1980.497
Özet
Tam Metin
Türk yaşayışında asıl hâkim olan unsur mücadeledir, savaştır. Bu mücadele önce tabiatla savaştır. Türk hayatı bir bakıma bu tabiatla savaşın içindedir ve onunla doludur. Bu savaşa bütün Türkler, kadın - erkek çoluk - çocuk katılırlardı. Bu savaşta, tıpkı günümüzde olduğu gibi, kadına da büyük işler düşerdi. Bu savaş başarılıp Türkler tek tek yaşamaya devam edince, bu defa diğer insanlarla, komşu kabile ve kavimlerle savaş kendisini gösterir. Bu mücadele, tabiatla savaştan biraz farklıdır. Artık buna kadınların iştiraki, eskisi kadar çok olmaz. Gerçi Türk kadınlarının bu tür mücadelelere iştiraki çok görülmüştür. Ancak Türk savaş geleneklerinde, kadınların bizzat muharebeye iştiraki açık ve devamlı bir özellik olarak görülmemektedir. Türk hayatında mücadele, böyle bir varolma kavgasının neticesi gibidir. Savaş, bu varolma kavgasının bir gereği olarak bütün hayatımızı doldurmuştur. Önceleri bir varolma kavgasının icabı olarak görülen savaşa, daha sonra insanların, özellikle Türklerin mutluluğu için girişilir oldu. Türk, kendisinin varolması için savaşmıştır. Gerçi bu gelenek daha sonraları, bilhassa İslâmiyetin kabulünden sonra "cihat" geleneği ile pek güzel uyuşmuştur. Bu şekilde, zaten doğduğundan beri mücadelenin içinde, yani asker olan Türkler, bu vasıflarını devam ettirdiler.
Kurtuluş Savaşında Demiryolculuk
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 175 · Sayfa: 539-574 · DOI: 10.37879/belleten.1980.539
Özet
Tam Metin
Birinci Cihan Savaşında Çanakkale Boğazından geçmek için, o zamanın en güçlü donanmasiyle denizden; Gelibolu Yarımadasına çıkardıkları askerlerle karadan saldıran İngiliz ve Fransız kuvvetlerini, kahramanca savunmalariyle geri çekilmek zorunda bırakan Türkler; birlikte dövüştükleri devletlerin daha önce yenilgiyi kabul ederek silahlarını bırakmaları üzerine, 9.10.1918 tarihinde Mondros mütarekesini kabul zorunda kalmışlardı. Savaşarak geçemedikleri Çanakkale Boğazından mütareke uyarınca rahatça geçebilen düşman savaş gemileri, bu fırsattan yararlanarak, demir atıp kaldıkları İstanbul limanını ve Boğaziçi sularını tüm kaplamışlar, şehir'e askerlerini çıkarmışlar ve onu eylemli olarak işgal etmişlerdi. Mütarekeden yedi ay sonra, 15.5.1919 da İngilizlerin isteği ve desteği ile, Yunan ordusu İzmir'e girmiş yöresini de elde etmek amaciyle içerilere doğru yayılmağa başlamıştı 1. 3. Ordu Müfettişliği görevine gitmek üzere 16 5.1919 da vapurla yola çıkan Mustafa Kemal Paşa, 19.5.1919 da Samsun'da Anadolu toprağına ayak basmış ve yolu üzerindeki Amasya şehrinde yayımladığı bir bildiri ile Anadoluya geçişinin asıl nedenini ve asıl amacını Ulusuna ve dünyaya duyurmuş bulunuyordu.
İzvestiya Akademii nauk Tadjikskoy SSR, No: 2 (96) 1979. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 175 · Sayfa: 575-576
Özet
Tam Metin
1952'de Duşanbe'de yayımlanmaya başlayan derginin bu sayısı Buhara'lı büyük Türk bilgini İbni Sina'ya ayrılmıştır. Dergi Yazı Kurulu, felsefe, mantık, sosyoloji, yazın, dilbilimi, tabii bilimler ve tıbbın gelişmesine büyük katkısı olan seçkin bilgin İbni Sina'nın (980-1037) doğumunun 1000. yılının törenlerle kutlanması için UNESCO Genel Kurulu'nun özel bir karar çıkardığını belirtmektedir. Dergide yer alan ve 2 Şubat, 1979 tarihli "Pravda" gazetesinde yayınlanmış olan "Ya taynı razgadal" (Sırları Çözdüm) başlıklı yazıda, O. Latifi, İbni Sina hakkında Sovyetler Birliği'nde yapılan çalışmalardan kısaca söz etmektedir. Moskova, Duşanbe ve Buhara'da, İbni Sina'nın doğumunun 1000. yılını kutlama törenleri düzenlenecektir. Bu münasebetle, İbni Sina'nın seçme yapıtlarını içeren 10 cildin birincisi yayıma hazır bulunmaktadır. Rus ve Özbek dillerinde basılmış olan "Kitabül kanun fıttıb" Taşkent'te yeniden yayımlanacaktır. Ayrıca, İbni Sina'nın 270'i aşkın yapıtından elde bulunan 160 tanesi basılacaktır. Moskova'da, İbni Sina'nın seçme yapıtlarından oluşan bir kitapla birlikte, İbni Sina hakkında monoğrafik çalışma ve araştırmalar yayımlanacaktır. İbni Sina'nın şiirlerinden oluşan bir kitapla (Rus ve Tacik dillerinde) birlikte, İbni Sina hakkında halk arasında yaşayan efsanelerden oluşan bir kitap basılacaktır.
İftihar Madalyası
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 175 · Sayfa: 535-538 · DOI: 10.37879/belleten.1980.535
Özet
Tam Metin
2 Rebiülâhır 1306 ve 24 Teşrinisâni 1304 senesinde II. Abdülhamid'in İrade-i Seniyyesiyle ihdas edilmiş olan bir madalyanın adıdır. Bu Madalya Devlete sadakat, şecaat ve hamiyyet ile hizmet etmiş bulunanlara mükâfat olarak verilmektedir. Madalya altın ve gümüşten yapılmıştır. Altını 27,48 Gr. ağırlığında, 30 mm. kutrunda ve binde 916 2/3 ayarındadır. Gümüşleri ise 17,1 o Gr. ağırlığında, 30 mm. kutrunda ve 830 ayarındadır. Madalyanın ön yüzünde: Güneş ışınları arasında, II. Abdülhamid'in Tuğrası bulunmaktadır. Bunun altında Osmanlı İmparatorluğunun arması görülmektedir. Madalyanın arka yüzünde ise: defne dallarından meydana gelmiş bir çelenk arasında bir boş saha bırakılarak, Madalyanın verileceği şahsın adı ve tarihi buraya hak olunacaktır
P. G. BULGAKOV : Jizn'i trudı Beruni (Beyrunî'nin Yaşamı ve Yapıtları) Taşkent 1972 İzd-vo "Fan". 428 s. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 175 · Sayfa: 577-579
Özet
Tam Metin
Harezm'li büyük Türk bilgini Ebu Reyhan Beyrunî'yi (973-1048) doğumunun 1000. yılında anmak amacıyla Türkiye'de olduğu gibi, Sovyetler Birliği'nde de bilimsel faaliyetler düzenlenmiştir. Beyrunî'nin doğıımunun 1000. yılı münasebetiyle çıkarılan, ancak Kurumumuz kitaplığına son zamanlarda gelen bu kitapta, elde bulunan tüm ana kaynakların incelemesine, Beyrunî'nin yapıtlarına dayalı olarak, yaratıcılık sürecinin periyodlara ayrılışına ve bunların tanımlamasına, ayrıca başlıca yapıtlarının incelemesine yer verilmektedir. Yazarın belirttiğine göre, son zamanlarda ortaya çıkarılan kaynakların ışığı altında, Beyrunî'nin biyografisi, önceki incelemelere kıyasla çok daha geniş kapsamlı olarak incelenmektedir. Kitapta, Beyrunî'nin, devrin Orta Asya'lı bilginleriyle olan bilimsel ilişkilerine özel bir yer ayrılmıştır.
S. G. KLYAŞTORNIY : Naskal'nıe runiçeskie nadpisi Mongolii (Moğolistan'da Kayalar Üzerine Yazılmış Rünik Yazılar) "Tyurkologiçeskiy sbornik, 1975" 1978 İzd-vo "Nauka" ss. 151-158. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 175 · Sayfa: 581-582
Özet
Tam Metin
Yazar, kayalar üzerine yazılmış çok sayıda rünik yazının, 1968-69 ve 1974-75 yıllarında yapılan açınsama sırasında tarafından ortaya çıkarıldığını ya da yenibaştan incelendiğini belirtmektedir. Kayalara oyulmuş bu tür rünik epigrafiye, Doğu Moğolistan bozkırları dışında, Moğolistan'ın her yerinde rastlanmaktadır. Bu yazıda, Tes ırmağında, Gurvaljin-ula, Hangıtat-hat ve Hentey'de bulunan kayalar üzerindeki rünik yazılar incelenmektedir.
N. A. BASKAKOV: Osnovnıe vehi razvitiya sovetskogo uygurovedeniya (Sovyet Uygur Biliminin Gelişmesinde Başlıca Aşamalar) "Sovetskaya Tyurkologiya" Dergisi, No: 4 (1979), ss. 3-9. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 175 · Sayfa: 580-581
Özet
Tam Metin
Bu yazıda, Uygur halkının dili, yazını, folklorü, tarihi ve etnografyası üzerine Sovyetler Birliği'nde yapılan çalışmalar anlatılmaktadır. Türkoloji dallarından olan Sovyet Uygur biliminin gelişmesinde çok önemli rol oynayan S. E. Malov, elliyi aşkın yapıtında Uygur dili ve lehçeleri, yazını, folklorü, tarihi, kültürü ve etnografyasını incelemiştir.
İ. İ. MEŞÇANiNOV: Annotirovannıy slovar' Urartskogo (Bianskogo) yazıka (Urartu Dilinin Açıklamalı Sözlüğü) Leningrad 1978 İzd-vo "Nauka". 388 s. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 175 · Sayfa: 585-586
Özet
Tam Metin
B. B. Piotrovskiy, Giriş bölümünde Sovyetler Birliği'nde Urartular hakkında yapılan inceleme ve araştırmaların tarihçesini vermektedir. Urartu yazıtlarının incelenmesinde N. Ya. Marr'ın büyük katkısı olmuştur. Daha sonra İ. İ. Meşçaninov, Urartu yazılı anıtlarını , Van ve Kafkasötesi'ndeki kazı buluntularına dayalı olarak incelemiştir. Bakü Üniversitesi'nde okuttuğu derslerden oluşan ve Urartu tarihi üzerine ilk monografisi olan "Haldovedenie" (Haldi Bilimi) başlıklı kitabı 1927'de Bakü'de yayımladı. Piotrovskiy, Sovyet Urartu biliminin, gerçekte, bu kitapla başladığını belirtmektedir. Daha sonra Urartu dili üstüne yaptığı çalışmaların sonuçlarını "Yazık Vanskoy klinopisi" (Van Çivi Yazısının Dili) (1935) başlıklı yapıtında yayımladı. Yazar, Sovyetler Birliği'nde Urartu dili üstüne yapılan incelemelerin sayısının giderek arttığını kaydetmektedir. 1939'da G. V. Tsereteli'nin "Urartskie pamyatniki Muzeya Gruzii" (Gürcistan Müzesindeki Urartu Anıtları), 1953-54 yıllarında ise, G. A. Melikişvili'nin "Urartskie klinoobraznıe nadpisi" (Urartu Çivi Yazılı Yazıtları) başlıklı kitapları yayımlandı. Melikişvili, kitabında, Urartu dili gramerinin kısa bir incelemesini yapmış ve sözlüğünü hazırlamıştır. Daha sonra : M. D'yakonov, Karmir-Blur kazılarında ortaya çıkarılan yazıları yayımladı ve Urartu ile Hurri dilleri arasındaki ilişkiler üstüne bir kitap yazdı. N. V. Arutyunyan ise arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan yazıtları yayımladı. İ. İ. Meşçaninov'un Urartu dili üstüne yaptığı çalışmalar, 2 bölümden oluşan "Grammatiçeskiy stroy Urartskogo yazıka" (Urartu Dilinin Gramer Yapısı) başlıklı kitapta toplanmıştır.
Perge Artemis'i İçin Bir Adak Yazıtı
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 174 · Sayfa: 249-255 · DOI: 10.37879/belleten.1980.249
Özet
Türk Tarih Kurumu adına Prof. Dr. Jale Inan tarafından yürütülen 1976 yılı Perge Kazıları sırasında F-4 Çeşmesin'den çıkarılmış olan yazıtın, yapı gereci olarak ikinci kez kullanıldığı anlaşılmaktadır. Üst yanı kırık olmasına rağmen sağlam kalan alt profili ve biçimine bakılarak, özgün durumunda da bir yapıya ait olduğunu söylemek olasıdır. Kireçtaşından kesilmiş yazıtın Yüks. 0,40 m. Genş. 0,90 m. Drn. 43,43 m. dir. Harf yüksekliği ise 0,023 m. (Lev. I, II: Res. ı , 2) Yazıtta kullanılan harflerin Perikles (I. Ö. 469?-429) Çağı donanma harcamaları ile ilgili yazıt parçaları ve vergi listelerindeki harflere çok büyük benzerlik gösterdiği; Epsilon (E) nun Eta (H) yerine yazılması ve İki Nokta (:) nın ayırıcı işaret olarak kullanılmasının Arkhaik özellik taşıdığı göz önünde tutulursa yazıtı İ. Ö. 5. yüzyıla tarihlemek mümkün görülebilir. Ancak aynı çeşit harflerin İ. Ö. 4. yüzyılın başlarında da kullanılması sürdürüldüğüne göre İ. Ö. 5. yüzyılın sonları ile 4. yüzyılın başlarına koymak daha sağlıklı olabilir.