4034 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 4034
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 338
- Osmanlı 273
- Osmanlı İmparatorluğu 173
- Türkiye 148
- Osmanlı Devleti 139
- Türkler 137
- Anadolu 132
- Ottoman Empire 114
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 100
L'Architecture Ottomane
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 174 · Sayfa: 287-300 · DOI: 10.37879/belleten.1980.287
Özet
Tam Metin
Je ne crois pas 'qu'il y ait plus beau sujet â traiter, lorsqu'on park d'art ottoman comme on doit le faire au cours de cette semaineT que celui d'une architecture qui constitue â elle seule l'un des plus eminents titres de gloire de cet art. Ceux - l memes qui apprecient en effet leur juste valeur les reussites ottomanes en matiere de ceramique, de tapis, de miniature, de calligraphie, c'est-â-dire dans tous les arts dits mineurs qu'il est peut-etre moins desobligeant de qualifier d'industriels ou de somptuaires, ne peuvent oublier le cadre architectural dans lequel on vivait â cette epoque. Ce sont les monuments ottomans qui occupent en premier la pensee de quiconque veut evoquer la puissance de l'Etat ottoman et la vitalite economique de son empire sans en trouver preuves plus tangibles que les vestiges imposants et durables de ses edifices sultaniens. Ce sont ces monuments qui ont fonde et fondent encore la celebrite des villes qui sont devenues â certains egards des villesmusCes comme les anciennes residences souveraines d'Iznik, Bursa, Edirne, Amasya et surtout Istanbul. Ce sont eux qui marquent encore en Europe comme en Asie ou en Afrique, tout autour de la Mediterranee, le paysage d'innombrables localites et cites ayant jadis ete modelees par le goût et la passion meme de bâtir qui animaient, dans les moindres chefs - lieux, l'action des administrateurs ottomans.
NICOLAI TODOROV, Balkanskii Gorod XV-XIX Vekov "XV-XIX yüzyıllarda Balkan Şehri" Izdatelstvo Nauka, Moskova 1976, 515 S. (A 111/ 7523) [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 174 · Sayfa: 371-372
Özet
Tam Metin
Kitabda, giriş bölümünde araştırma alanı ve yöntem üstünde durularak, birinci bölümde (s. 23-s. 84) Balkan şehirlerinin Osmanlı öncesi yapısal özellikleri ve Osmanlı dönemindeki değişimi (XV-XVI yüzyıllar) tasvir ediliyor. Nicolai Todorov burada Osmanlı toplum yapısı üzerindeki kuramları da tartışmakta ve bunların analiz ve eleştirisini yaparak, Osmanlı kentlerini feodal bir toplum tipi içinde inceleyeceğini belirtmektedir. Yapıtın ikinci bölümünde (s. 84-s. 126), Osmanlı Devlet sisteminde Balkan şehirlerinin (XVI-XVII yüzyıllar) yapısı incelenmektedir. Todorov özellikle ekonomik faaliyetler ve nüfus hareketlerine eğilmekte, mevcut literatürün yanında geniş ölçüde Bulgar arşivlerindeki Osmanlı kayıtlarını kullanarak modelini geliştirmektedir. Burada Balkan ülkelerindeki Osmanlı tarihi araştırmalarından da geniş ölçüde yararlanıldığı gözlemlenmektedir. Bu bölümde ticaret hayatı, pazar ilişkileri (s. 101-s. 112) ve esnaf teşkilatının yapısı üzerinde (s. 112-s. 124) etraflıca durulmaktadır. Profesör Todorov 18. ve 19. yüzyıllarda Balkan ülkeleri ve Bulgaristan'daki ticaret ve manifaktürdeki gelişmelerin bu yapının değişiminden ileri geldiğini ileri sürmektedir.
The Emergence of the Prototype of the Modern Hospital in Medieval Islam
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 174 · Sayfa: 279-286 · DOI: 10.37879/belleten.1980.279
Özet
Tam Metin
Piety and Philanthropy cannot very well be divorced in medieval Islam, but by observing the Moslem hospitals and other institutions of charity and social welfare it is seen quite clearly that the idea of public assistance had developed beyond what piety alone could have produced. A discriminating and comprehensive consideration of the necessity of public assistance and social welfare, beyond mere religiosity, may be said to have been responsible for the qııality and quantity of the hospitals of Islam. Moreover, the humanitarian features of the Islamic medieval hospital must not be allowed to eclipse its high medical standing per se. The hospital was one of the most developed institutions of medieval Islam and one of the highwater marks of the Moslem civilization. The hospitals of medieval Islam were hospitals in the modern sense of the word. In them the best available medical knowledge was put to practice. They were specialized institutions. Unlike the Byzantine hospitals, they did not have a mixed function of which the treatment of the sick was only one part.
Türkistan Tarihinin Yazımında Karşılaşılan Sorunlar
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 174 · Sayfa: 347-370
Özet
Tam Metin
Sayın bayanlar ve baylar! Avrupalı tarih yazarları kadar aralarında Köprülü'nün bulunduğu Türk tarih yazarlarınca da savunulmuş olan ve Osmanlı İmparatorluğu'nun yedi yüzyıl kadar önce Moğol saldırısı dolayısıyla Türkistan'dan kopup Anadolu'ya sığınmış bir oymak beyi tarafından yüz kadar çadırı geçmeyen halkı ve dört yüz devesiyle kurulduğunu ileri süren göreneksel ve eskimiş görüş, günümüz Türk tarihçilerini artık tatmin etmemektedir. Buna karşılık Türk ulusunun ta Çin'e ve Kore'ye sarkmış Hindistan'a kadar uzamış büyük imparatorluklar kurduğu Orta Asya'dan, başka bir söyleyişle Sibirya enginlerinden ve Batı Çin'den geldiğine yıllardan beri bilinçle işaret edilmektedir. Türk tarihçileri, birçok Türk budunun Orta Asya'dan kalkıp Batı'da Macaristan'a, Kuzeyde Estonya ile Finlandiya'ya kadar göç ettiklerini yazar. Bu akınlardan biri de Anadolu'ya ulaşmıştır.
Ala el-Din Keykubad'ın Meliklik Devri Sikkeleri
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 174 · Sayfa: 265-270 · DOI: 10.37879/belleten.1980.265
Özet
Tam Metin
Ala el-Din Keykubad I. Gıyas el-Din Keyhusrev'in ortanca oğlu ve I. İz el-Din Keykavus'un halefi ve kardeşidir. Onun devri Anadolu Selçuklu İmparatorluğunun en şa'şa'alı ve mes'ut zamanlarından birini teşkil eder. Zamanını iki devreye ayırmak mecburiyetindeyiz: 1. Meliklik 2. Sultanlık Biz burada Ala el-Din Keykubad'ı n, sadece Meliklik devrinde basılan sikkelerinden söz edeceğiz. İstanbul Arkeoloji Müzesi İslami Sikke Kabinesinde ve bazı hususî koleksiyonlarda Keykubad'ın, aşağıda izah edilecek olan tipte, bakır bir sikkesi görülmektedir. Bu sikkenin kesim yeri ve tarihi yoktur. 30 mm. kutra ve 9,85 gr. ağırlığa maliktir.
WOLFGANG MÜLLER - WIENER, Bildlexion Zur Topographie İstanbuls, Verlag Ernst Wasmuth Tübingen, 1977, 534 s. 631 resim harita (B/6965) [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 174 · Sayfa: 373-374
Özet
Tam Metin
Kitap, girişte, kısa bir İstanbul tarihi ve bununla ilgili kaynakları verdikten sonra (s. 36-s. 38) kronolojik sıraya göre Bizans (s. 39-5. 323) ve Osmanlı döneminin (s. 324-s. 519) sivil ve dini mimari eserlerini ele almaktadır. Bizans döneminin anonim yapılar, hamamlar, anıtsal sütunlar, liman tesisleri. hippodrom, kilise ve manastıırlar, mezar, saray, meydan, cadde, su tesisleri ve askeri yapıları teferruatıyla ele alındıktan sonra; Osmanlı dönemi içinde yapılan hamamlar, surlar, ticari merkezler (bedestan, çarşı) medrese, cami, saray, köşk, türbe ve su tesisleri incelenmektedir. Eser, İstanbul'un topografisi ve mimari tarihi için ün yapmış bir başvuru kitabıdır.
J. SPENCER TRIMINGHAM, Christianity Among the Arabs in Preislamic Times, Longman London and New York - Libraire du Liban XIV 342 S. (A. IV/3811) [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 174 · Sayfa: 372-373
Özet
Tam Metin
Yazarın ele aldığı konu, Osmanlı İmparatorluğunda Arab - hıristiyan azınlıkların menşeini ve aynı zamanda Mezopotamya, Suriye, Filistin bölgesinin islami devirde geçirdiği değişikliği anlamak bakımından önemlidir. Yazar J. S. Trimingham Sudan, Mısır, Suriye ve Lübnan'da uzun yıllar kalıp dinler tarihi, sufizm ve hiristiyanlık üzerinde araştırmalar yapan bir uzmandır. Kitapda, islam fetihlerinden sonra "arabize" edilen sami hıristiyan kavimlerden çok, eski devirlerden beri arapça konuşan arap toplulukları arasında hırıstiyanlığın yayılışı ve pratikte nasıl uygulandığı üzerinde duruluyor.
Bithynia, İonia, Karia'da Epigrafi Araştırmaları
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 61-68 · DOI: 10.37879/belleten.1980.61
Özet
Tam Metin
1978 yılının yaz aylarında üç ayrı tarihi bölgede epigrafik araştırma gezileri yaptım. Anadolu'nun özellikle batı kesimi geçen yüzyıldan bu yana yoğun biçimde tarihi araştırma alanı olmuştur. Uygarlıkların doğduğu yerlere büyük ilgi duyan Batılı bilim adamları, bu yüzyılın başlarında, Yunanistan'dan sonra adalarda ve Anadolu'nun batı bölgelerinde sürekli araştırma gezileri yapmışlardır. Ne yazık ki ülkemiz insanlarının bu tarih araştırmalarına katkısı çok az olmuştur. "Misak-ı milli" sınırları içinde kurulan Cumhuriyet'in ilk geliştirdiği kavramlardan biri, yüzyıllardır üzerinde yaşanmış bu toprakları n uzak tarihini bilmek, araştırmaktır. Gerçekte uzak dediğimiz tarih hemen yakınımızda, birçoğu toprağın yüzeyinde bugün de varlığını sürdürmektedir. Köylerde, kasabalarda, dahası kentlerde evlerimizin duvarlarında, tapınaklarımızın temelinde, dibek olarak kullanılan sütun dipliklerinde, eşikteki mezar stellerinde uzak geçmişi görebilmek için, bunlara Batılı gözüyle bakmamız gerekiyordu. Ne ki, çok yakın zamanlara değin içinde yaşadığımız; varlıklarını, yerlerini korumuş olan tarih kalıntılarının, şimdi de Batı turizminin etki alanına giren bu ülke insanlarının eliyle yerleri değiştirilmektedir. Tarihi yapıtlara mal gözüyle bakan kent - kasaba antikacıları, maniye dönüşmüş tutkuları ile defineciler yaz kış demeden dere tepe gezip antika aramaktadırlar. Geçen yazdan beri yazıt araştırmak için gittiğimiz köylere, tırmandığımız dağ başlarına, doğanın gizlediği dere yataklarına defineciler bizden önce uğramıştı.
Önderliğin Başlangıç Yılları: Mustafa Kemal'in Libya'yı İlk Ziyareti, 1908
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 83-96 · DOI: 10.37879/belleten.1980.83
Özet
Tam Metin
Mustafa Kemal'in Türk - İtalyan savaşında (1911-12) oynadığı rol iyi bilinmektedir; Derne yakınında Ayn el Mansur'da cephe kumandanıydı. Tüm Berka (Sirenayka) vilâyetinin Kumandanı Enver Bey aynı cephede bulunuyordu. Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı Arşivleri'nde, savaş sırasında Mustafa Kemal'in eliyle yazılmış belgeler bulunmaktadır. Ayrıca zamanın gazetelerinde Deme cephesi hakkında bilgi veren yazılar ve fotoğraflar çıkmıştır. Daha sonra, Mustafa Kemal'in cephedeki rolünden ve Enver Bey'le olan anlaşmazlıklarından pek az kimse söz etmiştir. Bu bölge ve sorunları Mustafa Kemal için yabancı değildi. Mustafa Kemal'in Libya'yı ilk ziyareti kısa süreliydi ve askeri yanı sıra başka bakımdan da önem taşıyordu. Siyasal ve askeri başkaldırını n nedenlerini incelemek üzere, 1908 yılının Eylül ayı sonunda İttihad ve Terakki Cemiyeti'nce Libya'ya gönderilmiş ve aynı zamanda Genç Türkler'in buradaki durumunu güçlendirmesi buyrulmuştu. Bu ziyarete ilişkin bilgiler, Mustafa Kemal'in, ölümünden sonra yayımlanan anılarına büyük ölçüde dayalıdır. Zamanın belgeleri, Mustafa Kemal'in bu görevine yeni bir ışık tutmaktadır. Belgelerin yazarları, henüz tanımadıkları bu subayın kişiliği ile etkilenmişler, kimi erdemlerini sezmişler ve kişiliğinde büyük bir geleceğin saklı olduğunu anlamışlardır.
ENRICO de LEONE, L'Impero Ottomano nel primo periodo delle riforme (TANZİMAT), secondo fonti italiane [= Italyan kaynaklarına göre Reformların birinci döneminde (Tanzimat) Osmanlı İmparatorluğu], Università di Cagliari, Pubb. deha Facoltà di Giurisprudenza, Milano, 1967, 8°, VII 262 S. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 174 · Sayfa: 375-388
Özet
Tam Metin
Anadolu Selçukluları döneminden başlıyarak Türk tarihinin yabancı kaynakları arasında, italyan şehir devletleri arşivlerindeki belgelerin ve Türkiye ile ilgili italyanca yayınların ilk sıralarda yer aldığı kuşkusuzdur. Cagliari Üniversitesi Hukuk Fakültesinde "Afrika - Asya ülkeleri Tarihi ve Kurumları" dersi öğretim üyesi Enrico de Leone, bu noktadan hareketle II. Mahmud'un tahta çıkışından Islahat Fermanı'na kadarki dönemde (1808-1856) Osmanlı İmparatorluğunun durumunu ele almış bulunmaktadır. Gerçekten de Leone'nin, La Turquie et le Tanzimat yazarı E. Engelhardt ile Lamartine ve Moltke gibi o dönemde Türkiye'de yaşamış kimi yabancıların anıları dışında tümüyle İtalyan kaynaklarından yararlandığı görülmektedir. Bunlar arasında da, Piemonte devlet arşivindeki belgelerle Piemonte'nin İstanbul'daki ve İmparatorluğun çeşitli yörelerindeki diplomatik görevlilerinin kendi hükümetlerine gönderdikleri raporlar başta gelmektedir. Ayrıca, Luigi Calligaris ve Giovanni Timoteo Calosso (Rüstem Bey) gibi II. Mahmud'un hizmetine girmiş olan italyan subaylarının anılarından aktarılan bilgiler de dikkati çekmektedir.