4034 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Yeni Bulunmuş Eserlerin Işığı Altında Anadolu'da Bronz Çağı Öncesi İnsan Figürleri Hakkında Yeni Gözlemler

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 1-12 · DOI: 10.37879/belleten.1980.1
Tam Metin
1968-70 yılları arasında lisansüstü tez araştırmaları yaptığımız sırada Anadolu Medeniyetleri Müzesi (o zamanlar Ankara Arkeoloji Müzesi olarak anılıyordu), Afyon, Manisa, Konya Arkeoloji Müzeleri ile Konya'daki Özel Koyunoğlu Müzesi ve İstanbul'da Hüseyin Kocabaş Koleksiyonu olarak anılan Özel Koleksiyonla, Uşak ilinin Banaz ilçesinde o zamanlar Orta Okul öğretmenliği yapan Rıza İncel'in amatörce topladığı diğer arkeolojik eserler arasında yer alan insan figürleri üzerinde çalışma olanağı sağlanmıştı. Toplamı 14 adedi bulan bu eserleri, Anadolu Prehistorik sanatına getirdikleri yenilikleri göz önünde tutarak daha fazla gecikmeden arkeoloji dünyasına tanıtmayı bir görev sayarak, bu makaleyi hazırlamayı uygun gördük. Başta her zaman yardımlarını esirgemiyen Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdürü Sayı n Raci Temizer olmak üzere, adı geçen arkeoloji müzelerinin o zamanki müdürlerine ve uzmanlarına ve Sayın H. Kocabaş ile sayın R. İncel'e adı geçen eserler üzerinde çalışmam için gösterdikleri anlayışa burada teşekkür etmeyi zevkli bir ödev sayarım.

Beginnings of Leadership. Mustafa Kemal's First Visit to Libya, 1908

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 69-82 · DOI: 10.37879/belleten.1980.69
Tam Metin
Mustafa Kemal's role during the Turkish - Italian war (1911-12) is well known; He was the commander of the front near Derna, in 'Ain al - Mansur. Enver Bey, who was the commander of the whole of Cyrenaica, stayed at the same camp. In the Presidential Archives in Ankara there are documents written by Mustafa Kemal during the war. In addition, there appeared contemporary journalistic descriptions and photographs of the Derna front. Later on, quite a few people described Mustafa Kemal's role there and his confrontations with Enver Bey. The area and its problems were not new to him. Mustafa Kemal's first visit to Libya was a short one and had more than a military aspect. He was sent there by the Committee of Union and Progress (CUP) at the end of September 1908, to investigate the reasons for political and military insubordination in Libya and was ordered to strengthen the Young Turks' status there. The descriptions of this visit are based to a great extent on Mustafa Kemal's memoires as published posthumously. Contemporary documents shed new light on his mission. Their authors were impressed by the character of this, to them yet unknown, young officer: they were aware of some of his virtues and realized the great future in store of him.

New Remarks on the Pre-Bronze Age Anatolian Anthropomorphic Representations in the Light of New Acquisitions

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 13-24 · DOI: 10.37879/belleten.1980.13
Tam Metin
Between the years 1968 and 1970 when we were carrying out research toward the degree of Ph. D. at the Institute of Archaeology in the University of London, we were allowed to work at the Anadolu Medeniyetleri Müzesi (that time called Ankara Archaeological Museum), Afyon, Manisa, Konya, Kayseri Archaeological Museums and Private Koyunoğlu Museum in Konya and Private Collections of Mr. Hüseyin Kocabaş in Istanbul and Mr. Rıza Incel at Banaz near Uşak, where we came across some unstratified anthropomorphic representations. These objects, 14 in number, have features that can bring new suggestions to the Anatolian prehistoric art. Regarding these new observations we have decided without delaying anymore to publish these objects in this paper. We would like to thank to the relevant Museum Directors and staffs of that time and especially to the Director of the Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Mr. Raci Temizer, for their kind assistance and to give permission to publish these anthropomorphic figures.

Üyelerimizden Prof. Dr. Tahsin Özgüç'e Şeref Doktorluğu payesi verildi

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 174 · Sayfa: 457
Tam Metin
Ankara Üniversitesi Rektörü, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Profesörü Dr. Tahsin Özgüç'e Münih Üniversitesi Felsefe Fakültesi tarafından Şeref Doktorluğu payesi verildi. En büyük bölümü Kurumumuz adına olmak üzere yönettiği kazılarda önemli keşiflerde bulunan Prof. Dr. Tahsin Özgüç büyük tarih merkezlerinde yazılı belgelerden oluşan arşivleri gün ışığına çıkarmış ; bu araştırmaların, keşiflerin sonuçlarını zamanında yayınladığı eserleriyle bilim dünyasına sunmuştur. Yayınlarının Dünya ölçüsündeki etkinliği, Arkeoloji ve Tarih bilimine yaptığı katkıları, uyguladığı başarılı kazı metodları, araştırıcılık nitelikleri, bilimde işbirliği girişimleri takdirle karşılanan Prof. Dr. Tahsin Özgüç'e Şeref Doktorluğu Payesi, Münih Ludwig - Maximilians Üniversitesi Rektörü tarafından Nümfenburg Sarayında düzenlenen görkemli bir törende verilmiştir. Prof. Dr. Tahsin Özgüç, Dünya'nın eski ve ünlü Üniversitelerinden biri olan Münih Üniversitesinde ve daha önce Saarbrücken Üniversitesinde misafir Profesör olarak görev almıştır. Prof. Dr. Tahsin Özgüç, Türk Tarih Kurumu, Alman Arkeoloji Enstitüsü ve İngiliz Akademisi Üyesi; Amerikan Arkeoloji Enstitüsü ve Londra Eski Eserler Kurumu Şeref Üyesidir.

Die Hethitischen Tontafelentdeckungen auf dem Maşat-Höyük

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 25-60 · DOI: 10.37879/belleten.1980.25
Bis vor kurzem kannte man hethitische Tontafelfunde grösseren Umfanges nur aus der Hauptstadt HattuSa, dem heutigen Boğazköy. Nach den Kenntissen, die man den Boğazköy-Texten entnehmen konnte, konnte man zwar auch in den anderen Zentren der Hethiterzeit Anatoliens wichtige Tontafelfunde erwarten. Aber die Bemühungen und Erwartungen der inffindischen und der aus1.ndischen Expeditionen waren vergeblich. Die Tontafeln bzw. Tontafelfragmente aus Alacahöyük, Maşat - Höyük, İnandık, Taşlık in der Nähe von Kerkenes Dağı, Tarsus, Tel Atçana im Hatay, Ras samra (Syrien), Meskene/Emar (Syrien), und Tel El Amarna (Agypten)sind isolierte Einzelfunde.

Geleneksel Türk Kütüphaneciliği'nin Toplumsal - Ekonomik Yapısı'na Yaklaşımda Metodoloji ve Kaynak Sorunu

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 97-110 · DOI: 10.37879/belleten.1980.97
Tam Metin
Konu'nun Çözümlemesi. Türk Kütüphaneciliği'nin doğuş ve gelişimi, ne bir bütün olarak ne de kendisini oluşturan çeşitli öğeler yönünden, bugüne değin tarihsel akışı içinde incelenmiş değildir. Bu nedenledir ki 'kütüphane kurumu'nun Türk Toplumu'nda toplumsal - ekonomik yapı bakımından yaşadığı evrime ışık tutan inanılır verilerden yoksunuz. Geleneksel kütüphanelerimizi simgeleyen başlıca ve kesin bilgi, bunların İslâmiyet'in 'devlet dini' durumuna gelişi (X. Yüzyıl)'nden sonra ve özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun büyük ekonomik güce eriştiği XVI. Yüzyıl boyunca, giderek, yaygın bir_ 'vakıf kuruluş' niteliği kazanmasıdır. Bu nitelik, dizgeli bir sınıflaması daha yapılmış olmamakla birlikte, 'vakıf kurumu'na ilişkin oldukça kabarık belge topluluğu ve konuyla ilgili yazın'dan izlenebiliyor. Yeni Türk Devleti'nin kuruluşuna bağlanan dönemde ise, 'kütüphane', 'vakıf yoluyla oluşma' niteliğini artık büyük ölçüde yitirmiş bulunuyordu. Ancak, bu çok uzun sürede 'vakıf girişimi', genellikle, Kütüphanecilik yaşamımızın tek 'itici gücü' olarak kalır. Ne var ki, gerek kütüphane'nin nensel varlığını oluşturan öğelerin içyüzü gerekse tinsel dokusunda giderek kendini gösteren değişim ayrıntılarıyla saptanmadıkça, biraz önce anılan niteliğin, yalnız başına bu `kurum'u somut biçimde tanımlama olanağı vermediği ortadadır.

SUGAR, PETER F.: Southeastern Europe under Ottoman Rule. Seattle, Londra, University of Washington Press, 1977. XVII -F 365 s. A IV 1982 [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 197-202
Tam Metin
Bu kitap, Washington Üniversitesi'nce yayımlanan onbir ciltlik bir dizinin beşinci cildini oluşturmaktadır. Dizinin kapsamına giren ve "Doğu Orta Avrupa" diye adlandırılan bölgenin sınırları, batıda Almanca ve İtalyanca konuşan halkların dilsel sınırları, doğuda ise Rusya - Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin siyasal sınırlarıdır. Bölgeyi bir bütün olarak ele alan bugüne değin yayımlanmış ilk geniş kapsamlı ve sistematik incelemeyi oluşturan dizide sırasıyla şu kitaplar yer almaktadır: Doğu Orta Avrupa'da Tarih Başlangıcı (Marija Gimbutas); Ortaçağda (400-1453) Bizans ve Balkanlar (Speros Vryonis, Jr.); ileri Ortaçağda Kuzeydoğu Orta Avrupa, 1000-1530 (Imre Boba); Lituanya ve Polonya - Lituanya Uluslar Topluluğu, 1000-1795 (Andrzej Kaminski); Osmanlı Yönetiminde Güneydoğu Avrupa, 1354-1804 (Peter F. Sugar); Doğu Habsburg Topraklarında Yaşayan Halklar, 1526-1918 (Robert A. Kanlı ve Zdenek David); Bölünen Polonya Toprakları, 1795-1918 (Piotr S. Wandycz); Balkan Ulusal Devletlerinin Kuruluşu, 1801-1919 (Charles Jelavich ve Barbara Jelavich) ; 1939'dan Bu Yana Doğu Orta Avrupa (Wayne S. Vucinich ve Lucien Karchmar) ; Tarihsel Atlas, Genel indeks ve Bibliyografya.

İsveç'te Türkoloji

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 125-136 · DOI: 10.37879/belleten.1980.125
Tam Metin
İsveçliler'in çeşitli Türk halkları ile ilk ilişkileri çok eski çağlarda başlar. Daha Vikingler devrinde İsveçliler'in, Güney Rusya ile - Volga Irmağı'nın suladığı ve kuşkusuz, daha doğuya doğru uzanan bölgeyle - ticari ilişkileri vardı 1. Birçok doğulu ve İlkçağ yazarlarınca aşağı yukarı güvenilir bir takım bilgiler verilmekle beraber, bu devre ilişkin hiç bir belge saklanmamıştır. XVI. yüzyıldan başlayarak İsveç, Kırım Tatarları ile sürekli temaslara geçmiştir. İsveç Kralının bir Tatar heyetini Stockholm'de (1579) kabul edişi, bu temasların ilk kanıtı olmuştur 2. Bu temaslara kimin önayak olduğunu saptamak güçtür. Ancak şurası muhakkak ki, İsveçliler ve Kırım Tatarları, Rus devletinin giderek daha çok artmış olan gücüne karşılık, askeri - siyasal işbirliği sayesinde bir güç oluşturmak gibi ortak çıkar gütmüşlerdir. İsveç ile Kırım arasındaki diplomatik ilişkiler yavaş yavaş daha çok canlanmış ve karşılıklı heyet ziyaretleri, o devir için, yeterince düzenli bir nitelik taşımaya başlamıştı.

Prof. Alessio Bombaci

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 179-192
Tam Metin
1979 yılı bilim ve bilhassa Türk tarih ve uygarlık alanları için iki ağır kayıpla başladı. İtalyan Türk dili ve yazım üstadı Prof. A. Bombaci ile tanınmış bizantolog Prof. Agostino Pertusi (1918-1979) çok kısa aralıklarla (ilki 20 Ocak, ikincisi 25 Ocak günü) tutuldukları rahatsızlıktan kurtulamıyarak yaşama gözlerini kapadılar. Bu yazımızda Prof. Bombaci'nin Türk uygarlığına katkılarım incelerken, bir Bizans tarihi ve dili mütehassısı olmakla beraber İstanbul'un Türkler tarafından fethine ait kaynakları toplayan ve ayrıca çeşitli araştırmalarında Türk tarihinin karanlık kalmış bazı yönlerine yetkiyle eğilen, kıymetli makaleler kaleme alan sayın Agostino Pertusi'yi saygı ile anıyoruz. Her ikisi de yakın dost olan bu profesörlerin ortak bir çabası, Venedik kentinde 1963 yılında ikinci Uluslararası Türk Sanatları Kongresi'ni düzenlemeleridir. Sayın Prof. Pertusi, Türk dünyasını ilgilendiren daha başka konuları da desteklemiş ve yeni araştırmalar yapılmasını istemişti. Bu arada Alessio Bombaci'den Venedik Devlet Arşivi'nde bulunan Türkçe ve Türk tarihini ilgilendiren belgelerin yayınını da beklemişti. Ayrı bir yazı konusu olan bu hususa daha sonra değinmek niyetiyle, büyük bir geleneğin devamını sağlayan Prof. Bombaci üzerine dönüyoruz.

Ord. Prof. Ömer Lûtfi Barkan

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 153-178
Tam Metin
1979 yılında aramızdan ayrılan bilim adamları arasına Ömer Lûtfi Barkan üstadımız da katıldı. Türk İktisat Tarihi araştırmalarının gerçek önderi ve doyen'i sayılan Barkan, Türkiye'nin toplum yapısını ve yeniçağ tarihi boyunca geçirdiği sosyal evreleri incelemek için birinci el kaynak belgeler üzerinde çalışmış ve yol göstermiş bir kişi idi. Esas öğrenimi felsefe ve toplumbilim alanlarında iken 1933 yılında atandığı İstanbul Üniversitesi'nde yepyeni konular üzerine eğilmek yoluyla kendisine yeni bir alan açmıştı. Araştırmaları ve yayınlarında genellikle XVI. ve XVII. yüzyıl konuları daha büyük bir ağırlık taşıyor görünüyor ise de, Türkiye ve onun komşularının sosyal yapısı ve toprak düzeni en iyi incelediği konulardandı. İlk araştırmalarında Türkiye tarihi ile yakından ilgili ülkelerin toprak statülerini incelemişti. Bu sırada memleketimizde toprak sorununun tarihsel evrimini ana belgelerden incelediği için, yapılmak istenen çalışmalara bilimsel yöntemlerle ışık tutmak istemişti.