4009 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 4009
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 337
- Osmanlı 272
- Osmanlı İmparatorluğu 173
- Türkiye 148
- Osmanlı Devleti 138
- Türkler 137
- Anadolu 131
- Ottoman Empire 114
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 99
An Association Copy of Charles Fellows' 1838 Journal
Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 162 · Sayfa: 383-388 · DOI: 10.37879/belleten.1977.383
Özet
Tam Metin
The English explorer and antiquary Charles Fellows (1799 - 1860) is best known for his travels in Asia Minor, especially in Lycia. On his first expedition to Asia Minor, in 1838, he discovered two important Lycian cities, Xanthos and Tlos. He described and illustrated his discoveries in A journal written during an Excursion in Asia Minor (London, 1839). The publication of this Journal, and Fellows numerous drawings and inscriptions, aroused so much interest that the Trustees of the British Museum applied to Lord Palmerston, Secretary of State for Foreign Affairs, to ask the Sultan for a firman authorizing the removal of some of the Lycian works of art. In February 1840 Fellows returned to Asia Minor, to continue the exploration of Lycia and, in anticipation of possessing the firman from the Sultan, to point out the most desirable objects to take away. This second expedition was highly successful in that eleven more Lycian cities were discovered, but disappoin.ting in that, despite the diplomatic efforts of Lord Ponsonby, British Ambassador at Constantinople, the firman could not be obtained.
Yusuf Akçura
Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 162 · Sayfa: 389-400 · DOI: 10.37879/belleten.1977.389
Özet
Tam Metin
M. F. Togay zikri geçen eserinde Akçura'yı şu cümlelerle tanıtır: "Yusuf Akçura yalnız Türkiye'nin değil, bütün Türk dünyasının malı olmuş bir varlıktır. Dahilde ve hariçhte Türklüğü hayatını her zaman tehlikeye koyarak zindan ve mahbeslerin her türlü ızdırap ve işkencelerini göz önüne alarak son nefesine kadar çalışmış fedakâr bir Türk müverrihi idi". Türk Tarih Kurumu'nun değerli üyelerinden rahmetli profesör Rahmeti Arat da Akçura'nın biyografisini yazmaya teşebbüs etmiş eşi rahmetli Selma Hanımdan Akçura'nın haberleşme ile ilgili mektuplarını ve bazı elyazmalarını emanet olarak almış, ancak eserini kaleme almaya ömrü vefa etmemiştir 1. Biyografiler, çok defa ferdlerin acı-tatlı hatıralarını subjektif olarak seren sevimli hikâye kitabı olmaktan ileri gitmezler. Nadir bazı biyografiler ise, ferdlerin hayatı ile birlikte mensup olduğu ulusun ülkülerinin ve mücadelelerinin tarihçesidir. Akçura'nın haltercümesi bu cinstendir.
ÇELİK GÜLERSOY, İstanbul, Aspects, a travers les dpoques II, Tophane, Fındıklı, Kabataş, Milano 1975. XIV-128 sayfa, 63 siyah-beyaz, 10 renkli resim [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 163 · Sayfa: 595-596
Özet
Tam Metin
Ç. Gülersoy, "Köprü ve Galata" ile başlamış olduğu İstanbul görünümlerini yayınlama işine devam etmektedir. Bu serinin birinci cildinde ele alınan Köprü ve Galata'dan sonra bu ikinci ciltte Tophane, Fındıklı ve Kabataş'ın bilinen ilk gravürlerinden 1973 yılı sonuna kadar görünümleri verilmektedir. Resimlerden birçoğu büyük çift sayfa halinde olup baskıları itinalıdır. Bu suretle Köprüden Dolmabahçeye kadar kısmın çeşitli çağlardaki görünümlerinin albümü oluşmaktadır. Bu üç semtin tarihçesini veren metin Fransızca ise de fotoğrafların altındaki açıklamalar yer yer Fransızcanın yanında İngilizce ve İtalyanca olarak da verilmiştir. Önce Tophanenin tarihi özetleniyor. Sonra Tophane iskelesindeki geçen yüzyılın yaşamı H. von Moltke, T. Gauthier, Miss Pardoe'den pasajlar alınarak anlatılmaktadır. Bundan sonra sıra ile Tophane İskelesi, Tophane'nin Beyoğlu yönünden görünüşü, Tophane ve Kemeraltı, Kılıçalipaşa camii ve Mahmut I çeşmesinin resimleri veriliyor. Bu görünümlerde çeşmenin 19. yüzyıl başlarındaki kubbeli hali, sonra kubbenin kaldırılması ve nihayet 20 yıl kadar önce çeşmeye tekrar kubbe yapılması izlenebiliyor.
Un Document Nouveau Sur le Syllogos
Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 162 · Sayfa: 401-404 · DOI: 10.37879/belleten.1977.401
Özet
Tam Metin
Dans l'introduction à mon catalogue des manuscrits du Syllogos de Constantinople, j'ai donné quelques indications sur l'histoire de cette société elle-même, son organisation, ses activités et sa bibliotheque. Un document dont je viens de prendre connaissance permettra de completér ces informations. Me trouvant à Ankara à. l'occasion du huitième Congrès Turc d'Histoire (11-15 octobre 1976), j'ai pu exarniner à la Bibliothèque Nationale (Milli Kütüphane) de cette ville un volume de 23,5 x 16,5 cm sous demi-reliure noire, qui, comme on va le voir, provient tres certainement du Syllogos. Il est entré à la Milli Kütüphane le 21 fevrier 1972, comme en fait foi le cachet d'accession, mais je n'ai pu apprendre d'oü il provenait; un cachet figurant au verso du premier feuillet stipule d'ailleurs que sa provenance est inconnue: Nereden geldiği belli değil.
Türk Tarih Kurumu Genel Kurul Toplantısı (29 Nisan 1977)
Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 163 · Sayfa: 599-636
Özet
Türk Tarih Kurumu Genel Kurulu'nun 1977 yılı olağan Genel Kurulu toplantısı 29 Nisan 1977 Cuma günü saat 10,15 de Kurum merkezinde yapıldı. Kurum üyeleri saat 9,30 da Atatürk'ün Anıt Kabrini ziyaret ederek saygı duruşunda bulundular ve bir çelenk koydular. Kurum merkezine dönen üyeler saat 10,15 de Genel Kurul toplantısına katıldılar. Yoklama sonunda 29 üyenin hazır bulunduğu anlaşıldığından Başkan Ord. Prof. Enver Ziya Karal'ın kısa açış konuşmasından sonra bu yıl sonsuzluğa göçen asil üyelerden Prof. Abdülkadir İnan ve Prof. Dr. Cengiz Orhonlu'nun anıları için saygı duruşunda bulunuldu. Rahatsızlığından dolayı toplantıya katılamayan Prof. Dr. Cemal Tukin'e Genel Kurulun sağlı k dileklerini bildiren bir telgraf çekilmesine karar verildi. Gündemin dördüncü maddesine geçildi. Evvelki yıl Kurum asil üyeliğine seçilen ve geçirdiği bir ameliyat dolayısiyle geçen yılki Genel Kurula katılamayan Ord. Prof. Dr. Besim Darkot'u Başkan Genel Kurul'a tanıttı . Prof. Darkot'un üyelik beratı Ord. Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı tarafından verildi. Prof. Darkot geleneğe uyarak "Son yüz yıl içinde Türkiye'de nüfus hareketleri" konulu bildirisini okudu.
Bir Âyan'ın Muhallefatı
Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 161 · Sayfa: 41-78 · DOI: 10.37879/belleten.1977.41
Özet
Arşivlerimizde bulunan "muhallefat kayıtları" Türk iktisadi ve sosyal tarihinin aydınlığa kavuşturulması bakımından çok değerli belgeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunlar üzerinde yapılacak çalışmalar, herşeyden önce ölenlerin servetleri ve her türlü ilişkileri hakkında değerli bilgiler sağlıyabileceği gibi, bir fiyat tarihinin yazılabilmesi için de bunlar önemli birer kaynak olma özelliğine sahiptirler. Öte yandan söz konusu muhallefat kayıtları müsadere olayı ile birlikte ele alındığında, bunlardan iktisat tarihçisinin sağlıyacağı faydanın alam daha da genişlemekte ve böylece Osmanlı mali politikasındaki önemli bazı noktaları aydınlatabilmek olanakları doğmaktadır. Tarihimiz için genel ve sağlıklı sonuçların elde edilebilmesi muhakkak ki uzun yılları gerektiren ve mümkün olduğu kadar çok veriye dayanan araştırmaların tamamlanmasına bağlıdır. Yoksa, muhallefat defterleri ve müsadere olayı üzerinde yapılacak gelişigüzel çalışmalar tarihimizin iktisadi yorumu için faydalı olmak şöyle dursun, yanıltıcı sonuçlar elde edilmesine yol açabilir. Nitekim bazı kişilere ait muhallefat defterleri üzerinde yaptığımız çalışmalar bize bunların, imparatorluğun genel bünyesi içinde olduğu kadar kendi sosyal sınıfları içinde de atipik örnekler olabileceği izlenimini vermiştir.
Osmanlılar Zamanında Saraylarda Musiki Hayatı
Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 161 · Sayfa: 79-114 · DOI: 10.37879/belleten.1977.79
Özet
Osmanlı devletindeki umumen musiki cereyanlarına dair Osmanlı tarihinin ikinci, üçüncü ve dördüncü ciltlerinde kitabın hacmine göre yeteri kadar bilgi vermiştim. Topkapı Sarayındaki belgeleri tetkik ederken bununla alâkalı diğer kaynaklardan da bulabildiğim kadar bilgileri de eklemek suretiyle Osmanlı Sarayı musikisini yazacak mütehassıslara faydalı olur diye bir fihrist hazırlamağı uygun bularak bu makaleyi hazırladım. Osmanlı Sarayı musikisi pâdişahlar da dahil olmak üzere bu devletin hayatı boyunca sevgi ile sevilerek devam etmiştir. Yalnız o musiki âlemlerinin artması veya eksilmesi çeşitli sebeplerle inip çıkmıştır. Bu hususta muharebelerin tesiri, hükümdarın ordusunun başında bulunmasının musiki zevkinin bu hareketini muvakkat olarak durdurmuş olmasının müessir olduğu görüldüğü gibi bunun aksine olarak seferden dönen pâdişahın girdiği yerlerdeki şehir ve kasabalarda bulduğu muhtelif sınıftan güzel sanat erbabını ve bu arada musiki üstadlarından bir haylisini beraberinde devlet merkezine getirdiği görülür.
Karl Teply, Die kaiserliche Grossbotschaft an Sultan Murad IV. im jahre 1628 - des Freiherrn Hans Ludwig von Kuefsteins Fahrt zur Hohen Pforte, (= 1628 yılında Sultan IV. Murad'a imparatorluk Büyük elçisinin gidişi - Freiherr Hans Ludwig von Kuefstein'ın Bâbıâliye seyahati) Verlag A. Schendl, Wien (1976), 151 sahife. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 162 · Sayfa: 405-416
Özet
Tam Metin
Eski ve köklü bir geçmişi olan Avusturya, Osmanlı tarihi araştırmaları dalının bugün temsilcileri arasında R. F. Kreutel ile K. Teply yer almaktadır. Yurdumuza da gelerek, Avusturya Kültür Ofisi'nde seyahatnamelerinde Türkiye'den bahseden Avusturyalı veya Alman eski seyyahları hakkında konferans veren K. Teply, Osmanlı Tarih ve medeniyetine dair yazılarından başka, birkaç kitabı da yayına hazırlamıştır. Bunlardan biri XVI. yüzyılda İstanbul'a gelen Bretten'li Michael Heberer'dir Bugün bulunması imkansız olan bu değerli kitabı, 1967'de tıpkıbasım olarak eskisinden daha ufak ölçülerde bastıran K. Teply, yayının başına yazar ve eseri hakkında bilgi veren etraflı bir de önsöz eklemiştir (s. V-XLII). Çeşitli elçilerin seyahatnamelerinden derlediği parçaları da bir cilt halinde 1968'de yayınlayan K. Teply, bir antoloji biçimindeki bu kitabı ile XVI. yüzyılda Batılılarca Osmanlı İmparatorluğunun ve Türklerin nasıl görüldüğünü özetlemeğe çalışmıştır. Bu yayınlar yazarın Osmanlı devri tarihi için tarihler ve arşiv kaynakları bakımından bir hazine olan Avusturya'da seyyahlar ve elçilik Ruznâmeleri üzerinde uğraşmağı tercih ettiğini gösterir.
H. Kocabaş Koleksiyonunda Bulunan Attika Geometrik Kapları
Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 161 · Sayfa: 1-22 · DOI: 10.37879/belleten.1977.1
Özet
Tam Metin
Bugün İstanbul'da Hüseyin Kocabaş koleksiyonunda saklanan Attika kökenli geometrik çağ kaplan, 1940 - 1941 yılları arasında Türkiye'ye Atina'dan gelmiştir. Sayın Hüseyin Kocabaş'ın arkeolojiye olan büyük tutkusu sonucunda, paralellerine Kerameikos ve Atina Agorası geometrik buluntuları arasında rastlıyacağımız kaplar, en iyi biçimde korunmuş Attika örnekleri olarak Türkiye'ye kazandırılmıştır. II. Dünya savaşı sırasında İstanbul'a getirtilen bu kaplar üzerinde bana çalışma olanağı veren Sayın Hüseyin Kocabaş'a bu satırlarda teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim. Burada inceleme olanağına kavuştuğumuz yedi kap, Kerameikos ve Atina Agorası mezar buluntuları ile stil, biçim ve bezeme yönünden çok yakın ilişkiler kurmaktadır. Aşağıda yapacağımız karşılaştırmalarla söz konusu olan özelliklere yaklaşım kolay olacaktır.
Mediaeval Sgraffiato Ware from Anemurium in Cilicia
Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 161 · Sayfa: 29-40 · DOI: 10.37879/belleten.1977.29
Özet
Tam Metin
Anemurium is a coastal town in Rugged Cilicia (Cilicia Tracheal) near Cape Anamur, the southernmost point in Asia Minor. The site of the city is about 5 kilometers west of the modern town of Anamur, and about 125 kilometers by road west of Silifke (the ancient Seleucia on the Calycadnus). Anemurium was built and inhabited mainly in the Roman period. Parts of the town were stili inhabited during the mediaeval period, at which time it belonged to the kingdom of Little Armenia. During the times of conflict in the eastern parts of Cilician Armenia, Anemurium enjoyed a relative peace owing to the natural protection on three sides by the Taurus Mountains and on the fourth by the sea. Anemurium is mentioned in the chronicles of the Constable Sempad who compiled a list of castles and fortifications, together with the residing seigneurs under Leo II at the time of his crowning as king of Cilician Armenia in 1198.