4034 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Hekimbaşı Ailesi ve Seyahatnâme

Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 164 · Sayfa: 653-656 · DOI: 10.37879/belleten.1977.653
Tam Metin
Evliya Çelebi Seyahatnâmesinin elyazmasının aslı 1742 yılında İstanbul'a Mısır'dan getirilmiş, üç müstensihe mükemmel kopyası, her biri beşer cild halinde, yazdırılmıştır. Müstensihlerden ikisi hakkında bilgimiz azdır; biri, Baltacı İbrahim ibni Hacı Mehmed ibni Halil, siyasat, maarif ve edebiyat mesleğinde nüfuzlu bir ailenin atasıdır. İstinsah ettiği beş ciltten biri İstanbul Üniversitesi Kütüphanesinde (Türkçe yazma, No. 5939), diğer dördü Topkapısarayı Kütüphanesindedir (Bağdat Köşkü, No. 300-303). Sahifeleri altın ile çerçevelenmiş, güzel kağıt üzerine yazılmış cildler göz alıcıdır, ancak metni acil ve dikkatsiz kopya edildiği için faydalı değildir. Ama birkaç yıl sonra müstensihinin kendi için intihab ettiği diğer bir kitapta bu istinsahı nasıl yaptığını anlatması önemlidir.

Hitit Kenti Hanhana'nın Yeri

Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 164 · Sayfa: 649-652 · DOI: 10.37879/belleten.1977.649
Tam Metin
Hanhana'nın önemli bir Kült şehri olduğu aynı adı taşıyan ve ve Telipinu çevresine ait olan Tanrıça Hannahanna'dan başka H. Otten tarafindan Reallexikon der Assyriologie IV s. 104'de bir araya getirilen bilgilerden anlaşılmaktadır: Muahedelere göre Hanhana kentinin Telipinu'su devletin en önemli tanrıları arasında idi. Hanhana aynı zamanda bir Fırtına Tanrısının kült şehri idi. Çivi yazılı belgelerde Hanhana'nın tanrıları ve rahipleri anılmaktadır. Hanhana, Hitit Kralının kült gezilerinde onun tarafından ziyaret edilen kentler arasında idi. Hanhana'nın beyi tarafından tanrıların kültü için verilen kurban maddeleri hakkında da bilgi sahibi bulunmaktayız. Bu kentte bazı arazi bağış belgeleri düzenlenmiş olduğundan K. Riemschneider'e göre Orta Hitit Devleti Çağında Hanhana' da kralın bir ikametgahı ya da en azından bir büro'su bulunmakta idi.

Maşat-Höyük'te Keşfedilen Hitit Tabletlerinin Işığı Altında Yukarı Yeşilırmak Bölgesinin Coğrafyası Hakkında

Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 164 · Sayfa: 637-648 · DOI: 10.37879/belleten.1977.637
Türk Tarih Kurumu adına Prof. Tahsin Özgüç'ün başkanlığında 1973-1977 yıllarında Maşat - Höyük'te yürütülen kazılarda keşfedilen tabletler Hitit Çağının şahıs ve yer adları malzemesini sevinilecek bir biçimde arttırmaktadır. Bu metinlerde geçen bir sıra yer adı yukarı Yeşilırmak bölgesinin coğrafyası hakkında önemli ip uçları vermektedir. DU-bêlî adındaki bir görevli tarafından Hitit Büyük Kralına gönderilen bir mektup Maşat - Höyük'e yakın bölgenin Hitit Çağındaki coğrafyası hakkında önemli bilgiler kazanmamıza yardım etmektedir. Bu mektubun transkripsiyon ve tercümesini burada sunuyorum :

THOMAS F. MATHEWS, The Byzantine Churches of İstanbul, A Photographic Survey, 1976 The Pennsylvania State University Press. 405 sahife, 650 fotoğraf ve plan, folio. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 164 · Sayfa: 781-783
Tam Metin
New York Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü (Institute of Fine Arts) profesörlerinden Thomas F. Mathews, 1971 yılında yayınladığı "İstanbulun erken devir kiliseleri "The Early Churches of Constantinople" adlı kitabından ve Heybeliadadaki "Kamariotissa kilisesi" 2 ile ilgili olarak 1973 de yayınladığı uzun makalesinden sonra, İstanbulun Bizans eserleri üzerinde yaptığı çalışmaları bu kez İstanbulda mevcut Bizans kiliselerini konu alan bu son büyük kitabı ile devam ettirmiş olmaktadır. Kitab günümüze kadar tamamen veya kısmen kalabilen Bizans kiliselerinin fotoğraf ve planları ile durumlarını tesbit etmek amacını gütmektedir. Ele alınan 40 kiliseden yalnız bir tanesi (Bakırköy -Hebdomon- deki izleri hemen tamamen yok olan Hagios Prodromos kilisesi) İstanbul şehir surları dışındadır. Geri kalan 39 kilise İstanbul surları içindeki alanda yer almaktadır. Ancak bunlardan bir kısmının da bu gün hiç bir izi kalmamıştır. Örneğin kitapta 3 no. ile gösterilen Aykapı kilisesi, 4 no.lu Balabanağa Mescidi, Beyazıt'ta Fen ve Edebiyat Fakülteleri temellerinde rastlanan 5 ve 6 no.lu A, B. C, D kiliseleri, 28 no.lu Sekbanbaşı Mescidi, 32 no.lu Şeyh Murat Mescidi ve 39 no.lu Topkapısarayı bazilikasının bu gün hiç bir izi görülmemektedir. Bunların dışındaki kiliselerden aşağı yukarı yarısı, yani 7 no.lu Boğdan Sarayı, 12 no.lu Hagia Euphemia, 17 no.lu/sa Kapı Mescidi, 19 no.lu Kasımağa Mescidi, 32 no.lu Odalar Camii, 26 no.lu Hagios Polyeuctos, 30 no.lu Sinan Paşa Mescidi ve 32 no.lu Acem Ağa Mescidi (Chalkoprateia) gibi kiliseler hemen hemen ortadan kalkmış. sadece bazı duvar kalıntıları günümüze kadar gelebilmiştir. Bunların dışında kalan kiliselerden yalnız biri, 37 no.lu Theotokos Panagiotissa (Kanlı kilise) kilisesi halen Rum kilisesi olarak yaşamaktadır. Aya İrini dışında kalan diğer kiliselerin tamamı cami olarak kullanılmaları sayesinde günümüze kadar ulaşabilmişlerdir.

EWALD WAGNER, Arabische Handschriften. Teil I. Unter Mitarbeit von F.-J. Dahlmanns, P. Dressendörfer, G. Schoeler und P. Schulz. Wiesbaden. 1976 Franz Steiner Verlag GMBH. 7 S. = Verzeichnis der Orientalischen Handschriften in Deutschland Band XVII, Reihe B, Teil I. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 164 · Sayfa: 801-804
Tam Metin
Almanya'da Arapça yazmalarla ilgili iki önemli katalog daha yayımlandı. Bunlardan birincisi Arapça Yazmalar Katalogu'dur. Alman Doğu Bilimleri Derneği (DMG)'nin yardımiyle Wolfgang Voigt'in genel yönetiminde Ewald Wagner tarafından büyük emekler sonucu olarak hazırlanan bu önemli yapıtı burada büyük bir takdir duygusuyla tanıtmayı onurlu bir görev sayıyoruz. Bilimin gerçek anahtarı olan katalogların hazırlanmasında Alman bilginlerinin çok büyük emekleri geçmiştir. Örneğin, Carl Brockelmann (1868 - 1956) Arap Edebiyatı Tarihi (GAL) adlı yapıtı ile çok dağınık yerlerde bulunan, çeşitli ad, yazar adı v.s, ile belirtilen malzemeyi kolaylıkla kullanabilecek bir el kitabı hazırlamıştı. Bu kitabın I. cildi yirmi dokuz yıllık bir emek ürünü olarak 1897 yılında yayımlandığı zaman birçokları bu kadar emeğe acımışlardı. Sonra bu konuda karşılaştıkları her sorun için bu esere el attıkları zaman onun ne denli önemli bir iş başardığını kabul etmek zorunda kalmışlardı. Brockelmann, bu konuda daha çok malzemeyle karşılaştıkça birkaç da supplement hazırlamak zorunda kalmıştı. (Cilt 1-2, 1898 - 1902; Suppl. I. 1-3, 1937 - 1942; Suppl. II. 1-2, 1943 - 1949). Bu alandaki malzeme o denli çoktu ki yazar bitmez tükenmez çabalarına karşın hepsini bu büyük eserde toplama olanağını bulamadı. Bu kitaplara her gün bir yenisi ekleniyordu. Daha sonra onun yaptığını büyük bir çaba ve sabırla sürdüren Fuat Sezgin oldu. Geschichte des Arabischen Schrifturns (GAS) H. 430 yılına değin geldi. (1-5, 1967 - 1975).

P. R. S. MOOREY, Catalogue of the Ancient Persian Bronze in the Ashmolean Museum. Oxford, at the Clarendon Press., 1971; 343 sayfa, 85 levhada 541 resim, metin içinde 20 sayfada 526 buluntu ve 2 adet terminoloji çizimi, XIV-XXI sayfalar arasında; resimlerin listesi, levhaların listesi, kısaltmalar ve kısa bir teknik sözlük. Arkada bibliyografya, analiz tablosu, konkordans ve indeks. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 164 · Sayfa: 773-780
Tam Metin
Kitap giriş ve sonuç bölümü dahil dokuz kısımdan oluşur. Giriş kısmında yazar Batı İran bronzlarının Ashmolean müzesine nasıl ve ne zaman geldikleri hakkında bilgi verdikten sonra bu tür çalışmaların zorluk ve problemlerini içeren bir açıklama yapar. Sayfa 4'den itibaren yazar Batı İran ve özellikle Luristan bronzlarının ilk kez ortaya çıkışlarını ve Avrupa müzelerine gelişlerini anlatır. Bu kısımda Rostovtzeff'in 1922 yılında yaptığı kıyaslama neticesinde Louvre ve British Museum'daki bazı bronzların Kappadokya kökenli olduğunu iddia etmesi ve bunların Kappadokya ve Ermenistan'ın "Irak-İran" halklarının verileri olduğunu söylemesi ilginçtir. Ancak Moorey'in de belirttiği gibi (s. 4) Kappadokya'dan çıkan hayvan figürlü bronzlar Hellenistik ya da Roma devrine aittir. Son otuz yılda doğu Anadolu'dan bu tip hiçbir bronz eser çıkmamış olmasına karşın böyle zoomorfik eserlerin o senelerde Türkiye kökenli kabul edilişinin nedeni Kappadokya'dan çıkan eserlerin yanlış yorumlanışına bağlanmalıdır. Rostovtzeff'in kitabının yayımlanmasından sonra Luristan ve güney Kürdistan'da sistematik mezar soygunculuğunun başladığını belirten yazar bu yörede 1931 yılından itibaren yapılan ve yöneticileri arasında Upham Pope, Andr Godard, Erich Schmidt, Potratz, Schaeffer, Vanden Berghe, Deshayes ve Ghirshman'ın da olduğu araştırma ve kazılar hakkında etraflı bilgi verir (s. 6-10).

HANSGERD HELLENKEMPER, Burgen der Kreuzritterzeit in der Grafschaft Edessa und im Königreich Kleinarmenien (= Edessa Kontluğu ve Küçük Ermenistan Krallığında Haçlı seferleri devrine ait kaleler), (Geographica Historica I), Bonn, Rudolf Habelt Verlag 1976, XX+304 sahife, ayrıca 91 levha ve plân, 1 harita. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 164 · Sayfa: 765-772
Tam Metin
Geçen yüzyılın ikinci yarısında Batı Avrupalı sanat tarihçileri Yakındoğu'daki Haçlı ve Latin yapıları bilhassa kaleleri ile ilgilenmeğe başlamışlardı. Bu ilginin bu anıtları tanıtan birtakım eserlerin doğmasına yol açtığını biliyoruz. G. Rey'in Suriye ve Kıbrıs (1871), C. Enlart'ın Kıbrıs ve Kudüs (1899 ve 1925 - 28), Deschamps'ın Suriye ve Filistin'in çeşitli yerlerindeki Latin kaleleri hakkındaki araştırmaları (1929 - 1930 ve 1934) bunların başlıcalarıdır. İlk Dünya savaşında İngiliz ajanı olarak Türklere karşı acımasız bir mücadeleye girişen meşhur T. E. Lawrence (1888 - 1935)'in de gençliğinde, 1910 yılında Oxford Üniversitesine Yakın-doğu'da Haçlı kaleleri ile ilgili bir tez sunduğuna bu vesile ile işaret edilebilir. Anadolu'nun Güney ve Güney-Doğu bölgesindeki kaleler de Haçlılar ile ilgileri dolayısiyle ötedenberi yabancı araştırıcıların dikkatlerini çekmiştir. Genellikle Küçük Ermenistan (veya Kilikya Ermenistan'ı) devrine ait olan bu kalelerden bazıları üzerinde çalışılarak, bunlar yayınlanmıştır. Nitekim çok yıl önce E. Herzfeld ile S. Guyer, Korykos ( = Gorgos) kalesi ile önündeki adacık üstündeki Kızkalesini incelemiş ve tanıtmışlar.

ULUĞ İĞDEMİR: "Yılların içinden" (Makaleler, Anılar, İncelemeler). Ankara 1976 Türk Tarih Kurumu Basımevi. Türk Tarih Kurumu Yayınları XVI. Dizi - Sa. 31. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 164 · Sayfa: 785-800
Tam Metin
Gerçek yaşayıştaki ya da doğadaki bir durumu veya bir olayı saptayan yazılar, belgesel türden oluyor; üzerinden zamanın geçmesiyle de tarihsel nitelik kazanıyor. Bu tür yazıları okurken, eski günler bir kez daha yaşanıyor, hayal gücümüzde de olsa, geçmiş günlerin olayları bir kez daha gözlerimizin önüne seriliyor; çoğu kez de bizi düşünmeğe ve ister istemez o günleri, yaşamakta olduğumuz günler arasında belli bir karşılaştırma yaptırıyor ve belli bir sonuca varmağa yöneltiyor; çünkü bunlar, bizi olayların tarihsel ve sosyal değerlerini görmeğe ve ekonomik incelemelerini oluşturmağa zorluyor. Böylelikle de eski günlerde ve yıllarda saptanmış olan olayların bir değerlendirmesini yapmış oluyoruz. İşte Uluğ İğdemir'in "Yılların İçinden" adı altında bir araya getirmiş olduğu yazıları, bu değerde belgesel yazılardır. Zamanında yazılmış, ama dağınık bir halde gazete, dergi ve ansiklopedilerde çıkmış olan bu yazılar; anı, araştırma, inceleme ve eleştirmeler, geçmiş yılların devrimci olaylarını, bu olaylar içinde iken duyulanları ve özlenilenleri yansıtıyor. O devri yaşamış olanlara bile çoğu kez bilemedikleri yanlarım aydınlatıyor. Yazılar, okuyucuya yorumlar yaptırıyor, zaman zaman geriye baktırıyor, zaman zaman da günümüze getiriyor, çeşitli olayları dünü ile bugünü, dolayısiyle de nedenlerini gün ışığına çıkartıyor.

Naturkatastrophen in Anatolien im 2. Jahrtausende V. chr

Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 163 · Sayfa: 447-472 · DOI: 10.37879/belleten.1977.447
Seit den frühesten Zeiten beeinflussen oder gefaehrden Naturereignisse das Dasein des Menschen in vielfaeltiger Art und Weise. Denken wir an Katastrophen wie Dürre, überschwemmung, Erdbeben, Erdrutsch, Gewitter, Brand, Hitze, Kaelte, massive Schneefaelle, Lawinen, Hagel, Hungersnot, Pest, Viehseuchen, verschiedene Pflanzenkrankheiten, Heuschrecken und andere Pflanzenschaedlinge, Vulkanausbruch (zuletzt im 7. Jahrtausend in Çatalhöyük l) und Meteoriteneinschlag, von denen viele auch heute noch in weiten Teilen. Kleinasien.s jaehrlich Not und Leid verursachen und viele Menschenleben fordern, so kann man sich vorstellen, um wieviel mehr die Menschen im hethitischen Kleinasien ohne jegliche technische Schutz- und Abwehrmassnahmen und ohne Kenntnis der Naturvorgaenge von den Naturgewalten abhaengig gewesen sein müssen. Dies umso mehr, als die Ökonomie der Hethiter hauptsaechlich auf Ackerbau und Viehzucht basierte. Hinsichtlich klimatologisch bedingter Katastrophen ist zu bemerken, dass Zentralanatolien z. Zt. der Hethiter viel bewaldeter war als heute und deswegen mehr Regen und Vegetation hatte la, jedoch dürfte dies keinen allzugrossen Unterschied bedeutet haben.

Türk Tarih Kurumu'nun VIII. Kongresi

Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 164 · Sayfa: 805-808 · DOI: 10.37879/belleten.1977.805
Türk Tarih Kurumu'nun VIII. Kongresi 11-15 Ekim 1976 tarihleri arasında Ankara'da yapıldı. Bu çalışmalara aralarında 300 yabancı uzman Türkoloğun da bulunduğu 900 delegeden fazla şahıs katıldı. Bulgaristan'ı Sofya Üniversitesi'nden Bistra Cvetkova ile Bulgar Bilim Akademisi nezdinde Balkan incelemeleri bölümü araştırmacı yetkililerinden Stefan Velikov ve Dzengis Hakov temsil ettiler. Kongre, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın F. Korutürk'ün himayelerinde düzenlendi. Korutürk, açılış oturumundaki demecinde: "Türk tarihinin yanlış bilgilerden arınmasının gerekliliğine" dikkati çekti. Türk Tarih Kurumu Başkanı, Prof. Enver Ziya Karal raporunda, tarih biliminin önemine ve tarihçilerin sorumluluğuna değindikten sonra, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olan Atatürk'ün "Tarih bir hayal mahsulü değildir" sözlerini anımsattı. Kongrenin çalışmaları beş bölüm halinde sürdürüldü: 1. Eski Anadolu ve Yakın Doğu; 2. Türklerin Orta Asya ve Ortaçağ Tarihleri ve Türkiye Tarihi; 3. Osmanlı Tarihi; 4. Birinci Meşrutiyet rejimi; 5. Türkiye Cumhuriyeti Tarihi ve Türk Devrimi.