4009 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Ortaçağ İslam Dünyasında Köle Fiyatları

Belleten · 2017, Cilt 81, Sayı 292 · Sayfa: 715-766 · DOI: 10.37879/belleten.2017.715
Tam Metin
Kölelik bütün yönleriyle eskiçağ, antikçağ ve erken ortaçağdan İslam dünyasına intikal etmiş ekonomik, sosyal ve kültürel bir kurumdur. Köle ticareti ise bu kurumun en canlı alanını teşkil etmektedir. Köleliğin ortaya çıkışından yirminci yüzyılın başlarında ortadan kaldırılışına kadar köle ticaretinin en ilginç alanını da şüphesiz ki köle fiyatları oluşturmaktadır. Ortaçağ İslam dünyasında iki çeşit köle fiyatı ile karşılaşılır. Bunlardan biri vasıflı köle fiyatları; diğeri ise vasıfsız köle fiyatlarıdır. Rakamsal olarak bu iki fiyat arasında büyük bir uçurum bulunmaktaydı. Zira zaman zaman önemli özelliklere sahip olan marifetli ve eğitimli bir köle veya aynı vasıflara sahip çok güzel bir cariye bir servete denk bir fiyata satılırken, anılan vasıflardan yoksun herhangi bir köle veya cariye aşırı düşük bir fiyatla satışa sunulabiliyordu. Ayrıca bu dönemde köle satışlarını, dolayısıyla da fiyatlarını birçok faktör etkilemkteydi. Bu faktörleri ise şöyle sıralamak mümkündür: Simsarlık işlemleri, coğrafî ve etniksel özellikler, eğitim ve yetenekler, kölelere duyulan ihtiyaç ve elden çıkarma zarureti, salgın hastalıklar ve topluca köle ölümleri, köle isyanları, doğal afetler (deprem, sel vs.), yıkıcı iç ve dış savaşlar, aşk ve estetikle ilgili özellikler, teşhir ve tanıtım faaliyeti (reklam), köle tacirlerinin yetenek ve güvenirliği, arz-talep ilişkisi, topluca köle kaçışları ve büyük miktarlarda köle azat etme faaliyeti.

İstanbul'un İaşesinin Temini Meselesi ve İstanbul'un İaşesine Katkı Sağlayan Bir Merkez: Tekirdağ Kazası (XVIII.-XIX. Yüzyıllar)

Belleten · 2017, Cilt 81, Sayı 292 · Sayfa: 857-916 · DOI: 10.37879/belleten.2017.857
Tam Metin
Osmanlı Devleti'nde İstanbul'un ihtiyaçlarının sorunsuz şekilde karşılanması önemli bir iktisat politikasıdır. Bu politika ise kapsamlı bir organizasyon çerçevesinde şekillenmektedir. Osmanlı Devleti'nin Klasik Dönemi boyunca her türlü üretimin, üretim bölgelerindeki ihtiyaçlar giderildikten sonra kalan kısmının belirli bir plan dâhilinde öncelikli olarak İstanbul'a gönderilme zorunluluğu bulunmaktaydı. İstanbul'un hububat gibi temel tüketim ihtiyaçları ise ulaşım açısından elverişli çevre merkezlerden karşılanmaktaydı. Başkent İstanbul'un iaşe ihtiyaçlarının bir kısmına cevap vermesi bakımından elverişli limanı ve limanı besleyen arka bölgesiyle Tekirdağ kazası ve çevresi bu açıdan Osmanlı tarihi boyunca önemli bir yere sahip olmuştur. Bu araştırmayla Osmanlı iktisat politikaları doğrultusunda, XVIII. ve XIX. yüzyıllarda Tekirdağ kazasında üretim, ulaşım ve sevkiyat süreçleri iaşe sistemi çerçevesinde tahlil edilerek İstanbul'un tüketimini karşılamada Tekirdağ ve çevresinin katkıları incelenmeye çalışılmaktadır.

İki Dünya Savaşı Arasında Türkiye'de "Gençlik Teşkilatı" Oluşturmaya Dönük Bazı Tasavvur ve Teşebbüsler

Belleten · 2017, Cilt 81, Sayı 292 · Sayfa: 1001-1030 · DOI: 10.37879/belleten.2017.1001
Tam Metin
Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaşı olan Avrupa'daki pek çok ülkede gençlik, parti veya devlet eliyle teşkilatlandırılmış ve farklı adlar ve amaçlarla pek çok gençlik teşkilatı meydana getirilmiştir. Aynı dönemde Türkiye'de benzer gençlik teşkilatı oluşturmaya dönük düşünce ve girişimler vardır. Bu girişimlerin üzerinde ise bugüne kadar yeterince durulmamıştır. Bu makalede, önce Osmanlı'dan bu konuda tevarüs eden miras üzerinde durulduktan sonra, Cumhuriyet'in ilk yıllarından başlayarak II. Dünya Savaşı'nın başlayacağı tarihe kadarki dönemde Türkiye'de devlet veya parti eliyle gençlik teşkilatı oluşturmaya dönük çaba ve gayretler ele alınmıştır.

Osmanlı Devleti'nde Kurulan Spor Cemiyetleri ve Jimnastik Derslerinin Milliyetçilik Hareketlerindeki Rolü

Belleten · 2017, Cilt 81, Sayı 292 · Sayfa: 917-946 · DOI: 10.37879/belleten.2017.917
Tam Metin
Türkiye'de spor, bir bilim dalı olarak kabul edilmiyor, askerî talim ya da eğlence aracı olarak görülüyordu. Halkın askerî talim benzeri faaliyetlerde bulunması yasaktı. Bu ancak devletin kontrolünde yapılabilirdi. Osmanlı topraklarında bulunan yabancılar ve gayrimüslim tebaa çeşitli cemiyetler kurmak suretiyle sportif faaliyetler yapıyorlardı. Ancak bu durum yasal değildi. II. Meşrutiyet'in ilân edilmesinden sonra bu konudaki yasal boşluğun doldurulması amacıyla Cemiyetler Kanunu çıkarıldı. Böylece mevcut cemiyetler yasallaştı ve birçok spor kulübü kuruldu. Bu kulüplerden bazıları yasal görünümde olmalarına rağmen halka askerî talim yaptırmak suretiyle yasadışı faaliyetler yürüttüler. Bu zaman zaman resmî makamlarla cemiyetlerde faaliyet gösterenleri karşı karşıya getirmiş, hatta bu faaliyetleri nedeniyle yargılananlar olmuştur.

Trees, Intestines and William The Conqueror

Belleten · 2017, Cilt 81, Sayı 292 · Sayfa: 767-786 · DOI: 10.37879/belleten.2017.767
Tam Metin
Although founding dreams are a worldwide tradition in the chronicles of the Middle Ages, they have not taken attention enough. This article shows that, as a founding dream, the dream of William the Conqueror's mother is fi rstly crated by William of Malmesbury infl uenced by Classics and the dream interpretation tradition coming through Greeks. Later, Wace and Benoit, by preserving its frame, rewrite the dream in a way of which is more understandable to the twelfth century European common man. This article will uncover evidences through dream interpretation sources, mainly Artemidorus, and medieval European cultural fi gures, mainly Tree of Jesse. This is a possible scenario for how the dream of Herleva was created and developed.

Identification of Medical Plants in Hititte Cuneiform Scripts

Belleten · 2017, Cilt 81, Sayı 291 · Sayfa: 305-328 · DOI: 10.37879/belleten.2017.305
This study was made on the plants used for medical purposes in Hititte cuneiform scripts. There are very few medical texts among Hititte cuneiform scripts. In these texts, it is seen that some plants are used in the treatment of diseases together with various religious rituals. These texts, which have the quality of prescription to some extent, indicate the existence of a traditional medicine in the Hititte era. The mentioned plants' uses in treatment are considered and the connection of these plants to the Anatolian folk medicine today was emphasized. Traditional treatment methods formed as a result of a cultural accumulation. It is possible to see some signs from Anatolia in the 2nd millenium B.C. about the past of the traditional herbal treatment methods which is known to have a long history in Anatolia.

I-IV, [The History of Turkish Literature I-IV] ed. Abdullah Uçman et al., Turkish Historical Society Publications

Belleten · 2017, Cilt 81, Sayı 291 · Sayfa: 643-644 · DOI: 10.37879/belleten.2017.643
Türk Edebiyatı Tarihi [The History of Turkish Literature], the work that existed in name only for long times, of İsmail Hakkı Ertaylan took its place among the publications of Turkish Historical Society. The book had been written in Arabic alphabet and published as four separate volumes in Baku in 1925-26; yet, all of them were published in one great volume by Turkish Historical Society. Transliteration and editing of the book were carried out by a committee under the leadership of Abdullah Uçman. The committee consists of Mehmet Çelenk, Seda Işık, İpek Şahbenderoğlu, Özge Şahin, Bengü Vahapoğlu, Sibel Işık and Seval Şahin. İsmail Hikmet Ertaylan is always mentioned as a significant writer of Turkish Literature historiography in higher schools in Turkey, however most of the readers could not get through to his work as it was written in old alphabet. Moreover, copies of the book were not available in Turkish libraries as it was published in Baku.

Al-Makrīzī’s Khitat and the Markets in Cairo during the Mamlūks Era

Belleten · 2017, Cilt 81, Sayı 291 · Sayfa: 329-372 · DOI: 10.37879/belleten.2017.329
Tam Metin
This study examines the markets in Cairo during the reign of the Mamlūks in the light of al-Makrīzī's Chronicle al-Khitat. Besides those which were built during the Mamlūks era the commercial life were ongoing at the markets dating back to the Fatimids and the Ayyubids periods. The marketplaces generally occupied in al-Qasaba which was between Bāb al-Futūh in the north and Bāb al-Zuwayla in the south was the trading center of the city. Al-Qasaba is al-Mu'izz Street today which takes its name from the Fatimid Caliph al-Mu'izz li-Dinillah (341-364/953-975). The economic and social decline especially seen during the second half of the Mamlūks in the 15th century affected also the domestic markets stability and most of the sûqs disappeared depending on these conditions.

Klasik Dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nda Karayolu Ulaşımını ve Nakliyatı Etkileyen Faktörler (1500-1800)

Belleten · 2017, Cilt 81, Sayı 291 · Sayfa: 387-418 · DOI: 10.37879/belleten.2017.387
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğu'ndaki karayolu ulaşımı ve taşımacılık işlemlerinin hangi koşullar altında gerçekleştiğini ortaya koymayı hedefleyen bu makalede özellikle dört noktanın önemli olduğu vurgulanmıştır. İlk olarak yolların durumu ele alınmıştır. İmparatorlukta yol yapımı ve onarımı ile doğrudan doğruya ilgilenen kurumlar bulunmadığı için bu işler vakıflar, derbentçiler, kaldırımcılar ve köprücüler gibi örgütler aracılığıyla yürütülmekteydi. Yine de yolların bakımı ve zor iklim koşullarında açık tutulması özellikle savaş zamanlarında zahire ve asker nakliyatının aksamadan yürütülmesi devletçe önemsenen bir husustu. Bu amaçla menzillerin bakım ve onarımı ihmal edilmemeye çalışılmış, yolların güvenliğini sağlamak için kale örgütünden yararlanılmıştır. Üzerinde durulan ikinci nokta güvenliktir. Ulaşım ve ticareti engelleyen unsurların başında yol güvenliğinin ortadan kalkması gelmektedir. Bu durumun farkında olan Osmanlı Devleti, haberleşme ve ticaretin aksamadan sürdürülmesi amacıyla bazı tedbirler almış, kervansaray, derbent, kale gibi birimler inşa ettirmiştir. Günde ancak 30- 40 kilometrelik bir mesafenin kat edilmesine olanak veren Osmanlı ulaşım teknolojisi ile bu kuruluşların bulundukları uzaklıklar arasında bir uyum bulunmaktadır. Söz konusu hız ve zaman ölçüsüne göre ana güzergâhlarda oluşturulan kervansaray, derbent ve menziller aracılığıyla devlet otoritesi ve güvenlik sağlanmaya çalışılmıştır. Yetersiz ulaşım araçları ile dar yollarda yapılan taşımacılık, özellikle kış mevsiminde iklim koşullarından olumsuz yönde etkileniyordu. Böyle zamanlarda ulaşım ve nakliyat durma noktasına geliyor ya da taşıma fiyatlarının yükselmesine neden oluyordu. Kar ve yağmurun çamur deryasına çevirdiği yollara saplanıp kalan hayvanlar ve arabaların taşıdığı malların zamanında ve istenilen yere ulaştırılamaması birçok kötü sonucun doğmasına neden olabiliyordu. Özellikle savaş dönemlerinde ordunun lojistik ihtiyaçlarının karşılanmasında hayati öneme sahip olan hayvanların ilerleyememesi, hatta zaman zaman telef olmaları ordunun yürüyüşünün yavaşlamasına, daha da kötüsü seferlerin ertelenmesine bile yol açabiliyordu. Ulaşım hizmetlerinde kullanılan at, deve, katır gibi hayvanlar ile araba benzeri araçların ihtiyaç duyulan miktarda sağlanamaması, bu araştırmada ele alınan ulaşım ve nakliyatı etkileyen olumsuz faktörlerin sonuncusudur. Bu durumun çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Hayvanlar arasında baş gösteren salgın hastalıklar, devletin aşırı talepleri ya da düşük fiyat teklifi, savaşlar, bahsedilen nedenlerden bazılarıdır. Osmanlı yönetimi, sahip olduğu teknolojik imkânlarla yukarıda bahsedilen sorunlara çözüm üretmeye çalışmışsa da yeterince başarılı olamamış, özellikle 18. yüzyıldan sonra bu konuda Avrupa ülkelerinin gerisinde kalmıştır.

XIX. Yüzyılın İlk Yarısında İstanbul’da Kamu Düzenini Bozan Gruplara Karşı Yürütülen Mücadele

Belleten · 2017, Cilt 81, Sayı 291 · Sayfa: 481-524 · DOI: 10.37879/belleten.2017.481
Tam Metin
Başkent İstanbul yüzyıllar boyunca insanların ilgi odağı olmuş bir şehirdi. Şehrin nüfusu fetihten itibaren sürekli artmıştır. Osmanlı ülkesinin her tarafından, hatta ülke dışından çeşitli sebeplerle İstanbul'a insanlar gelmiştir. Gelenlerin bir kısmı kalıcı surette yerleşmek istemişken, bazıları işlerini halletmek için gelmek zorunda kalmış, sonra geri dönmüştür. İstanbul'a gelenlerin bir bölümü ise geçimini temin etmek üzere, gerektiğinde geçici surette barınmayı düşünmüştür. Ancak bu insanlar, şehirde nüfus artışına sebep oldukları gibi bir kısmı iş bulamadığı için geçim derdine düşmüş ve zamanla serseri bir hayat yaşayarak halkı rahatsız etmeye başlamıştır. Devlet, nüfus artışı ve bundan kaynaklanan sıkıntıların önüne geçmek için çeşitli tedbirler almış ve uygulamıştır. Özellikle başıboş gezen, işsiz, kanunsuz yollara başvurarak geçinmeye çalışan ve halkı rahatsız eden gruplar sürekli denetim altında tutulmaya, kontrol edilmeye ve şehirden uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Hırsızlık, yankesicilik, soygun, gasp, cinayet gibi olaylara karışan grupları bu çerçevede ele almak mümkündür. Bunun yanı sıra tezkeresi olmadığı halde dilencilik yaparak, başkasının sırtından geçinmeyi alışkanlık haline getiren dilenciler de bu gruplardandı. Bunlara, sayıları çok az olmakla birlikte gayri ahlakî yollara tevessül eden insanları da ilave etmek mümkündür. Arşiv kayıtlarında genellikle serseri taifesi olarak geçen bu kanun dışı gruplar, XIX. yüzyılın ilk yarısında İstanbul'da toplum hayatını tehdit eden unsurlar olarak dikkati çekmektedirler. Bu makalede, XIX. yüzyılın ilk yarısında İstanbul'da, kanun dışı grupların toplumun hayatını olumsuz yönde etkileyen faaliyetleri, devletin bunlara karşı verdiği mücadele ve aldığı tedbirler ele alınmaya çalışılacaktır.