4034 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 4034
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 338
- Osmanlı 273
- Osmanlı İmparatorluğu 173
- Türkiye 148
- Osmanlı Devleti 139
- Türkler 137
- Anadolu 132
- Ottoman Empire 114
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 100
Arkeolojik ve Filolojik Veriler Işığında M.Ö. 2. Binde Frit, Fayans ve Cam Malzeme Üzerine Bir Çalışma
Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 278 · Sayfa: 15-72
Özet
Frit, fayans ve cam kullanımı Ege, Mısır, Mezopotamya ve Anadolu'da M.Ö. 2. bin kültürünün önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Gerek arkeolojik gerekse filoloji verilerin ortaya koyduğu gibi özellikle Geç Tunç Çağı'nda, başta cam olmak üzere fayans ve frit malzemenin üst düzey uluslararası yazışmalara konu olabilecek kadar değerli ve yalnızca elit kesimin hizmetinde olan bir hammadde özelliği taşıdığı açıkça görülmektedir. Bunun yanı sıra söz konusu malzemenin üretiminde kullanılan atölyelerin çoğunlukla saray içinde ya da saray ile bağlantılı kesimlerde yer alması ve dağılımının saray kontrolünde yapılmış olması frit, fayans ve camın değerli materyaller arasında yer aldığını ortaya koymaktadır.
Tiyatro Yazıtları Işığında Assos'ta Zanaatkârlar
Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 278 · Sayfa: 73-80
Özet
Bu çalışmanın amacı 1993 ve 1995 yılları arasında Assos tiyatrosunun oturma sıraları üzerinde ele geçen yazıdan arkeolojik veriler ve antik yazarlar ışığında irdelemektir. Yazıtlar, Assos'ta Roma imparatorluk Dönemi'nde taş ocağı işçilerine, dericilere ve demircilere ait üç meslek birliğinin varlığını ortaya koyarken kentteki sosyo-ekonomik duruma dair ipuçları sunmaktadır. Yazıtların tiyatro içerisindeki konumlan bu meslek gruplarının kentteki statülerinin derecesini ve kent ekonomisindeki önemli rollerini yansıtmaktadır. Bunun yanı sıra meslekleri; taş, meşe palamudu gibi kentin doğal kaynaklan ile ilişkilendirerek okumak mümkün olmaktadır.
Hintli Bir İktisatçının Tarihte Özgürlük Arayışı: Amartya Sen'in Hindistan'da Türk Hakimiyetine Dair Tespitleri
Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 278 · Sayfa: 89-108
Özet
Hindistanlı bir iktisatçı olan Amartya Sen'in eserleri değişik zamanlara ve mekanlara nüfûzu açısından dikkate değerdir. İktisadî kalkınma hakkındaki yazılarında Amartya Sen, sık sık imparator Ashoka ve Ekber Şah gibi Hindistan hükümdarlarına değinmektedir. Ona göre, Ashoka ve Ekber Şah'ın bu devasa ülkede her inançtan insana hitap eden dinî tesamüh siyaseti, modern Hindistan'ın oluşumuna büyük katkıda bulunmuştur. O, günümüzde iktisadi kalkınma teorisi ve pratiği ile ilgilenenlerin Hindi hükümdarların uygulamalarından çok şey öğrenebileceği iddiasındadır. Bu makalede, Amartya Sen'in Gazneliler ve Babürlülerle ilgili fikirleri çağdaş birincil kaynaklar ışığında değerlendirilecektir.
Avusturya Saray ve Devlet Arşivi'ndeki (Haus-, Hof- und Staatsarchiv) Türkiye Fonları
Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 278 · Sayfa: 109-118
Özet
Bu makalenin amacı, Osmanlı tarihinin dış kaynakları bakımından en önemli arşivlerden biri olarak değerlendirilen Avusturya Saray ve Devlet Arşivi'ndeki Türkiye fonlarını tanıtmaktır. Makalede öncelikle kısaca Saray ve Devlet Arşivi'nin tarihi üzerinde durulacak sonra da Türkiye fonlarının bir değerlendirmesi yapılacaktır. Bu makalenin amacı, Osmanlı tarihinin dış kaynakları bakımından en önemli arşivlerden biri olarak değerlendirilen Avusturya Saray ve Devlet Arşivi'ndeki Türkiye fonlarını tanıtmaktır. Makalede öncelikle kısaca Saray ve Devlet Arşivi'nin tarihi üzerinde durulacak sonra da Türkiye fonlarının bir değerlendirmesi yapılacaktır.
XX. Yüzyılın Başlarında İran Ticaretinde Osmanlı-Rus Rekabeti
Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 278 · Sayfa: 239-270
Özet
XIX. yüzyılın başlarında kapitalist endüstri devletleri kendi ürün ve üretimlerini Doğu'ya ulaştırmak ve aynı şekilde doğudan batıya ham madde aktarmak için rekabete girişmişlerdi. Aynı güçler Karadeniz'in doğu limanlarından İran'a kadar uzanan ticaret yoluna büyük önem vererek bu güzergahta hakim güç olmak için rekabete girişmişlerdi. XIX. yüzyıl başlarında Karadeniz ticaretinin canlanması ve 1869 yılında Süveyş kanalının açılması Karadeniz'in doğusundan İran'a yapılan ticaretin hem iktisâdî ve hem de siyasi bakımdan uluslararası stratejik önem kazanmasına sebep oldu. Karadeniz tarihine baktığımızda Trabzon limanının önemi, üstünlüğü, tarihi geçmişinden değil, aktif bir ticari yol olan Erzurum-Tebriz hattına bağlanmasından kaynaklanıyordu. XIX. yüzyılda Karadeniz'in doğu limanlarından İran'a transit ticareti yapan iki yoldan Osmanlı hakimiyet bölgesindeki Trabzon-Erzurum-Tebriz yolu ve Rus hakimiyet sahasındaki Gürcistan sahillerinden Sohum-Poti limanları üzerinden geçen Batum-Tiflis-Tebriz yolu iki devleti rakip haline getirdi. Rus Çarı, Kafkas ticari-transit yolunu öne çıkarmak amacıyla ülkenin kuzey bölgesinde yarı sömürgeci durumunu korumak, Kafkasya'yı büyük bir ticari bölge yapmak, bütün Asya pazarlan ile bağlantı kurmak niyetindeydi. Rusya kendi tüccarını önceden mükellef olduğu yerel vergilerden muaf tutarak, onlara mali ve gümrük yardımları yaparak tüccarı himayesi altına aldı. Rusya tüm bu girişimleriyle Osmanlı toprakları üzerinden İran'a gelen İngiliz malları ile rekabet etmeyi amaçlıyordu. Diğer yandan Rusya, Kafkas yolunda ticari üstünlüğü daimi surette elinde bulundurmak için çeşitli önlemler aldı. Tebriz-Culfa demiryolunu yaparak bütün yol boyunca Rus askerlerini bu güzergaha yerleştirdi. Aynı yolun kenarlarına kullanışlı kervansaraylar yaparak tüccarın ve yolcuların seyahatini kolaylaştırdığı gibi menzillerle de bölge güvenliğini sağlamıştı. 1820 yılının ortalarında İngiliz malları ilk olarak Fars körfezinden İran'a girmiş, bu yıldan sonra da İngiliz malları Kuzey'den Sohum yoluyla Kafkasya ve Anadolu'nun doğusuna, İran'ın kuzeyine ulaşmıştı. İngiltere'nin bu başarısı bölgedeki Rus pazarını tehdit etmişti. Rusya, siyasi açıdan Kafkasya bölgesiyle güçlü bağlantılar kurmasına rağmen, ekonomik açıdan güçlü bağlantılar kuramamış hatta günden güne bölgedeki ticari varlığı zarflamıştı. Rusya'nın bölgede varlığı zayıflamasına karşın İngiliz mallarının satışı İran'da artıyordu. İngiltere, daha fazla kâr elde etmek için kısa deniz yolları bulmaya yöneliyordu. İşte bu noktada İngiltere'nin İran'a ulaşmak için bulduğu en kısa yol Karadeniz güzergahıydı. Bu makalede yeni bir bakış açısıyla ve belirli etkenler haricinde - Hindistan'ın siyasi ve iktisâdî rolü göz ardı edilerek - dış güçlerin olumsuz etkilerine rağmen XIX. yüzyıl sonu, XX. yüzyıl başlarında İran ticaretinin canlanmasını incelemeye çalıştık. Diğer taraftan zikrettiğimiz yollarda Osmanlı ve Rusya arasındaki rekabetin neden ve nasıl bir şekilde ortaya çıktığı sorusuna cevap vermeye, aynı zamanda İngiltere'nin Osmanlı'ya ait olan yolu sahiplenmedeki rolünü belirlemeye çalıştık.
Erken Cumhuriyet Döneminde (1923-1945) Kayseri'de Okul Yapıları
Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 278 · Sayfa: 271-302
Özet
Cumhuriyet eğitim tarihinin tüm örneklerinin görülebileceği Kayseri'deki okul yapılarını inceleyen bu çalışma 1923-1945 yılları arasında inşa edilip günümüze ulaşabilmiş 15 örneği içermektedir. Bu örneklerden 9 tanesi köylerde bulunmakta ve birbirlerinden farklı tasarım özellikleri göstermektedir. Mekân bakımından tek derslikten altı dersliğe kadar farklı düzenlemeler içeren örnekler içinde Nize Köyü ilköğretim okulu tek derslikli tek okuldur ve köy enstitüsü mezunlarının çalışabileceği derslik, işlik (demircilik atölyesi) ve lojmandan oluşan tasarımıyla yarışma sonucu elde edilmiş bir planın devrin yönetmeliklerine göre uygulanmış halidir. Safa Mektebi ve Cin Ahmet Köyü ilkokulu girişe paralel koridorun arkasına yerleştirilmiş iki derslik ve bir idari bürodan oluşur. Bünyan Sağlık Meslek Lisesi (Eski Namık Kemal İlkokulu) ve Artmak Köyü ilkokulunda üç derslik ve bir idari bürodan oluşan tip projenin uygulaması söz konusudur. Yeşilkent, Akkışla Cumhuriyet, Kaynar ilkokulları ile Pazarören Köy Enstitüsü H plânlı bir tasarıma sahiptirler ve giriş cepheleri üçgen alınlıklı ahşap revaklı birer sundurmayla vurgulanmıştır. 1940'lı yılların başında inşa edilen Kız Meslek lisesi ve Erkek Sanat Enstitüsü modern betonarme inşaatın temsilcileri olarak öne çıkarlar. Olgun ölçüleri, temiz taş işçiliği ve anıtsal giriş revağıyla Develi Lisesi sanatçı imzası (Süleyman Unutulmaz) taşıyan tek eserdir. İncelenen okullar içinde birisi (Zile İlkokulu) hariç tamamı taş malzemeyle inşa edilmiştir. Zile ilkokulu, ahşap hatıllar yerleştirilmiş kerpiç malzemeyle inşa edilmiştir. Günümüze ulaşan bu okullar, yeni kurulmuş olan Cumhuriyet'in kuruluş felsefesini ve ideolojisini yeni nesillere anlatabilmek, tabir yerindeyse "ulus inşa edebilmek" amacıyla çoğu köylere dikilmiş birer anıt kimliğine sahiptirler.
Çorum ve Çevresinde Faaliyette Bulunan Ali Murtezâ Nam-ı Diğer Kör Dede Çetesi
Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 278 · Sayfa: 183-218
Özet
XIX. yüzyıl sonu ile XX. yüzyıl başları Osmanlı İmparatorluk tarihi açısından oldukça önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemdir. Bu dönemde yaşanılan bazı gelişmeler, yönetim disiplini, sosyal adalet ve askeri düzenin gerilemesine neden olmuştur. Bu duruma ilave olarak merkez-taşra koordinasyonun bozulması eşkıyalık hareketlerinin artmasına yol açmıştır. Böylece kısa zamanda Osmanlı taşrasında farklı temelli eşkıya hareketlerinin görüldüğü merkezler ortaya çıkmıştır. Tarihinde pek çok isyan hareketi barındıran Çorum'da bu merkezlerden biridir. XX. yüzyıl başlarındaki bazı gelişmelerden dolayı önem kazanan Çorum'da, önceleri bireysel temelli olarak ortaya çıkan Kör Dede'nin eşkıyalığı, zamanla idari, sosyo-ekonomik ve dini temeller edinmiştir. Dolayısıyla çalışmamızda dönem itibariyle oldukça sıkıntı içerisinde bulunan İmparatorluğun Kör Dede Çetesi ile mücadelesi başta olmak üzere, çetenin faaliyet gösterdiği bölgelerdeki halk, idareci ve askerlere dair pek çok anekdota rastlanılacaktır. Çalışmamız esasında mahalli bir çalışma olmasına rağmen Osmanlı taşrasında yaşanılanlara genel olarak ışık tutmaktadır. Bu nedenle özelde Çorum örneğinden hareketle Osmanlı taşrasına dair yeni bir pencere açılmıştır. Bu pencereden; Kör Dede, çerkezler, idareciler, askerler, Dedesli aşireti, Alevi-Türkmen taifesi, vergiden yılmış halk ile zalim tahsildarlar gibi gördüklerimiz esasında imparatorluk gerçeğinden başka bir şey değildir. Farklı olan sadece yer, zaman ve şahıslardır.
Arvad; Doğu Akdeniz'de Bir Osmanlı Adası ve I. Dünya Savaşı'ndaki Fonksiyonları
Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 278 · Sayfa: 219-238
Özet
Osmanlı Devleti'nin Doğu Akdeniz hinterlandında bulunan Arvad (Ervad-Ruad) Adası oldukça küçük, su kaynaklarından yoksun ve tarıma uygun olmayan bir yapıya sahiptir. Arvad, I. Dünya Savaşı'nın devam ettiği günlerde Fransız birliklerince 1915 yılı Eylül ayında işgal edilmiştir. Osmanlı idaresindeyken halkının büyük çoğunluğu balıkçılıkla geçinen bu küçük ada Fransızlar tarafından Osmanlı ana karasına olan yakınlığı nedeniyle istihbarat toplanması için casusların gönderilip alındığı bir merkez konumuna gelmiştir. Adada bu amaçla kurulan istihbarat merkezinde bölgenin yerlisi casuslar vasıtasıyla Fransız birlikleri önemli bilgiler edinebilmişlerdir. Ayrıca Arvad Adası'nın Osmanlı idaresinden koparılmasından sonra Fransızlar birtakım Osmanlı gemilerini yağmalamış ve adada yiyecek maddelerinin temininde sıkıntılar yaşanmıştır. Arvad Adası Fransa'nın Suriye hâkimiyetini sağlamak için işgal ettiği stratejik bir noktadır.
DARIUSZ KOLODZİEJCZYK, The Crimean Khanate and Poland-Lithuania International diplomacy on the european periphery (15th - 18th century) a study of peace treaties followed by annotated documents. Leiden-Boston 2011, XXIX-1049 sayfa, ek XVII faksimile, 2 harita. Nâşiri, Brill yayınevi. "The Ottoman Empire and his Heritage" adlı dizinin 47. cildidir. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 278 · Sayfa: 323-336
Özet
Günümüz tarih ve vesika araştırıcıları arasında özgün bir yeri bulunan Polonyalı müellif, Osmanlı devri Türk vesikaları arasında dolaşıp ülkesi ile olan ilişkilere dair kıymetli bir külliyât yarattıktan sonra, şimdi de Kırım gibi tarihte her zaman yeri bulunan ülkenin Giray'lar devri diye adlandırılan evresinde geçirdiği muhtelif aşamaları başarı ile ele almış bulunuyor. Böyle cesur bir girişimi başarması yanında, neşrini üstlenen yayınevini de daha baştan kutlamak kaçınılmaz bir lüzumdur. Ülkesinin yayın hayatında her zaman seçkin bir makam sağlayan nâşir, şimdi de elimizde bulunan bu kitabı ilim alemine arz etme yanında, üstlendiği ağır bir sorumluluğu da devam ettiriyor.
Eğitim ve Tarih Ekseninde Sosyal Bilinci ve Sosyal Bilinçaltıyı Oluşturmak
Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 278 · Sayfa: 303-316
Özet
Bu çalışmada toplumun ana özelliği olan gelenekler ve gelenekleri oluşturan tarih, din ve dil faktörleri üzerinde durulmuştur. Toplumun ve toplumu oluşturan insanların başarılarının, tarihleri ile olan bağlantıları sonucunda oluştuğu, bu nedenle tarih bilincinin önemi üzerinde durulmuştur. Öte yandan Türk cumhuriyetleri ve İslam coğrafyasıyla ortak tarih yazılarak ve bunlar ders kitapları olarak okutularak bölgesel ve toplumsal bilincin oluşturulmasının sağlanması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca ortak tarih bilincinin oluşturulmasında ortak din algısının önemi vurgulanmış, sosyal, kültürel ve ekonomik işbirlikler sonucunda yapılacak ortak dil çalışmalarının, sosyal bilinci oluşturmada etkili olacağı belirtilmiştir.