4034 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 4034
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 338
- Osmanlı 273
- Osmanlı İmparatorluğu 173
- Türkiye 148
- Osmanlı Devleti 139
- Türkler 137
- Anadolu 132
- Ottoman Empire 114
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 100
Oylum Höyük Kazılarında Ele Geçen Bir Grup Orta Tunç Çağı Yapı Adak Eşyası
Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 272 · Sayfa: 19-50 · DOI: 10.37879/belleten.2011.19
Özet
Tam Metin
Oylum Höyük'de 2007-2009 yılları arasında, höyüğün kuzeybatı yükseltisi üzerinde yer alan J22 Plankaresi'nde sürdürülen kazılar, Orta Tunç Çağı yapı adakları ile ilgili yeni bilgiler ortaya koymaktadır. Yapı adak eşyaları, iki evreli bir yapının temeli ve tabanı altına yerleştirilmiştir. Seramik malzemeye göre yapının her iki evresi de Orta Tunç Çağı II'ye tarihlenmektedir. Erken evre yapısında bakır bir balta ve bronz bir tanrı heykelciği, geç evre yapısında ise alt kısmı çivi biçimli bronzdan bir tanrı çifti heykelciği ele geçmiştir. Düşünce olarak yapının tabanı ya da temeline yerleştirilen adak eşyaları, yapının korunması için tanrılara yapılan bir sunudur. Müzelerde ve özel koleksiyonlarda çok sayıda bronz yapı adak heykelciği bulunmakla birlikte, büyük bir çoğunluğu bilimsel kazılarda ele geçmemiştir. Az sayıdaki buluntu merkezi, adak heykelciklerinin Kuzey Suriye ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Orta Fırat Bölgesi'nin batısında kalan kesimi ile Doğu Akdeniz Bölgesi'nde, M.Ö. 3. binin sonlarında başlayan bir geleneği temsil ettiği ve M.Ö. 2. binin ortalarına kadar kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu gelenek, Mezopotamya'dan kuzeye ve batıya yayılmış gibi görünmektedir. Oylum heykelciklerinde görülen kolların dirsekten kırılarak ileriye doğru uzatılması ve hareketsiz duruş pozisyonu, OTÇ'nda Kuzey Suriye'de ve Doğu Akdeniz'de yaygın görülen bir tasvir biçimidir. Kolların dirsekten kırılarak yere paralel ileriye doğru uzatılması, M.Ö. 2. binin ilk yarısı için önemli bir tarihlendirme kriteridir.
Abdallar, Akıncılar, Bektaşilik ve Ehl-i Beyt Sevgisi: Yemini'nin Muhiti ve Meşrebi Üzerine Notlar
Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 272 · Sayfa: 51-86 · DOI: 10.37879/belleten.2011.51
Özet
Tam Metin
Yemini, Alevi-Bektaşi edebiyatının en önde gelen yazarlarından birisi olmasına rağmen çok az bilinmektedir. Eski şair tezkirecileri ondan hiç bahsetmezken modern çalışmalardaki bilgiler de bir iki satırı geçmemektedir. Araştırmacıların Yemini'ye karşı ilgisizliğinin temelinde kaynak yetersizliği yatmaktadır. Yemini hakkındaki bilgilerimiz yine kendisi tarafından kaleme alınan Fazilet-name'den öğrenebildiğimiz kadarıyla sınırlıdır. Fazilet-name esas itibariyle Hz. Ali'nin faziletlerini anlatan Şeyh Rükneddin'e ait Farsça bir eserin tercümesidir. Ancak Yemini satır aralarında kendisine ve dönemine ışık tutacak bilgiler vermekten geri durmamıştır. Şairin eklediği bölümler üzerinde yapılacak dikkatli bir çalışma Yemini'nin hayatı, meşrebi ve dahil olduğu sosyal-dini muhite dair yeni bilgilere ulaşmayı mümkün kılacaktır. Elinizdeki makale bu amacı gütmektedir.