4019 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 4019
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 337
- Osmanlı 272
- Osmanlı İmparatorluğu 173
- Türkiye 148
- Osmanlı Devleti 138
- Türkler 137
- Anadolu 132
- Ottoman Empire 114
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 99
Mankalya Esma (Han) Sultan Camii Haziresi Mezartaşı Kitabeleri
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 389-420
Özet
Bu çalışma, Romanya'nın Dobruca Bölgesi Mankalya şehrinde bulunan Esma Sultan Camii haziresinde bulunan mezar taşı kitabelerinin çözümlemesini içermektedir. XVI. Yüzyıl Osmanlı eseri olan cami, 2008 yılında restore edilmiş ve bu esnada hazirenin düzenlemesi ve mezar taşı kitabelerinin çözümlemesi tarafımızdan gerçekleştirilmiştir. Bölgenin bir Türk yurdu olduğunu belgelemesi bakımından bu mezar taşlarının önemi büyüktür. Bu sebeple korunması ve yeni nesillere tanıtılması gerekmektedir. Mankalya (Romence Mangalia), Romanya'nın Dobruca bölgesinin Karadeniz kıyısında yer alan bir liman şehridir. Şehirde önemli miktarda Türk ve Tatar azınlık mevcuttur. XVI. yüzyılda yapılan Esmâ Sultan Camii, Romanya'daki en eski Osmanlı camisidir. Bugün câminin kitâbesi kayıp durumdadır. Bahçesine son yıllarda asılmış olduğu anlaşılan tabelada "Esmahan Sultan" şeklinde yazılan isim, Osmanlı arşiv belgelerinde Esmâ Sultan şeklinde kayıtlıdır. Esma Sultan, İkinci Sultan Selim'in kızı ve Sokullu Mehmet Paşanın eşidir. Kendisinin kurucusu olduğu vakıflar ve hizmetleri ile ilgili yüzlerce arşiv belgesi mevcuttur. Adının Mankalya'daki cami ile birlikte zikredildiği bir belgede ifade aynen şöyledir: "Mankalya'da Esma Sultan Camii'. Bu yüzden biz galatı meşhur olduğu şekliyle değil, arşivdeki bilgiye göre Esma Sultan Camii adıyla yazıyoruz.
Ahmed Refik'in "İki Komite, İki Kıtal" Adlı Eseri ve Eskişehir'deki Ermeni Tehcirine Dair Gerçekler
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 571-618
Özet
Tam Metin
Ermenilerin I. Dünya Savaşı sırasında iç güvenlik gerekçesiyle Osmanlı sınırları içerisinde daha güvenli bölgelere tehcir edilmesi esnasında meydana gelen olaylar, 93 yıldır bilimsellik ve nesnellikten uzak çalışmalara, şahsi anlatımlara konu olmuştur. Bugün belli kesimlerce ve ne yazık ki bazı devletlerin de açıktan desteği ile yürütülen kampanyalar "Ermeni Soykırımı" adı altında dünya kamuoyuna yansıtılmaktadır. Ermeni tehcirinin Eskişehir'deki uygulamalarını anlatan Ahmed Refik'in İki Komite, İki Kıtal adlı eserini konu alan bu çalışmayla milletlerin kaderini etkileyen, uluslar arası alanda itibarını zedelemesine yol açabilecek hassas konuların tarafsız bir bakış açısıyla ele alınması gerçeğine vurgu yapılmaktadır. Makalede, Ahmed Refik'in olayları dramatik anlatımıyla Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde yer alan belgeler arasında büyük farklılıklar olduğuna dikkat çekilmektedir.
Fuat Dündar'ın, Osmanlı Belgelerinde Kaybolan "Modern Türkiye'nin Şifresi"
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 531-570
Özet
Tam Metin
Balkan Savaşı geniş çaplı nüfus hareketlerine neden oldu. Osmanlı Devleti açısından, Balkan topraklarının kaybedilmesi ile birlikte buralarda yaşayan Müslüman ahali Anadolu'ya göç etmek zorunda kaldı. Müslüman göçünün yaşandığı bu zamanda Trakya ve Batı Anadolu'da yaşayan Rumlarda Yunanistan'a göç ettiler. İşte bu "Rum Göçü" konusu, Fuat Dündar tarafından "Modern Türkiye'nin Şifresi" kitabında, İttihat ve Terakki'nin gayrimüslimlere uyguladığı iskan politikaları bağlamında ele alınmıştır. Fuat Dündar kitabında çok önemli iddialar ileri sürmüş ve bu iddiaları Osmanlı arşiv belgelerine dayandırdığını söylemiştir. Ancak kitapta referans verilen arşiv belgelerinin okunmasında ve değerlendirilmesinde çok ciddi yanlışlıklar yapılmıştır. Kitabın küçük bir bölümünde görülen bu yanlışlıklar, kitapta ele alınan diğer gayrimüslimlerle ilgili ortaya konulan tezlerle alakalı ciddi soru işareti doğurmaktadır.
The Greek Media in World War I and Its Aftermath: The Athenian Press on the Asia Minor Campaign
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 619-622
Özet
Türkiye'de Milli Mücadele yılları olarak bilinen 1919-1922 dönemine ait çalışmalar pek çoktur. Bilindiği üzere bu dönemde Anadolu'da Türkler bir ölüm-kalım savaşı vermiş ve bu mücadele daha çok Anadolu'yu işgal eden Yunan ordularına karşı olmuştur. Bu dönem Türk tarihçiliği için ne kadar önemli ise aynı şekilde Yunan tarihçiliği için de önemlidir. Zira Eglezou'nun kitabında da anlatıldığı gibi bu dönem Yunan devleti için bir kriz dönemidir. Her ne kadar Yunanistan'da bu döneme dair birçok Yunanca eser varsa da İngilizce lisanında akademik çalışma sayısı pek o kadar da fazla değildir. Eglezou İngilizce hazırladığı bu çalışmasında Yunan tarihinde çok önemli olan bu dönem sırasında Atina basınının ne tür bir tavır takındığını, basının iktidarla ilişkilerini ve Anadolu'daki savaşı okuyucularına nasıl yansıttığını anlatmaktadır. Bu çalışma şüphesiz Türk tarihçileri için de önemlidir. Zira 1919-1922 dönemini araştırırken ve bu dönemle ilgili eserler ortaya koyarken Yunanistan'da neler olup bittiğini anlamak Türk tarihçilerine yeni bakış açılan sağlayabilecektir.
Memluk Devleti'nde Cezalar ve İşkencelere Dair
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 351-368
Özet
Tam Metin
Ceza ve işkenceler tarih boyunca toplumların yaşadıkları ve muhtelif kaynaklar vesilesi haberdar olduğumuz olgulardır. Ceza ve çoğu kez onun bağlamında gelişen işkence, resmi ve hukuki veya gayrı resmi bir düzenleme/uygulama vasıtası olmanın ötesinde tarihte sosyolojik bazı ilişkilerin anlamlandırılması bakımından da önem taşır. Madalyonun ön yüzünde krallar veya sultanların parlak zaferleri ve icraatları dururken diğer yüzde duran olgulardan biri de ceza ve işkencedir. Memluklerde cezalar hafif olabildiği kadar fevkalade ağır ceza ve işkencelerin uygulandığı da görülmektedir. Ortaçağın bir yönüyle iktidar ve güç sultanlığı olan Memlukler devrinde de ceza ve onun ötesinde işkenceye varan uygulamalar kaynaklarda sık rastlanan bilgiler cümlesindendir. Bu çalışmada amaç cezaların ve işkencelerin sebeplerini ve hangi suça ne ceza verildiğini tespitten ziyade icra edilen bedeni ceza ve işkencelerin türlerini ortaya koymaktır.
Ransom Slavery along the Ottoman Borders (Early Fifteenth-Early Eighteenth Centuries) (Osmanlı Sınırlarında Fidye Esareti (Onbeşinci Yüzyılın Başlarından-Onsekizinci Yüzyılın Başlangıona Kadar)), ed. Geza David and Pal Fodor, Leiden-Boston: Brill 2007, XX+253, [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 623-630
Özet
Geza David ile Pal Fodor'un editörlüğünü üstlendiği Ransom Slavery along the Ottoman Borders (Early Fifteenth-Early Eighteenth Centuries) (Osmanlı Sınıflarında Fidye Esareti (Onbeşinci Yüzyılın Başlarından- Onsekizinci Yüzyılın Başlangıcına Kadar)) adlı kitap, Brill Yayınevinin "The Ottoman Empire and Its Heritage" (Osmanlı İmparatorluğu ve Mirası) serisinde otuz yedinci cilt olarak çıkmıştır. Bu çalışma, Eniko Csukovits, Istvan Tringli, Arpad Nogrady, Ceza Palffy, Klara Hegyi, Ferenc Szakaly, Istvan György Toth, Zsuzsanna J. Ujvary, Janos J. Varga, Geza David, Maria Ivanics ve Pal Fodor olmak üzere on iki Macar araştırmacının konuyla ilgili makalelerini ihtiva etmektedir. Ayrıca kitabın baş kısmında içindekiler (V-VI), önsöz (VII-VIII), Kısaltmalar (IX) ve Giriş (XI-XX) bölümleri yer almaktadır.
XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Tokat'ta Fiyatlar
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 477-516 · DOI: 10.37879/belleten.2010.477
Özet
Tam Metin
Osmanlı kentlerindeki fiyat hareketleri, genel olarak Osmanlı Devleti'nin ekonomik yapısının şekillenmesinde oldukça etkili olmuştur. Fiyatlar, özellikle halkın alım gücü, arz-talep ilişkisinin tespiti, yönü ve oranı ile ekonomik yapının gelişmesi ve genişlemesine etki etmiştir. Fiyatlar; aynı zamanda toplumun sosyal, idari, askeri ve kültürel ilişkilerini de düzenleyen önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Osmanlı şehirlerindeki gıda maddeleri ve temel ihtiyaç maddelerinin fiyat hareketleri daha çok Narh Meclisi'nde verilen fiyatlarla takip edilebilmektedir. Genellikle yılda iki defa Kadı huzurunda bütün esnaf temsilcilerinin katıldıkları Narh Meclisi'nde verilen narhlarda bütün zaruri gıda ve ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını görmek mümkündür. Diğer yandan hububat fiyatlarını serbest piyasa fiyatları olarak kabul edilen tereke defterlerine göre ortaya çıkarmak daha isabetli sonuçlar vermektedir. Tokat'ta gıda maddelerine ve diğer ihtiyaç maddelerine verilen fiyatlar, Narh Meclisi tarafından tespit edildikten sonra, genellikle şer'iye sicillerinin baş ya da sonlarına cins, miktar ve birim fiyatları baz alınarak kaydedilirdi. Ayrıca bazen de şer'iye sicilleri dışında narh fiyatlarını müstakil olarak gösteren narh defterlerinin düzenlendiği de olmaktaydı. Bu çalışmada Tokat şer'iye sicilleri taranarak narh ve tereke fiyatlarına göre Tokat'taki gıda maddeleri başta olmak üzere temel ihtiyaç maddeleri fiyatları ortaya çıkarılacak ve sonrasında da fiyat hareketleri izlenecektir. Bu yolla Tokat'ta incelenen dönem içinde gıda maddeleri ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat artışları, bunlara sebep olan etkenler üzerine bir değerlendirme yapılacaktır.
Trifon Karabeynikov'un Seyahat Raporuna Göre XVI. Yüzyılın Sonlarında Kudüs
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 369-388 · DOI: 10.37879/belleten.2010.369
Özet
Tam Metin
Amaçları Sina dağındaki Azize Catherine kilisesi yakınlarına bir yapı inşa etmek olan Karabeynikov ve arkadaşları seyahatlerine 1582 senesinde başladılar. Karabeynikov, Küdüs'e ulaşmasının ardından kenti tasvir etmeye başladı. Bu gözlemde, kentin topografyası, ardından dini törenlerı, dini mekanlar ve kiliselerden bahsetti. Karabeynikov'un gözlemlerine göre Kudüs'teki Hıristiyan cemaati dini özgürlüğe sahip olup bir ücret karşılığında Kutsal Kabir kilisesini ziyaret edebiliyorlardı. O ayrıca söz konusu kilisenin ibadete kapalı olmasına rağmen hacıların ziyaretine açık olduğunu ve tüm ihtişamı ile ayakta olduğunu belirtmiştir. Bunun yanında Kudüs'teki Hıristiyan cemaat diğer 8 kilisede ibadet edebiliyor, pek çok kutsal sayılan alanı rahatça gezebiliyorlardı. O ayrıca Yahudilerden kalma kalıntılardan ve İslam yapılarından da bahsetmektedir. Karabeynikov'un seyahatnamesi Kudüs'ün şehir yapısı ve sosyal hayatına dair son derece kıymetli bilgiler vermektedir.
İlk Kapsamlı Türkçe Mühendislik Kitabı Mecmuat El-Mühendisin'in Ele Aldığı Konular ve Niteliği Hakkında Bir Değerlendirme
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 517-530 · DOI: 10.37879/belleten.2010.517
Özet
Tam Metin
Makalemizde Hüseyin Rıfkı Tamani'nin yaşam öyküsü hakkında kısaca bilgi verilmiş ve mühendishane öğrencileri için yazmış olduğu Mecmuat el-Mühendisin adlı eseri ele alınmıştır. Eser, kapsamlı ilk Türkçe mühendislik kitabı olması bakımından önemlidir. Bunun yanında, ele aldığı konular ve ele alınış biçimiyle bize söz konusu dönemde mühendislilikten ne anlaşıldığı hakkında önemli bilgiler vermektedir. Eser değerlendirilirken ele aldığı konular ayrıntılı olarak tanıtılmış ve dönemin Avrupa matematik birikimiyle karşılaştırması yapılmıştır. Bunlar yapılırken yazarın konuları ele alışı ve seçimleri tartışılarak, seçimlerinin matematik ve bilim tarihimiz açısından ne anlama geldiği ortaya konulmaya çalışılmıştır.
R. DURU-G. UMURTAK, Höyücek. 1989-1992 Yılları Arasında Yapılan Kazıların Sonuçları / Results of the Excavations 1989-1992, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2005, 242 sayfa metin, harita, 202 levha. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 269 · Sayfa: 249-252
Özet
Prof. Dr. Refik Duru ile Prof. Dr. Gülsün Umurtak tarafından hazırlanan bu kitap, Türk Tarih Kurumu tarafından 2005 yılında basılmıştır. Kitap, "Giriş", "Mimarlık", "Mezarlar", "Çömlekçilik", "Küçük Buluntular", "Yontmataş Endüstrisi", "Analitik Araştırmalar", "Tarihleme ve Tabakaların Kronolojik Konumları" ile "Sonuçlar ve Yorumlar" ana başlıkları olmak üzere, geniş bir İngilizce Özet, Kaynaklar ve Levhalar kısmından oluşmaktadır. 'Giriş' bölümünde; Höyücek Höyüğü'nün coğrafi konumu, höyüğün ölçüleri, nasıl keşfedildiği hakkında genel bilgiler verilmiş, höyüğün oluşumu ve tabakalaşması anlatılmıştır. Prof. Dr. R. Duru tarafından kaleme alınmış olan II. bölüm 'Mimarlık' başlığını taşımaktadır. Bu bölümde höyüğün tabakalaşma durumuna göre her dönemin mimari gelenekleri, uygulamalar ve bu gelenek hakkında gözlemler ve değerlendirmeler yapılarak, Erken Neolitik Çağ'da başlayan ve Erken Kalkolitik Çağ'ı da kapsayan bir süreç içinde Höyücek insanlarının mimari anlayışı okuyucuya ayrıntılı biçimde sunulmuştur. Höyüğün en erken tabakalarını oluşturan Erken Yerleşmeler Dönemi'nde mimariye ait kalıntı ele geçmemiş, iki açmada sadece yanık izleri ve kül katmanlarına rastlanmıştır. Yazar, bu dönem mimarisinde büyük olasılıkla duvarları saz örgütü, çamur siyah (wattle and daub) kulübelerin kullanıldığını belirtmiş ve bölgenin diğer kazılmış merkezleri olan Bademağacı, Kuruçay ve Hacılar'ın çağdaş tabakaları ile karşılaştırmalar yapmıştır.