4034 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 4034
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 338
- Osmanlı 273
- Osmanlı İmparatorluğu 173
- Türkiye 148
- Osmanlı Devleti 139
- Türkler 137
- Anadolu 132
- Ottoman Empire 114
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 100
KAZA MÜDÜR VE MEMURLARINA VERİLEN 1850 TARİHLİ TA'LİMÂT
Belgeler · 2011, Cilt XXXII, Sayı 36 · Sayfa: 57-64KLASİK TAHRİRDEN AVÂRIZ TAHRİRİNE GEÇİŞ SÜRECİNDE TİPİK BİR ÖRNEK: 1604 TARİHLİ MANYAS KAZASI AVÂRIZ DEFTERİ
Belgeler · 2011, Cilt XXXII, Sayı 36 · Sayfa: 113-199Hydas; Bozburun Yarımadasında Müstahkem Bir Yerleşim Yeri
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 271 · Sayfa: 659-672
Özet
Tam Metin
Sur duvarları ile çevrelenmiş yüksek bir yerleşim yeri olan Hydas/Hygassos, Güney-Batı Anadolu'nun kıyı kesiminde bulunan, antik dönemde Karya olarak adlandırılan bölge içinde, yaklaşık 300 km² büyüklüğe sahip olan Bozburun Yarımadasının batı sahilinde yer almaktadır. Doğu Akdeniz ve Ege bölgeleri arasında bulunan deniz ticaret yolu bu noktada iyi kontrol edilebilmekteydi ve bölgenin karşısında sadece 18 km'lik bir mesafede Rodos adası bulunmaktadır. Hydas, Bozburun Yarımadasında varlıkları bilinen, fakat bugüne kadar literatürde sadece yarısı yer alan 18 adet kale yerleşiminden sadece birisidir. Yaklaşık 3,5 hektar gibi bir genişliğe sahip olan, kuruluşundan itibaren kyklopik sur duvarları ile çevrelenmiş ve içinde bir akropolisin bulunduğu şehir, aynı zamanda 1 hektar büyüklüğünde bir limana da sahiptir. 1998 ve 2000 yıllarında yürütülen yüzey araştırmaları sonucu tespit edilen seramik ve küçük buluntular yerleşimin Geç Tunç Çağ sonundan Geç Antik Dönem'e kadar kullanıldığını göstermektedir. Buluntulardan elde edilen verilere dayanarak, Hydas'ı kuranların Minos-Miken kültürünü benimsemiş göçmenler olabileceği söylenebilir. Malzemenin azlığı ve sınırlı karakteristik özelliği daha kesin sonuçların ortaya koyulmasında engel teşkil etmektedir. Her şeye rağmen Bozburun Yarımadasında Hydas ve Hydas gibi müstahkem yerleşimlerin kurulmasının sebeplerinin Geç Tunç Çağ sonunda Akdeniz Bölgesinde ortaya çıkan karışıklıklar ve buna bağlı olarak göç ve değişimler olabileceği düşünülmelidir.
Arap Ülkelerinin Tarihi Kaynakları Bakımından Türk Arşivlerinin Önemi
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 271 · Sayfa: 673-696
Özet
Tam Metin
Osmanlı Arşivleri, Osmanlı Devleti'nin Arap topraklarını idaresi altında bulundurduğu yaklaşık dört yüz yıl boyunca üretilen evrakı bünyesinde muhafaza etmek suretiyle, Arap tarihinin önemli bir dönemine ışık tutabilecek bir kaynak olma vasfını haizdir. Arap toprakları Osmanlı topraklarının önemli bir kısmını oluşturduğu için Osmanlı arşivlerinin dikkate değer bir bölümünü de Arap ülkeleri ile ilgili belgeler oluşturmaktadır. Makalede Osmanlı Arşivlerinde Arap ülkeleri ile ilgili defter ve belge fonları, örnekler eşliğinde tanıtılmaktadır.
XVII-XIX. Yüzyıl Rus Tarihi Kaynaklarında Kırgızların Etnik Adlandırılışı
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 271 · Sayfa: 697-706
Özet
Tam Metin
XVII-XIX. yüzyıllar arasındaki Kırgız tarihinin araştırılmasında, Rus tarihi kaynaklarının önemi büyüktür. Bu kaynaklar, arşiv belgeleri, diplomatlarla seyyahların tuttukları günlükler ve bilim adamlarının ilmi çalışmaları olmak üzere üç grupta yer alır. Bu zengin kaynaklarda, Kırgızların etnik olarak adlandırılması farklı bir şekilde verilmektedir. Bu etnik adlandırmaların bazen Kazaklar ve Hakaslarla da ilişkilendirilmesi, bunların ilmi çalışmalarda daha iyi bir şekilde kullanılmasın zorlaştırmıştır. Makalede bu soru sistemli bir şekilde açıklanıp ortaya koyulmaya çalışılmıştır.
Post Reditum in Senatu ve Post Reditum ad Quirites Söylevleri
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 271 · Sayfa: 871-904
Özet
Tam Metin
İ.Ö. 106-43 yılları arası yaşamış Marcus Tullius Cicero etkili konuşmaları ve devlet adamlığı yetenekleriyle İ.Ö. 63 yılında en yüksek kamu görevi olan consullüğe yükselmiştir. Cicero, bu görevde iken consullük seçimi sırasında yenilgiye uğrattığı Catilina, yandaşlarıyla birlikte düzene karşı isyan çıkarmıştır. Cicero'nun hem halkın hem de senatonun önünde yaptığı ustaca hazırlanmış coşkulu konuşmalarından etkilenen senato Catilina'nın yandaşları için idam kararı almış ve karar uygulanmıştır İ.Ö. 63 . Ama sonradan İ.Ö. 58 yılında halk tribunu Clodius'un senatoya verdiği yasa önerisiyle senato, Roma yurttaşlarının yargılanmadan idam edilmesini yasaklamıştır. Hukuksal geçerliliği kuşkulu olsa da bu yasaya göre Cicero'nun Catilina yandaşlarını idam ettirmiş olması suç sayılmıştı. Cicero, bu durumda kendini savunmadan Roma'dan uzaklaşmasının kendisi için acı da olsa Roma için daha iyi olacağını düşünmüş ve Roma'dan ayrılmıştır. Cicero'nun consullüğü sonrasındaki bu dönemde 62-57 Roma çalkantılar içindedir. Cicero'nun sürgünden sonra senatoya ve halka vermiş olduğu söylevler Post Reditum in Senatu ve Post Reditum ad Quirites bu çalkantılar hakkında bilgi verir niteliktedir.
Trabzon İmparatorluğu ve Gürcistan
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 271 · Sayfa: 905-926
Özet
Tam Metin
Modern tarihçiler, Trabzon İmparatorluğu ile Gürcistan arasındaki mevcut ilişkilerden sıkça bahsederler. Bu yazarlar, bazen Gürcülerin Trabzon İmparatorluğu'nun bir kısmını fethettiklerini bazen de oraya idarî veya siyasî etki yaptıklarını iddia ederler. Finlay ve Miller tarafından da takip edilen Fallmerayer, Harezmşah Celaleddin Mengüberti'nin yenilmesinden sonra Trabzon İmparatorluğu'nun Doğu eyaletlerinin Gürcüler tarafından fethedildiğini ve David Narin'in orada ya 1236'da ya da 1241'de kral olarak tahta geçtiğini iddia ederler. Vasiliev, Trabzon İmparatorluğu'nun yönetim yapısının büyük oranda Gürcü ve Ermeni Krallıklarının yapısına benzediğini bunun da Avrupa etkisinden ziyade Asya etkisini beraberinde getirdiğini düşünmektedir; ayrıca Vasiliev'e göre İmparator Andronikos Komnenos, Andronikaşvili Gürcü Prenseslerin atasıydı ve Kral Giorgi Lasha, Trabzon İmparatorlarını kendine vergi ödemeye zorlamıştı. C. Toumanoff ise, Trabzon'un Gürcülere tabi olduğunu ve Andronikos Komnenos'un Gürcü bir prenses ile evlendiğini düşünüyordu.
Bothroi in the Sacred Sanctuary of Demeter at Caunus
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 271 · Sayfa: 649-658 · DOI: 10.37879/belleten.2010.649
Özet
Tam Metin
At Caunos, in the sacred precinct of Demeter, a great number of deposits have been found during the earlier and ongoing excavations. These deposits have been found in two different locations; one being on the sacred terrace and the other one outside the sacred precinct. While one of the deposits outside the sacred precinct excavated to the north of terrace in the early 1970's was built in the shape of a small and deep structure with roughly shaped stones, the deposit to the west and adjacent to the terrace was completely formed by stuffing the rock cavities, without any type of architectural arrangement. Likewise, on the terrace of church and in the area the earliest church of Kaunos is situated, different deposits were found. Among these, two are smaller in size and adjacent to the wall of church. While one of them is sloppily formed in the shape of a grave by roughly cutting the cavities in the rocky area, the other one is formed cutting the upper part of the bedrock in an approximately square shape. However the foundation of the church was completely formed by filling the cavities of the bedrock. It still hasn't been determined where and how these finds were deposited in these areas. But as far as it's known, these areas were used from Late Archaic Period to the midst of the Early Hellenistic Period. lnterestingly, these finds were uncovered in a mixed manner. For example a larger size terracotta head which is, so far, one of the rare archaic finds, has been found immediately in the upper section. In the same way, the finds which are dated to the Early Hellenistic Period can be unearthed in the lower sections. As a result, it is hard to determine the date and the pattern of these deposits. While the finds which are dated back to the Archaic Period and to the Early Hellenistic Period are few, especially the finds from the Late Classic Period, and finds from the 4th century B.C. are more common. The finds from the Middle and the Late Hellenistic Periods and the Roman Period have not been recovered yet. Likewise the finds which can be dated back to Byzantine Period consist of only a few and small glazed sherds. It is concluded that this area occupied by the earliest church of Kaunos was never used during the Christian Era and the construction of the church itself was never finished. However, this area must have remained as a sacred precinct in varying densities of use from the archaic period to the mid-Christian Era.
Osmanlı Devleti'nin Son Dönem Irak Politikasına Bir Örnek: Nazım Paşa'nın Bağdat Valiliği (25 Kasım 1909 - 15 Mart 1911)
Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 271 · Sayfa: 833-870 · DOI: 10.37879/belleten.2010.833
Özet
Tam Metin
Bağdat Vilayeti'nde Il. Meşrutiyet'in ilanının hemen ardından büyük devletler tarafından gerçekleştirilen emperyalist faaliyetlerin yanı sıra bölge halkının can, mal ve ırzına tasallut eden eşkıyalık hareketlerinde büyük bir artış gözlenmiştir. Güvenlik konusunda yaşanan zafiyet, ekonomik faaliyetleri olumsuz yönde etkilemiştir. Yaşanan sorunları ortadan kaldırmayı amaçlayan İttihat ve Terakki Cemiyeti, Irak bölgesine olağanüstü yetkilerle donatılmış yetenekli valiler gönderilmesine gayret göstermiştir. Bu doğrultuda Bağdat Valiliği'ne tayin edilen Nazım Paşa, güçlü kişiliğiyle bölgede uzun yıllardır görülen otorite boşluğunu doldurmayı başarmış ve almış olduğu tedbirlerle eşkıyalık olaylarını tamamen ortadan kaldırmıştır. Nazım Paşa Müslüman ve Gayr-i Müslim tebaaya hoşgörüyle yaklaşmış, bu sayede kendisinden evvel Bağdat'a gelen valilerin hiç birisinin gerçekleştiremeye muvaffak olamadığı huzur ortamını tesis etmeyi başarmıştır. Ayrıca yıllardır ihmal edilmiş olan bölgede imar-iskan ve ticari-zirai faaliyetlerin artırılması yönünde kapsamlı bir kalkınma hamlesi başlatmıştır. Başarılı bir vali olarak dikkat çeken Nazım Paşa, Il. Meşrutiyet döneminde yaşanan iç siyasi çekişmeler nedeniyle görevinden azledilmiştir.