4034 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Nenad Moačanin, Town and Country, on the Middle Danube, 1526-1690, Leiden-Boston: Brill 2006, XII+264, [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 268 · Sayfa: 801-804
Nenad Moačanin'in "Town and Country on the Middle Danube, 1526-1690 (Orta Tuna'da Şehir ve Taşra, 1526-1690)" adlı kitabı, önsöz, giriş, yedi bölüm, sonuç, postscript (not); kaynaklar, literatür, kısaltmalar; lügatçe ve indeksten oluşmaktadır. Kitabın bölümleri iki kısma taksim edilmiştir. Birinci kısım, giriş ve beş bölümden oluşmaktadır. İkinci kısım ise altıncı ve yedinci bölümleri ihtiva etmektedir. Kitabın Önsöz'üne (s. vii-ix) göre bu çalışma yazarın daha önce Hırvatça olarak 2001 yılında Slavonski Brod'da yayımladığı "Osmanlı Hakimiyet Döneminde Srijem (Srem) ve Slavonya" adlı kitabının İngilizce versiyonudur. Burada çalışmaya konu olan yer Sava, Drava ve Tuna nehirleri arasında kalan tarihi Slavonya bölgesidir. Günümüzde, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Sırbistan ve Macaristan toprakları arasında paylaşılan Slavonya bölgesi, okuyucular tarafından ses benzerliği olan ülke Slovenya ile karıştırılmamalıdır. Yazar, "Orta Tuna'da Şehir ve Taşra" adlı kitabın aslında orijinal metnin kısmi tercümesi ve kısaltılmış hali olduğunu belirtmektedir.

XIII-XVII. Yüzyıllarda Deşt-i Kıpçak Türkleri Hac Yolunda

Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 268 · Sayfa: 775-788
XIII-XVI. yüzyıllarda Avrasya göçebeleri arasında İslam dini hızlı bir şekilde yayılmaya başlamıştır. Bilindiği gibi, İslamiyet'in beş şartından biri de Hac'dır'. Ancak Ortaçağ'da ve özellikle de uzak bölgelerden Hacc'a gidenler büyük sorunlarla karşılaşıyorlardı. Uzun mesafe ve yolculuk sırasındaki zorluklar, Deşt-i Kıpçak Müslümanları için de bir sorun teşkil ediyordu. XIII-XV. yüzyıllarda Hacıların Mekke'ye gelişleri ve aynı zamanda da Mısır ve Suriye'ye uğradıklarına dair bilgiler mevcuttur. Dönemin şartları ve bölgedeki düzen, Hacıların Hac yapabilmeleri için söz konusu Arap topraklarına hakim olan yüksek hükümdardan izin almalarını gerektiriyordu. O dönemde bu izin Memlük sultanlarından alınıyordu. Memlük sultanları Kahire'deki saraylarından sadece Mısır'ı değil, Suriye, Filistin, Nubiye ve Hicaz'ı da yönetiyorlardı. Ayrıca Moğolların yakıp yıktığı Bağdad'dan kaçan Abbasi halifeleri de Kahire'de yaşıyorlardı.

Anadolu'da Pişen Toprak

Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 268 · Sayfa: 789-790
'Anadolu'da Pişen Toprak' 16 Mayıs-22 Temmuz 2007 tarihleri arasında Kadir Has Üniversitesi Rezan Has Müzesi'nde gerçekleştirilmiş olan ve koleksiyoner Gönül Paksoy'un koleksiyonunda bulunan pişmiş toprak eserlerin yer aldığı serginin kataloğudur. Sergi Kadir Has Vakfı tarafından desteklenmiş ve Şahin Paksoy'un kuratörlügünde gerçekleştirilmiştir. Sergide Kalkolitik Dönemden Selçuklu Dönemi'ne değin uzanan bir süreci kapsayan pişmiş topraktan yapılmış idoller, figürinler, heykelcikler ve çanak çömlekler sunulmuştur. Katalogda içindekiler listesinin olmaması nedeniyle bölüm ve alt bölüm ayrımları açık değildir. Bu nedenle aşağıda yapacağımız tanıtım başlıklara göre düzenlenmiştir. Öncelikle dönemlere göre ayrılan her eser grubunun başında genel bir tanımlamaya, bir giriş yazısına yer verilmiştir. Eserler için verilen kataloglar fotoğrafların yanındadır, katalogda envanter no ve isim, bazılarında ek olarak boyutlar ve tarihleme yer alır.

Sffini ve Şfficir Tarihleri ile Birlikte (İnceleme ve Karşılaştırmalı Metin)

Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 268 · Sayfa: 793-794
Arşiv belgeleri hiç şüphesiz tarihçiler için önemli kaynaklardır, bu tartışılmaz. Bir tarihçi belgelerle kesin tespitlere varabilir. Ancak çağdaş eserler belgelerin bırakacağı boşlukları doldurur, bu da münakaşa götürmez. Bu eserler devrin fikri, sosyal ve kültürel görünümünü ortaya koyar. Bunun yanında vüzerânın, ümeranın ve ulemanın biyografisi bu eserlerin değerini artırır. Bir ordunun hareketi, harp safahatı ve savaşla ilgili çeşitli konular yine bu eserlerde bulunabilir. Vak'anüvislik müessesesinin faaliyete geçmesiyle, tarih yazıcılığı önemli merhaleler katetmiş, kısa zamanda olgunluk çağına ulaşmıştır. Elimizdeki eser bu çağın içindedir. Subhi Mehmed Efendi, haceganlık rütbesini kazanıp sergi nazırı iken vak'anüvis tayin olunmuştur (H. 1152). Onun bu eseri 1152 (1739) -1156 (1744) yıllarını ihtiva etmektedir.

Gazi Hüsrev Bey’in Saraybosna’daki Vakıfları

Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 268 · Sayfa: 645-670 · DOI: 10.37879/belleten.2009.645
Tam Metin
Saraybosna şehrinin kuruluşu 15. yüzyılın ikinci yarısına denk düşer ve kuruluşu da gelişimi de vakıf eserleri vasıtası ile gerçekleştirilmiştir. Bosna sancağının ikinci sancak beyi olan İshak Bey'in oğlu İsa Bey, Saraybosna şehrinin kurulacağı yeri kendisi belirlemiş ve burada bina ettiği zaviye, köprü, han, hamam gibi vakıf eserlerle şehrin temellerini atmıştır(1). Kendisinden sonra gelen sancak beyleri aynı yolda devam etmişler, hem bizzat sancak beyleri hem yörenin zenginlerinin kurdukları yeni vakıflarla şehrin vakıflara dayalı iskeleti oluşmaya başlamıştır. Bu oluşum burada bizim de ele alacağımız Hüsrev Bey vakıfları ile tamamlanmıştır. Ya da Hamdija Kreševljaković, Ćiro Truhelka, Avdo Sućeska gibi Bosnalı tarihçilerin kabul ve tekrar ettikleri ifade ile Hüsrev Bey'in vakıf yoluyla gerçekleştirdiği imar faaliyetleri "sıradan bir kasabayı gerçek bir şehir haline getirmiştir"(2) ve Hüsrev Bey zamanı yine Bosnalı tarihçi Behija Zlatar'ın belirttiği gibi Saraybosna'nın "Altın Çağı"dır(3).

Edirne Bulgar Cemaati ve Polonya Azınlık Okulu “Polak Mektep”

Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 268 · Sayfa: 705-720 · DOI: 10.37879/belleten.2009.705
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğu'nda bütün cemaatler kendi dillerinde eğitim hakkına sahiptiler. Bu yüzden İstanbul, Selanik ve Edirne gibi şehirlerde yaşayan gayrimüslim azınlıklar kendi okullarını(1) açmışlardır. Rum, Ermeni ve Yahudi cemaatleri daha önceki yüzyıllarda Edirne'ye yerleşmiş olmalarına rağmen, Bulgarlar ilk olarak 19. yüzyılın ortalarından itibaren Edirne ve civarına yerleşerek büyük bir hızla cemaatleşmeye başlamışlardır. Söz konusu dönemde Doğu'da etkinliklerini artırmaya çalışan Katolik cemaatler Rumeli'ye dolayısı ile de Bulgarlara el atmışlardır. Katolikliğin Bulgarlar arasında hızla yayılmasında Fransızlar, Katolik Ermeniler ve Polonyalılar önemli bir rol oynamışlardır

Bozkurt Kurgan Mezarlığı Kazıları

Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 268 · Sayfa: 635-644 · DOI: 10.37879/belleten.2009.635
Tam Metin
Bozkurt kurgan mezarlığı Ağrı ili, Doğubeyazıt ilçesinin 16 km. kuzeyinde ve Ağrı Dağı'nın batı eteğindedir. 2007 yılında bu mezarlıkta ilk kazılara başlanmıştır. Doğu Anadolu Bölgesi'nin özellikle kuzeydoğu kesiminde kurgan türü yığma taş tepeli mezar anıtlarının varlığı uzun yıllardan beri bilinir. Ancak Rus bilim adamları E. Ressler'in Kars yakınlarındaki Küçük Çatma kurganlarında 1900 yılında(1) , P. K. Kuchin'in ise 1916'da Erzurum yakınındaki Köprüköy'de(2) yaptığı kazılardan günümüze kadar geçen yüzyılda Türkiye'de başka hiçbir kurgan arkeolojik olarak kazılıp incelenebilmiş değildir. Buna karşılık sınır komşularımız Gürcistan, Ermenistan, Nahçıvan ve İran Azerbaycan'ında pek çok kurgan mezar uzun yıllardan beri kazılarak incelenmiştir.

Van Kalecik (Urartu) Toplumuna Ait Calcaneuslarda Artiküler Faset (Facies Articularis Talaris) Tipleri

Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 268 · Sayfa: 619-634 · DOI: 10.37879/belleten.2009.619
Tam Metin
Ayak bileği yedi kemikten oluşur ve tarsal kemikler olarak adlandırılır. Bilek kısmında yer alan ayak topuğuna calcaneus denir. Topuk kemiği, vücut yükünden gelen ağırlığın büyük bir kısmını taşıyan ayak bileğinin en büyük ve sağlam kemiğidir(1). Topuk kemiğinin üst yüzeyinde (superior) üç ayrı eklem yüzeyi görülür. Bunlar sırasıyla facies artikularis posterior, facies artikularis medial ve facies artikularis anteriordur(2).

Fransız Gezgin Vital Cuinet’in Gözüyle Çankırı

Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 268 · Sayfa: 721-738 · DOI: 10.37879/belleten.2009.721
Tam Metin
Seyahatnameler, gerek klasik tarih, gerek kültür, gerekse sanat tarihi çalışmalarının önemli kaynaklarındandır. Görsel malzeme gravür, harita, fotoğraf vb. bakımından oldukça zengin olan seyahatnameler kentlerin, tarihî süreç içerisindeki fizikî, ekonomik ve sosyal değişimini yansıtan son derece önemli belgeler arasında yer almaktadır.

Mut-Dağpazarı Aspendos Stater Definesi

Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 267 · Sayfa: 337-394
270 adet güreşçi figürlü gümüş Aspendos stateri'nden oluşan bu define, 2007 yılında, Mersin İli, Mut İlçesi, Dağpazarı Beldesi sınırları içerisinde bulunmuştur. Dağpazarı Beldesi, Dağlık Kilikia'daki Koropissos antik kenti olarak lokalize edilmektedir. Bu önemli define Mersin Müze Müdürlüğü'nde bulunmakta ve 07.10.1-270 envanter numarası ile kayıtlıdır