4009 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 4009
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 337
- Osmanlı 272
- Osmanlı İmparatorluğu 173
- Türkiye 148
- Osmanlı Devleti 138
- Türkler 137
- Anadolu 131
- Ottoman Empire 114
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 99
RICHARD TAPPER, İran'ın Sınır Boylarında Göçebeler - Şahsevenlerin Toplumsal ve Politik Tarihi, çev. F. Dilek Özdemir, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara 2004, 699 sayfa [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 259 · Sayfa: 1005-1010
Özet
Şahseven, İran'da, özellikle Azerbaycan'daki Mugan ve Erdebil yöreleri ile Zencan ve Tahran arasındaki, Harrakan ve Hamse yörelerinde yaşamakta olan bazı aşiret topluluklarının adıdır. İnanç olarak Şii olan ve Türkçe konuşan Şahsevenler, günümüzde büyük ölçüde yerleşik hayata geçerek, tarım ile uğraşmakta iseler de, yakın zamanlara kadar konar-göçer bir hayat tarzı sürdürmüşlerdir. İzleri XI. yüzyılda İran'a gelmiş bulunan Türk-Oğuz boylarının kültürlerine kadar uzanır. XVI. yüzyıldan itibaren XX. yüzyıl ortalarına kadar İran, Osmanlı, Rus ve Sovyet kuvvetleri çeşitli vesilelerle Şahseven topraklarında hak iddia etmiş veya bu toprakları işgal etmiştir. Bulundukları coğrafi konum yüzünden Şahsevenlerin merkezi hükümetle ilişkileri değişiklik göstermiş ve aşiret konfederasyonu 1880'lere kadar birleşik ve merkezi bir siyasi yapıya kavuşamamıştır.
M. MAAS (editör), The Cambridge Companion to the Age of Justinian, (Cambridge University Press 2005), xxvii + 626 s. + 10 renkli 30 siyah beyaz levha, 9 metin figürü ve 16 harita ile birlikte. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 259 · Sayfa: 1021-1024
Özet
M.S. 482 yılında, Bederiana adlı küçük Balkan kentinde (Dardania eyaletinde), doğan ve VI. yüzyılın hemen başlarında İstanbul'a gelen Flavius Petrus Sabbatius'un ya da bilinen adıyla Justinianus'un (Justinus'un evlatlığı) talihi, amcası Justinus'un 518 yılında şans eseri imparator olmasıyla köklü olarak değişti (The Prosopography of the Later Roman Empire II. 645-48). 527 yılında imparator olarak Akdeniz dünyasını yönetmeye başlayan Justinianus, bugün, "yaşadığı dönemin barbar dünyasında", o zaman kontrolü altında tuttuğu coğrafyadan daha fazla tanınmaktadır.
On her Majesty's Secret Service: Marlowe and Turkey*
Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 259 · Sayfa: 903-918 · DOI: 10.37879/belleten.2006.903
Özet
Tam Metin
Since the early 1990s, there has been a great deal of serious in-depth research on the Elizabethan dramatist Christopher Marlowe (1564-1593), whereby his historically admitted career and connection with Shakespeare have been revisited, and consequently a comprehensive controversy among Marlowe students has risen with regards to a wide range of issues including his involvement in Elizabeth's secret service. Historically, it is true that, while he was a student at Cambridge from 1580 to 1587, he was secretly recruited to become an agent and, thus, from 1583 onwards, was sent abroad on secret missions; hence, his frequent and prolonged absences from his studies at the university. His espionage activities and their geographies have always been a mystery except his visits to France and, perhaps, to other Catholic countries. In this context, if one recalls that the first diplomatic relations between the Ottoman Empire and Elizabeth's England were officially established in 1583 when William Harborne was appointed the first English ambassador to the Ottoman court, it was also of vital importance for Elizabeth's government to secure the Ottoman support and alliance against the growing Spanish and Catholic threat. Therefore, Harborne's appointment was a timely political and diplomatic manoeuvre, and evidently a close watch on Ottoman politics and international relations came to the fore as a serious and vitally important exigency. Indeed, besides the regular staff of Harborne's embassy, three "gentlemen," who may have been assigned special missions, also accompanied him. Could one of them be Marlowe? It is hard to be specific and certain in the absence of documented evidence. However, given the Turkish contents and references of Marlowe's Tamburlaine the Great and The Jew of Malta, one can argue that he was fully familiar with Turkey and Turkish history and that some of the names and material in these plays seem to indicate his first-hand knowledge in this respect. So, through reference to some historical facts and a close textual study of the Turkish material in these two plays, this article is an attempt to demonstrate Marlowe's direct connection with Turkey and, thus, to argue that he must have visited this country in his capacity as Elizabeth's secret agent.
İlhanlı-Memlûk Rekabetinden Osmanlı-Memlûk Rekabetine: Hicaz Su Yollarının Tamiri Meselesinin Tarihî Arka Planı
Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 259 · Sayfa: 845-866 · DOI: 10.37879/belleten.2006.845
Özet
Tam Metin
Cengiz İmparatorluğu'nun batı şubesi olan İlhanlılar ile Mısır Memlûklarının kurulması hemen hemen aynı zamana tekabül etmektedir. İran'da kurulmuş olan İlhanlı Devleti'nin batı sınırları, Moğol İmparatorluğunun Anadolu ve Suriye serhadlerine kadar uzanan, ele geçirilmiş ve ele geçirilecek olan bölgeleri ihtiva ediyordu. Mısır Memlûkları ise, Mısır'dan Ahlat'a kadar uzanan geniş coğrafyadaki Eyyubî meliklerinin mirası üzerine kurulmuştur. Her iki devlet de yenidir ve kuruldukları coğrafya açısından hiç olmazsa başlangıçta meşrûiyetleri tamamen askerî güce dayanmaktadır. Yine her iki devlet de Yakındoğu'nun iki önemli güç merkezi olan İran ve Mısır'ı temsil ediyorlardı. Aslında Yakındoğu tarihinde İran ve Mısır'ın yanında Anadolu da üçüncü bir güç merkezi konumunda olmasına rağmen bu dönemde Türkiye Selçukluları böyle bir rolü oynayacak durumda değillerdi. Bundan dolayı İlhanlıların yıkılmasına kadar Yakındoğu'daki her türlü mücadele ve bloklaşma bu iki merkez etrafında gerçekleşmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu'nda İngiliz Saatleri ve Topkapı Sarayı Koleksiyonu
Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 259 · Sayfa: 919-962 · DOI: 10.37879/belleten.2006.919
Özet
Tam Metin
Bir zamanların geleneksel Türk köşklerinin ve evlerinin kabul salonlarında, çalışma odalarında olduğu kadar camilerde de önemli birer aygıt olma ötesinde aksesuar olarak yer alan sanat değeri yüksek zarfları ile asma veya oturtma saatleri yanında zarif mücevher zincirle kıyafete iliştirilerek ceplerde taşınan ve adeta sahibinin sosyal sınıfını da simgeleyen mücevher muhafazalı cep saatleri bugün antika müzayede salonlarının nadide parçaları olarak önemlerini korumaktadır. Türkiye'de her ne kadar bağımsız bir saat müzesi olmasa da Topkapı Sarayı Müzesi'nde Hazine'nin bir bölümünü oluşturan Saatler Bölümü, Türkiye'deki en zengin saat koleksiyonu olarak önemlidir.
Tell Minar ve Giremira, Nusaybin Bölgesi'nde Yer Alan İki Ninive 5 Merkezi
Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 259 · Sayfa: 803-820 · DOI: 10.37879/belleten.2006.803
Özet
Tam Metin
Kuzey Mezopotamya (Irak'ın kuzeyindeki Dohuk, Musul, Erbil, Kerkük, Süleymaniye ve Diyala bölgeleri) ve Kuzeydoğu Suriye (Yukarı ve kısmen de Orta Habur bölgeleri) bölgelerinin, M.Ö. 3. bindeki en problemli konularından birini oluşturan Ninive 5 kültürü; bezemesiz, boya bezemeli ya da çizi-oyma bezemeli olarak karşımıza çıkan seramik grupları ile tanınmaktadır. Ninive 5 terimi, söz konusu seramik türünü ifade ettiği gibi, ele geçtiği dönemi ve ilgili malzemeyi üreten kültürü tanımlayan bir anlam da taşımaktadır.
An Unknown Chapel in Oba-Alanya
Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 259 · Sayfa: 821-832 · DOI: 10.37879/belleten.2006.821
Özet
Tam Metin
This article aims to introduce a small chapel in Oba-Alanya. The building is situated in the town of Çıplaklı in Oba near Alanya as so-called Kalonoros in the Byzantine period (The archaeological excavations in Alanya Castle are still continuing under the direction of Prof.M. Oluş Arık). Yet, it has not published. The building has a rectangular plan with a single naved and is noteworthy for its non-figurative wall paintings are applied on a thick layer of mortar. This article will focus on the architecture, wall paintings and dating problems of this building.
Kuman Kıpçakların Tarihinde İgor Destanı'nın Yeri ve Önemi
Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 258 · Sayfa: 523-560
Özet
Tam Metin
Rus ilim adamları tarafından Rus ve dünya tarihinin paha biçilmez destanları arasında gösterilen Slovo o Polku İgoreve : İgor Destanı (İgor Bölüğü Destanı, İgor'un Seferi Destanı) hem Rus hem de Türk tarihi açısından son derece önemli bir kaynaktır. Milli Rus edebiyatının ilk örneği olan bu destanın konusunu Ruslarla-Kumanlar'ın 1185 yılında yaptıkları savaş teşkil etmektedir. Bu yüzden de destana geçmeden önce destana konu olan bu iki milletin yani Rus ve Kumanların Kiev Rusyası dönemindeki tarihleri hakkında kısaca bilgi vermeye çalışalım: Batı Gök-Türk topluluklarından olan Kumanlar, eski Çikler'in X. asırdaki devamları olan Kimekler'in İşim-Tobol vâdilerinde oturan bir koludur. Balkaş'tan İrtiş'e kadar uzanan bir bölgenin hâkimi bulundukları sırada doğudan gelen K'i-tan baskısı, yer ve otlak darlığı yüzünden batıya yönelmişler ve bu sırada güneyden gelen Kun (Kuman)-Sarılar'la da birleşmişlerdir. Önlerindeki Uz kütlelerinin 1048'de Balkanlar'a çekilmeleri üzerine de hep birlikte Güney Rusya sahasına gelmişlerdir. Bu suretle Rus yıllıklarında ilk defa 1054 yılında "Polovetsi" adıyla zikredilmişlerdir.
Zülfikâr Paşa'nın Mükâleme Takrîrine Göre Osmanlı Elçilik Heyetinin Komorn ve Pottendorf'ta Hapsedilmesi ve İstanbul'a Dönme Çabaları
Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 258 · Sayfa: 589-618
Özet
Tam Metin
II. Viyana muhasarasının (1683) Osmanlı Devleti açısından başarısızlıkla sonuçlanması üzerine, daha kuşatma öncesi birbirleriyle ittifaka girmiş olan Avusturya ve Lehistan devletlerinin yanına 1684'de Venedik de katılmış, daha sonra Rusya da bu gruba dahil olmuştur. Dolayısıyla Osmanlı Devleti Macaristan'da Habsburglara, Ukrayna'da Polonya'ya, Dalmaçya'da Arnavutlara, Mora'da ve Ege'de Venedik'e ve 1695'ten itibaren de Rusya'ya karşı savaşmak zorunda kalmıştır. Bu cepheler içinde devleti en fazla zarara uğratan Avusturya savaşı idi.
Tahkik Heyeti Raporlarına Göre 1894 Sason İsyanı
Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 258 · Sayfa: 695-742
Özet
Tam Metin
Sason, günümüzdeki yeni idari düzenlemelerden sonra Batman iline bağlı bir ilçedir. Dağlık bir arazi üzerinde bulunan ilçe, 1894'te yani burada ilk isyanın çıktığı zaman, idari yönden Bitlis vilayetinin Muş sancağına bağlı idi. 1894 isyanı, bazı eserlerde Sason isyanı olarak geçtiği gibi, Sason kazasına bağlı bir köy olan Talori adıyla da anılmaktadır. Bu makalede, Tahkik Heyetinin Osmanlı temsilcilerinin İstanbul yönetimine günlük olarak gönderdiği raporlar ve Tahkik Heyetinin inceleme sonunda hazırladığı ortak rapor esas alınarak bir değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır.