4034 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

KARA ÇELEBİ-ZÂDE ABDÜLAZİZ EFENDİ, Ravzatü'l-ebrâr Zeyli (Tahlil ve Metin), Hazırlayan Nevzat Kaya, Türk Tarih Kurumu Yayınları III. Dizi-Sayı 23. Ankara 2003. I-LXXIX+336(Metin)+10+347-368(İndeks) [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 258 · Sayfa: 785-786
Çeşitli devlet hizmetlerinde bulunduktan sonra meşihat makamında da görev yapan Kara Çelebi-zâde Abdülaziz Efendi aynı zamanda tarihi eseri ile de tanınmıştır. Onun Ravzatü'l-ebrar adlı tarihi, araştırıcılar arasında tercih edilen bir eserdir. Aziz Efendi idari görevleri ifa ederken kaleme aldığı eserini IV. Mehmed'e takdim ettiği zaman Rumeli kazaskeri bulunuyordu. Bu yüzden padişahın iltifatlarına mazhar olmuştu. Nitekim onu bir müddet sonra Şeyhülislâm görüyoruz. Ravzatü'l-ebrâr Adem'den 1058 (1648) yılına kadar gelen olayları ihtiva eder. Umumi bir tarih tarzında kaleme alınmıştır. Devrinde çok okunan bir eser olmalı ki otuzun üzerinde yazması bulunmaktadır Eser H. 1248(M.1832) de Bulak'da basılmıştır.

KEMAL KARPAT, Studies on Turkish Politics and Society: Selected Articles and Essays, Brill, Leiden. Boston, 2004. 747 sayfa. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 258 · Sayfa: 787-790
Prof. Karpat'ın Brill yayınları arasında çıkan bu son eseri, siyaset, edebiyat ve dış ilişkiler başlıkları altında toplanmış 25 makaleden oluşmaktadır. Makalelerin hemen tamamı 1923 sonrasında ve ağırlıklı olarak da 1950 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşanan sosyo-ekonomik ve politik değişim sürecini konu almaktadır. Bu alanın duayenleri arasında yer alması, son on yıllarda büyük değişim geçiren Türkiye siyaseti ve kültür dünyası hakkında yazarın tespitlerinin ilgiyle okunması için başlı başına yeterli bir sebep olsa gerektir. Nitekim yazar Türkiye'de bilimsel açıdan analizi çok az yapılmış olan 1960 sonrası siyasi gelişime dair çok ilginç bazı tespitlerine giriş kısmında değinmektedir.

İlhanlı Tarihine Ait Yeni Bir Kaynak: Târih-i Vassâf'ın Müellif Nüshası

Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 258 · Sayfa: 501-522 · DOI: 10.37879/belleten.2006.501
Tam Metin
Ortaçağ İran tarihi araştırmacıları Vassâf tarihinin siyasi, sosyal ve iktisadi tarih araştırmalarındaki önemini iyi bilirler. Bunun yanında, hiç kuşku yok ki, bu değerli kaynağın tarih araştırmalarında kullanımının nedenli güç olduğunu da takdir ederler. Müellif, son derece süslü bir üslupla kaleme aldığı eserini, Arapça-Farsça kıssa ve şiirlerle süslemiş ve kullandığı nesri, kendisinden sonraki müelliflerin pek çoğunun taklit edeceği, ama hiçbirinin erişemeyeceği bir noktaya taşımıştır. Bu özelliği ile eser, kendisinden sonraki müellifler üzerinde derin izler bırakmıştır.

Durmaz Koleksiyonu'ndaki Büyük İskender Tetradrahmi Definesi

Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 258 · Sayfa: 479-500 · DOI: 10.37879/belleten.2006.479
Tam Metin
Bu define, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi koleksiyoneri, Sn. Mehmet Durmaz Koleksiyonu'ndadır. 11-42 envanter numaralarıyla kayıtlı bulunan definede, 32 adet gümüş tetradrahmi bulunmaktadır. Sikkelerin büyük çoğunluğunun doğu darphanelerinde, pek azının da batı darphanelerinde basılmış olduğu tespit edilmiştir. Definede, Alexander III (Büyük İskender)'ün kendi döneminde bastırılmış pek az örneğine karşın, definenin çoğunluğunu İskender'in hemen sonrasına ait posthumous (hatıra) İskender sikkeleri oluşturmaktadır.

Avârız and Nüzul Levies in the Ottoman Empire: A Case Study of the Province of Karaman 1620s-1700

Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 258 · Sayfa: 561-588 · DOI: 10.37879/belleten.2006.561
Tam Metin
Basing on firsthand research on original, largely unused Ottoman archival registers (Anadolu ve Rumeli eyâletleri avârizhâne defterleri), this paper intends to examine in a systematic way avâriz and nüzul levies and their rates in the province of Karaman from 1620s to 1700. The focus of this paper will be the development of avâriz and nüzul levies as an alternative major source of regular taxation for the Ottoman government during the seventeenth century. It is a line of research that has so far attracted little attention from scholars despite the fact that there is now more debate on Ottoman socio-economic history generally.This examination will enables us to see for the first time how the avâriz and nüzul rates fluctuated during the seventeenth century down to the level of livas within the Province.

Did the Ottoman Physicians Make Any Contributions to the Medical Science in the Ottoman Empire in the Fourteenth Century (At the Flourishing Period of the Empire)

Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 257 · Sayfa: 155-166
Tam Metin
During the fourteenth century, Ottomans opened madrasa in where they invaded. The first madrasa was founded in Nicosia (Iznik). The second was founded in Brussa. All of them were built to let the people learn religion including in astronomy and mathematics, as it happened in some other places of Anatolia during the Seljukids in the eleventh, twelfth and thirteenth century. They also founded hospitals in the same places. One of them was Yıldırım Hospital in Bursa. It was also served as a medical school. Its first physician was Physician Husnu. The first medical studies in the Ottoman Empire appeared in the fourteenth century. Among them can be mentioned Ishaq b. Murad, Hadji Pahsa, Physician Barakat and Cemal al-Din Aksarayi. Except Aksarayi who was interested in religious science in addition to medicine, they preferred to write in Turkish. Hadji Pasha had works in Turkish and Arabic. Although the other scientists who were interested in mathematics, astronomy, physics and chemistry preferred to write in Arabic or sometimes in Persian, the physicians wrote their works in Turkish.They felt to have to explain why they used Turkish language and said that they wrote their works in Turkish because they wished to understand what they said in their works. Their works were mainly on diseases, their treatments and the drugs which were used during the treatment of the illnesses.

Türkiye Selçukluları Döneminde ve Sonrasında Vefai Tarikatı (Vefaiyye) (Türkiye Popüler Tasavvuf Tarihine Farklı Bir Yaklaşım)

Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 257 · Sayfa: 119-154
Sosyal tarihçilik açısından bakıldığında, Türkiye tarihinin Selçuklu ve Osmanlı dönemlerindeki tasavvuf düşüncesi ve hareketlerinin bugüne kadar yeterince biliniyor sanılan, veya daha önce dikkati çekmemiş pek çok konu ve meselesinin aslında pek de iyi bilinmediği veya hiç bilinmediği görülür. Bu çerçevede tarikatların sırf bir tasavvufi teşekkül olmayıp dönemlerinin yalnız dini değil, siyasal, sosyal ve kültürel hayatında önemli roller icra ettikleri, hatta bazılarının bizzat baş rolü oynadıkları dikkati çekmekte gecikmez. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de bazı tarikatların, bir takım sebeplerle diğerlerine nazaran bu yönleriyle öne çıktıkları bir gerçektir. İşte Vefai tarikatı bunların en eskisidir ve her iki dönemde de önemli bir rol oynamıştır(2).

Çeşme - Germiyan Köyü Hellenistik Erythrai Bronz Sikke Definesi

Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 257 · Sayfa: 27-46
Tam Metin
Söz konusu bu define, İzmir İli, Çeşme İlçesi, Germiyan Köyünde, 2002 yılı Mayıs ayında bulunmuş ve Çeşme Müze Müdürlüğü'nce satın alınmıştır. Define, köy içerisinde bir ev inşaatı temeli kazılırken, tesadüfen ortaya çıkmıştır. İnşaat sahibi birkaç para bulmuş ve bunu Köy Muhtarına söylemiş(1), Muhtar da bu durumu Çeşme Müze Müdürlüğü'ne iletmiştir. Çeşme Müze Müdürlüğü sikkeleri gördüğünde bunun bir define buluntusu olduğuna karar vermiş ve derhal burada bir araştırma başlatmıştır. Sikkelerin çıktığı alan iyice araştırıldıktan sonra, bu alandan çıkan toprakların da bir elek marifetiyle elenmesi sağlanmıştır. Bu işlemler sonucunda ve definenin ilk ortaya çıktığında köy halkınca paylaşılmış olanlar da jandarma marifetiyle toplanınca sikke sayısı 228 adet olmuştur (Resim 1, tüm definenin genel görünüşü).

Harezmli Türklerin Anadolu ve Yakındoğu’daki Rolleri ve Tesirleri

Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 257 · Sayfa: 95-118
Tam Metin
Tarihin en önemli hâdiselerinden biri olan Moğol istilâsı ile Yakındoğu'nun ve Anadolu'nun siyasî, sosyo-kültürel ve etnik-kabilevî yapısında önemli bir değişim meydana gelmiştir. Bu istilâ genel olarak Yakındoğu ve Anadolu açısından bir yıkım getirmesine rağmen, Anadolu' nun güney, batı ve kuzey sınırlarındaki uç bölgelerde bir Türkleşme süreci başlatmıştır ki, bu durum Anadolu'da millî bir dönemin başlangıcı gibi müsbet bir tesir ortaya koymuştur. Bu durum Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi için de geçerli olmaktadır. Zira Moğol istilâsı ile birlikte Anadolu'ya gelen Ak-Koyunlu ve Kara-Koyunlu gibi büyük göçebe Türkmen zümreleri XIV. yüzyıldan itibaren bu bölgelerin Türkmeniye olarak adlandırılmasına sebep olacaklardır(1).

The Erythrae Hoard From Germiyan Village, Çeşme

Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 257 · Sayfa: 47-62
The hoard was found in April 2002 in the village of Germiyan in the Çeşme district of İzmir province in western Turkey. It was subsequently acquired by purchase by the. The discovery was made by accident while the foundations for a water supply tank were being dug in the village. Initially 43 coins were uncovered by the workmen, who promptly informed the village headman, and he in turn reported the news to the Çeşme Museum. When staff from the museum arrived, they immediately realized that the coins belonged to a hoard and so initiated a rescue dig and a careful sieving of all the earth that had already been excavated.