5 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Dış Politika 1
- Economy 1
- Ekonomi 1
- First World War 1
- Fiyatlar 1
Türk Dış Temsilciliklerinde Cumhuriyet Kutlamaları (1923-1933)
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2024, Cilt XL, Sayı 109 · Sayfa: 173-238 · DOI: 10.33419/aamd.1480147
Özet
Tam Metin
29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilanı Türkiye’de siyasal alanda köklü bir değişimi ve dönüşümü beraberinde getirmiştir. Türk Milleti’ne idarede kayıtsız şartsız hâkimiyet hakkını teslim eden Cumhuriyet rejimi gelişime açık yönüyle Türkiye’de hayata geçirilen inkılap hareketinin de merkezinde yer almıştır. Gazi Mustafa Kemal ile arkadaşları yeni rejimin varlığını ülkeye ve dünyaya kabul ettirmek ve kökleşmesini sağlamak üzere çetin bir mücadele vermiştir. Bu nedenle özellikle ilk 10 yıllık zaman dilimi içinde icra edilen Cumhuriyet kutlamaları ayrı bir anlam ve önem taşımıştır.
Bu çalışma münasebetiyle yeni rejimin ilk 10 yılında Türkiye’nin Dış Temsilciliklerinde icra edilen Cumhuriyet kutlamaları özgün bilgi ve belgeler ışığında incelenmiştir. Türk diplomatların ev sahipliğinde yabancı diplomatların, önde gelen devlet yetkililerinin, bilim, sanat, edebiyat ve basın dünyasından tanınmış simaların ve Türk tebaanın katılımıyla icra edilen bu etkinlikler Türkiye’de siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel hayatta görülen değişikliklerin ve gelişmelerin ülke dışına aksettirilmesi açısından önem arz etmiştir.
Türkiye’deki Cumhuriyet kutlamalarına ilişkin çokça araştırma varken Türk Dış Temsilcilikleri vasıtasıyla yurt dışında düzenlenen kutlamalara ilişkin müstakil bir çalışmanın olmaması alan yazınında önemli bir eksiklik teşkil etmektedir. Bu çalışma ile söz konusu eksikliği gidermek amaçlanmıştır. Çalışmanın başlıca kaynakları arasında T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi (BCA)’ndeki belgeler, TBMM Zabıt Ceridesi, Resmî Gazete ve Düstur önem arz etmektedir. Bunun yanı sıra Hâkimiyet-i Milliye, Ulus, Cumhuriyet, Akşam, Vakit, İkdam ve Tanin gazetelerinden geniş ölçüde istifade edilmiştir. Konuyla ilgili muhtelif telif tetkik eserler ile güncel süreli yayınlardan da yararlanılmıştır.
Temin edilen bilgiler tasnif ve tahlil edilerek tenkit süzgecinden geçirilmiş ve özgün bir yorumla terkip yoluna gidilmiştir. Bu doğrultuda çalışmada nitel araştırmalarda sıklıkla başvurulan “Doküman Analizi Yöntemi” tercih edilmiştir.
Atatürk Döneminde Şeker Sanayi ve İzlenen Politikalar
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2012, Cilt XXVIII, Sayı 82 · Sayfa: 53-96
Özet
Tam Metin
19. yüzyıldan itibaren endüstriyel bir ürüne dönüşen şeker, halkın temel tüketim maddelerinden biri haline gelmiştir. Şeker, Osmanlı Devleti'nin en çok ithal ettiği ürünler arasında yer almıştır. Devlet tarafından sağlanan teşviklere rağmen, Osmanlı Devleti'nde şeker endüstrisi gelişememiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülke kalkınmasında tarıma ve tarımsal ürünlere dayılı endüstriye öncelik vermiştir. Çıkarılan teşvik yasaları ile 1926 yılında Uşak ve Alpullu'da şeker fabrikaları kurulmuştur. Daha sonra kurulan Eskişehir ve Turhal Şeker Fabrikaları ile Türkiye, ihtiyaç duyduğu şekeri kendi imkânları ile üretir hale gelmiştir. 1926 yılında Şeker İnhisarı İdaresi kurularak, şeker üretimi ve tüketimi üzerinde devletin kontrolü sağlanmıştır. 1930'lü yıllarda dünya piyasalarında şekerin ucuzlamasına rağmen, Türkiye'de şeker fiyatlarının yükselmesi halkın tepkisine neden olmuştur. Hükümet, Viyana Beynelmilel Şeker İstatistik Birliği Şefi Doktor Gustav Mikusch'ı Türkiye'ye davet ederek, şeker üretimi ve sorunları hakkında bir rapor yazmasını istemiştir. 1935 yılında yapılan düzenleme ile Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. kurularak, ülkedeki bütün şeker fabrikaları devletin kontrolüne geçmiştir. Bu çalışmada, Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye'nin izlemiş olduğu şeker politikası ve şeker üretimi, Şeker İnhisar İdaresi, şeker fiyatlarındaki iniş-çıkışlar, Gustav Mikusch Raporu ve Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır.
Atatürk Döneminde Kadın Eğitimi
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt VIII, Sayı 23 · Sayfa: 259-272
Özet
Millî Mücadele'nin çetin günlerinin devam ettiği bir sırada, Atatürk'ü başka bir alanda yeni bir savaşın hazırlıkları içinde buluruz, i Mart 1922 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin III. Toplanma Yılını açarken söylediği: "Kadınlarımızın da aynı derece-i tahsilden geçerek yetişmelerine atf-ı ehemmiyet olunacaktır." cümlesi, kadının eğitimine önem verileceğinin, bir diğer deyişle kadınların eğitimi konusunda "cehaletle savaş"a başlanacağının ilk habercisi gibidir. Doğal olarak o yıllarda "cehalet" yalnız kadınlara özgü bir keyfiyet de değildir. Nitekim Atatürk'ün meşhur İzmir konuşmasında, bu konuda: "Efendiler, memleketimizde cehalet varsa umumîdir. Yalnız kadınlarımıza değil, erkeklerimize de şâmildir." dediği hemen hafızalarımızda canlanıverecektir. Kadın eğitimi geçmişi çok eskilere uzanan, Atatürk döneminde geliştirilen, günümüzde de üzerinde durulan bir konudur. Kadın eğitimindeki uzun geçmişin büyük bir bölümünde analardan kızlarına aktarılan sözlü kültür kazandırma dönemi görülür. Kimi zaman bu eğitime babaların da katılıp kızlarına çağlarının bilimlerini öğretmeye çalıştıktan dikkati çeker. Nitekim ilkin Kutadgu Bilig'de babalann kızlarım eğitmesi gereğine işaret edildiği bilinmektedir.
Birinci Dünya Savaşı'nda ve Atatürk Döneminde Fiyatlar ve Gelirler
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1986, Cilt III, Sayı 7 · Sayfa: 59-84
Özet
Bu makalede Birinci Dünya Savaşı'nda ve Atatürk döneminde fiyatlar ve gelirler üzerinden ekonomik durum incelenmiştir.
Atatürk Dönemi Türk Dış Politikasına Genel Bir Bakış
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt I, Sayı 2 · Sayfa: 451-474
Özet
1919'da Atatürk, Türk Kurtuluş Savaşı'm oluşturmaya başlarken, dünya Birinci Cihan Savaşı ertesi döneme girmekteydi. Bu yeni dönemde uluslararası ilişkilerde, Avrupa'nın rolü azalmakla birlikte, yine de ağırlık merkezini oluşturmaktaydı. Dünya Savaşı, özellikle Avrupa'da büyük yıkıma yol açmıştı. Savaşı galip bitiren tarafın başında yer alan İngiltere ve Fransa da büyük problemlerle karşı karşıyaydı, özellikle Fransa, Savaş'ta uğradığı büyük zararlardan hızla kurtulmak zorundaydı. Yenik devletler, özellikle de Almanya daha da büyük sıkıntılar İçindeydi. Öte yandan, Savaş'ın son yılına kadar Antant tarafında yer almış olan Rusya'da da Sovyet îhtilâli'nin getirdiği sosyal çalkantılar ve iç savaşın acılı günleri yaşanmaktaydı.