3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Crimean Tatars
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Geray Hanedanının Osmanlı Devleti Topraklarında Kalan Maddi İzleri

Belleten · 2021, Cilt 85, Sayı 304 · Sayfa: 889-931 · DOI: 10.37879/belleten.2021.889
Tam Metin
Üç buçuk asır boyunca Kırım Hanlığı’na hükümdar veren Geray hanedanı mensupları XVI. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti topraklarında yerleşmeye başlamışlardır. O kadar ki, XVIII. yüzyılda bu geniş hanedanın Osmanlı topraklarında yaşayan mensuplarının sayısı Kırım’da kalanların çok üzerine çıkmıştır. 1783’te Kırım Hanlığı’nın Rusya tarafından ortadan kaldırılmasını müteakip, Kuzey Kafkasya’ya yerleşenler dışında Geray hanedanı mensuplarının büyük çoğunluğu Osmanlı Rumelisi’nde toplanmıştır. Osmanlı topraklarında yaşayan Geraylar burada geçirdikleri yüzyıllar içinde orada doğmuş, ölmüş ve sayısız mimarî eserler inşa ettirmişlerdir. Bu makalemiz bu coğrafyada Geraylardan kalabilen eserlerin bir dökümünü vermeyi amaçlamaktadır. Eski Osmanlı topraklarında Geraylardan geride kalan maddi izlerin büyük çoğunluğu mezar taşları olup, diğerleri iki türbe, bir köprü, bir çeşme, iki konak ile hamam, saray ve savunma kulesi kalıntılarından oluşmaktadır. Bunlar bugünkü Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan arazilerine dağılmış durumdadır. Muhakkak ki, günümüze ulaşabilen bu eserler bir zamanlar mevcut olanların çok küçük bir kısmından ibarettir. Söz konusu maddi izlerin tamamına yakını gayet harap ve restorasyona muhtaç durumdadır. Bununla birlikte, bu hanedan mensuplarının kendi vatanları olan Kırım’daki maddi izlerinin maruz bulunduğu muazzam tahribat göz önüne alındığında eski Osmanlı topraklarında kalabilen bu nispeten az sayıdaki izlerinin ve onların muhafazasının tarihî açıdan çok büyük önemi haiz olduğu ortaya çıkmaktadır.

Kırım Tatar Türkülerinde 1904-1905 Rus-Japon Savaşı’nın Yansımaları

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2020, Sayı 49 · Sayfa: 67-86 · DOI: 10.24155/tdk.2020.128
XIX. yüzyılın sonlarında Avrupa'nın en güçlü devletleri Çin üzerindeki nüfuzlarını arttırarak bu ülkenin bazı bölgelerini kendi denetimleri altına almaya çalışmışlardır. XIX. yüzyılın sonu - XX. yüzyılın başında İngiltere, Fransa ve Almanya'nın Çin topraklarındaki etki alanları nihai hâlini almıştı. Bu dönemde Çin neredeyse yarı sömürge hâline gelmişti. Çin üzerindeki bu mücadeleye Pasifik Okyanusu'nda buz tutmayan bir limana sahip olmaya çalışan Rusya İmparatorluğu da katılmıştı. Rusya'nın esas çıkarları Çin'in Mançurya bölgesinde yoğunlaşmıştı. Bu durum Japon İmparatorluğu'nun çıkarları için uygun değildi. Böylece, Çin'in Mançurya bölgesi iki ülke çıkarlarının çatıştığı bir yer hâline gelmişti. Bunun neticesinde 1904 yılının başında iki ülke arasında, tarihte 1904-1905 Rus-Japon Savaşı adıyla bilinen savaş meydana gelmişti. Bu tarihte Rusya İmparatorluğu Japonlarla savaşmak üzere ülkenin farklı bölgelerinde yaşayan binlerce askeri Uzak Doğu'ya göndermiştir. Bu askerlerin içinde Rusya İmparatorluğu sınırları dâhilinde yaşayan pek çok Türk-Müslüman da vardı. Onların arasında önemli ölçüde Kırım Tatar askerleri de bulunmaktaydı. Japonların galibiyeti ile sonuçlanan bu savaş sırasında yaşananlar Kırım Tatar halk edebiyatı ürünlerine, özellikle de türkülere konu olmuştur. Bu türküler ilk kez Aleksey Olesnitskiy ve Aleksandr Samoyloviç gibi araştırmacıların çalışmalarında yer almıştır. Türkülerde Rus-Japon Savaşı sırasında yaşananlar bütün canlılığıyla yansıtılmıştır. Bu çalışmamızda, bir sözlü edebiyat ürünü olan Kırım Tatar türkülerinde anlatılan söz konusu olaylar tarihî bilgiler ışığında değerlendirilmiştir.

1944 SÜRGÜNÜ SONRASI ÖZBEK TÜRKÇESİNDEN KIRIM TATAR TÜRKÇESİNE GEÇEN KELİMELER ÜZERİNE BİR İNCELEME

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 47 · Sayfa: 195-227
18 Mayıs 1944'te vatanlarından topyekûn sürgün edilen Kırım TatarTürklerinin büyük bir kısmı 1990'lı yıllara kadar Özbekistan topraklarındayaşamaya mecbur tutulmuştur. 1979 yılında Sovyet yönetimi, vatanlarınagruplar hâlinde dönmeye çalışan Kırım Tatarlarını durdurmak amacıylaÖzbekistan'ın Kaşkaderya bölgesindeki iki kasabaya Kırım Tatarlarınıyerleştirerek bu bölgeye özerklik statüsünün verilmesini bile tasarlamıştı.Fakat Kırım'a dönmek için mücadele eden Kırım Tatarları tarafındanbu teklif kabul görmemiştir. Özbekistan'da yaşayan Kırım Tatarlarınınbüyük çoğunluğu Taşkent, Semerkant, Kattakurgan, Bekabbat, Çırçık,Fergana, Namangan, Andican gibi şehirlerde ve çevrelerinde bulunmaktaydı.Günümüzde Kırım'da yaşayan Kırım Tatarlarının ekseriyeti yurtlarınaancak 1987'den sonra dönebilmiştir. Bu uzun süre zarfında kendilerigibi Türk ve Müslüman olan Özbeklerle bir arada yaşayan Kırım TatarlarınınÖzbek ve genel olarak Orta Asya kültürünün etkisi altında kalmalarıkaçınılmazdı. Bunun örneklerini günümüzde Kırım'da yaşayan KırımTatar halkının hayatında görmekteyiz. Bu çalışmamızda sürgünden yurtlarınadönebilen Kırım Tatarlarının yazılı kaynaklarına ve günlük konuşmalarınaÖzbekçe ve Özbekçe yolu ile girmiş alıntı kelimeler tespit edile-rek, onların etimolojik özellikleri üzerinde durulmuştur. Böylece, 1944-1990 yılları arasında Özbek Türkçesinin hâkim olduğu topraklarda, sürgündönemi sonrasındaysa yeniden öz yurdunda, fakat artık Rus dilininkonuşulduğu bir ortamda yaşatılan Kırım Tatar Türkçesinin günümüz sözvarlığı sorununa dikkat çekilmektedir. Araştırmada toplam 29 tane kelimeörnek gösterilmiştir. Bu kelimelerden mantı, samsa, lağman, parvarda,nişalda, sumalâk, şırçay, çakki, zağara (nan), mastava gibi kelimeler yemekadları; cugara tahıl bitkilerinin adı; lağlı, çavgun, dastarhan, çorpaya(çarpaya), söri, ketmen (ketman), körpaça, çapan gibi kelimeler eşyaadları; paxta, ğuzapaya, kurak kelimeleri pamukçuluk terimleri; haşar,çataq, tayyar, çarçamaq, hop, hay, mayli gibi kelimler de değişik kavramlarile ilgilidir.