4 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Kırım Tatar Türkülerinde 1904-1905 Rus-Japon Savaşı’nın Yansımaları
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2020, Sayı 49 · Sayfa: 67-86 · DOI: 10.24155/tdk.2020.128
Özet
XIX. yüzyılın sonlarında Avrupa'nın en güçlü devletleri Çin üzerindeki nüfuzlarını arttırarak bu ülkenin bazı bölgelerini kendi denetimleri altına almaya çalışmışlardır. XIX. yüzyılın sonu - XX. yüzyılın başında İngiltere, Fransa ve Almanya'nın Çin topraklarındaki etki alanları nihai hâlini almıştı. Bu dönemde Çin neredeyse yarı sömürge hâline gelmişti. Çin üzerindeki bu mücadeleye Pasifik Okyanusu'nda buz tutmayan bir limana sahip olmaya çalışan Rusya İmparatorluğu da katılmıştı. Rusya'nın esas çıkarları Çin'in Mançurya bölgesinde yoğunlaşmıştı. Bu durum Japon İmparatorluğu'nun çıkarları için uygun değildi. Böylece, Çin'in Mançurya bölgesi iki ülke çıkarlarının çatıştığı bir yer hâline gelmişti. Bunun neticesinde 1904 yılının başında iki ülke arasında, tarihte 1904-1905 Rus-Japon Savaşı adıyla bilinen savaş meydana gelmişti. Bu tarihte Rusya İmparatorluğu Japonlarla savaşmak üzere ülkenin farklı bölgelerinde yaşayan binlerce askeri Uzak Doğu'ya göndermiştir. Bu askerlerin içinde Rusya İmparatorluğu sınırları dâhilinde yaşayan pek çok Türk-Müslüman da vardı. Onların arasında önemli ölçüde Kırım Tatar askerleri de bulunmaktaydı. Japonların galibiyeti ile sonuçlanan bu savaş sırasında yaşananlar Kırım Tatar halk edebiyatı ürünlerine, özellikle de türkülere konu olmuştur. Bu türküler ilk kez Aleksey Olesnitskiy ve Aleksandr Samoyloviç gibi araştırmacıların çalışmalarında yer almıştır. Türkülerde Rus-Japon Savaşı sırasında yaşananlar bütün canlılığıyla yansıtılmıştır. Bu çalışmamızda, bir sözlü edebiyat ürünü olan Kırım Tatar türkülerinde anlatılan söz konusu olaylar tarihî bilgiler ışığında değerlendirilmiştir.
1944 SÜRGÜNÜ SONRASI ÖZBEK TÜRKÇESİNDEN KIRIM TATAR TÜRKÇESİNE GEÇEN KELİMELER ÜZERİNE BİR İNCELEME
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 47 · Sayfa: 195-227
Özet
18 Mayıs 1944'te vatanlarından topyekûn sürgün edilen Kırım TatarTürklerinin büyük bir kısmı 1990'lı yıllara kadar Özbekistan topraklarındayaşamaya mecbur tutulmuştur. 1979 yılında Sovyet yönetimi, vatanlarınagruplar hâlinde dönmeye çalışan Kırım Tatarlarını durdurmak amacıylaÖzbekistan'ın Kaşkaderya bölgesindeki iki kasabaya Kırım Tatarlarınıyerleştirerek bu bölgeye özerklik statüsünün verilmesini bile tasarlamıştı.Fakat Kırım'a dönmek için mücadele eden Kırım Tatarları tarafındanbu teklif kabul görmemiştir. Özbekistan'da yaşayan Kırım Tatarlarınınbüyük çoğunluğu Taşkent, Semerkant, Kattakurgan, Bekabbat, Çırçık,Fergana, Namangan, Andican gibi şehirlerde ve çevrelerinde bulunmaktaydı.Günümüzde Kırım'da yaşayan Kırım Tatarlarının ekseriyeti yurtlarınaancak 1987'den sonra dönebilmiştir. Bu uzun süre zarfında kendilerigibi Türk ve Müslüman olan Özbeklerle bir arada yaşayan Kırım TatarlarınınÖzbek ve genel olarak Orta Asya kültürünün etkisi altında kalmalarıkaçınılmazdı. Bunun örneklerini günümüzde Kırım'da yaşayan KırımTatar halkının hayatında görmekteyiz. Bu çalışmamızda sürgünden yurtlarınadönebilen Kırım Tatarlarının yazılı kaynaklarına ve günlük konuşmalarınaÖzbekçe ve Özbekçe yolu ile girmiş alıntı kelimeler tespit edile-rek, onların etimolojik özellikleri üzerinde durulmuştur. Böylece, 1944-1990 yılları arasında Özbek Türkçesinin hâkim olduğu topraklarda, sürgündönemi sonrasındaysa yeniden öz yurdunda, fakat artık Rus dilininkonuşulduğu bir ortamda yaşatılan Kırım Tatar Türkçesinin günümüz sözvarlığı sorununa dikkat çekilmektedir. Araştırmada toplam 29 tane kelimeörnek gösterilmiştir. Bu kelimelerden mantı, samsa, lağman, parvarda,nişalda, sumalâk, şırçay, çakki, zağara (nan), mastava gibi kelimeler yemekadları; cugara tahıl bitkilerinin adı; lağlı, çavgun, dastarhan, çorpaya(çarpaya), söri, ketmen (ketman), körpaça, çapan gibi kelimeler eşyaadları; paxta, ğuzapaya, kurak kelimeleri pamukçuluk terimleri; haşar,çataq, tayyar, çarçamaq, hop, hay, mayli gibi kelimler de değişik kavramlarile ilgilidir.
Kırım Hanlığı Kadı Sicilleri Bulundu
Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 227 · Sayfa: 165-190
Özet
Tam Metin
Kırım'ı istilâ eden Rus ordularının Hanlık merkezi Bahçesaray'da Kırım Tatar Kültürüne ait eserleri, bu arada kütüphane ve arşivleri kasden yaktıkları biliniyor. Fakat yine de bazı arşiv koleksiyonlarının ve kitapların bu tahriplerden kurtulup günümüze kadar geldiği anlaşılıyor. Bu kalıntılardan, St. Petersburg'da Etnografya Müzesi Türk-Tatar bölümünde, Kırım kadı mahkeme sicillerininin saklandığı uzun zamandan beri biliniyorsa da, bu arşiv üzerinde şimdiye kadar esaslı bir araştırma yapılamamıştır. Bu belge koleksiyonunu St. Petersburg'da görmüş olan rahmetli Prof. Bekir Çobanzâde, Okuv İşleri dergisinin no. 4-5'de yayınladığı "Okuv İşlerinde Ameliyat ve Nazariyat: Leningrad'da Kırım Hazineleri" adlı yazısında bu arşivden kısaca haber vermiştir.
İsveç'te Türkoloji
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 125-136 · DOI: 10.37879/belleten.1980.125
Özet
Tam Metin
İsveçliler'in çeşitli Türk halkları ile ilk ilişkileri çok eski çağlarda başlar. Daha Vikingler devrinde İsveçliler'in, Güney Rusya ile - Volga Irmağı'nın suladığı ve kuşkusuz, daha doğuya doğru uzanan bölgeyle - ticari ilişkileri vardı 1. Birçok doğulu ve İlkçağ yazarlarınca aşağı yukarı güvenilir bir takım bilgiler verilmekle beraber, bu devre ilişkin hiç bir belge saklanmamıştır. XVI. yüzyıldan başlayarak İsveç, Kırım Tatarları ile sürekli temaslara geçmiştir. İsveç Kralının bir Tatar heyetini Stockholm'de (1579) kabul edişi, bu temasların ilk kanıtı olmuştur 2. Bu temaslara kimin önayak olduğunu saptamak güçtür. Ancak şurası muhakkak ki, İsveçliler ve Kırım Tatarları, Rus devletinin giderek daha çok artmış olan gücüne karşılık, askeri - siyasal işbirliği sayesinde bir güç oluşturmak gibi ortak çıkar gütmüşlerdir. İsveç ile Kırım arasındaki diplomatik ilişkiler yavaş yavaş daha çok canlanmış ve karşılıklı heyet ziyaretleri, o devir için, yeterince düzenli bir nitelik taşımaya başlamıştı.