5 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Doğu
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

XV. ve XVI. Yüzyıllarda Karadeniz'in Kuzeyinde Doğu Mallarına Dair

Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 274 · Sayfa: 719-744 · DOI: 10.37879/belleten.2011.719
Tam Metin
XVI. yüzyılda Akdeniz ticareti yeni keşiflerden ötürü zayıfladı. Özellikle yüzyılın ortalarında Avrupalı tüccarlar eski yollara nazaran yeni yolları kullanınayı tercih ettiler. Bundan ötürü Akdeniz devletleri, bu arada doğu bölgeleri, tedricen ticari etki ve güçlerini kaybettiler. Fakat bunun aksine kuzey ülkeleri, özellikle de Rusya, zaman içinde Doğuyla olan ticaretini artırdı. Pek çok doğu malı kervan ve deniz yollarıyla kuzey ülkelerine taşındı. Doğu kentleri pek çok malda tekel güçtü. Bundan ötürü kuzey bölgeleri doğuya mahkum durumdaydılar. Fakat zaman içinde bazı kuzey ülkeleri bu ticaretten önemli gelirler elde etmeye başladılar. Özellikle de Rusya bunda çok başarılıydı. Rusya, İngiltere ve diğer ülkelere doğu mallarını XVI. yüzyılın ortalarında satmaya başlamıştı. Rus tüccarlar ve doğal olarak da Moskova Büyük Knezliği bu ticaretten ötürü ekonomik durumlarını güçlendirdiler· Yine de bu kazanç Doğu'nun kazancından daha yüksek değildi. Bundan daha önemlisi bu ilişkiler, Akdeniz'deki ticaretin yeni durumu nedeniyle doğu kentleri için adeta taze kandı.

A.N. GARKAVETS, G. SAPARGALIYEV, TÖRE BİTİĞİ. Kıpçaksko-Polskaya Versiya Armyanskogo Sudebnika i Armyano-Kıpçakskiy Protsessualnıy Kodeks. Lvov, Kamenets-Podolskiy, 1519-1594. Almatı, "Deşt-i Kıpçak", "Baur", 2003, 792 s. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 258 · Sayfa: 791-796
Rusya'da "Polovtsı", Orta Avrupa'da "Kumanlar" ve Doğuda "Kıpçaklar" olarak bilinen Türk boyunun adı, bin iki yüz seneden fazla bir zaman önce çeşitli dillerde yazılan eserlerde geçmeye başlamıştır. İslam tarihçileri ve coğrafyacıları ile Rus vakanüvisleri bu Kıpçak-Kumanları, Kara Deniz'in kuzeyindeki Bozkıra Deşt-i Kıpçak=Kıpçak Bozkırı adını veren çok kalabalık ve güçlü bir kavim olarak kaydetmişlerdir. X. yüzyılın ortalarında İrtiş boylarında yaşayan bazı Kıpçak boyları, diğer Türk boylarının tarihinde olduğu gibi, Doğuda meydana gelen bazı siyasi oluşumların etkisi ile Batı istikametinde yer değiştirmek zorunda kalmışlardır.

Antalya’da Basın Hayatı (1920-1949)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 323-346
Antalya'da basın hayatı, 1920 yılında Haydar Rüştü (Öktem) Beyin, "Antalya'da Anadolu" isimli gazeteyi yayınlaması ile başlamıştır. Bu gazete, Millî Mücadele süresince önemli görevler yerine getirmiştir. Antalya İl'inin merkezinde, "Antalya'da Anadolu" gazetesini, daha bir çok gazete ve derginin yayını takip etmiştir. Bunun yanında, incelediğimiz dönemde (1920-1950), Antalya'nın ilçelerinden birisi olan Alanya'da da, bir gazetenin yayınlandığım görmekteyiz. Ancak, Antalya'da yayınlanan gazete ve dergilerin, büyük bir çoğunluğu kısa süreli olmuştur. Antalya'da yayın ha¬yatının başladığı dönemden günümüze, sadece, "Antalya Gazetesi" ile, daha geç dönemde yayınlanmaya başlayan "İleri Gazetesi" gelebilmiştir. Antalya'da gazete ve dergiciliğin yanında, matbaacılık sektöründe de fazla bir ilerleme görülmemiş ve uzun yıllar bir matbaa, halkın ihtiyacına cevap vermeye çalışmıştır. 1940'11 yıllarda ise, matbaa sayısında bir artış meydana gelmiştir. Böylece bütün olumsuz şartlara rağmen, Antalya'da yayınlanan gazete ve dergiler, millî kültürün gelişmesine önemli katkılar sağlamıştır.

Peyami Safa ’nın Romanlarında Aydınlar

Erdem · 2005, Sayı 43 · Sayfa: 185-216
Peyami Safa, ıom anlaıında genellikle Türk toplumunda yaşanan aksaklıkları, batılılaşmanın yol açtığı değerler karmaşasını anlatır. Roman kişileri, özellikle de başkişi konum undakiler söz konusu karmaşadan fazlasıyla etkilenen bireylerdir. Yazar, bunların içinde doğu-batı değerleri, materyalizmidealizm arasına sıkışmış bunalımlı yarı aydınlara ağırlıklı olarak yer vermiştir. Bu kişilerin çoğunluğu başlangıçta gelenekleri bir yana bırakıp yeniye ayak uydurmaya çalışan, o sırada çıkan sorunlara çözüm üretmekte sıkıntıya düşen, mutsuz bireyler olarak görünür. Ama zaman içinde yeniye uyarken eski değerlere gereken özeni göstermeyi öğrenir ve bunalımdan kurtulurlar. Peyami Safa'nın romanlarında ayrıca, bunalımdan çıkmalarında bu kişilere yardım eden bir aydın tipine daha rastlanmaktadır. Ancak söz konusu aydınlar genellikle yalnızca bu yönleriyle ele alınır ve kişilikleri başka yönleriyle tanıtılmaz, özel yaşamları verilmez. Başka bir dikkati çeken nokta da Peyami Safa'nın öteki roman kişilerine eleştirel yaklaşımlarda bulunurken, "yazarın sözcüsü" diyebileceğimiz bu aydınlara hep benimseyici bir tutum takınmasıdır. Onlar âdeta yazarın ele aldığı konularla ilgili iletilerini vermelerini sağlayan birer sözcüdür.

Dağılmış Roma İmparatorluğu’nun Alanında Roma Zihniyetinin İzleri

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 253 · Sayfa: 621-632
Tam Metin
Bu bildiride güdülen amaç, hem Akdeniz dünyasındaki Doğu-Batı, hem de Avrupa'daki Roman(2)-Cermen ayrışması, zihniyetlerin ayrımlaşması ve izlerinin çağlar ötesi kültür çemberlerinde kendini göstermesi üzerine eğilmektir. Konu, dağılmış Roma İmparatorluk alanıyla ilgili olduğundan, Roma'nın bölünmesiyle belirginleşmeye başlayan ayrışma süreci, araştırmanın çıkış noktasını oluşturuyor. Henüz dağılmamış Imperium Romanum tek başına bir Avrupa, Asya veya Afrika imparatorluğu değil, hepsinin birlikteliğini oluşturan bir Akdeniz gücüydü ve Akdeniz birliğinin canlı temsilcisiydi. O zamanlar ortak bir uygarlık çemberini oluşturan Akdeniz dünyası kendi içinde oldum olası çokkültürlü bir yapıya sahipti.