6 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Gravestone
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Şeyh Hayat el-Harrani Türbesi’nin Yeni Bulunan Cenazelik Bölümü ve Kitabeleri

Höyük · 2024, Sayı 13 · Sayfa: 213-236 · DOI: 10.37879/hoyuk.2024.1.213
Tam Metin
Şeyh Hayat el-Harrani Cami ve Türbesi günümüzde Şanlıurfa ili, Harran ilçesinde bulunan Harran antik kenti dış surlarının kuzeybatısındaki mezarlık alanının bitişiğinde yer almaktadır. 2017 ve 2018 yıllarında cami ve türbede gerçekleştirilen restorasyon amaçlı kazı çalışmaları sırasında türbe yapısında cenazelik mekânlarına rastlanmıştır. Ortaya çıkarılan cenazelik mekânları kuzey-güney yönünde yan yana gelecek şekilde üç bölümden oluşmaktadır. Dikdörtgen planlı bu mekânların üzeri beşik tonozla örtülmüştür. Tonozları tuğla örülü olup, bağlayıcı olarak Horasan harç kullanılmıştır. Duvarları düzgün kesme kalker taşı, moloz taşı ve tuğla malzemelerin karışımından meydana gelmektedir. Bu mekânlar bir ön oda ve iki cenazelik odasından oluşmaktadır. Ön odaya basamaklı bir giriş yardımıyla inilmekte, ardından cenazelik odalarına geçilmektedir. Planda numaralandırılan yapılardan 1 no.lu mekânda dört adet mezar tespit edilmiştir. 2 no.lu mekânda ise ölüm tarihi 589H/1193 yılını gösteren Şeyh Yahya Ibn Şebib adında şahideli bir mezar taşı bulunmuştur. Şeyh’in mezar taşı, düzgün kesilmiş kalker taşından olup, dikdörtgen biçimli olarak tasarlanmıştır. Çerçeve içerisinde dört satırlık iyi korunmuş halde Arapça bir kitabe yer almaktadır. Kitabe Eyyübi nesih yazı stiliyle yazılmıştır ve satır aralıkları ince şeritlerle birbirinden ayrılmaktadır Bunların yanı sıra, avluda yapılan kazı çalışmalarında da dört adet mezar yapısı ve kitabeli mezar taşları bulunmuştur. Türbede yapılan kazı çalışmaları cenazeliğin ortaya çıkarılmasını ve türbe sahibi Şeyh Yahya’nın adı ile ölüm yılının tespit edilmesini sağlamıştır. Bu bağlamda çalışmamızda ortaya çıkarılan cenazelik mekânları ile mezar yapıları tanıtılmış ve şahidelerin üzerindeki kitabelerin Arapça’dan Türkçe’ye çevirilerine yer verilmiştir.

TRABZON TAVANLI CAMİ HAZİRESİ 19. YÜZYIL KADIN MEZAR TAŞLARI

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 46 · Sayfa: 91-122
Millî kültürümüzün önemli bir parçasını teşkil eden mezar taşları ve mezarlıklarımız geçmiş ile kurulan bağın nesiller boyu devam eden tanıklarıdır. İnsanın ölümünden sonra onun hatırasını devam ettirmek için dikilen mezar taşları ve mezar yapıları, İslamiyet öncesi Türklerin sahip olduğu, atalar kültünden gelmektedir. İnsanoğlu geçmişten günümüze kendi kültürel birikimi doğrultusunda ölümü her zaman farklı şekillerde yorumlamıştır. Ölen insanlar için mezar yapısı üzerine taş dikmek binlerce yıldır devam eden bir geleneğin ürünüdür. Mezarların topluca bulunduğu açık alanlar şeklinde nitelendirilen mezarlıkların yanı sıra cami veya türbe avlusunda parmaklık ya da duvarlarla çevrili hazirelerde yer alan mezar taşları, ölünün gömüldüğü yerin bilinmesi ve kimliğini göstermek amacıyla dikilmiştir. Mezar taşları yapıldıkları dönemin, çevrenin, inançların, geleneklerin, sanat anlayışının ortak ürünüdür ve tarihî birer belge olarak döneminin sanat anlayışını yansıtır; unvanlar, isimler, meslek grupları, sülale isimleri, ölüm nedenleri gibi çeşitli konular hakkında somut bilgiler vermesi bakımından sosyo-kültürel açıdan da çok yönlü değerlere sahiptir. Osmanlı mezar taşları genel olarak Osmanlı Türkçesiyle yazılmıştır. Ancak erken tarihli mezar taşlarında Arapçanın da kullanıldığı görülmektedir. Çalışmada, sonuç olarak, Trabzon Tavanlı Cami Haziresinde yer alan 19. yüzyıla tarihlenen on dört adet kadın mezar taşı; malzeme, form, teknik, işleniş niteliği, bezeme özellikleri ile kitabe bilgileri bakımından tanıtılmış ve farklı bölgelerdeki Osmanlı mezar taşları karşılaştırılarak bu taşların Türk sanatı içindeki yeri belirlenmeye çalışılmıştır

Karaman Mader-i Mevlana (Aktekke) Camisi Haziresinde Bulunan Mezar Taşları

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 44 · Sayfa: 297-343
İçinde, Hz. Mevlana'nın annesi Mümine Hatun'un, kardeşi Alaeddin Bey'in ve bir kısım çelebinin mezarları bulunan Karaman Aktekke Camisi'nin haziresinde 34 tanesi kitabeli olmak üzere, toplam 82 mezar taşı bulunmaktadır. Bu makalenin amacı bu kültür mirasının okunup değerlendirilmesidir. Bazıları kırık veya yıpranmış durumda olan 82 mezar taşı yerinde görülmüş, okunmuş ve fotoğrafları çekilmiştir. Mader-i Mevlana (Aktekke) Camisi haziresinde bulunan en eski tarihli mezar taşı, hicri 775 (m. 1374.) yılana aittir. Mezar taşlarından 5 tanesi, tam tarihlidir. 6 adet mezar taşında her hangi bir tarih kaydı yoktur. 25 mezar taşının kitabesi sülüs, 8 mezar taşının kitabesi talik ve bir mezar taşının kitabesi rik'a ve Latin alfabesi ile yazılmıştır. Haziredeki mezar taşlarının 5 tanesinde dil Arapça, 29 tanesinde Türkçedir.

Mankalya Esma (Han) Sultan Camii Haziresi Mezartaşı Kitabeleri

Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 389-420
Bu çalışma, Romanya'nın Dobruca Bölgesi Mankalya şehrinde bulunan Esma Sultan Camii haziresinde bulunan mezar taşı kitabelerinin çözümlemesini içermektedir. XVI. Yüzyıl Osmanlı eseri olan cami, 2008 yılında restore edilmiş ve bu esnada hazirenin düzenlemesi ve mezar taşı kitabelerinin çözümlemesi tarafımızdan gerçekleştirilmiştir. Bölgenin bir Türk yurdu olduğunu belgelemesi bakımından bu mezar taşlarının önemi büyüktür. Bu sebeple korunması ve yeni nesillere tanıtılması gerekmektedir. Mankalya (Romence Mangalia), Romanya'nın Dobruca bölgesinin Karadeniz kıyısında yer alan bir liman şehridir. Şehirde önemli miktarda Türk ve Tatar azınlık mevcuttur. XVI. yüzyılda yapılan Esmâ Sultan Camii, Romanya'daki en eski Osmanlı camisidir. Bugün câminin kitâbesi kayıp durumdadır. Bahçesine son yıllarda asılmış olduğu anlaşılan tabelada "Esmahan Sultan" şeklinde yazılan isim, Osmanlı arşiv belgelerinde Esmâ Sultan şeklinde kayıtlıdır. Esma Sultan, İkinci Sultan Selim'in kızı ve Sokullu Mehmet Paşanın eşidir. Kendisinin kurucusu olduğu vakıflar ve hizmetleri ile ilgili yüzlerce arşiv belgesi mevcuttur. Adının Mankalya'daki cami ile birlikte zikredildiği bir belgede ifade aynen şöyledir: "Mankalya'da Esma Sultan Camii'. Bu yüzden biz galatı meşhur olduğu şekliyle değil, arşivdeki bilgiye göre Esma Sultan Camii adıyla yazıyoruz.

Ahmet Metin ve Şirzad Romanının Sultan II. Abdülhamit'e Takdimi ve Bir Maruzat

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2004, Cilt 52, Sayı 2 · Sayfa: 1-8
Muallim Nacinin genç denilebilecek bir yaşta vefat etmesi, kayın pederi Ahmet Midhat ve devrin padişahı Sultan Abdulhamit'i derinden sarsar. Abdulhamit, cenaze masraflarını kendi ödeneğinden karşılanmasını ve Naci'nin Sultan 11. Mahmut'un türbesinin bulunduğu hazireye gömülmesini emreder. Osmanlı Sultanı'nın bu ilgisi, Ahmet Midhat'ın kederini bir nebze olsun hafifletmiştir. Aradan bir müddet geçer ve Hace-i Evvel, o zaman itibariyle en son kaleme aldığı Ahmet Metin ve Şirzad romanını Abdulhamit'e takdim eder. Bu eser vesilesiyle de Muallim Naci'ye bir mezar taşı dikilmesine izin verilmesini, Sultan'dan istirham eder. Ahmet Midhat'ın bu maruzatı, sanatkarlara büyük kıymet veren Abdulhamit tarafından uygun görülür. Mezar taşının masrafları Padişah tarafından karşılanır ve Muallim Naci'nin bugünkü mezar taşı dikilir.

II. Bâyezıd Hazîresinde Sandukalı Mezar Taşları

Erdem · 2004, Sayı 41 · Sayfa: 147-162
Bu çalışmada, İstanbul II. Bâyezid Camiî hazîresindeki sandukalı mezar taşları ve süslemeleri incelen-miştir. İncelemede sanduka türleri, süslemeleri ve malzemeleri dikkate alınmış, fotoğraflar çekilerek belgelen-miştir. Ayrıca kitabe metinleri çözülmüş, merhumun mesleği ile sandukası arasında bağ kurulmuştur.