14 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Hindistan
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

I. Dünya Savaşı’nda Hindistan’ın Kuzey Batı Sınır Eyaleti’nde İngiliz Karşıtı Hareketler ve Osmanlı Devleti’nin Etkisi

Belleten · 2022, Cilt 86, Sayı 307 · Sayfa: 1035-1076 · DOI: 10.37879/belleten.2022.1035
Tam Metin
Kuzey Batı Sınır Eyaleti, İngiltere’nin Hindistan yönetimi tarafından 1901’de oluşturulmuş idari taksimatın bir parçasıdır. Bugün Pakistan sınırları içerisinde kalan ve Afganistan’a sınır olan Kuzey Batı Sınır Eyaleti I. Dünya Savaşı yıllarında İngiltere’nin savaş mobilizasyonunu zorlaştırıcı kimi isyan ve girişimlerinin parçası olmuştur. İngiltere bu bölgedeki hareketlerin güçlenmesini engellemek için bölgeyi takip ederek Kuzey Batı Sınır Eyaleti’ndeki kabileleri ve onların liderlerinin sadakatlerini sağlamaya çalışmıştır. Kuzey Batı Sınır Eyaleti’ndeki İngiliz karşıtı faaliyetleri iki temel faktörün güçlendirdiği tespit edilmiştir: İlki 19.yüzyılın son çeyreğinden itibaren güçlenen İngiliz karşıtı cihatçı faaliyetler kapsamındaki girişimler, ikincisi ise Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesiyle birlikte ilan edilen cihad-ı ekber kapsamında İngiltere’ye karşı savaşmaya davet edilmeleridir. Kuzey Batı Sınır Eyaleti Türk-Alman propagandasına iki yönden hedef olmuştur. Bunlardan ilki İran ve buradan Afganistan üzerinden yönelen propaganda ve ajitasyondur. Afganistan ile Hindistan arasındaki Kuzey Batı Sınır Eyaleti, Afgan Emirliği ve Emirliğin yönetimindeki sahada faaliyet gösterilerek Panislamik bir hareket kışkırtılmaya çalışılmıştır. İkincisi ise Hindistan olmuştur. Türk-Alman propagandası Kuzey Batı Sınır Eyaleti’ne Hindistan üzerinden de ulaşmaya çalışmıştır. Dahası Kuzey Batı Sınır Eyaleti’ne yönelik propaganda girişimlerinin İran ve buradan da Afganistan’a yöneltildiği de görülmüştür. I. Dünya Savaşı’nda İngilizlere karşı zaman zaman yükselişe geçen kabilelerin motivasyonları ve arka plandaki bağlantıları bu çalışma kapsamında ele alınmıştır. Çalışmanın kaynaklarını başta İngiliz arşiv kayıtları olmak üzere Türk arşiv kayıtları ve telif-tetkik eserler oluşturmaktadır.

Hintli Bir İktisatçının Tarihte Özgürlük Arayışı: Amartya Sen'in Hindistan'da Türk Hakimiyetine Dair Tespitleri

Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 278 · Sayfa: 89-108
Hindistanlı bir iktisatçı olan Amartya Sen'in eserleri değişik zamanlara ve mekanlara nüfûzu açısından dikkate değerdir. İktisadî kalkınma hakkındaki yazılarında Amartya Sen, sık sık imparator Ashoka ve Ekber Şah gibi Hindistan hükümdarlarına değinmektedir. Ona göre, Ashoka ve Ekber Şah'ın bu devasa ülkede her inançtan insana hitap eden dinî tesamüh siyaseti, modern Hindistan'ın oluşumuna büyük katkıda bulunmuştur. O, günümüzde iktisadi kalkınma teorisi ve pratiği ile ilgilenenlerin Hindi hükümdarların uygulamalarından çok şey öğrenebileceği iddiasındadır. Bu makalede, Amartya Sen'in Gazneliler ve Babürlülerle ilgili fikirleri çağdaş birincil kaynaklar ışığında değerlendirilecektir.

Peyvend-i Siyaset ve Ferheng der Asr-ı Zevâl-i Timurlyân ve Zuhur-i Safevlyân

Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 274 · Sayfa: 971-974
Seferleri ve zaferleri sonunda Timur'un şöhreti bütün dünyada yayılarak, asırlarca bir dehşet siması ve efsanevi bir kahraman olarak yaşadı. Evet o, göçebe fatihlerin sonuncusudur. Fakat bazı tarihçilerin ifade ettiği gibi, sadece bir eşkıya çetesi reisi veya ele geçirdiği şehirleri yakıp yıkan, insan kellelerinden minareler diktiren bir fatih mi idi? Timur'un gayesi mümkün olduğu kadar ve hattâ kabilse o zamanın dünyasını hakimiyeti altına almaktı. Zamanın tarihçilerinden biri olan "bütün dünya iki hükümdarı n sahip olacağı kadar değerli değildir" sözünü isnad etmektedir. Tahripkarlığına rağmen o, aynı zamanda imarcı idi. Onun zamanında muhteşem bahçeler ve binalar yaptırılmış, yeni yerleşme yerleri kurulup, sulama kanalları açtırılmıştı. Bilindiği üzere İran, Orta Asya ve Hindistan'da İslam mimarisinin en parlak devri Timur ve haleflerinin adı ile sıkı sıkıya bağlıdır. Timur, ticaretin devlet için en büyük gelir kaynağı olduğunun farkındaydı. Ana dili olan Türkçeden başka Farsçayı da biliyordu. Edinmiş olduğu tarih bilgisi ile meşhur İbn Haldun'u bile hayretler içinde bırakmıştı.

Gazneli Ordusunda Görev Alan Hintliler

Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 259 · Sayfa: 833-844
Tam Metin
Gazneli Devleti kurulduktan hemen sonra hükümdarlar Hindistan seferlerine başlamış ve bu kıtadaki insan kaynağından askeri yönde de faydalanmışlardır. Bu konuda önemli bilgiler Prof. Dr. C.E. Bosworth tarafından "Ghaznevid Military Organisation" başlıklı makalesinde ve Gazneliler ile ilgili iki kitabında açıklamıştır. Ancak Prof. Bosworth tarafından verilen bilgilerde bazı eksiklikler göze çarpmaktadır. Biz bu makalemizde hem eksikleri tamamlamaya, hem de bu konudaki olayları hatırlatmaya çalışacağız. Eksiklikleri tamamlarken en önemli kaynağımız ise, Beyhakî'nin Tarih-i Beyhakî adlı eseri olacaktır. Bu eser elimize eksik ulaşmasaydı, muhakkak ki, konumuz hakkında daha etraflı bilgi sahibi olacaktık.

Travellers in Faith: Studies of the Tablighi Jamaat as a Transnational Islamic Movement for Faith Reneval (ed. M. Khalid Masud), Leiden, Brill 2000, XII+261, indeks. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 252 · Sayfa: 581-584
Tebliğ Cemaati Mevlana Muhammed İlyas tarafından 1920'lerde Hindistan'da Delhi yakınlarındaki Mevat'ta başlatılan mütevazı bir tebliğ faaliyetinin zamanla gelişerek dünya çapında bir harekete dönüşmesiyle ortaya çıkmıştır (Hareketin ortaya çıkış tarihi ile ilgili tartışmalar için bk. S. 9). Günümüzde yıllık genel toplantılarına dünyanın her tarafından, bir milyondan fazla cemaat üyesinin katıldığı, bu yönüyle belki de haccın dışında Müslümanların en yüksek katılımının sağlandığı harekettir.

GIYÂSEDDİN ALİ-İ YEZDÎ, Saadetnâme yâ Ruznâme-i Gazavât-ı Hindustan der salha-yi 800-801h., be kûşeş İrec Afşar, nâşir: Miras-ı Mektub bâ hemkâri-i müessese-i Mütalaât-ı Asya-yi Merkezî ve Garbî Danişgâh-ı Karaçi, Tahran 1379(2000), 216 s. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 249 · Sayfa: 567-570
Asker bir hükümdar olan Timur, Arapça şiirleri ve ağır bir üslûpla yazılmış eserlerin inceliklerini anlayamadığından, adına kaleme alınan eserlerde sade ve anlaşılması kolay bir ifade tarzı arzu ediyordu. Ayrıca o da Ortaçağ devlet adamlarında rastlanan bir temayülden, yani başarılarının kaleme alınarak şahsının ebedileşmesi arzusundan yoksun değildi. Bu arzu ile ilgili olarak, seferler sırasında vazifeleri önemli olayları yazmak olan Uygur asıllı ve İranlı bahşı ve katiplerin tuttukları günlüklere dayanarak, edebi bir şekil vermeleri için tanınmış üslûpçu ve münşîler görevlendirilmişti.

PETER JACKSON, The Delhi Sultanate A Polidcal and Military History, Cambridge University Press

Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 245 · Sayfa: 169-174
Delhi Sultanlığı (1206-1526), Türkler tarafından kurulan ve gerek İslam dininin gerekse Türk-İslâm kültür ve medeniyetinin yayılmasında birinci derecede rol oynayarak Ortaçağ Hindistanı'na adeta damgasını vuran bir devlettir. Kuruluşundan 1414 yılına kadar Delhi Sultanlığı'nı Türk kökenli hânedanlar (Muizzîler, Halacîler, Tuğluklular) idare ettiler. Bu dönem aynı zamanda bütün Asya kıtasını kasıp kavuran Moğol istilâsının yaşandığı yıllara rastlar. Türk idareciler Hindistan'da kurdukları bu devleti, içte yaşanan hanedan kavgalarına ve isyanlara rağmen gitgide artan Moğol tecavüzlerine karşı takip ettikleri akıllıca politikalarla korumaları yanında, XIV. yüzyıl başlarında Hindistan gibi çok geniş bir ülkeyi tek elden yönetilen merkezi bir devlet haline getirebilmişlerdi.

Osmanlı İmparatorluğu, Rusya ve Hindistan Üçgeninde İngiltere'nin Boğazlar Politikası

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 237 · Sayfa: 559-596
Tam Metin
Ülkelerin çıkarları ve bu çıkarlarıyla ilgili hedefleri, onların diğer ülkelerle ilişkilerinde, özel birtakım politikaların geliştirilmesini gerekli kılar. Politikalar, bir ülkenin ulusal çıkarlarına ve içinde bulunduğu uluslararası ortama göre oluşturulur ve bu çerçevede yürütülür. Öyle ki, her politikanın bir doğuş sebebi, bir yaşam süresi, bir de sonu olduğu söylenebilir. Tarihçinin başlıca görevlerinden birisi de, belirli bir politikanın neden ve niçin doğduğunu tesbit etmek ve bu politika terk edilinceye, ya da başka bir politikaya dönüşünceye kadar gelişmesini takip etmektir. Bu görüşten hareketle, çalışmamızda belirlenen temel hedef, İngiltere'nin Türk Boğazlarına yönelik politikalarının, doğuşundan son bulduğu noktaya kadar geçen süredeki gelişmesini, -ki bu bütün bir ondokuzuncu yüzyılı ve yirminci yüzyılın ilk çeyreğini kapsamaktadır- belirli etkenler ve değişkenler çerçevesinde incelemektir.

Delhi Türk Sultanı Alâeddîn Muhammed-Şâh Halacî'nin Hindistan'daki Seferleri

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 747-778
Tam Metin
Türkler'in tarih boyunca kurduğu önemli devletlerden birisi de İslâm dininin Hindistan'da yayılmasında büyük rolü olan Delhi Sultanlığı (1206-1526)'dır. Milâdî 1414 tarihine kadar Delhi Sultanlığı, Türk kökenli hânedanlar tarafından idare edilmiştir. Bunlar; Muizzîler (1206-1290), Halacîler (1290-1320), Tuğluklular (1321-1413)'dır. Sultanlığın kurucusu Kutbeddîn Aybeg (1206-1210), Gazneliler'in çöküşünden sonra Afganistan'da hüküm süren Gurlu hükümdarlarından Muizzeddîn (Şihâbeddîn) Muhammed (1173-1206)'in gulâmı ve önde gelen kumandanlarından birisi idi. Gurlular'ın 1192'de müttefik Hindû racalarına karşı kazandığı Tarain (Triori) zaferi, Müslüman Türkler'in Hindistan'a yaptıkları akınlara hız kazandırmış ve kuzey Hindistan'da Türk idaresinin kurulmasının ilk adımını oluşturmuştur.

Türk İstiklal Savaşı ve Hindistan Müslümanları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 37 · Sayfa: 77-88
Yirminci yüzyılın başlarında bütün insanlığın büyük bir cihan savaşının galiplerine boyun eğdiği ve bir yazarımızın deyişiyle tüm dünyanın bir Roma sirkini andırdığı sırada ortaya çıkan iki istikâl mücadelesinin birbirini etkilediği ve aradaki muazzam mesafeye rağmen adeta iç içe girdiği görülür. Bunlardan birincisi Mustafa Kemal'in önderliğinde Türklerin, İkincisi de Hindistan Müslümanlarının başlattıkları mücadeledir.