4 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
Ahmed Yesevî’nin Düşünce Sisteminde Hoşgörü ve Kültürel Çoğulculuk
Erdem · 2020, Sayı 79 · Sayfa: 1-20 · DOI: 10.32704/erdem.838405
Özet
Anadolu kültürü, çoğulculuk eşitlik, özgürlük ve hoşgörü gibi değerler bakımından zengin bir birikime sahip olmasına karşın, Türkiye toplumunun ve güncel siyasal kurumlarının söz konusu birikimden yeterince yararlandıklarını ve sorunlarına çözüm bulduklarını öne sürmek zordur. Bu zorlukta sanayileşme, kentleşme, uzmanlaşma gibi tarihsel ve toplumsal gelişmelerin yol açtığı yeni toplumsal yapılaşmaların kendi özünden ve değerlerinden uzaklaşılarak var etme idealinin payı olduğunu söyleyebiliriz. Günümüzde farklı dil, din, ırk, mezhep, inanç(sızlık) ve cinsiyet gibi unsurların hızla arttığı bir zaman diliminde, birlikte yaşama, uzlaşma, diyalog, çoğulculuk olarak ifade edilen kavramlar ve Batı’daki tolerans kavramının Türkçe karşılığı olarak kullanılan hoşgörü kavramı üzerindeki tartışmalar Türkiye’de hız kazanmıştır. Ancak açıklamaların, çözüm önerilerinin batılı kaynaklara refarans temelinde kendi kültürel değerlerimizden, tarihimizden ve toplumsal dokumuzdan uzaklaşılarak ele alındığı görülmektedir. Ahmed Yesevî asırlar öncesinde temellendirdiği düşünce sistemiyle Anadolu’nun bütünleşmesine katkı sağlamış “farklılık içinde birlik” idealinin temel dayanak noktalarının nasıl oluşturulacağını bizlere göstermiştir. Türk şeyhi Ahmed Yesevî, “farklılık içinde birlik” idealinin sağlanamadığı bugünün coğrafyasında, insan sevgisi, kültürel çoğulculuk, hoşgörü anlayışı sayesinde Anadolu’nun bütünleşmesini ve İslam’ın üç kıta üzerinde yayılmasını asırlar öncesinde sağladığını görebilmekteyiz. Aynı zamanda kültürel çoğulculuk ve hoşgörü düşüncesinin temellerini, bugünün liberal düşünce geleneği bağlamında bireyin özgürlüğüne bağlı olarak kurgulamaktan ziyade, geleneksel yaşam koşullarına ve kültürlerine uygun olarak toplumsal dayanışma temelinde bir öğreti geleneğini sürdürmesi de önemli bir yol gösterici olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak ne yazık ki günümüz Türk-İslam dünyası mutasavvıf âlimlerini ve onların temel hayat felsefelerini yeterince tanımamaktadır. Kendi kültürel tarihimizden ve toplumsal yapımızdan referans alınarak Anadolu’da kültürel çoğulculuk ve hoşgörü anlayışının nasıl temellendiğini Türk şeyhi Hoca Ahmed Yesevî’nin referans alınarak değerlendirilmesi önem arz etmektedir. Önemli olan sosyolojik bir muhayyele ile her toplumun kendi sorunlarının kendisine özgü yapısının gün yüzüne çıkartılarak analiz edilmesidir. Bundan dolayı, makalede, günümüz Türk dünyasının manevi hayatında derin etkileri olan Türk mutasavvıfı Ahmed Yesevî’nin düşüncesini ve hayat felsefesini tanıtmak amaçlanmaktadır. Makalede önce, kısaca, Türk şeyhi Hoca Ahmed Yesevî’nin hayatından, almış olduğu eğitimden ve yaşamış olduğu dönemin toplumsal dokusundan bahsedilecektir. Daha sonra Hoca Ahmed Yesevî’nin düşünce sisteminin ve tebliğ anlayışının temeli, kültürel çoğulculuk ve hoşgörü bağlamında ele alınacak, kendisinin düşünce sistemi ve etkisi, yaşadığı mahallerin sosyo-kültürel dokusu göz önünde bulundurularak değerlendirilecektir.
Mevlana ve Dünya Kültürüne Etkisi
Erdem · 2008, Sayı 50 (Doğumunun 800. Yılında Mevlânâ Özel Sayısı) · Sayfa: 27-50
Özet
Anadolu coğrafyası 11. yüzyılın sonlarından itibaren yeni bir kültür ve inancın ev sahipliğini yapmaya başlamıştır: Türk kültürü ve İslamiyet. Türklerin İslamın birçok unsurlarını kabullenişlerinde Araplardan önce Acemler etkin olmuşlardır. Türkler Anadolu'ya yerleştikten sonra bu coğrafyanın egemen devleti, içinde barındırdığı diğer unsurların koruyucusu ve kollayıcısı, Anadolu ise bir barış ve kardeşlik coğrafyası olmuştur. Çalışmamızda, Mevlana'nın anadoludaki bu barış ve kardeşlik ortamının oluşmasında üstlendiği misyonu ayrıca günümüzde de bir değer olarak kabul edilen ve tüm unsurları etkileyen hoşgörüsünü, fikirlerini ve dünya görüşünü irdeleyeceğiz.
Mevlana’ya Göre İnsanın Mahiyeti ve Kâmil İnsan Olma
Erdem · 2008, Sayı 50 (Doğumunun 800. Yılında Mevlânâ Özel Sayısı) · Sayfa: 1-14
Özet
Tam Metin
Mevlâna, en mükemmel varlık olarak yaratılan insana büyük değer vermiştir. Kendi özünün farkına varıp aslını idrâk eden insan, yüce Allah'ın huzurunda saygıyla eğilir ve başkalarının eksiklerini görüp kusurlarıyla uğraşmaz. Mevlâna, bilgelik, sevgi ve hoşgörü gibi ahlâkî iyilikleri şahsında toplayan insan-ı kâmili ney ile sembolize eder.
Kemal Atatürk’ün Ahlak Dünyası Üzerine Bir Deneme
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 63 · Sayfa: 917-936
Özet
Gerçek liderlerin en belirgin niteliği, uzun soluklu, güvenilir fikirlerin sahibi olmalarıdır. Onlar her durumda ortaya koydukları tutm ve davranışlarıyla evrensel anlamda örnek olurlar. Ahlakî tercihlerin geçerlilik düzeyi de, bu tercihleri yapanları hem lider, hem de önder konumuna yüceltir. Atatürk böylesine seçkin bir kimliğe sahip olan millî ve evrensel bir büyük insandır.