5 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Kur’an
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Osmanlı Devleti’nde Kur’an Basımının İlk Safhası

Belleten · 2023, Cilt 87, Sayı 309 · Sayfa: 527-557 · DOI: 10.37879/belleten.2023.527
Tam Metin
Osmanlı Devleti’nde matbaa İstanbul’da ilk defa dinî kitapların basılmaması kaydıyla 1727 yılında kurulmuştur. Dinî kitapların basılması yasağı XIX. Asrın başlarında kaldırılmasına rağmen Kur’an basımı henüz söz konusu değildir. Hâlbuki yaklaşık üç asırdır Kur’an Avrupa’da basıldığı gibi XIX. Asırdan itibaren diğer Müslüman ülkelerde de basılmaktadır. Osmanlı Devleti’nin basıma izin vermemesinin nedeni, metnin güvenilirliğinin sağlanması ve basım esnasında gerekli hürmetin gösterilmesi konusundaki endişeler yüzünden Meşihat’ın Kur’an’ın matbaada basılmasının dinî açıdan uygun olmayacağına dair kararıdır. Bununla birlikte asıl nedenin din anlayışı, kültür ve geleneğin muhafazası olduğu anlaşılmaktadır. Avrupa yanında özellikle İslam coğrafyasında basılan Mushafların ülkeye girişi yasaklanmasına rağmen engellenemediği gibi yurt içinde de kaçak yollarla basımın önüne geçilememiştir. Matbu Kur’an’ın talep görmesinin en önemli nedeni fiyatının uygun olmasıdır. Çözüm, önce Londra’da basılan Mushafların ülkeye girişine izin verilmesinde aranmış; ancak bunun yeterli olmadığı anlaşılmıştır. Nihaî çözüm, gerekli önlemler alındıktan sonra Mushaf ’ın devletin kontrolü altında basılmasında bulunmuştur. Böylece, Bab-ı Âli’nin 1873 yılında aldığı kararın ardından Osmanlı Devleti’nde yasal yollarla Kur’an basımı ilk defa 1874 yılında Maarif Nezaretinin denetimi altında gerçekleştirilmiştir. Kur’an basımı 1883 yılına kadar devlet denetiminde yapıldıktan sonra özel bir matbaa olan Matbaa-i Osmaniye’de devam etmiştir. Makalede Kur’an’ın basıldığı 1874 yılından önceki dönemde basıma karar verilmesine neden olan ve 1883 yılına kadarki gelişmeler hakkında bilgi verilmiştir.

Uygur Halk Edebiyatında Yusuf-Züleyha Destanı ve Bu Destanın Kur’an Kıssaları Bağlamında Değerlendirilmesi

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 52 · Sayfa: 335-358 · DOI: 10.24155/tdk.2021.187
Halk destanları, ulusların bireysel ve toplumsal varoluşlarında yaşadıkları acı ve tatlı tecrübelerini yansıtan bir aynadır. Geleceğe yönelik özentilerinin de en etkin tasvirleridir. Destanların, bu yönüyle insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahip olduğu, bilenen bir gerçektir. Ayrıca konularının çeşitliliği, üslubunun akıcılığı ve taşıdıkları mesajların işlevselliği, bu tür eserlerin toplumun her katmanına yayılmasını kolaylaştıran hususlardır. Bu bağlamda Türk boyları zengin bir miras hazinesini elinde bulundurmaktadır. Bu çalışmada diğer Müslüman halklarda olduğu gibi Uygur Türkleri içerisinde de önemli bir yeri olan Yusuf-Züleyha destanı inceleme konusu yapılmıştır. Hz. Yusuf kıssası, bütün ilahî dinlerin ortak değeri niteliğindedir. Dolayısıyla ilahî kitap temelli inanca bağlı her toplumda Hz. Yusuf kıssasına rastlamak mümkündür. İslam'ın ilk dönemlerinden beri Müslüman camianın bir parçası olan Uygur toplumunda da bu konu ile ilgili geniş bir müktesebat oluştuğu görülür. Hatta bu kıssanın dinî bir konu olmaktan ziyade halk edebiyatını ilgilendiren bir destan niteliği kazandığı gözlerden kaçmaz. Bu noktadan hareketle önemine binaen öncelikle Hz. Yusuf kıssasının Uygur halk edebiyatında oluşturduğu literatür bilgisine yer verilecektir. Bu çalışmada örnek olarak Erşidin Tatlık tarafından derlenen ve Uygur halk edebiyatı ile ilgili edebî eserler koleksiyonunda yer alan bir nüsha incelenecektir. Zira aynı ulus içerisinde eserin birçok varyantı mevcuttur. Sonraki aşamada önemine binaen Kur'an kıssalarının karakteristik özellikleri hakkında özet düzeyde bilgi verilecektir. Çalışmanın son bölümünde ise tercih edilen nüsha ile ilgili olduğu düşünülen ayetler, Kur'an kıssalarının amaçları doğrultusunda karşılaştırmalı olarak tahlil edilecektir. Bunu yaparken temel rivayet tefsir kaynaklarına müracaat edilecektir.

Yahudi Bilgin Saadya Gaon’un (ö.942) Eserlerinde İslamî Unsurlar

Belleten · 2016, Cilt 80, Sayı 287 · Sayfa: 23-40 · DOI: 10.37879/belleten.2016.23
Tam Metin
İslam dünyasında Sa'id bin Yusuf el-Feyyumî olarak bilinen Saadya, Arapça eserler kaleme alan ilk Yahudi bilgindir. Saadya, Yahudi dininin Arap dili kullanılarak aktarılmasında kendisinden sonraki Yahudi bilginlerine de öncülük etmiştir. Hayatının tamamını Arap-İslam medeniyeti içerisinde geçiren Saadya, eserlerinde yoğun İslamî terim ve ifadeler kullanmıştır. Bu kullanımlar, Yahudiliğin Arapça ifade edilmesinde daha sonraki Yahudi bilginler tarafından standart hale gelmiştir. Kullanılan bu terimlerin ne kadarının Arap dilinin, ne kadarının İslam kültürünün etkisiyle olduğu tartışma konusudur. Bu durum her bir kavram ve tabire göre farklılık arz etmektedir. Bu makalede SaadyaGaon'un eserlerindeki İslamî kavram ve ifadeler ele alınıp bağlamlarına göre değerlendirilecektir.

İslam Sanatının İlk Şaheseri Kubbetü's-Sahra: Tarihi Arka Planı, Tasviri, estorasyonlan ve Kitabeler

Erdem · 2004, Sayı 41 · Sayfa: 79-98
Mabedler, antik şehirlerden modem şehirlere gelinceye kadar, şehirlerde merkezi bir role sahip olmuşlardır. Öyle ki bazı şehirler adeta mabetlerle özdeşleşmiştir. Bu tür şehirlerin başında Kudüs gelmektedir. Kudüs, üç semavi dinin kutsal merkezi olmasından dolayı, bu üç dinin en güzel mabedlerine sahip olmuştur. Bunlar Yahudilerin Süleyman Mabed'i, Hıristiyanların Kutsal Mezar Kilisesi ve Müslümanların Kubbetü's-Sahra'sidir. Bu çalışmada Kubbetü's-Sahra'nın yeri, inşasının sebebleri, bir caminin fonksiyonlarına sahip olup olmadığı üzerinde duruldu. Kubbetü's-Sahra'nın inşasında, Emevi dönemi iç politikası çerçevesinde, Abdullah b. Zübeyr ile Emeviler arasındaki hilafet mücadelesine vurgu yapılmıştır. Aynca Ortaçağ kaynaklanndaki tasviri ile geçirdiği restorasyonlar ve buna bağlı olarak kitabeleri üzerinde durulmuştur.

Eski Anadolu Türkçesi Dönemine Ait Bir Türkçe Kur'an Meal Tefsiri

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2001, Cilt 49 · Sayfa: 199-204
Eski Anadolu Türkçesi döneminde yapılmış Kur'an'ın Türkçeye tercümeleri hakkında A. Topaloğlu'nun; XV. Yüzyıl Başlarında Yapılmış Kur'an Tercümesi adlı kapsamlı çalışmasında geniş bilgi verilmektedir. Buna göre; ilk Kur'an tercümeleri başlıca iki kısma ayrılır: Tefsirli tercümeler, satır-arası tercümeler.