10 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Old Turkic
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Geçmiş Zaman Morfemi -(X)p Bağlamında Tuńukuk Yazıtının 25-26. Satırları Üzerine Bir Değerlendirme

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 77 · Sayfa: 1-24 · DOI: 10.32925/tday.2024.109
Tam Metin
Türk dilinde ekler, asıl işlevlerinin yanında, işlevlerine yakın başka işlevler de yüklenmiştir. İşlevsel çeşitlilik özellikle çekim morfolojisine ait eklerde daha yaygındır. Türk dili gramerlerinde sıfat-fiil ya da isim-fiil olarak adlandırılan ekler de işlevsel bakımdan çeşitlenen ekler arasındadır. Bu eklerin bitimsiz fiillerdeki işlevlerinin yanısıra bitimli / yüklemsel fiillerde zaman çekim kategorisine dâhil oldukları gözlemlenmektedir. Türk dilinde genellikle zarf-fiil eki olarak yaygınlaşan -(X)p eki, Eski Türkçe metinlerde farklı işlevlerle karşımıza çıkmaktadır. Ek, bu dönemde çok yaygın olmasa da, eklendiği eylemleri kendisinden sonra gelen ismi niteleyen sözcüklere dönüştürmüştür. Keza -(X)p eki, Eski Türkçenin bütün çevrelerinde geçmiş zamanı işaretleyerek yüklemsel eylemlerin bir ögesi olmuştur. Bu makalede, anlamlandırmada kimi güçlüklerin görüldüğü Tuńukuk yazıtının 25-26. satırlarından hareketle, ilgili satırlarda –(X)p ekinin Türk dilinde baskın olan işlevinden farklı işlevler gösterdiği, benzer işlevin Eski Türkçenin diğer çevrelerinde de temsil edildiği ve Türk dilinin 13. yüzyıldan sonraki metinlerinde yaygınlaşan geçmiş zaman işlevinin kaynağı olduğuna dair elde edilen sonuçlar, ekin kullanılış şekilleri ve anlamları dikkate alınarak değerlendirilmiştir. Bu çerçevede –(X)p ekinin Türk dilinin erken tarihli metinlerinden itibaren aynı zamanda geçmiş zaman eki olarak kullanılmaya başlandığı, üzerine şahıs zamirlerini almak suretiyle şahıslara göre çekimlendiği, 13. yüzyıldan sonra görülen –(X)p turur yapısının Eski Türkçeden sonra ortaya çıktığı gibi tespitler, metinlerden elde edilen tanıklar yardımıyla yorumlanmıştır.

MANAS DESTANI’NDA ESKİ TÜRKÇEYE ÖZGÜ GRAMER UNSURLARI

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2022, Sayı 74 · Sayfa: 39-50 · DOI: 10.32925/tday.2022.84
Tam Metin
M. Avezov, A.N. Bernştam vd. gibi bilim adamlarının araştırmalarına göre VIII-XI. asırlarda gerçekleşen tarihî olayların temelinde ortaya çıkan Manas Destanı, Eski Türk devrinden izler taşımaktadır. Bunlardan biri dil unsurlarıdır. Destan üzerinde yaptığımız çalışma sonucunda Manas Destanı’nda Köktürk harfli yazıtlarda durum zarfı yapımında da kullanılan vasıta hâli /+Xn/ eki; Eski Türkçeye mahsus olan /-gXlX/ zarf-fiil eki ve gereklilik ifade eden /-gUlUk/ eki gibi morfolojik özelliklerin bulunduğunu tespit edebildik. Colborstoyun ve kamandayın gibi kelimelerde geçen /+Xn/ eki Köktürk harfli yazıtlardaki /+In/ eki gibi durum zarfı yapmaktadır. İki metinde bulunan /+In/ eki Eski Türkçede olduğu gibi vasıta hâli anlamını taşımaktadır. /-gXlX/ eki Köktürkçede asıl eylemin amacını ve başlangıç noktasını bildirmek için kullanılan /-gAlI/ ekine benzerlik gösterirken, /-gUlUk/ eki Eski Uygurcadaki gibi gereklilik ifade etmektedir.

Suvarṇaprabhāsa-Sūtra’nın Eski Uygurca ve Çince Çevirileri Üzerine Bir Değerlendirme (15. Bölüm 149-171. Satırlar Arası)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2020, Sayı 49 · Sayfa: 185-210 · DOI: 10.24155/tdk.2020.134
Bu çalışmada, Mahāyāna Budizmine (大乘佛教 Dàshèng Fójiào) ait bir sutra kitabı olan ve Yì Jìng tarafından Çinceye, Şingko Şeli Tutung tarafından Çinceden Eski Uygurcaya çevrilen Sanskritçe Suvarṇaprabhāsa- sūtra'nın, Eski Uygurca bilinen adıyla Altun Yaruk (Altın Işık) Sutrası'nın, sarasvati atl(ı)g t(e)ŋri kızı ötüg ötünmek "Sarasvati adlı tanrıça( nın) ricada bulunması (/arz edişi)" başlığını taşıyan 15. bölümünün 149-171. satırları arasında kalan parçaları ele alınmıştır. Özellikle bugüne kadar çeviri bilimi içerisinde tartışılagelen "verbum e verbu, sözcüğü sözcüğüne çeviri mi olmalı yoksa sensum exprimere de sensu, anlamın çevirisi mi olmalı?" soruları temelinde iki çeviri metin göz önüne alınmış ve karşılaştırmalı bir değerlendirmenin yapılması amaçlanmıştır. Bununla birlikte, Eski Uygurca metinde geçen toyın, nom ėligi vb. ile Çince metinde geçen 呪 zhòu, 菩提 pútí vb. gibi Budizmin temel kavramlarından bazılarının kısaca açıklanması ve bu örneklem temelinde Şingko Şeli Tutung'un çeviri tutumuyla ilgili bazı çıkarımlara ulaşılması da amaçlanmıştır. Burada öncelikle konuyla ilgili kuramsal bilgiler sunulmuştur. Ardından, çalışmada izlenen yol metin karşılaştırması olduğundan, Altun Yaruk'un 15. bölümünün 149-171. satırları arasındaki parçanın Eski Uygurca-Çince karşılaştırmalı çeviri metinleri ile Türkiye Türkçesine aktarmaları sırasıyla verilmiştir ve metinlerle ilgili açıklamalar yapılarak karşılaştırmalı değerlendirmenin sonuçları sunulmaya çalışılmıştır. Ayrıca araştırmacıların konuyla ilgili belgelere rahatça ulaşabilmesi için Turfanforschung Digitales Turfan-Archiv'den [Turfan Araştırmaları Dijital Turfan Arşivi] ve Radlov-Malov yayınından alınan fragmanlar, yazının sonunda bulunan ekler kısmında verilmiştir.

Eski Türk Yazıtlarında Kelime Başında /h-/ Sesi Gösterilmiş miydi? (Was the Initial /h-/ Shown in the Old Turkic Inscriptions?)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 127-136
Eski Türk yazıtları yüz yılı aşkın bir zamandan beri çeşitli alandaki araştırmacılar tarafından ayrıntılı olarak incelenmektedir. Filologlar da bu metinlerin ses, şekil, söz dizimi, söz varlığı gibi dil özelliklerini belirlemişlerdir. Bununla birlikte her geçen gün yeni yeni bakış açıları, yeni yeni varsayımlar ortaya konulmakta ve yeni okuma şekilleri, yeni anlamlandırmalar teklif edilmektedir. Gerhard Doerfer Eski Türkçede kelime başında /h-/ ünsüzü bulunduğunu ve bunun Orhun Yazıtları'nda özel bir imlayla gösterilmiş olduğunu iddia etmektedir. Bilindiği gibi Orhun Yazıtları'nda /a/ ve /e/ ünlüleri  harfi ile gösterilir. Ancak kelime başındaki /a/ ünlüsü  harfi olmadan yazılır. Sadece at 'isim' ve aç 'tok olmayan' kelimeleri bazen  olmadan bazen de  harfi ile yazılmıştır. Doerfer'e göre  harfi olmadan yazılan ve bugünkü Türkmencede /â/ (uzun a) ile kullanılan kelimeler Halaççada /h-/ ünsüzüyle başlamaktadır. O hâlde Türkmencede /â/, Halaççada /hâ-/ ile başlayan kelimeler Orhun Türkçesinde de /hâ-/ ile başlamakta olduğu için  harfi yazılmamıştır. Buradaki bildiride Doerfer'in varsayımını tartışıp değerlendireceğiz. İleri sürülen varsayımın tutarsızlıklarını göstereceğiz.Abstract Old Turkic inscriptions have been studied by researchers in several fields for over a century. Philologists have determined the phonetic, morphological, syntactic, and lexical characteristics of these texts. However, day by day new perspectives and hypotheses are being put forward and new readings and meanings are being suggested. Gerhard Doerfer claims that there was an initial /h-/ in Old Turkic and a special spelling was used to show it. As it is known, in the Orkhun Inscriptions the vowels /a/ and /e/ were shown with A. But the initial /a/ was written without A. Only the words at 'name' and aç 'hungry' were written sometimes without A and sometimes with A. According to Doerfer the words that were written without A and that are used with /â/ (long a) in contemporary Turkmen start with /h-/ in Khalaj. Then, since the words starting with /â/ in Turkmen, and /hâ-/ in Khalaj started with /hâ-/ in Orkhun Turkic A was not written. In this paper, the hypothesis of Doerfer will be discussed and evaluated. I will show the inconsistencies of this hypothesis.

Eski Uygurca Çeviri Metinleri Işığında Orhun Yazıtlarının Söz Varlığına Katkılar (I) (The Vocabulary Contributions of Orkhun Inscriptions in the Old Uyghur Translated Texts (I))

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2014, Cilt 62, Sayı 1 · Sayfa: 7-18
Bu makalede "idi oksuz" ve "bulun" kelimeleri incelenecektir. İlk kelimenin kökeni ve anlamı uzun yıllar çalışılmıştır ancak ikinci kelimenin kökeni konusunda neredeyse hiçbir fikre sahip değiliz. İlk olarak, Tonyukuk ve Bilge Kağan Yazıtları'nda sadece iki kez aynı durumu anlatmak için geçen "idi oksuz" kelimesinin oluşumunda yokluk belirten vurgulu yapının olduğu ve bunu doğrulayacak şekilde Çinceden eski Uygurcaya çevrilen çalışmalarda benzer kelimelerin bulunduğu açıklanacaktır. Daha sonra, "ok" kelimesinin esas anlamı - "idi oksuz" yapısının kök kelimesi -tarihsel çalışmalar, belgeler ve Türk dillerinden örnekler temelinde açıklanmaktadır. Son olarak, eski tarihsel çalışmalarla bağlantılı yorumlar esasında "idi oksuz" kelimesinin geçtiği iki yazıtta amacı ve anlamı açıklanacaktır.Bu makalede incelenen ikinci kelime ile ilgili çeşitli okumalar, ve bugüne kadar yürütülmüş çalışmalar konusunda kısa bir girişten sonra en eski tarihsel kaynaklarda, hatta dinî çalışmalarda geçtiği yerlerde kelimenin (savaş tutsağı anlamında) kaynağı araştırılarak kelimenin gerçek anlamı konusunda daha anlaşılır bir görüş geliştirme yönünde çalışma yürütülecektir

Tariat ve Xi’an (Karı Çor Tegin) Yazıtları Işığında sın ‘mezar’ Sözcüğü Üzerine

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2013, Cilt 61, Sayı 2 · Sayfa: 161-166
2012 yılının sonlarında Çin'deki Tang devrinin başkenti eski adıyla Chang'an, şimdiki adıyla Xi'an'de Çince uzun bir metin ile 17 satırdan oluşan runik harfli eski Türkçe kısa bir metin oyulu bir mezar taşı bulunmuş ve aynı şehirde bulunan Datangxishi Müzesinde korunmaya alınmıştır. Mezar taşının runik harfli bölümünün 12. satırında geçen sın 'mezar' sözcüğü runik harfli metinlerde ilk kez tanıklanmıştır. Bu mezar taşı sayesinde Tariat Yazıtı'nda geçtiği öne sürülen, ön ünlülü sinläg okunagelen sözcüğün sinläg olmadığı ortaya çıkmış olmaktadır. Çünkü Xi'an (Karı Çor Tegin) Yazıtı'nda geçen sın sözcüğü ön değil art ünlülüdür. Bu bildiride sın sözcüğünün hem eski Çincedeki durumu hem de Türkçenin farklı dönemlerindeki kullanımları üzerinde durulmuştur

Eski Türk Yazıtları ve Kazakçadaki Ortak Kelimeler

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2013, Cilt 61, Sayı 2 · Sayfa: 223-244
Makalede Orhun Yazıtları'nın söz varlığı incelenerek eski Türk yazıtları ile Kazakçadaki ortak kelimeler tespit edilmiştir. Çalışma neticesinde eski Türk yazıtları ile Kazakça arasında ortak 280'in üzerinde kelimenin bulunduğu ortaya çıkarılmıştır. Söz konusu kelimelerin çoğu aynı yapıda olan, sadece ses değişimine uğrayan kelimeler iken çok az bir kısmı (ubut/uyat "utanç, ayıp", yét-/jetekte- "yedmek, yedekte götürmek", yokad-/joğal- "yok olmak") aynı kökten olup farklı ek alan kelimelerdir. Ortak kelimelerin her iki dilde de genel olarak birebir aynı anlamda kullanıldığı görülmektedir. Bunun yanı sıra kimi kelimelerin (kıd- "öldürmek" = qiy"kesmek, biçmek", yabız "kötü, fena" = javız "acımasız, zalim") çağdaş Kazakçada eski anlamına yakın olarak kullanıldığı, kimi kelimelerin (arığ "temiz, saf" = aruv "güzel (kadın)", katun "hatun, hakanın eşi" = qatın "zevce, eş; kadın, karı", tonlug "elbiseli, giyimli" = tondı "kürklü") de anlam kayması, daralması ve genişlemesi gibi anlam değişikliğine uğradığı görülmektedir. Ayrıca aralarında uzak da olsa anlam ilişkisi bulunan apa, azman, eke, eren gibi biçim bakımından aynı olan kelimeler de mevcuttur

ESKİ TÜRK YAZITLARINDAKİ BAZI KELİMELERİN ANLAMLARI ÜZERİNE YENİ TEKLİFLER

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2013, Cilt 61, Sayı 1 · Sayfa: 67-80
Bu makalede ben özellikle Uygur dili ve onun çağdaş ağızlarında Orhon döneminden kalan birçok kelimeyi göstermekle beraber, şimdiye kadar söz konusu olan bazı eski Türk kelimelerinin diğer Türk dillerindeki anlamını dikkate alarak bu sözcüklerle ilgili anlamlandırma teklifi sunmaya çalışacağım

Turfan Uygurlarında Ceza Hukukuyla İlgili Uygulamalar

Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 273 · Sayfa: 337-360 · DOI: 10.37879/belleten.2011.337
Tam Metin
Orta dönem yerleşik Türk kültürünün en güçlü temsilcisi olan Turfan­-Uygur toplumunda, bugün çok sayıda sivil belge ile tanıklayabildiğimiz devlet ile şahıslar arasındaki hukuki süreçlerin ilginç bir yönünü de ceza hukukuna dair uygulamalar oluşturmaktadır. Ticari, idari, sosyal ve ailevi işler ile devlete karşı olan yükümlülüklerle ilgili işler gibi çeşitli muameleleri içeren sivil belgelerde, anlaşmanın türüne göre, anlaşma hükümlerini korumaya yönelik cezai müeyyideler bulunmaktadır. Yine işlenen cürmün niteliğine göre verilen ölüm, dayak, para, mal veya yasa cezaları gibi uygulamalarda dikkati çeken en önemli husus cezalandırmanın devlet elinde olmasıdır. Merkezi otoritenin güçlü olduğu devletlerde ceza daima devletin kontrolünde olmuştur. Uygur ceza hukukunun temel kaynağı olan yasa veya kanunnameler günümüze kadar ulaşmamıştır. Ancak Uygurlara ait sivil belgelerde ceza hukukunun dayandığı resmi veya örfi kanun ile ilgili bazı ipuçları tespit etmek mümkündür. Bu makalede, belgelerde geçen cezai uygulamaların sistematiği, ilgili terimleriyle birlikte ortaya konularak, Uygur ceza hukukunun kaynaklarına, diğer eş zamanlı Türk ve yabancı kaynaklar (Çin, Moğol) temelinde değinilerek, hukuki sürecin devlet ve toplum düzeyindeki işleyişine ve bunun dilde yarattığı kavram zenginliğine bakılacaktır.

Eski Orta Çincedeki Eski Türkçe Akrabalık Terimleri

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2011, Cilt 59, Sayı 1 · Sayfa: 105-116
Bu makalede Tang Hanedanlığı zamanında Eski Çince biçimlerinin yerini alan (ve bugün hâlâ Mandarin Çincesinde kullanımda olan) ailedeki yaşlı bireyler için kullanılan Orta Çince birçok akrabalık kavramının Eski Türkçeden ya da çok sıra dışı bir şekilde para-Moğolcadan en nihayetinde Türkçe bir kökenden geldiğini göstermeye çalışmaktayız. Bu bulguyu Çincedeki her türlü ödünçlemeyi reddeden ırkçı Çin dil bilimi anlayışına ağr bir darbe olarak nitelendiriyoruz. Üstelik bu bulgu, kuzey step "barbarlarının" Çinlilerle kurdukları etkileşimlerde her zaman alıcı taraf olmadığını ve aslında Çin dilini ve toplumunu büyük ölçüde etkilediklerini de göstermektedir.