7 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Saltanat
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Şehzade Eğitimini Çağdaşlaştırma Teşebbüsleri

Belleten · 2007, Cilt 71, Sayı 261 · Sayfa: 575-612
Tam Metin
Saltanat sistemiyle yönetilen her devlette olduğu gibi Osmanlı Devleti'nde de müstakbel hükümdarın, devrin şartlarına göre oldukça üst düzeyde eğitim görmesi, dönemin muteber eserlerini okuması, en şöhretli bilim adamları tarafından eğitilmesi normal bir durumdu. Bilhassa kuruluş ve yükseliş dönemlerinde şehzadelerin müstesna bir talim ve terbiye aşamasından geçtikleri görülmektedir. Bu yıllarda Osmanlı şehzadesi, doğduğu andan itibaren valide sultanın yanı sıra, onun gözetimi ve denetimi altında çok sayıda görevli tarafından bakılmakta; geleceğin hükümdar adayına layık bir çocukluk devresi geçirmekteydi.

(Vakit Gazetesine Göre) Saltanatın Kaldırılmasına Bazı Dünya Müslümanlarının Bakışı

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2006, Cilt XXII, Sayı 64-65-66 · Sayfa: 245-260
Tam Metin

Bu çalışmada; dış Müslümanların saltanattan sonraki Hilafete bakış açıları incelenmeye çalışılmıştır. Yani 1 Kasım 1922 ile 3 Mart 1924 tarihleri arasındaki dönemde dış Müslümanların, hilafetin kaldırılmasından sonraki durumu nasıl değerlendirdikleri araştırılmaya çalışılmıştır. Dış dünyanın konuya bakış açısı enteresan yaklaşımları içermektedir. Bu yüzden basına yansıyan bilgiler, Vakit gazetesi örneği ile sunulmuştur.

1 Kasım 1922'de saltanat kaldırılmış ve hilafetten ayrılmıştır. Yeni halife seçimle işbaşına gelmiştir. Dört halife döneminden sonra ilk kez görülen bu durum, hem Türk aydınlarının ve hem de dış Müslümanların tartışmalarına yol açmıştır. Bu tartışmanın kaynağı, hilafet makamından dünyevî yetkilerinin alınmasıdır. Türkiye içinde 15 Ocak 1923'ten sonra tartışmalar hız kazanmış ve daha çok olumsuz bir havada devam etmiştir.

Ancak dış Müslümanların konuya bakışı oldukça olumludur. Özellikle Şam, Filistin, Tunus, Cezayir, Mısır, Arnavutluk, Kırım, Rusya Müslümanları ve Hindistan gibi yerlerden gelen telgraflar ve mesajlar; TBMM'nin saltanatı kaldırması ve yeni halifeyi seçimle iş başına getirmesi konusundaki kararını alkışlamışlar ve kabul etmişlerdir. Hatta Mustafa Kemal'e Hilafetin kurtarıcısı unvanını vermişlerdir. Ayrıca Türkiye'nin Lozan görüşmelerinde başarılı olması için desteklerini açıklamışlardır.

Veliaht Abdülmecit’in Ankara’ya Davet Edilmesi Meselesi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 281-303
Mütareke döneminde hiçbir Osmanlı hanedanlık mensubu Kurtuluş Sa¬vaşı yanında yer almadığı gibi, vatansever bir davranış içinde de bulunma¬mıştır. Veliaht Abdülmecit, Mehmet Vahdettin ve Damat Ferit ile mücade¬lesi için Kemalist hareketi kullanmaya, Kemal Atatürk de Veliaht ile Da¬mat Ferit ve Padişah Vahdettin arasındaki bu gerginliklerden yararlanma¬ya çalışmıştır. Bu hareketiyle Kemal Atatürk, hem Osmanlı Sarayı içinde bir çatlak açmaya, hem de Anadolu halkı için manevî bir dayanak bulma¬ya çalışmıştır. Ancak Veliaht'ın kararsız ve güvenilmez hareketleri nede¬niyle bu gayretinden vazgeçmiş, Onun yerine Şeyh Sünusî'nin manevî misyonunu koymuş ve bu misyonu Hilâfet'İn kaldırılmasına kadar devam ettirmiştir. Kemal Atatürk ile Abdülmecit arasındaki bu gayri-resmî ilişki¬ler, zamanında kamuoyuna yansımış, başta İngilizler olmak üzere, İtilâf güçleri tarafından da dikkatle izlenmiştir.

Birinci TBMM’de Hilâfet ve Saltanat Meselesi Üzerine Bazı Notlar

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2003, Cilt XIX, Sayı 57 · Sayfa: 1172-1190
Mondros Mütarekesi'nden sonraki koşullar, Türk Kurtuluş Savaşı'nı zorunlu kılmış ve bir siyasal oluşumu beraberinde getirmiştir, Bu oluşum, TBMM'nin kurulması ile İstanbul'a karşıt bir hükümet şeklini almıştır. Türk Kurtuluş Savaşı döneminde TBMM'nin Osmanlı yönetimine bakış açısı, esas olarak Hilâfet ve Saltanat kavram ve kurumlarına yaklaşımında kendini göstermiştir. Bu konular üzerindeki Meclis görüşmeleri, savaş sonrası gidişatı da açıklayıcı bir niteliktedir. Bütün bu gelişmeler, Osmanlı iktidarının tasfiyesi sürecine ve demokratik bir yönetimin kurulması çalışmalarına da açıklık kazandırmaktadır.

Saltanatın Kaldırılmasının İstanbul'daki Yankıları

Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 245 · Sayfa: 95-122
Tam Metin
Büyük zafer kazanılmış ve İtilâf Devletleri ile 11 Ekim 1922'de Mudanya Mütarekesi imzalanmıştı. Bu büyük başarılar Türk Milleti'nin eseri idi. Artık Türk Milletinin gerçek temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, İtilâf Devletleri ile barış masasına oturabilirdi. Durum böyle olmasına karşın İtilâf Devletleri halâ İstanbul'da bir Padişah ve onun meşrû bir hükümeti varmış gibi hareket ederek, Lozan Barış Konferansı'na Ankara'nın yanında İstanbul'dan da temsilci gönderilmesini talep ediyorlardı(1).

Saltanat’tan Cumhuriyet’e İmparatorluk’tan Millî Devlet’e

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2001, Cilt XVII, Sayı 49 · Sayfa: 1-22
Bu konu, Osmanlı İmparatorluğu' ndan mîllî Türk Devleti'ne ve saltanat rejiminden Cumhuriyet idaresine geçişin ifadesidir. Başka bir deyişle, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun ve Osmanlı İmparatorluğu' ndan millî bir devletin çıkış sürecidir. Bu süreç, belki yanlış değil, ama eksik olarak, genelde Millî Mücadele ile sınırlandırılır. Millî Mücadele dönemiyle birlikte, bu konuda kesin sonucun elde edildiği doğrudur. Ancak bu sürecin Millî Mücadele öncesine dayanan bir geçmişi de vardır. XVIII. yüzyıldaki "meşveret" uygulamaları ve 1808 Sened-İ İttifak'ı, sultanların yetkilerini kısıtlamaya ve halka veya temsilcilerine bazı söz hakları vermeye yönelik adımlar olarak değerlendirilebilir. Sened-i İttifak Tanzimatçıları, Tanzimat ve Tanzimatçılar da meşrutiyetçileri etkilemiştir. Bu çizgide Fransız İhtilâli ile başlayan, hakimiyetin millete verilmesi uygulaması, Atatürk kuşağına kadar uzanmıştır.

Atatürk'ün Hilafetle İlgili Görüşleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 37 · Sayfa: 99-136
Bu çalışmada kurtuluş mücadelesinde ve yeni devletin kurulmasında, önemli roller oynayan M.Kemal Atatürk'ün müslümanlarm büyük önem atfettikleri Hilafet konusuna bakışı ve bu konu ile ilgili görüşleri, tarihi akış içinde ortaya konulmaya çalışılacaktır.