7 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Sanayi
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

CUMHURİYET’İN İLK YILLARINDAKİ İNHİSAR UYGULAMALARINA BİR ÖRNEK: KİBRİT İNHİSARI (1924-1943)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2021, Cilt XXXVII, Sayı 103 · Sayfa: 179-216 · DOI: 10.33419/aamd.927037
Tam Metin
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilk yıllarında ekonomik koşulların gereği kibrit inhisar altına alınan ürünler arasında yer almıştır. Türkiye’de kibritin inhisar altına alınması 1924 senesi Muvazene-i Umumiye Kanunu (Bütçe Kanunu) ile bütçeye yeni gelir kaynaklarının sağlanması amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada Cumhuriyet’in ilk yıllarının ekonomik şartlarının bir gereği olarak benimsenen inhisar uygulamaları içinde kibrit inhisarı, devletin resmî kaynakları ve dönemin basınına dayalı olarak incelenmeye ve değerlendirilmeye çalışılmıştır. Türkiye Kibrit İnhisarı Türk Anonim Şirketi, Kibrit İnhisarı İşletme İdaresi, Di Amerikan Türkiş İnvestment Korporeşön Şirketi altında olmak üzere üç aşamalı bir süreç içinde geliştiği görülen kibrit inhisarı ile uygulamada bir takım aksaklıklar yaşansa da hem bütçeye yeni gelir kaynakları oluşturulabilmiş hem de ülkede kibrit sanayinin kurulması gerçekleştirilebilmiştir.

Cumhuriyet Dönemi’nde Hayvancılığın Sanayiye Tatbikine Bir Örnek: Merinos Yetiştiriciliği

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2019, Cilt XXXV, Sayı 100 · Sayfa: 585-620 · DOI: 10.33419/aamd.642459
Tam Metin
Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren bir ziraat ülkesi olan Türkiye'nin kalkınması için çalışmalar yapılmaya başlandı. Bu maksatla tarım ve hayvancılık konusuna ayrı bir önem verildi. Türkiye'deki hayvancılık faaliyetleri genel itibarıyla geleneksel yöntemlerle ve her ailenin geçimini temin edecek bir düzeyde yapılmaktaydı. Hayvancılıktaki ürün verimini ve kalitesini yükselterek refahı kişiden bölgeye ve bölgeden ülkeye yaymak için özellikle 1930'lu yıllardan itibaren devlet çeşitli yöntemler uygulamaya başladı. Bu noktada Türkiye'deki hayvancılığın gelişiminde merinos yetiştiriciliği öncü bir rol oynadı.Almanya ve Macaristan'dan getirilen merinoslar ağırlıklı olarak Bursa, Balıkesir ve Çanakkale'de bulunan çiftliklerde ıslah edilerek melezleme yoluyla çoğaltıldı. Böylece yün ve et verimi yüksek "Türk tipi merinos" koyunu elde edildi. Bunlar Anadolu'nun iklim bakımından elverişli bölgelerine gönderildi. Zamanla sayılarında önemli bir artış meydana geldi. Bu durum ülke hayvancılığının gelişimine ve ekonomisinin ek kaynak elde etmesine önemli bir katkı sağlamaktaydı. Bu çalışma ile özellikle Türkiye'de gerçekleştirilen merinos yetiştirme faaliyetleri ve bunun ülke hayvancılığına, ekonomisine ve sanayisine yansıması ele alınmıştır.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Sanayi, Bilim ve Teknoloji Yayıncılığı Örneği: Fen ve San’at Mecmuası

Erdem · 2018, Sayı 74 · Sayfa: 5-34 · DOI: 10.32704/erdem.450072
Tam Metin

Avrupa'da gerçekleşen sanayi devrimi sonrası yaşanan teknik gelişmeler Osmanlı İmparatorluğu tarafından yakından takip edilmeye
başlanmıştır. XIX. yüzyılın ilk yarısından itibaren öncelikle savunma sanayinin ihtiyacının karşılanmasına yönelik sanayi tesisleri kurulmak
suretiyle Avrupa'daki teknik gelişmeler Osmanlı coğrafyasına getirilmiştir.
Başlangıçta yabancı ve azınlıkların oluşturduğu teknik uzmanlar tarafından kurulan ve işletilen fabrikalar da daha sonra yetiştirilen Müslüman ve Türk mühendis ve işçileri görev almışlardır. Gerek fabrikalarda çalışanlar, gerekse mühendishanelerde ve sanayi mekteplerinde okuyan öğrenciler ile okuma yazma bilenlerin okuyabileceği teknik makalelere, dönemin farklı gazete ve mecmualarında kısıtlı da olsa yer verilmiştir.
Ancak, tamamıyla sanayiye dönük bilimsel ve teknik konuların ele, İbrahim Pertev tarafından Sanayi adı ile 1914-1921 yılları arasında İstanbul'da çıkarılmıştır. Sanayi mecmuası 1933 yılında İbrahim Pertev tarafından İzmir'de Fen ve San'at adı ile yeni Türkçe harflerle tekrar yayımlanmaya başlanmış ve Eylül 1935 tarihine kadar yayım hayatını sürdürmüştür. Bu tarihten sonra Endüstri adını almış olan mecmua, 1958 yılına kadar yayımlanmıştır. Bu makalede, 1930'lu yıllarda başlatılan sanayileşme çabaları döneminde yayımlanan Fen ve San'at mecmuasının
sanayinin gelişimindeki yeri ortaya konulmak suretiyle sanayi tarihimiz ile bilim ve teknoloji tarihimizin aydınlatılmasına çalışılmıştır.

Cumhuriyet Döneminin En Önemli Ağır Sanayi Hamlesi: Karabük Demir Ve Çelik Fabrikası (1939-1960)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2017, Cilt XXXIII, Sayı 96 · Sayfa: 155-204
Tam Metin
Bu çalışmada Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Karabük Demir ve Çelik Fabrikası'nın (KDÇF) tesisi yolunda Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile Demokrat Parti (DP) Hükümetleri tarafından yapılan girişimler ve üretimin artırılmasına yönelik 1960 yılına kadar gerçekleştirilen icraatlar ve bu icraatların ekonomiye olan katkıları incelenmiştir. Konu, KDÇF'nin kuruluş çalışmaları (1925-1939); CHP döneminde KDÇF'nin üretim faaliyetleri (1939-1950); DP döneminde KDÇF'nin üretim çalışmaları (1950-1960) adlı başlıkları altında üç bölümde ele alınmıştır. Karabük Demir ve Çelik Fabrikası'nın kuruluşu, üretim faaliyetleri ve bu faaliyetlerin ekonomiye olan katkıları incelenirken sayısal veriler üzerinde değerlendirmeler yapılmıştır. Araştırmanın konusu hakkında literatürde yer alan boşluklar birinci elden kaynakların kullanılması yoluyla doldurulmuştur. Konu incelenirken dönemin Türkiye'si ile Dünyanın demir çelik alanında yaşanan gelişmeleri göz önüne alınarak bu gelişme ışığında verilerin karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi yapılmıştır. Çalışmada elde edilen sonuç şudur: CHP Hükümetleri'nin gayretleriyle Türkiye'de ağır sanayi hamlesi yönünde yapılan girişimler semeresini vermiş ve 9 Eylül 1939 tarihinde ilk fırının ateşlenmesiyle KDÇF tesis edilmiştir. İleriki dönemlerde, fabrikanın entegre halinde üretim üniteleri tamamlanmış, DP döneminde ise ilaveler yapılmıştır. Bütün ünitelerin hizmete girmesi, Türkiye'de demir ve çelik üretiminin artmasına yol açtığı gibi, diğer sektörlerin gelişmesini de destekleyerek millî ekonomiye katkı sağlamıştır.

ABDÜLHALİK BAKIR, Ortaçağ İslâm Dünyasında Taş ve Toprak Ma'mülleri Sanayi(i), Ankara 2001, 253 s.+resim. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 258 · Sayfa: 781-784
İslam dünyası taş, kum ve toprak gibi hammadde olarak kullanılan malzeme bakımından çok zengin ülkelere sahipti. Hemen hemen bütün ülkelerde taş ocakları mevcut olup, bu ocaklar taş işçiliği ve taşın önemli bir hammadde olarak yer aldığı yapı sanatı ve mimaride büyük gelişmelere yol açmıştır. Anadolu, Suriye, Filistin, Afganistan ve İspanya'da kaliteli mermer yatakları mevcut olup, Gazne, Lazkiye, Remle ve Musul mermer üretimi ile işçiliğinde önemli merkezler olarak tanınmışlardı. Taş üretimi ve işçiliğinde olduğu gibi, hemen bütün ülkeler kuyumculuk endüstrisinde süs maddesi olarak kullanılan değerli taşlar bakımından zengin bulunuyorlardı.

XVIII. Yüzyılda Osmanlı Sanayi ve Ticaret Hayatına İlişkin Bazı Bilgiler

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 203 · Sayfa: 501-534
Tam Metin
Bu makalede, Osmanlı maliye kayıtlarına dayanarak, XVIII. yüzyılda Anadolu'nun sanayi ve ticaret hayatına ilişkin bazı değerlendirmeler yapılmaya çalışılacaktır. Hemen her şehirde klasik dönem uygulamalarının yeni şartların etkisinde de olsa sürdürüldüğü bu yüzyılda, genel durumu gösterecek belgeler, mukata'a kayıtlarıdır. Bu bakımdan mukata'a defterlerindeki veriler ışığında Anadolu'daki durum çeşitli açılardan incelenecektir.

19. Yüzyılın İkinci Yarısında Suriye'nin Sanayi ve Ticareti

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 198 · Sayfa: 825-832 · DOI: 10.37879/belleten.1986.825
Tam Metin
Suriye gerek tarım gerekse sanayi bakımından İmparatorluğun başta gelen eyaletlerindendi. Eyalet merkezi Şam, yaklaşık 200 bin nüfusu ile büyük bir sanayi şehri olmanın yanında Doğu-Batı ticaretindeki mutavassıt rolü ile de ayrı bir önem taşımaktaydı. Şam'ın ticaretteki bu önemi geniş ölçüde eyaletin liman nehri olan Beyrut'un hinterlandını teşkil etmesinden kaynaklanmaktaydı. Zira Beyrut üzerinden ithal edilen mallar Şam'daki antrepolarda toplanarak diğer pazarlara dağıtıldığı gibi ihraç edilecek ürünlerde yine Şam'da toplanarak Beyrut üzerinden dış pazarlara gönderilmekteydi. Fakat unutmamak lâzımki geniş ve mümbit topraklarıyla Suriye herşeyden evvel zengin bir tarım ülkesi idi. Ne varki burada da tarım diğer Osmanlı eyaletlerinde olduğu gibi ilkel usullerle yapılmaktaydı. Ancak bazı sektörlerde modern üretim usulleri uygulanmıştır ki bunların başında Bölgenin katolik kesimi tarfından yapılan şarapçılık gelmektedir. Suriye'de tarımı yapılan belli başlı ürünler buğday, arpa, yulaf, mısır, darı, baklagiller, bazı yağ bitkileri, narenciye, kayısı, üzüm, incir, pamuk ve tütünden ibaretti.