4 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler
ÖMER DEMİREL, Sivas Şehir Hayatında Vakıfların Rolü: Osmanlı Vakıf-Şehir İlişkisine Bir Örnek, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 2000, XI+209+31 sayfa levha ve resim
Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 245 · Sayfa: 181-186
Özet
Diğer Orta ve Yakındoğu Türk ve İslam devletlerinde olduğu gibi, Osmanlı İmparatorluğu'nda da, devletin temel görevinin, egemenliği altında bulunan topraklarda güvenliği ve adaleti sağlamaktan ibaret olduğu bilinmektedir. Buna mukabil, bugün, genelde devlet tarafından yürütülen din, kültür, eğitim, sağlık ve diğer sosyal hizmetler toplumdaki varlıklı kimselerin kurmuş oldukları vakıflarca sağlanmış ve böylece dengeli bir toplum tesis edilmeye çalışılmıştır. Bu nedenle, eski Türk toplum hayatına ilişkin yapılan her araştırmada vakıf müessesesiyle karşılaşılmaktadır. İşte burada, Cumhuriyet Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinden Dr. Ömer Demirel'in, Osmanlı devri Türk toplumunun şehir hayatında vakıfların rolünü irdeleyen ve bu konuda bize yeni bilgiler sunan bir çalışması üzerinde durulacaktır.
Osmanlı Devleti'nde Kazaskerlik (XVII. yüzyıla kadar)
Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 232 · Sayfa: 597-700
Özet
Tam Metin
Osmanlılarda kazaskerliğin teşkilinde, orduda asker arasında çıkan ihtilafların halli ve terekelerin taksimi için duyulan kadı ihtiyacı ile kaza ve tedris görevinin düzenli bir şekilde çalışması için kadıların ve müderrislerin tayin edilmesi ve bunlarla ilgili diğer işlemlerin yürütülmesi gibi başlıca iki önemli ihtiyacın rol oynadığı bilinmektedir. Osmanlılardan önceki İslam ve Türk Devletlerinde bu iki görevi birlikte yürüten bir makam bulunmamakta ve kadılkudatlık, ordu kadılığı, kadılleşker, kadılaskerlik makamlarının belirli ölçülerde yukarıdaki görevleri ifa ettikleri görülmektedir. Bu itibarla Osmanlı öncesi İslam Devletlerinde, bu müesseselerin incelenmesi ve genel manada durumlarına göz atılması Osmanlılardaki müesseseyi tanımada faydalı olacaktır.
Yeni Türk Devletleri ve "Türk Modeli"
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt VIII, Sayı 24 · Sayfa: 421-428
Özet
Son zamanlarda, Türk ve Batı kamuoyunda, Türk kökenli Müslüman ülkeler için önerilecek "Türk Modeli"nden söz etmek, giderek yaygınlık kazanmaktadır. Bunun birinci nedeni; özellikle Körfez Bunalımı esnasında, Türkiye dışındaki Orta Doğu Müslüman ülkelerinin hiçbirinde, "Özgürlükçü Demokratik Rejim" ile -zengin petrol kaynaklarına dayanmamak kaydı ile- kendine yeterli bir piyasa ekonomisinin mevcut bulunmadığının bilincine varılmasıdır. Oysa, aynı çevrelere göre, eğer bugün Türkiye Cumhuriyeti, İslâm dünyasının siyasal, ekonomik ve kültürel yönden tek çağdaş ülkesini -ve Economist dergisinin deyimi ile "İslâm Yıldızı"nı oluşturuyorsa, bunu İslâm öğretisini doğru anlayarak ve yorumlayarak, Türkiye'yi taassubun pençesinden kurtaran ve fakat dine saygılı lâik "Atatürkçü Model"e borçludur. Diğer taraftan, bugün dünya, Sovyet imparatorluğunun sona ermesi ile yeni düzen ve denge arayışı içine girmiş, NATO, BM, AT ve OECD gibi kurumlara yeni bir açıdan bakmak ve dünyadaki yerimizi yeniden düşünmek zorunluluğu doğmuştur. Nitekim, Kafkasya ve Orta Asya'da bağımsızlığını ilân eden Türk kökenli cumhuriyetler dış dünya ile ilişki kurarken, Türkiye ile işe başla¬makta, Ankara'ya gelen devlet başkanları, her alanda Türkiye'ye baktıklarını ve yardım beklediklerini söylemektedirler.
Sultan Salâhaddin Eyyûbî'nin Anadolu'daki Türk Devletleriyle Münasebetleri
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 417-426
Özet
Tam Metin
Bir Türk devleti olan Zengîler'in hükümdarı Atabey Nureddin Mahmûd öldükten sonra (1174), kumandanlarında Salâhaddîn Eyyûbî Eyyûbîler Devleti'ni kurdu. Daha sonra Abbasî halifesi el-Mustazî (1170-1180), Salâhaddîn'in Suriye ve Elcezire hâkimiyetini tanıdı. Salâhaddîn bununla ilgili haberi 12 Şevval 570/6 Mayıs 1175'de aldı ve böylece bağımsızlığını ilan etti.