4 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
1967 Türk Harb-İş Federasyonu Grevi Ve Ulusal Basına Yansımaları
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2025, Cilt XLI, Sayı 111 · Sayfa: 381-418 · DOI: 10.33419/aamd.1700734
Özet
Tam Metin
İkinci Dünya Savaşı sonrası gelişen Türk-Amerikan ilişkileri sonucunda Türkiye’nin birçok yerinde Amerikan askerî üsleri kuruldu. Söz konusu üslerdeki askerî ve sivil personelin lojistik ihtiyacının karşılanması için ABD yönetimi Tumpane Şirketi’yle anlaştı. Tumpane Şirketi, Amerika’dan getirdiği personel dışında iki ülke arasında yapılan anlaşmalar gereği Türk işçi de çalıştırmak zorundaydı. Türk işçilerinin sosyal haklarının korunması amacıyla Tumpane Şirketi’yle Türk sendikaları arasında düzenli olarak toplu iş sözleşmesi yapılmaktaydı. Bu süreç her iki taraf arasında birtakım sıkıntıların yaşanmasına neden olmaktaydı. 1967 yılı itibarıyla işverenle toplu iş sözleşmesi yapma hakkı bağlı sendikalar tarafından Türk Harb-İş Federasyonuna verildi. Federasyon ile ilgili şirket arasında Haziran 1967 tarihinde gerçekleştirilen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri olumsuz bir şekilde sonuçlandı. Uzlaştırma Kurulunun devreye girerek federasyonla Tumpane Şirketi arasında bir anlaşma sağlama çabaları da bir sonuç vermedi. Bunun üzerine federasyon anayasal hakkını kullanarak Eylül 1967 tarihi itibarıyla grev kararı aldı. Bu süreçte Türkiye’deki Amerikan üslerinde görev yapan Amerikalı askerlerle Tumpane Şirketinin grev gözcüsü işçileri arasında gerginlikler yaşanmaktaydı. Amerikan Silahlı Kuvvetleri bu gerginlikleri yatıştırmak yerine grev kırıcı bir tutum sergilemekteydi. Bu tutum federasyonun Tumpane Şirketi’yle görüşme sürecinin sertleşmesine ve aynı zamanda uzamasına yol açtı. Mevcut hükûmet, Türkiye’de düzenlenecek olan NATO tatbikatı nedeniyle grevi millî güvenliği bozucu olarak nitelendirerek 30 gün süreyle erteledi. Federasyon da bu kararın iptali yönünde Danıştay’a dava açtı. Danıştay grevi erteleme kararını reddetti. Yüksek Uzlaştırma Kurulunun devreye girmesiyle de federasyon ve Tumpane Şirketi arasında anlaşma sağlanarak toplu iş sözleşmesi yapıldı. Böylelikle Türk Harb-İş Federasyonu şirketten talep ettiği hakların birçoğunu almış oldu.
Bu çalışmanın amacı 1967 yılında yaşanılan bir grev olayı üzerinden hükûmet, muhalefet ve sendika üyeleri ile Türkiye’deki üslerde görev yapan Amerikalı askerlerin grev sürecinde sergiledikleri tutumları belirleyebilmektir. Bu amaçla dönemin ulusal gazete ve dergilerinde verilen demeçler, söyleşiler ve yorumlar dikkate alınarak grev olayı öncesi ve sonrasıyla birlikte araştırılıp irdelenmiştir. Çalışma dönemi içinde Türkiye’de grev hareketleri yoğun bir şekilde yaşanmakta ve basında geniş bir şekilde yer almaktaydı. Bu nedenle araştırmanın kapsamı daraltılmış ve örneklem yönteminin kullanılması tercih edilmiştir. Böylece derinlemesine incelenen bir olaydan hareketle dönemin profili çizilmeye çalışılmıştır.
Amerikan Belgelerinde Türk Yazı Devrimi
Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 169 · Sayfa: 107-214 · DOI: 10.37879/belleten.1979.107
Özet
Ellinci yılını andığımız Türk yazı devrimi, zamanında, dış dünyada yankılar yapmıştır. Bu arada Amerika'da da ilgi uyandırmıştır. Türkiye'deki Amerikan Büyükelçiliği bu konuya önemle eğilmiştir. Vaşington'daki Amerikan Diplomatik Arşivlerinde Türk yazı devrimi üzerine epeyce belge bulunmaktadır. Amerikan Diplomatik Arşivleri Müdürü Sayın Milton O. Gustafson aracılığıyla bu belgelerin örneklerini sağladık. Kendisine burada teşekkürü borç biliriz. 12 Ekim 1927 günü güven mektubunu Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal'e sunarak Türkiye'de göreve başlayan Amerikan Büyükelçisi Joseph C. Grew, Arap harflerinden yeni Türk harflerine geçişimizi bir yıl boyunca yakından izlemiştir. 1928 yılı ortalarından 1929 ortalarına kadar Vaşington'a birçok rapor yollamıştır. Türk yazı devriminin nasıl hazırlandığını, nasıl başarıldığını, ne gibi sonuçlar verdiğini hükümetine anlatmıştır. Devrimin ellinci yılında bu belgeleri yayınlamak uygun görüldü.
Türk - Amerikan İlişkilerinin Yeniden Kurulması ve Ahmet Muhtar Bey'in Washington Büyükelçiliği
Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 162 · Sayfa: 277-356 · DOI: 10.37879/belleten.1977.277
Özet
Tam Metin
Türk - Amerikan ilişkileri 1917 baharında kesildi. Ancak on yıl sonra, 1927 sonbaharında yeniden kurulabildi. Amerika, 6 Nisan 1917'de Almanya'ya savaş açmıştı. Osmanlı İmparatorluğu, o savaşta Almanya'nın müttefikiydi; müttefikine karşı savaşa başlayan bir devletle normal ilişkilerini sürdüremezdi; 20 Nisan 1917'de Amerika'ya bir nota verdi ve bu devletle ilişkilerini kesti. Ama Amerika'ya savaş açmağa kadar gitmedi. Amerika da Türkiye'ye savaş açmadı. İki Devlet arasında savaş hali doğmamış, yalnız ilişkiler kesilmişti. Türkiye'de Amerikan haklarını İsveç gözetecekti. Amerika'daki Türk haklarını koruma görevi de İspanya'ya verilmişti. Bu durum yıllarca sürüp gitti. 1923 Lozan barış andlaşmasının yürürlüğe girmesiyle Türkiye'nin diş ilişkileri normale dönmüştü. Yeni Türkiye, yıllarca savaştığı ülkelerle de normal diplomatik ilişkiler kurmuştu. 1925 başında Londra, Paris, Roma, Atina gibi eski düşman ülkelerin başkentlerinde Türk elçileri artık görev başındaydı. İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan elçileri de Cumhurbaşkanı Atatürk'e güven mektupla= sunup Türkiye'de göreve başlamış bulunuyorlardı. 1925 yılında Türkiye'nin normal ilişkiler kuramadığı tek ülke kalmıştı: Amerika. Birleşik Amerika'nın Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk Büyükelçisi Mr. Grew ta 1927 Eylül'ünde Ankara'ya gelecekti. Türkiye Büyükelçisi Ahmet Muhtar Bey ise ayni yılın Kasım ayı sonunda Amerika'ya varacak ve aralık başında güven mektubunu sunacaktı.
Türk - Amerikan Siyasal İlişkilerinin Ana Çizgileri
Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 162 · Sayfa: 257-276 · DOI: 10.37879/belleten.1977.257
Özet
Tam Metin
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Türk - Amerikan ilişkileri bir patlama halinde geliştiği ve 15-20 yıl sonra da ciddi sarsıntılara uğradığı için, bu alanda Türkiye'de duygusallıktan uzak, bilimsel araştırma ve incelemeler henüz yapılamamıştır. Biz bu yazımızla, yeni Türkiye'nin Amerika B. D. ile ilişkilerinin bir kronolojisini, iki hükümetin birbiri nezdinde gönderdiği diplomatik temsilcilerinin bir listesini verirken ve bu ilişkiler üzerinde yapılacak incelemelere yararlı başlıca kaynakları gösterirken, sadece ana çizgiler biçiminde de olsa, onun son 60 yıllık gelişmesinin seyrini ve özelliklerini, kişisel kimi düşüncelerimizle birlikte, açıklamağa çalışacağız.