4 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Uygarlık
Yayın Yılı

Çağdaşlaşma, Uygarlık ve Türk Toplumu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1995, Cilt XI, Sayı 31 · Sayfa: 5-19
1- Bu yazımızda, çağdaşlaşma ve uygarlık kavramları içeriğinde günümüzün. Türk toplumunun çok önemli bir problemine değinmek istiyo¬ruz. Söze çağdaşlaşma ve uygarlık kavramlarını tanımlamakla başla-mak ve sonra iki kavram arasındaki ilişkileri belirtmek ve. sonuç ola¬rak da bugünkü toplumumuzu bu iki kavram bakımından değerlen¬dirmek yazımızın konusunu oluşturacaktır.

Atatürk'ün Uygarlık Anlayışı

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 204 · Sayfa: 1105-1118 · DOI: 10.37879/belleten.1988.1105
Tam Metin
29 Ekim 1973'de Cumhuriyet elli yılını dolduruyor. Cumhuriyet'in ilan edildiği yıl doğanlar, şimdi memleketin kaderine hâkim bulunuyorlar. Artık memleketin geleceği, Devletimizin kurucusu Atatürk'ün büyük ümitlerle cumhuriyeti emanet ettiği, "cumhuriyet nesli"nin ellerinde bulunuyor. Teşekkülünden bu yana cumhuriyeti yönetenler, her türlü ilhamı "Atatürkçülük" den almışlardır. Bundan sonra da aynı kaynakdan beslenmeğe devam edeceklerdir. Bu hususta fikir birliği vardır. Ancak cumhuriyet idaresinin ilham kaynağını yorumlamak bahis konusu olunca fikirler, kanaatlar değişmekte ve genellikle ilgili şahsın fikir ve ideolojik temayülüne uygun bir biçime girmekte, bazan da pek çelişmeli hükümler ortaya çıkmaktadır. Aynı kaynaktan ilham aldıklarını söyliyen kimselerin fikirleri arasında bu kadar çelişmeli hükümler nasıl meydana çıkabilmektedir? Bunun sebepleri nelerdir? Bu durumun başlıca nedeni Atatürkçülüğün temel özelliğinin, anafikrinin gerektiği gibi dikkate alınmamasıdır. Burada haliyle başka bir soru hatıra gelmektedir: Atatürkçülüğün herkes tarafından tartışmasız kabul edilecek temel özelliği nedir? Atatürkçülüğün temel özelliği anafikri şüphesiz ki "medeniyetçiliktir". Bunda asla şüpheye mahal yoktur. Atatürk, bir "ferd-i millet" olarak girdiği Millî Mücadele'nin en karanlık günlerinden, 10 Kasım 1938'de Dolmabahçe sarayında hayata gözlerini kapadığı zamana kadar, "medenileşmek", "medeni milletler camiasına girmek", "muasır medeniyeti iktisap ile onun seviyesinin üstüne çıkmak", "asrileşmek", ve "garplılaşmak" üzerinde ısrarla durmuştur. Millî Mücadeleyi zaferle taçlandırdıktan sonra, büyük kurtarıcının en büyük arzusu, her bakımdan tam istiklaline sahip T.C. nin dünyanın en medeni ve en müreffeh bir devleti haline getirmektir. Atatürk'ün Millî Mücadele günlerinden hayatının sonuna kadarki sözleri bunu açıkça göstermektedir.

Türk Toplumunda Çağdaşlaşma Gereği

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt I, Sayı 2 · Sayfa: 327-330
Kurtuluş Savaşını takiben çağdaşlaşma, Türk toplumu için kaçınılmaz bir ihtiyaç halinde idi. Diğer taraftan Lozan'da bağımsızlığını onaylatan yeni Türk Devletini bütün dünya, çağdaş nitelikleriyle görmek, çağdaş nitelikleriyle benimsemek istiyordu. Atatürk'ün daha Kurtuluş Savaşı esnasında ve Özellikle Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasını izleyen yıllarda, hemen bütün konuşmalarında "uygarlık ve çağdaşlaşma" kavramları üzerinde önemle ve ısrarla durduğu görülür

Uygarlık ve Çağdaşlaşma

Belleten · 1984, Cilt 48, Sayı 189-190 · Sayfa: 249-256 · DOI: 10.37879/belleten.1984.249
Tam Metin
"Uygarlık" ve "çağdaşlaşma" herkesin dilinde dolaşan iki terim; anlamı üzerinde herhangi bir tereddüt duyulmayan, bu yüzden de bilimsel bir tanımına gidilmeyen iki ilk bilgidir. "Uygarlık" kavramı Avrupa'da Aydınlanma çağında, 18. yüzyılın ortalarında oluşmuştur. Buna Fransızlar "civilisation" demişlerdir. Bu terim ile bir ülkenin ya da bir toplumun düşünsel, sanatsal ve maddesel yaşamına özgü olan özelliklerin tümü anlaşılır. Ancak "civil" (medeni) sıfatı çok daha eskidir ve Tanrı korkusu duyan, toplum yaşamını yasalarla düzenleyen, her türlü vahşetten uzak olan uluslar için kullanılmıştır.