4 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
Anahtar Kelimeler
- Gümrük 3
- 17th Century 1
- Ani 1
- Bac 1
- Belediye 1
- Custom 1
- customs 1
- Customs 1
- define 1
- Duhuliye Resmi 1
Osmanlı Vergi Uygulamalarına Bir Örnek: Oktruva Resmi
Belleten · 2016, Cilt 80, Sayı 288 · Sayfa: 531-546 · DOI: 10.37879/belleten.2016.531
Özet
Tam Metin
Oktruva, şehirlere ticaret amacıyla getirilen her türlü eşyadan alınan vergi için kullanılan bir tabirdir. Menşei itibarıyla Avrupa ülkelerinde oktruva denilen bu vergiye Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında bac daha sonra ise duhuliye adı verilmiştir. Bacresminin uygulamaya konulması devletin kuruluşu ile başlar. İlk Osmanlı kroniklerinden olan Aşıkpaşazade ve Mehmet Neşri tarihlerinde verilen bilgilere göre Osman Gazi'nin ilk tahsil ettiği vergi bac yani oktruva resmidir. Bu resm Osmanlı Devleti'nde belediye teşkilatı kuruluncaya değin ticarete konu olan belde yöneticileri tarafından tahsil edildi. 1857'de Beyoğlu'nda belediye teşkilatının kurulması ve 1868'de İstanbul'un on dört belediye dairesine ayrılması oktruva uygulamalarında bir dönüm noktası oldu. Belediyelerin önemli gelir kalemlerinden biri olan oktruva resmi daha sonraki yıllarda hazırlanan bütün belediye kanunlarında yer aldı. Osmanlı ülkesinde ticaret yapan ve kapitülasyonlardan yararlanan Avrupalı tüccarların oktruva vergisini vermekten kaçınmaları çoğu zaman Osmanlı Devleti ile Avrupa ülkeleri arasında sorun oldu. 24 Temmuz 1923'te Lozan Barış Antlaşması'nda kapitülasyonların kesin olarak kaldırılmasıyla oktruva uygulamasına getirilen bütün sınırlılıklar kaldırıldı.
Erzurum Gümrüğü'nün Teşekkülü ve Tekamülü (XVI -XVII. Yüzyıllar)
Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 279 · Sayfa: 523-546
Özet
Tam Metin
XVI. yüzyılda Anadolu'ya büyük ölçüde hükmeden Osmanlılar, doğu sınırında stratejik açıdan mühim bir merkez olan Erzurum'da güvenlik için gerekli tedbirleri aldıktan sonra zaman kaybetmeden imar ve iskan hareketlerine giriştiler. Trabzon - Tebriz transit ticareti üzerinde yer alan şehirde ticaretin istikrarlı bir şekilde yapılması için birtakım uygulamalar gerçekleşti. Bu bakımdan bölgedeki en büyük gümrük organizasyonu teşekkül olunarak transit ticaretin daha iyi ve daha kontrollü işlemesine çalışıldı. XVI. yüzyılın sonlarına doğru işlevsel hale gelen gümrük, XVII. yüzyılda imparatorluğun en önemli gümrükleri arasında zikredilmeye başlandı. Orta Asya'dan gelerek İran üzerinden Anadolu'ya ulaşan ipek, Erzurum gümrüğünün hayati bir gelir kaynağı olması yanında, Osmanlı - Safevi mücadelesinin önemli nedenleri arasındaydı. Hatta iki devlet arasında kıyasıya mücadele devam ederken gümrük kayıtlarından anlaşıldığına göre ticaret de devam etmekteydi. Doğudan gelen kervanların uğrak noktası olan Erzurum gümrüğü, sadece bölge ekonomisi açısından değil ülke ekonomisi için de fevkalede ehemmiyetliydi.
Ani’de 2002 Yılında Ortaya Çıkarılan Yapı ve İçinde Bulunan Define
Erdem · 2009, Sayı 55 · Sayfa: 93-116
Özet
Tam Metin
Bu makale bugüne kadar araştırılmamış olan Orta Çağ pazar yerlerindeki gümrük yapılarının plan ve işlevleri hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlamaktadır. Diğer taraftan Ani'deki bu yapıda ele geçen işlemeli altın parçalar farklı kültürlerin altın işçiliğini ve üslubunu tanıtmakta, Çin'den Anadolu'ya ve Bizansa kadar olan geniş bir alanda kuyumculuk sanatı hakkında fikir vermektedir. Makale farklı dönemlere ait parçalardan oluşan bu definenin nasıl bir araya geldiğini ve bu yapıda bulunuş sebeplerini incelerken Moğol idaresi altındaki Ani'nin sosyo-ekonomik durumunu, Moğolların para ve vergi politikasını, devletin idarî sistemini de ortaya çıkarmakta, tarihî kaynaklardan da edinilen bilgilere dayanarak, bu definedeki parçaların halife veya sultanın idareciye gönderdiği hediyeler olduklarını ve hükümranlık sembolü olarak yollandıklarını ileri sürmektedir. Kars'ın 42 km doğusunda, surun yaklaşık 250 m batısında pandantifler üzerine oturan çift kubbeli bir yapı kalıntısı bulunmaktadır. 2002 yılında kazısı yapılan bu yapıdan 1.75 m aşağı inildiğinde 291 x 272 cm ölçülerinde bir oda; bu odanın içinde ise dairesel planlı bir kalıntı ortaya çıkmıştır. Bu kısmın taban ve duvar taşları yanmış olup, bir fırın veya ocak olduğu anlaşılmaktadır. Üste doğru kubbeleşen bu ocağın taban taşlarından birinin altından çıkan küçük, ağzı kırık bir testi içinde ise hepsi altından yapılmış olmak üzere iki bilezik, iki kemer tokası ve bir tüm kemerin saklandığı görülmüştür. Yapının tarihi ya da işlevine ait bir bilgi mevcut olmamakla birlikte, Ani'de tarihsiz eserleri tarihlendirmek zor değildir. Bu tip yapılar tarihi belli olanlara dayanılarak inşa tarzı, taşlarının ölçüleri, malzemenin cinsi gibi belli kriterlerle tarihlendirilebilmektedir. Bu yapının kazısı tamamlandığı zaman yanyana dört oda ve bunları bağlayan 1.5 m genişliğinde bir avlu ortaya çıkmıştır. Pazar yerlerinin hemen surun dışından başladığı göz önünde tutulursa, bu yapının satılacak eserleri damgalama işlemini yapan muhtesiplerin kullandığı resmi bir daire olduğu akla gelmektedir. Gerek bilezikler, gerekse kemer ve kemer tokalarının her çifti birbirinden çok farklı işçilik ve bezeme anlayışlarını yansıtmakta olup, bunların bir arada bulunmasının izahı, bulundukları yapıyla ilgisi ve tarihlendirilmeleri oldukça güç bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerek definenin parçaları, gerekse yapı, çeşitli üslup verileri ve benzer örnekler göz ününe alınarak tarihlendirilmeye çalışılmıştır.
HALİL İNALCIK, The Customs Register of Caffa, 1487-1490, Ukrainian Research Institute, Harvard University: Sources and Studies on the Ottoman Black Sea, Vol. 1, ed. Victor Ostapchuk, 1996, I-XI + 1-203 s. ve I-XIII Facs. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 234 · Sayfa: 601-602
Özet
Tam Metin
Harvard Üniversitesi, Ukrayna Araştırmaları Enstitüsü tarafından başlatılan "Ukrayna ve Karadeniz Ülkelerine İlişkin Osmanlı Belgeleri Üzerinde Araştırmalar" başlıklı serinin ikinci kitabının ilk cildi, Osmanlı tarihçiliğinin büyük üstadı Prof. Dr. Halil İnalcık tarafından hazırlanan "Kefe Gümrük Bakaya Defteri (1487-1490)"nin neşri ve bununla ilgili araştırmaya ayrılmış bulunmaktadır. Öncelikle enstitünün Karadeniz'in kuzey bölgesi ile ilgili yaptığı bu araştırma serisinin takdirle karşılanacak bir faaliyet olduğunu belirtmeliyiz. Bu serinin ilk kitabı Berindei, Mihnei ve G. Veinstein tarafından hazırlanan L'Empire Ottoman et les Pays Roumanis 1544-1545 başlığını taşımakta olup üçüncü kitap ise, Kamaniçe Eyaleti Mufassal Defteri'nin neşrini esas almıştır (D. Kolodziejczyk, The Ottoman Survey Registers of Podolia, ca 1681, 1997).