99 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • ottoman
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Collectors of Avâriz and Nüzul Levies in the Ottoman Empire: A Case Study of the Province of Karaman 1621-1700

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 255 · Sayfa: 539-566 · DOI: 10.37879/belleten.2005.539
Tam Metin
Relying on first-hand unpublished archival documents this paper focuses on two related aspects: first, it provides a picture of the range of individuals involved in avâriz and nüzul collection in the Ottoman province of Karaman during the 17th century, whether from the military class, the ulema (learned people) or others; second, it examines the changes during the 17th century in the type of person appointed, and what ranks the collection candidate held before attaining those of avâriz and nüzul collection. It will be interesting to assess at what stage, if at all, the palace officials or the followers of 'great men of state' became involved in the collection process. This paper examines the available information to see what, if any, pattern emerges from it.

Armin Vambery'nin Türkistan Seyahatnamesi ve Karakalpak Türklerine Dair Kayıtlar

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 255 · Sayfa: 599-628 · DOI: 10.37879/belleten.2005.599
Tam Metin
Bu makale; dünyanın gelmiş geçmiş en büyük Türkologlarından birisi olan Macar asıllı bilim adamı, seyyah ve casus Prof. Dr. Armin Vambery'nin "Reşat Efendi" sahte ad ve kıyafetiyle devrinin ünlü Osmanlı paşalarından Mehmed Sadık Rıfat Paşa'nın İstanbul'daki konağında dört sene misafir kaldıktan sonra Türklerin ana vatanı olan Türkistan'a üç yıl süren (1862-1865) yolculuğu sonrasında kaleme almış olduğu eserlerinde geçen, bugün Aral gölü ve çevresinde yaşayan Karakalpak Türkleri topraklarındaki inceleme ve gözlemlerinin hikâyesidir.

Ruha (Urfa) Hanları Üzerine Bir Değerlendirme

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 254 · Sayfa: 131-144
Tam Metin
Urfa hanları, genel plan şemaları açısından Osmanlı hanlarının özelliklerini yansıtırken; mimari detaylar, malzeme, süsleme ve yapı elemanları ile de bölgesel özellikleri ön plana çıkarır. İki renkli taş malzemenin kullanımı, tercih edilen örtü sistemleri, dilimli ve kaş kemerler, süslemenin sade özellikleri bölgesel etkileri yansıtır. Tespit ettiğimiz 32 handan 11 tanesinin günümüze gelmiş olması, kültür varlıklarımızın ne kadar hızlı bir şekilde yok olduğunu göstermektedir. Bu hanların büyük bir çoğunluğunun yakın zamanlarda yok edildiğini düşünürsek, bu tahribatın gün geçtikçe daha da yoğunlaştığı görülmektedir.

17. Yüzyılın İkinci Yarısında Antakya Kazasında İskân ve Nüfus (1678/1089 Tarihli Avârız-Hâne Defterine Göre)

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 252 · Sayfa: 431-460
Tam Metin
Osmanlı tarihinin temel kaynaklarının büyük çoğunluğunu vergi verebilecek nüfusun tespitini sağlayan ve sayım sonuçlarını içeren Tahrir Defterleri oluşturmaktadır. 15. ve 16. yüzyıllarda hazırlanmış olan, fakat 17. yüzyılda da bazı örneklerini gördüğümüz bu defterler, Osmanlı Devleti'nde timar sisteminin uygulandığı topraklardaki vergilendirilebilir ekonomik faaliyetlerin ve insan kaynaklarının yerinde tespit ve kaydını içermesi açısından bizlere istatistiksel analize uygun en zengin sayısal verileri sunmaktadırlar. Klasik tahrir geleneğinin bir uzantısı olarak 17. yüzyıldan itibaren düzenlenmiş olan avârız-hâne ve cizye defterleri de dönemin demografi tarihi açısından oldukça önemli kaynaklardır.

Osmanlı-Amerikan İlişkilerinde Bir Kriz: Hacı David Vapur Kumpanyası Boykotu (1911)

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 252 · Sayfa: 461-482
Tam Metin
Boykot şahsa, kuruluşa veya devlete karşı uygulanabilen, sosyal ve iktisadi ilişkileri kesmeye yönelik bir protesto şeklidir. Diğer bir ifadeyle bir devletin vatandaşlarının, düşmanca davranışları nedeniyle bir başka devletten gelen malları satın almamasıdır. Boykot, çoğu zaman halkın başlattığı bir eylem olmakla beraber zaman zaman hükümetlerin de bunu destekledikleri görülmüştür. Maksat, belli bir amacı gerçekleştirmek, karşı tarafı zorlamak ve ödün vermesini sağlamaktır. Boykotu düzenleyen ve buna taraftar olana boykotçu, boykot etmeye de boykotaj denir. Uygulanışı ve amaçları bakımından abluka, ambargo ve karalisteden farklıdır.

Osmanlı Hâkimiyetine Girmesinden Hemen Sonra Dimaşk'tan Bahseden Bir Yahudi Kaynak

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 252 · Sayfa: 561-568
5282 (m. 1521-22) yılında bir İtalyan Yahudisi Filistin'e yaptığı yolculuğa dair İbranice kısa bir seyahatname bırakmıştır. Şimdiye kadar bu seyahatnamenin herhangi bir yazması bilinmediği gibi müellifinin adı dahi bize ulaşmamıştı. Filistin'e yapılan seyahatlere dair eski bir İtalyan koleksiyonu içinde yer alan bu seyahatnamenin metni 1785 yılında Jacob Barukh b. Moshe Hayyim adlı biri tarafından Shibhhe Yerushalayim adıyla Leghorn'da yayınlanmış, daha sonraki zamanlarda da müteaddit baskıları yapılmıştır.

XVIII. Yüzyıl Osmanlı Tarih Yazıcılarından Hazine-i Birûn Kâtibi Ahmed Bin Mahmud’un Hayatı

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 250 · Sayfa: 853-864
Tam Metin
Berlin Staatsbibliothek Orientabteilung, Ms. or. quart. 1209 numarada kayıtlı hazine-i birûn kâtibi Ahmed bin Mahmud(1) tarafından tutulan, Osmanlı Devleti'nin XVIII. Yüzyıl siyasi, sosyal ve ekonomik hayatına ilişkin önemli kayıtlara sahip olan mecmûa ve yazarı, Osmanlı tarihi araştırıcıları tarafından oldukça az tanınmaktadır. Özellikle eserin sahibi hazine-i birûn kâtibi Ahmed Efendi'nin hayatına ilişkin başka kaynaklarda ayrıntılı bir bilgiye tesâdüf edemediğimiz gibi, bu hususta yazılmış eldeki mevcut verilerinde eksik ve kifayetsiz kaldığını, hatta yanlış yorumlandığını gördük. Bu noktadan hareketle Ahmed b. Mahmud'un hayatına ilişkin toplu bir yorum ve yeni bir bakış açısı getirmeden önce yazar hakkında çok az kaynakta rastlayabildiğimiz kısa ve sınırlı bilgileri burada kaydetmekte fayda görüyoruz.

XVI. Yüzyılda Macaristan'da Osmanlı Barut Üretimi: Budin Baruthânesi

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 249 · Sayfa: 541-552
Son zamanlara kadar Macaristan'daki Osmanlı kale sistemi bilimsel çevrelerden yalnız ılımlı bir ilgi çekmiştir. Araştırmacılar en önemli kalelerin savaş malzemesi ve yiyecek depolarıyla beraber silah ve cephane üretim merkezleri olduğu gerçeğini neredeyse tamamen göz ardı ettiler. Konuya bu açıdan yaklaşmak askeri tarihi zenginleştirebilir ve Macaristan'daki Osmanlı kalelerinin oluşturulması ve korunması ile ilgili bilgilerimize önemli detaylar ekleyebilir. Askeri silahların yaygınlaşması ve kullanılması -Michael Roberts ve Geoffrey Parkey tarafından bilimsel çevrelere tanıtılan sözde "askeri devrimin" en önemli elemanlarından biridir -16 ve 17. yüzyıllarda Avrupa toplumunda, ekonomisinde, mali ve idari yönetiminde önemli değişiklere neden oldu. Bu değişim Osmanlı İmparatorluğu'nun cevaplaması gereken bir meydan okumaya dönüştü. Osmanlılar topçuluktaki gelişmeleri, silah ve cephanelerin sürekli üretim ve yenilenmelerini takip etmek zorundalardı. Bu iş ancak eyaletlerdeki ana askeri üslerin yardımıyla gerçekleştirilebilirdi. Budin'deki baruthâne bunlardan biriydi.

İskilip Şeyh Yavsi Camii'nin Orijinal Planı Üzerine Bir Restitüsyon Denemesi

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 249 · Sayfa: 447-456 · DOI: 10.37879/belleten.2003.447
Tam Metin
Bu çalışmada, İskilip Şeyh Yavsi Camii'nin ilk bakışta XIV. yüzyılın Zaviyeli cami tipolojisini çağrıştıran sıra dışı mekânsal ve strüktürel anlayışı üzerinde durulmuş, yapı hakkındaki mevcut çalışmalarda yetersiz ve özellikle mekânsal oluşum hakkındaki yanlış ve yüzeysel yargılar, belgeler ışığı altında yeniden ele alınmıştır. Buna bağlı olarak yapının, iç mekân, son cemaat revakı ve türbe kısmını da içeren orijinal planı hakkında bir restitüsyon denemesine girişilmiştir.

Osmanlı Medrese Geleneğinin Doğuşu

Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 247 · Sayfa: 849-904
Osmanlı medreseleri tarihi üzerine birinci el kaynaklara dayalı ilk ciddi çalışmayı -Osmanlı devlet teşkilatı konusunda olduğu gibi Osmanlı tarihinin geneli bakımından da- başlatan, rahmetli İsmail Hakkı Uzunçarşılı olmuştur. Onun 1965'te yayınlanan Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı adlı eseri bu konunun da öncüsü olmuştur. Uzunçarşılı bu eserinde Osmanlı medreselerini daha çok "teşkilat" açısından değerlendirmiştir. Eserinin medreselere ayrılan seksen sayfalık kısmında İstanbul'un fethinden önceki dönemi çok kısa şekilde (2.5 sayfa) ele almış, ardından Fatih'in Sahn-ı Seman medreseleri ile Kanûni'nin Külliyesi'ndeki medreseleri, vakfiye metinleri, kronikler, bazı arşiv belgeleri ve öğrencilerine daha önce yaptırmış olduğu akademik ödevlere dayalı olarak incelemiştir. Uzunçarşılı eserinde, medreselerin derecelerini, hiyerarşik düzenlerini ve müderrislerin tayin ve terfi usullerini ele alarak üzerinde uzun uzadıya durmuş ve bu konulan geniş arşiv malzemelerine dayalı olarak irdelemiştir. Uzunçarşılı ayrıca, medreselerde okutulan dersleri ve ilgili diğer konuları toplu şekilde incelemiş ve onlar hakkında önemli bilgiler ve referanslar sunmuştur.