2 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • toplumsal değişme
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Son Dönem Osmanlı Aydınlarının Yeni Birey ve Toplum Oluşturma Düşünceleri

Erdem · 2008, Sayı 51 · Sayfa: 137-170
Tam Metin
II. Meşrutiyet dönemi farklı görüş ve düşüncelerin bir arada varlıklarını sürdürdükleri oldukça önemli bir dönemdir. Bu düşünceler Cumhuriyet inkılâplarının hazırlık safhasını oluşturmuştur. Dönemin toplumsal ve siyasi akımları sosyolojik bir özellik gösterir. Sorunların çözümü için farklı çözüm önerileri getiren aydınların üzerinde durdukları konuların başında, çağa uygun bir toplumsal değişim/dönüşüm yapabilmek gelir. Bunun içinde de yeni bir nesle ve zihniyete ihtiyaç duyulmuştur. Geleneksel düşünce kalıplarından sıyrılmak şart görülmüş ve sosyo-kültürel bakımdan yeni bir birey tipi tasvir edilmiştir. Bu yazıda II. Meşrutiyet aydınlarının istedikleri toplumsal değişim için yaratmayı düşündükleri yeni birey tipi/kimliği ve toplum modeli incelenmiştir.

Küreselleşme, Bireyselleşme ve Toplumsallaşma

Erdem · 2004, Sayı 41 · Sayfa: 29-58
Küreselleşme günümüzün en önemli olgularından biridir. Konu çeşitli yönleriyle ele alınmaktadır. Bireyselleşme sorunlarının aşılması ve toplumsallaşma süreçlerinin başarılması da küreselleşme açısından önemlidir. Hızlanan toplumsal değişmenin yarattığı ortam bireyselleşme yönünde giderek daha fazla olanak sağlama eğilimindedir. Ancak sağlıklı yollardan gerçekleşmeyen bireyselleşme çabalan kişiyi bencilliğe düşürme, bireysel özgürlükleri geliştirmek adına toplumsal uyum ve bireyler arası ilişkilerle birlikte birey ve toplum ilişkilerindeki dengeleri de bozma tehlikesi içermektedir. Bireyselleşmenin, sağlıklı olarak başanlabilmesi oranında, sağlıklı toplumsallaşma ve küreselleşmenin güvenli temelini oluşturacağım söyleyebiliriz. Bireysel, toplumsal ve küresel düzeyde ahlak sorunu giderek önem kazanmaktadır. Dünya insanlan olarak bir küreselleşme kültürü yaratmaya gereksinimimiz var. Bu aşamada bir dünya ahlakının nasıl oluşturulacağı, üzerinde düşünülmesi gerekmektedir. Değişimin dünyamız açısından arzu edilir yönde gerçekleşmesi için sağlıklı bireyselleşme, bireysel özgürlüklere saygılı toplumsallaşma, adaletli ve ahlaksal temele oturan bir küreselleşme anlayışına gereksinmemiz vardır. Gelişmekte olan toplumlann haklanna saygılı olmanın yalnızca bir etik sorun olmayıp, onlann gelişmiş toplumlar tarafından sömürülmelerinin dünyanın dengesini bozan ortak bir sorun olduğu kabul edilmelidir. Ahlaki temele dayanmayan bir dünya kültürünün sonuçta kendi kendini yok etme olasılığı vardır. Farklı dinlere ve kültürlere çokluk içinde birlik anlayışıyla yaklaşılmalı, dünya kültürünü yozlaştıracak, kısırlaştıracak, tek tip ve donuk bir hale getirecek girişimlerden uzak durulmalı, çok renkliliğin sunduğu çeşitli seçenekler yok edilmemelidir.