1401 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Son 10 yıl
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Thoughts on a Grave Stele From the Classical Period in Samsun Museum

Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 286 · Sayfa: 817-826 · DOI: 10.37879/belleten.2015.817
Tam Metin
Most of the grave steles observed in Greek art, even though they demonstrate specific typological characteristics depending on the region and the era, continue the tradition of Attica grave stele. Moreover, the impact of Ion sculpture schools is also observed clearly in Anatolia. The stele that is the subject of this study is one of the examples on which these impacts could be followed most clearly. In this context, the aim of this study is to date the stele by comparing it to the similar ones and based on the stylistic and typological examination of the figures on it.

Diyarbakır’da Osmanlı Dönemi Şehir-İçi Hanları Üzerine Değerlendirme

Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 286 · Sayfa: 877-900 · DOI: 10.37879/belleten.2015.877
Tam Metin
Araştırmalarımız, Diyarbakır'ın Osmanlı yönetimine geçtiği dönemden, Cumhuriyet dönemine kadar kentte bulunan hanların mimari özellikleri ve şehrin yoğun ticaret potansiyelinin tespitini konu almıştır. Diyarbakır'da Osmanlı Döneminde adı bilinen 25 hanın mevcut olduğu tespit edilmiştir. Bu hanlardan 4 tanesi, günümüze kadar tamamen veya kısmen ulaşmış hanlardan, yalnız dokuzunun yeri mevcut yayın, arşiv belgelerinden yararlanılarak tespit edilebilmekte, diğerlerinin ise adlarından başka bilgiye rastlanmamaktadır. Eserlerin plan, dış kütle, iç görünüş ve malzeme bakımından Osmanlı geleneğine bağlı kaldığı, fakat ekseriyetle bölgesel karakteristikler sergilediği de anlaşılmıştır. Eserlerin örtü sisteminde ahşap kirişlemeli düz tavan, kubbeyle beraber beşik, çapraz ve aynalı tonoz çeşitlemeleri uygulanmıştır. Kubbe geçişleri ise genellikle tromplarla sağlanmıştır. Diyarbakır ticaret binalarında inşa malzemesi çoğunlukla koyu renk bazalt taşı, kesme tekniğiyle kullanımının yanı sıra beyaz veya sarımsı kireç taşıyla alternatif nöbetleşe kullanılmasıyla meydana gelen almaşık örgü tekniği ile de kullanılmıştır. Yapılarda dönemlerinin karakteristiklerini sergileyen süsleme programlarına belli ölçülerde yer verildiği görülmüştür. Abartıdan uzak yalın bir süsleme programı içinde bitkisel, geometrik ve kısmen de yazıdan oluşan düzenlemeler konu edinmiştir. Çok sayıda ve farklı türdeki eserlerle zengin bir mimari dokuya sahip Diyarbakır'da, hem bölgesel hem de uluslararası ticaret ağı içinde ticaretin sağlam koşullarda ve güvenilir bir şekilde devlet eliyle ilerlemesi için çok sayıda binanın inşa edildiğini, ancak bazılarının çeşitli tahribat, bilinçsiz müdahaleler ve bir takım ilavelerle asli özelliklerini büyük ölçüde yitirdiklerini, bazılarının da bakımsız bırakıldıkları ortaya çıkarılmıştır.

Osmanlı Gümrüklerinde Kadın İstihdamı: Kadın Gümrük Kolcuları (1901-1908)

Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 286 · Sayfa: 1003-1038 · DOI: 10.37879/belleten.2015.1003
Tam Metin
Osmanlı gümrük idaresi Rüsûmât Emaneti, 1900'lü yılların başında Anadolu ve Rumeli'de bulunan kara ve sahil sınırlarındaki gümrük kapılarında kadın kolcu istihdam etmeye karar vermişti. Gümrük kolculuğu, Osmanlı kadınları için kadın hapishanelerinde kolcu olarak istihdam edilmelerinden sonraki ikinci kolculuk deneyimi idi. Fakat kadın kolcu istihdamı, Osmanlı gümrük idareleri için yeni bir deneyim ama aynı zamanda mecburiyetti. Çünkü sahil ve sınır gümrüklerinden giriş yapan kadın yolcuların silah, patlayıcı madde ve siyasi içerikli yazılı ve basılı her türlü belge ile ülkeye getirilmesi veya çıkarılması izne tabi olan şeyleri kaçırdıkları tespit edilmişti. Aslında Osmanlı İmparatorluğu'nda kaçakçılık çok eski dönemlerden beri yapılmaktaydı. Ancak, kadınların kaçakçılık yapması yaygın olarak 19. yüzyılların sonlarından itibaren görüldü. Bu kaçakçılığın temelinde ekonomik ve siyasal koşullar etkili olmakla birlikte kadınların bu işi yapması ya da kullanılmasındaki başlıca neden, Osmanlı gümrük kapılarındaki erkek görevlilerin kadın yolcuları kontrol etmesinin yasak olmasıydı. Bu nedenle Osmanlı gümrük idaresi kadın kolcular istihdam ederek kadın kaçakçıları önlemek istedi. Bu istihdam aynı zamanda ülkenin gümrük gelirleri ve güvenliğini sağlayacak önemli bir tedbirdi. Ayrıca bu istihdam ile birlikte Osmanlı kadınları bir yandan iş imkanına kavuşurken diğer yandan gümrük kolculuğu görevi ile ülkenin ekonomik ve siyasi çıkarlarını korumuş oldular. Bu makale, Osmanlı gümrüklerinde 1900'lü yılların başında kadın kolcu istihdamı ve bu istihdamı gerektiren olay ve koşulları incelemek amacıyla hazırlanmıştır. Makalede kadın kolcuların Anadolu ve Rumeli'de görevlendirildikleri gümrük kapılarının özelliği ve tespit edilen kaçakçılık olayları ve kolcuların kaçakçılığı önlemedeki katkısı da ayrıca incelenecektir.

Fransız Arşiv Belgelerine Göre 20. Yüzyılın Başlarında Samsun Limanı

Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 286 · Sayfa: 1039-1072 · DOI: 10.37879/belleten.2015.1039
Tam Metin
Samsun sahip olduğu tarımsal potansiyeli ve coğrafik konumu sayesinde 19. yüzyılın ortalarına doğru hızla gelişmeye başlayan yeni bir ticaret merkezi haline geldi. Kırım Savaşı'nın güney Karadeniz limanlarına getirdiği hareketlilik bu gelişmenin etkenlerden biriydi. Fakat asıl önemli etken 19. yüzyılda Osmanlı tarım ürünlerine olan Avrupa talebiydi. Merzifon, Amasya, Tokat, Sivas, Yozgat, Şebinkarahisar, Kayseri, Kırşehir ve Diyarbakır gibi geniş bir hinterlandın dışa açılan kapısı olan Samsun'un yükselişi bu dış talebin desteklediği istikrarlı tarımsal üretim artışından kaynaklandı. Bu sayede yüzyılın sonunda Güney Karadeniz'in en önemli limanı haline gelen Samsun uluslararası ilginin bir yansıması olarak yabancı temsilciliklere de ev sahipliği yapmaya başladı. Bunlardan biri de 1863 yılında kurulan Fransız Konsolosluğu'ydu. Konsolosların her yıl için ayrıntılı olarak hazırladıkları ticaret ve denizcilik raporları 19. yüzyıl Osmanlı şehirlerinin iktisadi yapıları için en önemli kaynaklar arasındadır. 19. yüzyılın ikinci yarısında istikrarlı yükselişi ile daha fazla dikkat çeken Samsun hakkında Fransız arşivlerinde önemli ticaret raporları vardır. Şehrin yükselişini Fransız konsolosların hazırladığı yıllık ticaret raporlarından da izlemek mümkündür. 1895-1906 yılları arasında Samsun'da görev yapan Henri de Cortanze'nin raporları Samsun'un 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarındaki durumunu çok iyi şekilde yansıtmaktadır. Bu bağlamda bu makale Cortanze'nin Samsun Limanı hakkında 1903'te hazırladığı geniş bir raporu incelemeyi amaçlamaktadır. Cortanze'nin konsolosluk dönemindeki diğer raporlarından da istifade edilerek konu daha geniş bir çerçevede ele alınmıştır.

II. Meşrutiyet Dönemi Osmanlı Kadın Dergilerinde Aile ve Evlilik Algısı

Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 286 · Sayfa: 1073-1098 · DOI: 10.37879/belleten.2015.1073
Tam Metin
XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti'nde ülkenin bütünlüğünü sağlamak, sosyal, ekonomik ve siyasal sorunları aşmak için bir dizi reform yapılmıştır. Bu reform hareketleri, Osmanlı aile yapısını ve kadına yönelik bakış açısını değişime zorlamıştır. Bunda büyük ölçüde Tanzimat'tan sonra yeni açılmakta olan Batı tarzı mekteplerde kızlar için ayrı veya karma eğitim verilmesi de etkili olmuştur. Kız çocuklarının eğitimine verilen önem bir sonraki yıllarda kadınların kamusal alanda, basında ve kadın derneklerinde yer almalarını sağlamıştır. Bu gelişmeler, Osmanlı kadınlarını kendi hakları, aile, evlilik vb. meselelerde söz sahibi olmağa teşvik etmiş ve görüşlerini kadın dergileri üzerinden Osmanlı toplumuna iletme imkânı tanımıştır. Bu çalışma; Osmanlı kadınlarının yaşadığı değişimin aile ve evlilik konularındaki görüşlerine nasıl yansıdığını, onların aile ve evlilik konusunu nasıl algıladıklarını ve evlilikten beklentilerinin ne olduğunu özellikle II. Meşrutiyet Dönemi'nde yayınlanan Kadınlar Dünyası, Kadın, Mehâsin, Demet gibi Türkçe yayınlanan kadın dergilerindeki makaleler üzerinden değerlendirmek amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmada adı geçen kadın dergileri ile aynı dönemde yayınlanan roman, dergi ve kitaplarda da aile ve evlilik konularının nasıl değerlendirildiği; evlilik ve aile konusunda dönemin erkek ve kadın yazarların düşünceleri arasında bir paralellik olup olmadığı incelenmiştir. Bu çalışmanın Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerine ait aile ve evlilik konulu çalışmalara katkı yapması amaçlanmıştır.

Kültürel Temizlik ve Bütünleşme Politikalarında Tarihin Rolü: Bosna Örneği

Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 286 · Sayfa: 1121-1138 · DOI: 10.37879/belleten.2015.1121
Tam Metin
Bu çalışmanın temel amacı, 1992-1995 yılları arasında Bosna'da yaşanan olayların arkasındaki temel düşünce yapısının Ortaçağ'dan itibaren tarihi gelişiminin irdelenerek siyasi analizinin yapılmasıdır. Bu yapılırken özellikle Avrupa kültürünün ortak özelliklerinin Bosna olaylarına nasıl yansıdığı tespit edilmeye çalışılacaktır. Bosna'nın kültürel kimliğinin oluşmasında Ortaçağdaki Hıristiyan kimliği kadar Osmanlı dönemindeki Müslüman kimliğine de sıklıkla vurgu yapılacaktır. Bu mantık çerçevesinde; Bosna'da yaşananlar gerçekten Yugoslavya'nın dağılma sürecinin kendiliğinden gelişen doğal olaylar mıdır? Bu olayları tırmandıran ana etken nedir? Avrupa Birliği olaylara neden zamanında müdahil olamamıştır? Bosna'da yaşananların temelinde sadece etnik veya dini nedenler mi yatmaktadır? Bu olayların söylenenden başka nedenleri var mıdır? Savaştan sonra oluşturulan yapı temelde neyi amaçlamaktadır? şeklindeki sorulara cevap aranacaktır. Bosna'nın yakın geçmişinin anlaşılması kadar yakın geleceğinin belirlenmesinde de göz önüne alınabilecek veriler ortaya konmaya çalışılacaktır.

The Impact of the Spanish Influenza on the Ottoman Empire

Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 286 · Sayfa: 1099-1120 · DOI: 10.37879/belleten.2015.1099
Tam Metin
As the Spanish influenza affected almost all the world, the Ottoman Empire suffered from it. The geoepidemiology of the Ottoman was vulnerable to epidemic or pandemic diseases. Since it was an active participant of the First World War, it can be said that it was inevitable situation to escape from this devastating pandemic. Probably, the pandemic disease entered into the Ottoman from Europe and it led to cases or death in many places of Anatolia. The armies were so affected from it that this pandemic played a considerable role in the end of the war. So as to prevent this pandemic influenza, some precautions such as closure of public spaces like schools were taken. Much social mobility resulted from wartime caused this epidemic influenza to spread world widely easily. In order to prevent the pandemic, new inoculations and drugs were tested, but these attempts failed to prevent the spread of the flu completely. On account of the fact that present sources are inadequate, it is impossible to say the exact number of dead people of this pandemic. Nevertheless, available primary and secondary sources give us to estimate the impact of this pandemic disease on the Ottoman Empire.

Rusçuk’ta Kaybolmuş Osmanlı Mirası: Vakıflar

Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 286 · Sayfa: 931-978 · DOI: 10.37879/belleten.2015.931
Tam Metin
Bütün İslam dünyasında toplumsal bir ruh haline gelen hayrat sistemi vakıf eserlerin oluşmasını ve vakıfların kurulmasını sağlamış, Osmanlılarda büyük bir gelişme göstererek tüm toplumsal ihtiyaçlar vakıflar tarafından karşılanmıştır. "Vakfın en üstünü insanların en çok ihtiyaç duyduğu alanlarda yapılandır" düşüncesi bölgeye ve zamana göre değişen ihtiyaçları giderecek kurumların sayısının kısa sürede artmasına yol açmış, çeşitli köy ve şehirlerin kurulmasında ya da yeniden teşkilatlandırılmasında önemli rol oynamıştır. Bu tarz kurumlar bir kaza merkezi olan Rusçuk'ta da hayat bulmuş, dini, hayri, sosyo-kültürel merkezler durumunda olan çok sayıdaki cami ve mescidin yanında mektep, medrese, tekke, zaviye ile su ihtiyacını karşılayacak çeşme, şadırvan, fıskiye topluma hizmet sunmuştur. Osmanlı toplumsal yaşamının ayrılmaz bir parçası olan ancak günümüzde mevcut olmayan Rusçuk'taki vakıflardan bazılarının tanıtılması amacıyla bu makale yazılmış, arşiv kaynakları esas alınarak vakıf eserler, kurucuları, gelir kaynakları, muhasebe bilançoları, çalışanları vs. hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır.

The Devshirme System and the Levied Children of Bursa in 1603-4

Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 286 · Sayfa: 901-930 · DOI: 10.37879/belleten.2015.901
Tam Metin
This paper addresses two main questions in regards to the devshirme system: how did the devshirme system function at a local level and how were local politics triggered by the levy; and what were the experiences of the children who were levied. Utilizing a unique register called sürü defter that lists children who were levied in 1603-4, the system is traced in the region of Bursa in 1603-4. The mühimme defters and court records from Bursa are also referenced. Besides examining the bureaucratic implications of carrying out the devshirme, one of the important questions addressed is what did it mean to be a Christian child in the early modern Ottoman world. Issues such as who these children were, how they were selected as devshirmes, and how they reacted to being selected or not, are considered here. The paper shows that reactions to the child-levy by the families and children involved varied across a spectrum - from resistance to desirability. This paper also looks at where these children were selected, their age, appearance, and health as registered in the documents, as well as what happened to them after their arrival in the capital, Istanbul. We also learn that locally powerful figures in Bursa such as landlords, voyvodas, kadıs, subasıs, formed groups to lobby the levy officers in order to influence their decisions.

Kavalalı Mehmet Ali Paşa Yönetimine Karşı Filistin Muhalefeti

Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 286 · Sayfa: 979-1002 · DOI: 10.37879/belleten.2015.979
Tam Metin
1831 yılında Osmanlı yönetimine isyan eden Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa Suriye ve Filistin bölgesinin yönetimini zorla ele geçirdi. Buralarda merkezi otoriteyi güçlendirmeye, vergi sistemini düzenlemeye ve zorunlu askerlik sistemini uygulamaya çalıştı. Bu faaliyetleri bölge halkını tedirgin etti. İnsanların tepkisi kısa sürede büyük bir isyana dönüşerek Mısır yönetimini oldukça zor bir durumda bıraktı. Biz bu çalışmamızda Mısır yönetiminin Filistin'de tesis etmeye çalıştığı idari sistemin Filistin halkını nasıl etkilediğini ve bu etkinin neden bir isyana dönüştüğünü anlatmaya çalışacağız.