1401 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Son 10 yıl
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Arnavutluk’ta Ahilik Kültürü ve Toplum Hayatındaki Yeri

Erdem · 2015, Sayı 68 · Sayfa: 65-79 · DOI: 10.32704/erdem.537411
Tam Metin
Bir dinî ve içtimaî teşkilat olarak Ahilik, 13. yüzyılda Anadolu'da görülmeye başlandı. Bir süre sonra Osmanlı Devleti'nin kurulmasında da önemli rol oynadı. Osmanlı'nın fethettiği topraklarda ekonomik, sosyal, siyasî ve dinî yönüyle toplumun yapısında ve gelişmesinde önemli bir unsur oldu. Arnavutça kaynaklarda daha çok "esnaflar" tabiriyle adlandırılan ahiler, kendi içinde bir düzen ve yapıya sahipti. Bu makalede, Arnavut toplumuna değer katan ve zanaatların gelişmesinde önemli rol oynayan Ahiliğin ve ahilerin tarihsel süreçteki konumları mercek altına alınacaktır. Öncelikle 15-18. yüzyıllar arasında Arnavutluk kentlerinin yapısı hakkında, ardından ahilerin "lonca" yönetimi ve içyapısı ile ilgili bilgi verilecektir. Son olarak 19-20. yüzyıllarda esnafların toplumdaki etkisinin azalması ve ortadan kalkmasına değinilecektir.

Atatürk Döneminde Türkiye-Yunanistan İlişkileri, 1923-1938

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2015, Cilt XXXI, Sayı 91 · Sayfa: 1-28
Tam Metin
Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük oranda 1919-1922 yılları arasında Yunanistan'a karşı yapılan bir savaş sonrasında kurulabilmiştir. 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması'yla Atina ile Ankara aralarındaki savaşa bir son vermiş ve barışı tesis etmeye çalışmışlardır. Ancak bir antlaşma imzalanmış olmasına rağmen iki ülke arasındaki ilişkiler normalleşmemiştir. Özellikle Lozan'da hükme bağlanan nüfus mübadelesinin uygulanmasından kaynaklanan sorunlardan dolayı iki ülke arasındaki ilişkiler gerilimli bir seyir takip etmiştir. Daha sonra özellikle iki devlet adamının, Türkiye adına Mustafa Kemal Atatürk'ün ve Yunanistan adına Eleftherios Venizelos'un girişimleri sayesinde 1930 yılından itibaren Türkiye ile Yunanistan arasında iyi komşuluk ilişkileri kurulabilmiştir. Atatürk'ün 1938 yılındaki vefatına kadar Türkiye ile Yunanistan kalıcı dostluk tesis edilmesi adına çaba göstermişler ve aralarındaki barışı tüm Balkan coğrafyasına teşmil etmeye çalışmışlardır.

Erken Cumhuriyet Döneminde İşçi Sınıfına “Resmi” Bir Bakış Açısı: Cumhuriyet Gazetesinin Gözünden Amele Teali Cemiyeti

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2015, Cilt XXXI, Sayı 91 · Sayfa: 29-68
Tam Metin
Amele Birliği'nin kapatılmasından sonra resmi olarak 12 Eylül 1924 tarihinde açılışı yapılan Türkiye Amele Teali Cemiyeti, erken Cumhuriyet döneminin en etkin ve güçlü işçi örgütlenmelerinden biri olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye Amele Teali Cemiyeti kuruluşundan kapatıldığı 1928 yılına kadar işçilere yönelik çeşitli girişimler gerçekleştirmişti. Bu çalışma, Amele Teali Cemiyeti'ni merkez alarak, erken Cumhuriyet döneminin en erken evresinde Ankara'nın işçi sınıfına yaklaşımını ve dönemin işçi faaliyetlerini, Cumhuriyet gazetesi örneği üzerinden tarihsel bir bakış açısıyla basın-iktidar ilişkileri düzleminde incelemeyi amaçlamaktadır.

XVIII.-XX. Yüzyıllarda Tarihi Azerbaycan Toprağı - İrevan Hanlığı’nın Arazisine Ermenilerin Göç Ettirilme Politikası

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2015, Cilt XXXI, Sayı 91 · Sayfa: 69-92
Tam Metin
Makalede XVIII.-XX. yüzyıllarda tarihi Azerbaycan toprağı olan - İrevan Hanlığı'nın arazisine Ermenilerin göç ettirilmesi politikasından ve aynı zamanda bu politika sonucunda yerli Azerbaycan Türklerine karşı hayata geçirilen toplu katliamlardan bahsedilmiştir. Tarihi Azerbaycan topraklarını işgal etmeye can atan ve bu topraklarda kendi çıkarlarını her zaman temin etmek niyetinde olan Çarlık Rusya'nın işgalci politikası sonucunda dünyanın çeşitli yerlerinden, özellikle İran ve Osmanlı devletlerinin arazisinden Azerbaycan'a Ermenilerin göç ettirilme politikasının ayrıntıları tahlil edilmiştir. Makalede çeşitli kaynaklara dayanılarak Çarlık Rusya'nın o dönemlerde bölgenin büyük güçleri sayılan İran ve Osmanlı devletleri ile yürüttüğü savaşlar sırasında ve savaşlardan sonra Ermenilerle olan ortak faaliyetleri aydınlatılmaya çalışılmış ve aynı zamanda kendi bağımsızlığını koruyarak Ermenilerin İrevan Hanlığı arazisine göç ettirilmesinin karşısına geçilmesi amacıyla İrevan hanlarının Osmanlı Devleti ile ilişkilerinin tarihinden bahsedilmiştir. İrevan hanlarının yabancı işgalcilere karşı mücadelede Osmanlı sultanları ile yazışmalarına da makalede zaman zaman yer verilmiştir. 1 Ekim 1827 tarihinde İrevan Hanlığı'nın işgalinden itibaren XX. yüzyılın sonlarına kadar geçen bir devirde İrevan ve çevresinde yapılan demografik sayım sonuçları tarihi belgelerle gösterilmeye çalışılmış ve son iki yüz yılda hayata geçirilen asimilasyon politikası sonucunda Azerbaycan'da yaşanan gerçekler ortaya çıkarılmıştır

Atatürk Dönemi Ve Sonrasında Türkiye-İtalya İlişkilerini Etkileyen Faktörler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2015, Cilt XXXI, Sayı 91 · Sayfa: 93-130
Tam Metin
XX. yüzyılın başlarından ortalarına kadar, Osmanlı Devleti ve yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin İtalya ile ilişkileri inişli çıkışlı olmuştur. Osmanlı toprağı olan Trablusgarp bölgesine yerleşen İtalya, I. Dünya Savaşı'na da Anadolu'da toprak kazanmak için girdi. Bunun için İngiltere ve Fransa ile gizli antlaşmalar imzaladı. Fakat savaştan sonra Müttefikleri İtalya'ya verdikleri sözleri tutmadılar. Bunun üzerine İtalya, ekonomik imtiyazlar elde etmek için Anadolu'da başlayan İstiklâl Savaşı'nı destekledi. Anadolu'ya yayılma hedefine bu dönemde de ulaşamayan İtalya'da iktidara gelen Mussolini, gözünü Anadolu'ya dikti. Türkiye Cumhuriyeti, ilk yıllarında İtalya'yı en büyük tehdit olarak gördü. 1928'de Türkiye ile İtalya arasında imzalanan dostluk antlaşması ilişkileri yumuşatmakla birlikte, iki ülke ilişkileri hiçbir zaman istenen düzeye gelmedi. II. Dünya Savaşı'dan yenik ayrılan İtalya'da meydana gelen rejim değişikliğinden sonra Türk-İtalyan ilişkileri dostane bir seyir takip etti.

HUÁ-YÍ-YÌ-YǓ’DAKİ UYGURCA MALZEME VE SORUNLARI

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2015, Cilt 63, Sayı 1 · Sayfa: 23-36
"Huá-yí-yì-yǔ" (華夷譯語), Míng (明) Hanedanı'nın (1368~1644) başlagıcından beri telif edilegelen Çince ve komşu dilleri arasındaki türlü lügatçelerin (ve tümce örneklerinin) genel bir adıdır. 2. ve 3. gruplardaki lügatçelerde Uygurca malzeme bulunmaktadır. 2. gruptaki lügatçelerin Çin harfli ve Uygur harfli olan nüshalar olmasına karşın 3. grupdaki lügatçeler ise sadece Çin harfli olan nüshalardır. 2. gruptaki lügatçelerde Uygurca sözcükler Uygur yazısı ile de yazıldığı için nispeten kolay tespit edilebilir ve okunabilir. 3. gruptaki lügatçelerde bulunan Uygurca malzemeyi işlemek için hem eski Uygurcadan hem de Çin yazısından anlamak gerekiyor.3. gruptaki lügatçelerde 15. yüzyıl Uygurcasının 820'den fazla sözcüğü bulunmaktadır. Böylece sadece Çin yazısıyla kaydedilmiş en zengin Türkçe malzeme konumundadır. Bu Uygurca malzemeyi işleyen sadece Masahiro Shōgaito ve YongSŏng Li'dir. Çok ayrıntılı bir çalışma yapmasına karşın Masahiro Shōgaito bazı sözcükleri ya yanlış okumuş ya da okuyamamıştır. Çin yazısında birbirine benzeyen harfler çok olduğu için elle istinsah edilirken yanlış aktarılan harfler az değildir, hatta Çince sözcüklerde bile böyledir. Buna göre, bir an önce mevcut olan 3. gruptaki bütün nüshaları ve kopyalarını bir araya getirerek herkesin kullanabileceği bir kitap halinde yayımlamak ve bütün nüshalara bakarak Uygurca sözcükleri doğru okumak gerekiyor

KIRGIZLARDA KOYUN KEMİKLERİNİN İSİMLENDİRİLMESİ, BUNLARIN MİSAFİR AĞIRLAMA SIRASINDAKI DAĞITIMI VE KEMİK İSİMLERİNE ETİMOLOJİK BİR YAKLAŞIM

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2015, Cilt 63, Sayı 1 · Sayfa: 99-110
Hayvancılık geleneği asırlar boyu Kırgızlarda önemli bir yer tutmaktadır. Hayvancılık Kırgızlar için hem bir geçim kaynağı hem de kültürün bir parçası olmuştur. Kırgızistan'da hayvancılık geleneğinin devam ettirilmesiyle birlikte misafir ağırlama geleneğinde genellikle büyük veya küçük baş hayvan kesilmesi önemli yer tutmaktadır.Bu makalede, Kırgız Türkçesindeki koyun kemik isimleri, misafir ağırlama sırasındaki dağıtımı ve kemik isimleri etimolojik yönden incelenecektir. Bununla birlikte Kırgız Türkçesinin Batken şivesi, öbür Türk dilleriyle karşılaştırılacaktır

Eski Uygurca Kuanşi im Pusar Üzerine Notlar(Some Notes on Old Uighur Kuansi im Pusar)

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2015, Cilt 63, Sayı 1 · Sayfa: 37-48
Sanskritçesi "Saddharmapuṇḍarīka-sūtra" olan Kuanşi im Pusar, Budist Uygur çeviri edebiyatına ait önemli bir eserin Çince aslına dayandırılarak yapılmış bir tercümesidir. Bu eserin tekrar ele alınmasının en önemli sebeplerinden biri Çince ile karşılaştırılarak farklılıkların ortaya konması, Uygurca metnin daha doğru anlaşılmasının sağlanmasıdır. Bu yazıda amaçlanan ise açıklamaya muhtaç kelime veya kelime grupları üzerinde ayrıntılı bir şekilde durmaktır. Amaç doğrultusunda kullandığımız yöntem, Çince metin ve açıklamalar üzerine daha fazla araştırma yapma gereğini de beraberinde getirmiştir. Bu sebeple metnin kimi batı dillerine ait çevirileri de taranmış ve aktarılma süreci içerisinde yol gösterici olmuştur

Takao MORİYASU 森安孝夫, Uiguru – Manikyōshi kankei shiryō shūsei ウイグル=マニ教史関係史料集成, Kinki Daigaku Kokusai Jinbun Kagaku Kenkyūsho Kiyō

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2015, Cilt 63, Sayı 1 · Sayfa: 111-114
Uygur Manihaizmine ait daha evvel çeşitli araştırmacılarca yayımlanmış beş ayrı metin grubu burada bir kez de Moriyasu tarafından gözden geçirilmiş olarak yeniden yayımlanmaktadır. Kitapta öncelikle ele alınan metinlerden bir kısmının faksimilesi verilir, örneğin ilk metin Bögü Kağan'ın Mani rahipleriyle konuşmasını ele alır (Berlin'de bulunan U 73, U 72 metinleri ve başka metinler). Sonra sırasıyla beş farklı konuya ait metin ele alınır. Her metnin öncelikle ilk yayımları zikredilir. Daha sonra transkripsiyonlu metin ve Japonca çevirilerine yer verilir. Bunu notlar kısmı izler. Sonda da konuyla ilgili yayınlara yer verilen zengin bir kaynakça yer alır.

KIPÇAK SÖZLÜKLERİNDEKİ MOĞOLCA UNSURLAR

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2015, Cilt 63, Sayı 1 · Sayfa: 49-98
Dildeki alıntı sözcükler o dili kullanan milletin geçmişte iletişimde bulunduğu toplulukları gösterir. Bu bakımdan incelendiğinde Kıpçak sözlüklerindeki Moğolca alıntılar da Türk-Moğol ilişkisini yansıtması bakımından önem arz etmektedir. Türkçedeki Moğolca unsurlar zaman zaman incelenmiş olmasına rağmen Kıpçak sözlüklerindeki Moğolca alıntılar konusuna bir bütün olarak değinilmemiştir. Bu yazıda söz konusu eserlerdeki Moğolca olduğu düşünülen sözcükler üzerinde durulacaktır