742 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Osmanlı Devleti 25
- Ottoman Empire 25
- Osmanlı 23
- Dokuma 21
- Ottoman 21
Türkiye’nin İlk Çin Elçisi Emin Âli Sipahi’nin Çin İzlenimleri ve Türkiye-Çin İlişkileri
Belleten · 2023, Cilt 87, Sayı 308 · Sayfa: 265-291 · DOI: 10.37879/belleten.2023.265
Özet
Tam Metin
Tarihsel süreçte çok uzun bir geçmişe sahip olmasına rağmen Türk-Çin ilişkileri, modern dönemde ancak XIX. yüzyılda dolaylı bir biçimde gelişmiştir. Her iki ulusun da yaşadığı tecrübeler, dönüşen dünyada varoluş mücadelesi hâlini alırken ilk resmî diplomatik ilişkiler, XX. yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti döneminde başlamıştır. Çin’in SSCB ve daha sonra Japonya ile yaşadığı sorunlar iki dünya savaşı arası dönemde Türk dış politikası açısından yakından takip edilen bir konu olmuştur. Bu doğrultuda Türkiye’nin Çin’de açılan ilk diplomatik misyonu maslahatgüzarlık olurken, kısa süre sonra maslahatgüzarlık ekonomik gerekçelerle kapatılmış (1931) ve mütekabiliyet esasınca 1939 yılında elçilik olarak açılmıştır. Çin’de ilk Türk Elçiliğinin açılması ile birlikte Emin Âli Sipahi de orta elçi olarak Türkiye’nin ilk Çin elçisi olmuştur.
Çalışma bu doğrultuda Türkiye’nin Çin’deki “ilk Türk elçisi” olan Emin Âli Sipahi’nin raporları doğrultusunda, Çin’de geçirdiği ilk zamanlarında yaşadığı gelişmeleri ele almakta ve bu dönemdeki Türkiye-Çin ilişkilerini değerlendirmektedir. Sipahi’nin adeta sefaretname geleneğinin takipçisi olarak kaleme aldığı raporlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin erken döneminde Çin’e, Çin kültürüne, Çin’deki Türklere ve Müslümanlara dair önemli veriler sunmuştur. Emin Âli Sipahi’nin Çin izlenimleri, siyasi-kültürel temaslar ve Çin’deki Türk imgesi üzerinden ele alınarak Türkiye-Çin ilişkileri kapsamında analiz edilmiştir. Çalışma, belgesel kaynak tarama metoduyla elde edilen arşiv belgeleri ve diğer kaynaklar doğrultusunda değerlendirilmiştir.
Birinci Dünya Savaşı’nda Cebel-i Lübnan’da İaşe Buhranı: Osmanlı Hükûmeti’ne Yönelik Avrupa ve ABD Kamuoyundaki İddialar
Belleten · 2023, Cilt 87, Sayı 308 · Sayfa: 233-263 · DOI: 10.37879/belleten.2023.233
Özet
Tam Metin
Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na girmesiyle birlikte ülke genelinde bir iaşe sorunu yaşandı. Özellikle Dördüncü Ordu’nun konuşlandığı Suriye, Filistin ve Hicaz Cepheleri, iaşe sorununu en çok hisseden bölgeler oldu. İtilaf Devletlerinin bölgeye denizden uyguladığı abluka ve savaşın beraberinde getirdiği sorunlar, Cebel-i Lübnan’daki iaşe sorununu bir açlık felaketine dönüştürdü. Osmanlı Hükûmeti, yoğun çabalarına rağmen Cebel-i Lübnan’da yaşanan açlık sorununa köklü çözümler getiremedi. ABD ve Avrupalı devletlerin Cebel-i Lübnan’a yönelik yardım girişimleri, İtilaf Devletleri tarafından engellendi. Savaş yıllarında Cebel-i Lübnan’da binlerce masum insan, açlık felaketinin kurbanları oldu. İtilaf Devletleri, Osmanlı Hükûmeti’nin Cebel-i Lübnan halkını kasten aç bıraktığı ve bölgeye gelen yardımları engellediğini iddia etti. İtilaf Devletlerinin savaş boyunca sürdürdüğü iddialar, Avrupa ve ABD kamuoyunda Osmanlı Hükûmeti’ne karşı bazı suçlamalara neden oldu. Osmanlı Hükûmeti’ne yönelik iddialar, Hükûmet ile Suriye ve Cebel-i Lübnan ruhanisi tarafından tekzip edildi.
Leyla Yıldız, Safevî Döneminde Tebrîz: Kentsel Mekânda Dönüşüm Süreçleri (1501-1736)
Belleten · 2023, Cilt 87, Sayı 308 · Sayfa: 333-337 · DOI: 10.37879/belleten.2023.333CENGİZ AYTMATOV’UN BİRİNÇİ MUGALİM ADLI ESERİNE METİN DİL BİLİMSEL BİR YAKLAŞIM DENEMESİ
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 55 · Sayfa: 23-42 · DOI: 10.24155/tdk.2023.216
Özet
Tam Metin
Metne dayalı edebiyat kuramları arasında öne çıkan metin dil bilim, bir metnin metinsellik ölçütlerini, metindeki bildirişimsel ilişkileri ve dil bilgisel bağlantıları ortaya çıkarmamıza yardımcı olan ve son zamanlarda dikkati çeken bir metin çözümleme yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yöntem bizim için metnin kendisi, yazarı ve çözümleyicisi arasındaki bağlantıları kurmak suretiyle, metnin bütünsel olarak kavranmasını ve incelenmesini kolaylaştırmaktadır. Özellikle modern edebiyata dair metinler üzerinde çok sayıda örneğine rastladığımız bu yöntemle, edebî eserlerin metin özelliklerini belirleyici yapı ve içerik malzemelerine ilişkin önemli tespit ve tahliller yapılabilmektedir. Türkiye’de yapılan çalışmalar daha çok modern dönem edebiyat eserlerine yönelik olsa da Türk dünyası edebiyatlarını kapsayıcı nitelik taşımamaktadır. Bu nedenle çalışma, Türk dünyası edebiyatları alanındaki bu boşluğun doldurulmasına ve özellikle Cengiz Aytmatov gibi, eserleri 194 dile çevrilmiş bir yazarın ve eserlerinin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacaktır kanaatindeyiz. Öncelikle eser; metin odaklı ölçütlerden biri olan “bağdaşıklık” ölçütü çerçevesinde küçük yapıda yer alan “yineleme”, “eş dizimsel örüntüleme” ve “art gönderim” unsurları bakımından incelenmiş, sonrasındaki bölümde ise yine metin odaklı bir ölçüt olan “tutarlılık” ölçütü çerçevesinde metnin büyük yapısında bulunan “özelleştirme”, “genelleştirme”, “nedensellik” ve “karşıtlık” unsurları bakımından ele alınmıştır. İkinci bölümde eser; kullanıcı odaklı ölçütler çerçevesinde “amaçlılık”, “bilgisellik”, “durumsallık”, “metinler arasılık”, “kabul edilebilirlik” bakımından incelenmiştir. Eserin incelemesi Akmataliyev’in redaktörlüğünü yaptığı, Aytmatov’un eserlerinden oluşan sekiz ciltlik bir külliyat içinde yer alan Kırgız Türkçesi şekli üzerinden yapılmıştır.
DEDE KORKUT’TA AĠ VE AĠ BAN ĖV’İ YENİDEN OKUMAK-TÜRKÇEDE AĠ ‘YÜKSEK’ VAR MIDIR?-
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 55 · Sayfa: 9-22 · DOI: 10.24155/tdk.2023.215
Özet
Tam Metin
Dede Korkut gibi tarihsel derinliği olan ve geniş bir coğrafya ile bütünleşmiş bir metni okumaya çalışmak, bir okyanusun derinliklerini keşfetmeye çalışmak gibidir. Bu uçsuz bucaksız tarih ve coğrafya birikimi ile dolu okyanusun neresinde hangi kültürel öge ile neresinde hangi coğrafyanın söz varlığı ile karşılaşacağınızı tahmin etmek oldukça güçtür. Konu, dilin kendi malzemesi ile ilgili olduğu kadar alınma kelimeler ile de ilgilidir. Metindeki kelimelerin, söz diziminin ve bağlamın izini sürerken karşınıza sorunlar yumağının tahmin edilemez derecede yanıltıcı ve bir o kadar şaşırtıcı örnekleri çıkabilir. Bu sorunlar yumağının bir kısmı ses bilgisi, şekil bilgisi, söz dizimi, alınma kelimeler, deyimler, söz kalıpları ile ilgili olabilir. Bir kısım sorunlar ise anlam ve bağlam ile ilgilidir. Ayrıca okuduğunuz metindeki bir yapı, başka bir eski metinde görülmemiş veya başka bir metinde okuduğunuz metindeki anlamda kullanılmamış olabilir. Başka bir metinde geçmeyen bir dil yapısını doğru okuyup anlamak için eldeki tek anahtar bağlamdır. Türkçeye kaynaklık eden eski metinler, sayıca az ve sınırlı genişliktedir. Eski metinler, yazılmış oldukları dönemde kullanılan dilin bütün sözcüklerine, dil yapılarına ve bunların bütün anlamlarına tanıklık etmez. Ayrıca bazen aynı öge ile ilgili olarak karşınıza yukarıda sayılmış olan sorunların birden fazlası çıkabilir. Böyle bir metinde sorunlar bilinmezin bilinmezi olur ve birbirini izler gider. Bu makalede konunun bir örneği olarak Dede Korkut yazmalarında geçen aġ ve aġ ban ėv üzerinde durulmaktadır.
KÖKTÜRK HARFLİ YAZITLARDA GÖRÜLEN KİŞİ ADLARI VE ESKİ TÜRKLERDE ADLAR ÜZERİNE BİR BAKIŞ
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 55 · Sayfa: 79-116 · DOI: 10.24155/tdk.2023.218
Özet
Tam Metin
Köktürk harfli metinlerden itibaren Türklerin tarihî süreçte geride bıraktıkları yazılı kaynaklar, bugün için içerdikleri konulardan ve mesajlardan daha büyük bir değere sahiptir. Her bir yazılı metin Eski Türklerin sosyokültürel hayatlarına ışık tutmaktadır. Köktürk Kağanlığı’nın yıkılmasından sonra Kutlug Bilge Köl Kağan tarafından kurulan Uygur Kağanlığı da Kırgızlarca sonlandırılmış ve Türk boyları farklı bir yola girmiştir. Batıda tarih sahnesinde Karahanlıların baş gösterdiği sıralarda İslam da kendine Türkler arasında bir yer bulmaya başlamıştır. Özellikle Uygurlardan beri farklı dinî ve kültürel çevrelerle ilişki kuran Türkler, kültürel unsurlarını kimi zaman uyarlayarak kimi zaman yitirerek bugüne dek varlıklarını korumuşlardır. Dîvânu Lugâti’t Türk, Kutadgu Bilig, Atebetü’l Hakayık ve Dîvân-ı Hikmet gibi İslami çevrede yazılan eserler Türk dilleri ve edebiyatları için paha biçilemez bir değere sahiptir. Kimi kesimlerce Orta Türkçe dönemi içerisinde değerlendirilen bu eserlerin Eski Türkçe eserleri ile yakın ilişkisi dikkat çekmektedir. Karahanlılar zamanında oluşturulan eserlerin hangi dönem içerisinde değerlendirileceğinden bağımsız olarak Köktürk harfli metinler ile Türklerin farklı dinî çevrelerde ve farklı alfabelerle oluşturdukları eserlerin birlikte ele alınması filolojik, sosyolojik ve daha birçok alan açısından son derece önemlidir. Bu çalışmada Köktürk harfli yazıtlarda görülen kişi adlarının bir listesi verilecek, Kutadgu Bilig ve Atebetü’l Hakayık’ta geçen ad ile ilgili ifadeler üzerinde durulacak ve kültürün taşınmasına tanıklık eden eserler bir arada değerlendirilmeye gayret edilecektir.
ESKİ UYGURCADA TIP İNCELEMELERİ VE BİR TIP METNİNE İLİŞKİN FRAGMANLAR
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 55 · Sayfa: 117-146 · DOI: 10.24155/tdk.2023.219
Özet
Tam Metin
Eski Uygurca, temelde muhtelif dinî muhitlere ilişkin yazınsal kaynakların tercümesine dayanmaktadır ancak bunun yanında gündelik hayat, gök bilimi, takvim, fal, dil bilgisi ve tıp gibi konulara ilişkin din dışı olarak nitelendirilebilecek metinler de bu dönemde kaleme alınmıştır. Bunlar içerisinde önemli bir yere sahip olan tıp metinleri esasen muhtelif hastalıklar, ağrılar, sağaltım yöntemleri ve reçetelere odaklanır. Türk dilinin tarihsel gelişimi göz önünde bulundurulduğunda, Doğu Türkistan’dan Anadolu’ya birçok dönemde tıbbı konu alan metinlerin mevcut olduğu bilinmektedir. Özellikle İslami Orta Asya edebî dilinden ve Anadolu ve çevresinde meydana gelmiş Türk dilinden hacimce ve sayıca hatırı sayılır düzeyde eser günümüze erişmiştir. Eski Uygur sahasındaki sağlık konulu metinler söz konusu olduğunda ise bunlar dayandığı gelenekler, konu edindikleri hastalıklar ve ağrılar, tedavi uygulamaları ve yazıldıkları alfabeler itibarıyla ilgi çekici bir görünüm sunmaktadır. Bu yazı şimdiye kadar neşri gerçekleştirilmemiş bir tıp metnine ilişkin metin parçalarının neşrini amaçlamaktadır. Bu amaçla çalışmaya konu olan metin parçalarının yazı çevirimi, harf çevirisi, aktarımı, metne ilişkin açıklamaları, sözlük ve dizini hazırlanmıştır. Bunun yanında, bilindiği gibi Eski Uygurcadaki tıp konulu metinler üzerine yapılan incelemeler, genel olarak bu sahada hazırlanan diğer incelemelerin tarihi kadar eskiye gider. Bu sebeple ilk çalışmanın yapıldığı 1930 yılından bugüne Eski Uygur tıp sahasına ilişkin incelemelerin araştırma tarihçesine yer vermek hem bugünkü gelinen duruma ışık tutacak hem de sonraki araştırmalar için zemin hazırlayacaktır. Bu gerekçeden ötürü bu yazıda evvela Eski Uygurca tıp sahasında hazırlanan çalışmaların kısa bir değerlendirmesi sunulacak, ardından bugün Çin tıbbında Shennong olarak bilinen efsanevi kahramana da atıf yapılan Eski Uygurca tıp konulu fragmanların neşrine geçilecektir.
TATAR GELENEKLERİ (ETNOGRAFİK SÖZ VARLIĞI)
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 55 · Sayfa: 147-184 · DOI: 10.24155/tdk.2023.220
Özet
Tam Metin
Hakkında sadece ömrü boyunca öğretmenlik yaptığını bildiğimiz makale yazarı Veli Bulatov, bu makaleyi yirminci yüzyılda meydana gelen siyasi ve sosyal değişiklikler sebebiyle unutulan gelenekleri gençlere hatırlatmak için yazmıştır.
Türkiye Türkçesine aktarmış olduğumuz bu makalede Tatar halkının etnografik söz varlığına yer verilmiştir. Bunlar da başka bir dile tek kelime ile çevrilemeyen özgün sözlerdir. Mesela ḳuray kelimesi basitçe “flüt” ya da “ney” değildir, bu çevrilemeyen ancak tanımlanması ile anlaşılır kılınabilen bir etnografizmdir ve “genellikle boru saplı bitkilerin gövdesinden yapılan üflemeli bir müzik aleti” şeklinde aktarılabilir.
Makalede insan hayatının önemli dönemlerinden olan doğum ve evlilik konularında çokça gelenek yer almıştır. Bunun yanında zengin yemek kültürü, imece usulü yapılan bayramlar, eğlenmek için düzenlenen yemek davetleri dikkat çekicidir. Tüm davetlerde ikramlar bol tutulur fakat daveti veren de davete gelen de tüm yiyeceklerin kadrini, tasarrufunu, nasıl hazırlandığını çok iyi bilir.
Kızların ve erkeklerin aynı evde eğlenmelerine müsaade edilen avlaḳ öy ‘‘tenha ev”, gitme vakitleri gelmesine rağmen hâlâ oturan misafirleri uyarmak için yapılan törtkě botḳası ‘‘dürtme pilavı”, ruhen ve bedenen sağlıklı çocuklar yetiştirmek için alınan tañ suvı ‘‘tan suyu”, iş yapan bir insanın yanından yardım etmeden geçilirse gelecekteki eşinin huysuz bir kambur olacağına inanılan bökrě yazuv ‘‘kambur yazısı”, kendi köylerindeki güreşçilerin, koşucuların ve yarış atlarının büyük hasat bayramında başka köyün yarışçıları ile başa çıkıp çıkamayacaklarını denemek için yapılan sınamaḳ saban tuyı ‘‘deneme için yapılan hasat bayramı”, yardımlaşarak yapılan ḳaz ömesi ‘‘kaz imecesi” gibi daha nice geleneklere makalede yer verilip açıklanmıştır.
ESKİ TÜRKLERDE GÜNDELİK HAYAT
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 55 · Sayfa: 185-192 · DOI: 10.24155/tdk.2023.221ÇAĞATAY TÜRKÇESİNDE YÖNELME HÂLİ EKİNİN SÖZ DİZİMSEL VE ANLAM BİLİMSEL GÖRÜNÜMÜ
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 55 · Sayfa: 43-78 · DOI: 10.24155/tdk.2023.217
Özet
Tam Metin
Dünyayı algılayış biçimimiz, zihnin süzgecinden geçtikten sonra dil ile somut hâle gelir. Duygu ve düşüncelerin ifadesi, dili oluşturan birimlerin söz dizimi kurallarına göre bir araya gelerek birbirleriyle etkileşimleri sonucu gerçekleşir. Ancak sınırlı sayıdaki dil birimlerinin sınırsız sayıdaki duygu ve düşünceleri ifade edebilmesinin imkânsızlığı, dil birimlerine birden fazla işlev yükleme zorunluluğunu ortaya çıkarır. Dilin çok işlevli birimlerinden biri de eklerdir. Ekler, kelimeler arasında kurdukları söz dizimsel ve anlam bilimsel ilişkilerle kelime grubu ve cümle biçiminde söz dizimsel yapıların oluşmasını sağlayan dil birimleridir.
Türkçenin işlevsel dil birimlerinden olan hâl ekleri, isimlerle diğer kelimeler arasında bağlantı kurarak zaten tek başlarına bir anlam alanına sahip olan isimlerin aynı zamanda söz diziminin de bir parçası olmalarını sağlar. Hâl eklerinden biri olan yönelme hâli eki de temel işlevi olan yönelme, yaklaşma, yön bildirme işlevinin yanı sıra zaman, sebep, amaç, istek vb. anlam ilgileriyle sonuna geldiği kelimelerin cümlede söz dizimsel görevler üstlenmesini yani cümlenin yönetici ögesine bağlı bir tamlayıcı ögesi olmasını sağlar.
Bu doğrultuda yönelme hâli ekinin Çağatay Türkçesindeki söz dizimsel ve anlam bilimsel işlevlerini tespit etmek amacıyla hazırlanan bu çalışmada, ekin anlam bilimsel işlevleri, kurduğu söz dizimsel yapılar doğrultusunda incelenmeye çalışılmıştır. Çağatay Türkçesiyle yazılmış eserlerde yönelme hâli ekinin başlıca görevi; isimleri, isim, fiil ve edat türünden kelimelere bağlayarak söz dizimsel görevler üstlenmesini yani cümlenin veya kelime grubunun zorunlu veya seçimlik bir ögesi olmasını sağlamaktır. Yönelme hâli eki, bu dönem eserlerinde yer, yön, yönelme bildiren, yaklaşma ifade eden temel işlevinin yanı sıra kelimeler arasında amaç, sebep, durum, zaman, içinlik, mahsusluk, mensupluk, görelik, değer, bedel, karşılık, üstünlük, karşılaştırma, vasıta, zamanda ve mekânda sınırlama, bulunma, çıkma gibi türlü anlam ilgileri oluşturmuştur. Ek, bu işlevlerini kimi zaman bağlandığı köre, ḳarşu, tėgrü, dėgin, dėginçe, tėgi vb. edatlarla birlikte yerine getirmiştir.