742 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Son 5 yıl
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Azerbaycan Türkçesinde Kiplik İşaretleyicisi Olarak Modal Sözlerin Spesifik Özellikleri ve Söz Diziminde İşlevleri

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 61-80 · DOI: 10.24155/tdk.2021.157
Türkiye Türkçesinde kiplik olarak tanımlanan modallığın dilde çeşitli işaretleyicileri mevcuttur. Kipliğin dilsel ifadesi olan kiplik işaretleyicileri morfolojik kategoriler, sözlüksel kategoriler, söz dizimsel kategoriler, tonlama ve bağlam olarak sınıflandırılır. Fakat, Azerbaycan Türkçesinde bu görevi doğrudan üstlenen gramatikal kategori, modal sözlerdir. Modal sözler, konuşanın söylediği fikre belli münasebetini, ilgisini belirten sözcük türüdür. Modal sözlerin temel görevi modallığı çeşitli şekilde ifade etmektir. Modal sözler, leksik, gramatikal, morfolojik karakteri ve sentaktik görevi ile Azerbaycan Türkçesinde ayrıca bir sözcük türü olarak kendini göstermektedir. Modal sözler, sabit modal sözler (sadece modal söz olarak kullanılanlar), gayri sabit modal sözler (diğer sözcük türlerinin modal söz olarak kullanımı) olarak iki başlıkta incelenir. Anlamlarına göre modal sözler çeşitli şekillerde sınıflandırılır. 1. Tasdik bildiren modal sözler. 2. İhtimal, şüphe, tereddüt bildiren modal sözler. 3. Benzetme, mukayese bildiren modal sözler. 4. Netice, sonuç, sıra, genelleme bildiren modal sözler. 5. Kaynak, isnat bildiren modal sözler. 6. Emosyonel münasebet bildiren modal sözler. Yapısına göre modal sözler, basit, türemiş ve birleşik modal sözler olarak ele alınır. Azerbaycan Türkçesinde modal sözler, morfolojide incelense de cümledeki görevleri nedeniyle sentaksta da bahsedilmektedir. Modal sözler, sentaksta genel olarak ara söz, bazen ise söz-cümle görevinde kullanılırlar. Azerbaycan Türkçesinde modallık sadece gramatikal kategori olarak değil, aynı zamanda felsefi mantıki kategori olarak da incelenir. Çalışmada, Azerbaycan Türkçesinde modal sözlerle ilgili bilgi verilecek ve söz dizimindeki işlevi metinlerden seçilen örnekler üzerinden açıklanmaya çalışılacaktır.

Türkmen Halk Biliminde Efsane Terimlerine Genel Bir Bakış

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 135-156 · DOI: 10.24155/tdk.2021.161
XX. yüzyılın başlarından itibaren Türkmen sözlü kültür ürünleri üzerinde pek çok çalışma yapılmış olmasına rağmen türlerin sınıflandırılması ve adlandırılması gibi konular hâlâ çözüme kavuşturulamamıştır. Türkmen halk biliminde "efsane" terimini karşılamak için kullanılan terimlerle ilgili karışıklığın giderilmesi günümüze kadar çözüme ulaşmamış konuların en önemlilerindendir. Dolayısıyla bu makalede, Türkmen halk biliminde günümüze kadar anlamları ve kullanımları konusunda hâlâ bir fikir birliğine varılmamış olan efsane ile ilgili kavramlar üzerinde durulup söz konusu kavramlar bilimsel olarak ele alınmış ve kullanımları konusunda nihai bir sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır. Makale "Giriş", "Tarihî Süreç İçinde Türkmenlerde Efsane Kavramı", "Değerlendirme" ve "Sonuç" bölümlerinden oluşmaktadır. Öncelikli olarak XI-XVII. yüzyıllara ait yazılı kaynaklar üzerinden hareketle geçmişte Türkmen kültüründe efsane terimini karşılamak üzere kullanılan terimlere değinildikten sonra, XX. yüzyıl kaynaklarından hareketle Türkmenistan'da efsane karşılığında kullanılan güncel terimler ele alınmış ve Türkmen efsanelerinin adlandırılmaları ile ilgili mevcut durum gözler önüne serilmiştir. Sonra Rus ve Türkmen bilim adamlarının görüşlerinden hareketle Türkmen Türkçesinde "efsane" terimi karşılığında kullanılan Latince kökenli "legenda", Farsça kökenli "efsana" ve Arapça kökenli "rovayat" terimleri anlamları bakımından değerlendirilmiş ve bunun sonucunda söz konusu kavramların aynı halk edebiyatı türünü karşılamak üzere kullanıldığı kanısına varılmıştır. Ayrıca eskiden beri devam edegelen terimler arası karmaşanın ortadan kaldırılması amacıyla efsane türünü karşılayacak tek bir terimin kullanılmasının gerekliliği üzerinde durulmuştur.

Durational Aspect and -Iyor ‘-Ing’ Morpheme Usage in Turkish Cypriot Children’s Language

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 81-102 · DOI: 10.24155/tdk.2021.158
The aim of the study is to classify the verbs aspectually and investigate the durational aspect and the -Iyor '-Ing' morpheme in the verbal language sample of Turkish Cypriot children in their day-care setting by using Radden and Dirven's (2007) time schemas and 13 designated classes of aspect. The study is important in identifying the scarcity in -Iyor '-Ing' morpheme usage in Turkish Cypriot children. Moreover, the study proposes a new situation type: 'Bounded iterative activity'. According to aspectual verb classification studies on Turkey Turkish, iterative activity verbs were marked with -Iyor '-Ing' morpheme. However, they were not used with -Iyor '-Ing' morpheme, but with -Ir '-do/does' in Turkish Cypriot child language data. In order to accommodate these verbs, a new situation type category was formed, defined and a new time schema was drawn. Some situation types were encountered as having the same aspectual features but different time schemas in Radden and Dirven's (2007) approach. Three additional aspectual features for these situation types were written in order to promote verb classification process. Three aspectual features were formed as [±repetitive], [±revocable], [±endpoint oriented]. The rate of incidence of aspectual class in descending order were like the following: Achievements 40.7%, accomplishment 24.6%, indefinitely lasting state 16.0% (marked with -DI); bounded activity 8.1% (marked with -Ir); Accomplishing activity, unbounded activity, culminating activity, temporary states, and temporary habitual states 5.3% (marked with -Iyor). These findings and comparisons with research on Turkey Turkish points out to less usage of -Iyor '-Ing' morpheme in Turkish Cypriot children language data.

Kazak Kültüründe Selamlaşma

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 117-134 · DOI: 10.24155/tdk.2021.160
Kazaklar arasında "selam sözün atası" sözü meşhurdur. Her millet gibi Kazakların selamlaşma gelenekleri yüzyıllar içerisinde, toplumsal ve kültürel davranışlarla yoğrularak ortaya çıkmıştır. Her milletin selamlaşma tarzı, o milletin iç dünyasıyla kaynaşıp geleneksel bilinciyle örtüşerek millî değerlere saygı ve iyilikler dileme çerçevesinde kendini göstermektedir. Bunun için de her millet selamlaşma kültürüne kendince ayrı bir değer vererek, bu kültürü kendiliğinden ortaya çıkarır. Birçok kültür bilimci bireysel ve toplumsal davranış teorilerinde selamlaşma davranışlarının önemli bir kültürel olgu olduğunu ileri sürerler. Bazı araştırmacılar bu davranışların iletişimle veya eğitimle kazanıldığını savunurken bazıları da bu kültürün günlük hayatta gerçekleştirilen eylemlerle ortaya çıktığını ve kültürün bir buz dağı gibi sadece görünen tarafına değil görünmeyen alt tabakasına da bakılması gerektiğini vurgulamışlardır. Toplumları bir arada tutan değerler bütününün önemli sacayaklarından biri olan selamlaşma eylemlerinin toplumsal millî davranışlar hâline gelmesi, yüzyıllar gibi uzun bir sürecin neticesinde gerçekleşir. Kazaklarda halk arasında altmış çeşit selamlaşma türünün olduğu söylenir. Bu gelenek, eski Türklerin konargöçer hayat tarzının da bir parçasıdır. Sadece selam vermek adına düzenlenen görüşme günleri ve Kazaklar arasında köklü bir gelenek olan gelinlerin kayın yurdu ahalisini eğilerek selamlama âdeti, millî değerleri günümüze kadar yaşatarak devam ettirilen eski Türk kültürünün izleri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Azerbaycan Halkının Sosyokültürel Düşüncesinde Millî İdeal Mefkûresinin Şekillenmesi ve “Molla Nasreddin”ciler (C. Memmedkuluzade ve Ö. F. Nimanzade’nin Sanatları Temelinde)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 283-300 · DOI: 10.24155/tdk.2021.167
Millî ideal, her ulusun ulusal varoluşunda, ulusal öz farkındalık sürecinde son derece önemli, öncü bir faktördür, kendisinde geniş ve çeşitli ulusal gerçeklikleri ihtiva eder. Millî ideal, halkın ulusal kimliğini onaylamasının, ulusal varoluşunun manevi ve ideolojik temelinin, özgürlüğe, bağımsızlığa, mutluluğa ve ilerlemeye giden yolunun pusulasıdır. Makalede Azerbaycan edebıyatinda millî ideal mefkûresinin oluşum tarihine dikkat çekilerek, 19. yüzyılın ortalarında ve 20. yüzyılın başlarında Azerbaycan sosyo-politik düşüncesinde millî ideal konusunun özellikleri ele alınmaktadır. 20. yüzyılın başlarında Molla Nasreddin dergisi, Azerbaycan'ın edebî, kültürel ve sosyal ortamında, millî idealler uğruna mücadelede özel bir role sahipti ve bu yönde "Molla Nasreddin"cilerin faaliyeti Azerbaycan'ın sosyokültürel düşünce tarihinde özel değer arz etmektedir. Molla Nasreddin dergisinin editörü, yayıncısı, 20. yüzyılda Azerbaycan halkının millî kimlik bilincinin şekillenmesinde müstesna hizmetleri olan, büyük yazar Celil Memmedkuluzade'nin önderliğinde "Molla Nasreddin"ciler Azerbaycan'ın sosyal, edebî ve kültürel ortamında ulusal idealin ortaya çıkmasında eşi görülmemiş bir rolü üstlenmiş oldular. Makalede derginin ve dergi yazarlarının müstesna faaliyetleri millî ideal mefkûresi açısından araştırma objesine dönüştürülmüştür. Bu kapsamlı bir konu olduğundan, konu "Molla Nasreddin"cilerin sosyo-politik yazıları üzerinden ele alınmıştır. Sosyo-politik yazılar ve millî ideal mefkûresi açısından Celil Memmedkuluzade ve Ömer Faik Nemanzade'nin sanatı daha zengin olduğu için, makalede bilimsel sorunun çözülmesinde bu iki sanat insanının eserleri ve faaliyetleri millî ideal açısından araştırılmaktadır. Burada Molla Nasreddin ve Füyûzat'cıların ulusal ideallerindeki farklılıklar ve benzerlikler hakkında bilgi verilerek tartışılan fikirlerin modernlik açısından önemine dikkat çekilmektedir. Çalışmamızda edebî eleştiri tarihinde müstesna bir yeri olan Molla Nasreddin dergisinin, Celil Memmedkuluzade'nin ve Ömer Faik Nemanzade'nin sanatında millî ideal konusunun incelenmesinde Azerbaycan'da yapılan bilimsel araştırmaların yanı sıra, konuyla ilgili Türkiye'de yayınlanan özgün bilimsel araştırmalara dikkat çekilir, örnekler verilir.

Hikâyelerindeki Mizah Unsurları İzleğinde Anar ve “Molla Nasreddin” Geleneği

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 261-282 · DOI: 10.24155/tdk.2021.166
Aristo'dan başlamak üzere İ. Kant, J. Beattie, A. Schopenhauer, W. Mc. Dougal gibi isimlerin çalışmalarından da yararlanılarak tanımlanmaya çalışılmış olan "gülme" kavramı konusunda günümüzde başlıca üç temel teori kabul görmektedir: "Üstünlük", "Uyumsuzluk (zıtlık)" ve "Rahatlama". Bu kavram, kültür ve edebiyat sahasındaki yerini ise daha çok mizah, satir, humor, hiciv, taşlama, yergi gibi türlerle almıştır. Oldukça dinamik ve etkin bir anlatım gücüne sahip olan mizahi üslup, tıpkı Molla Nasreddin dergisinde görüldüğü gibi edebî hayatı şekillendiren önemli kaynaklardan olmuştur. Azerbaycan'da yenilikçi fikirlerin yerleşmesinde öncü bir rol üstlenen Molla Nasreddin dergisi; Azerbaycan ile birlikte aralarında Türkiye, İran, Mısır, Taşkent, Kırım, Kazan, Ufa, Asthana, Orenburg gibi bölgelerin de yer aldığı geniş bir coğrafyada yoğun bir okuyucu kitlesine ulaşmıştır. Çarlık ya da komünizm dönemlerinin totaliter yapısı altında ezilen Azerbaycan sanatçıları için mizah, toplumsal açmazlar karşısında yararlandıkları yegâne çözüm yolu olmuştur. Bu tarzı yayın politikası olarak benimsemiş Molla Nasreddin dergisi ise geleneği çağdaşa taşıma gayretindeki sanatçılar için önemli bir yol göstericidir. İşte bu isimlerden biri 1960'lar neslinin bireyin iç dünyasını yansıtmadaki maharetiyle öne çıkan yazarı Anar'dır. Yazar, Molla Nesreddin-66 ve Sizi Déyib Gelmişem (1984) adı altında bir araya getirdiği satirik hikâyeleri başta olmak üzere pek çok eserinde, sosyal problemleri ele alırken Molla Nasreddin ekolünden ilham almıştır. Bu şekilde geçmiş, hâl ve gelecek arasında bir kültür köprüsü inşa ederek, manevi ve millî varlığı yok sayan düzene ve zamaneye karşı eleştirisini mizah yolu ile ortaya koymayı tercih etmiştir. Bu çalışmada, Anar'ın Molla Nasreddin üslubunun gözlendiği mizahi hikâyeleri geleneksel edebî malzeme ve yöntemlerin çağdaş bir yaklaşımla yeniden değerlendirilişi açısından incelenerek temel alınmış kriterler tespit edilecektir.

Cafer Cabbarlı’nın Edebî Faaliyetleri ve Aydın Dramı Üzerine Bir Araştırma

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 301-328 · DOI: 10.24155/tdk.2021.168
Azerbaycan'da çok sevilen, hakkında pek çok inceleme ve araştırma yapılmış olan, Azerbaycan edebiyatındaki anlam ve öneminin daha iyi anlaşılması için adına anma programları düzenlenen, evi müze hâline dönüştürülen Cafer Cabbarlı'nın eserlerinin Türkiye Türkçesine aktarılması ve incelenmesi ile Türk edebiyatında da tanınması önemlidir. Cafer Cabbarlı, genel olarak aşk, vatan sevgisi, özgürlük, eşitlik ve adalet, bireysel haklar, kadın sorunları, kadın erkek eşitliği, halkın eğitimi, irtica ve din istismarı, tiyatro sorunları gibi konuları ele alan şiirleri, hikâye ve dramaları ile Azerbaycan edebiyatının önemli edebî şahsiyetlerinden biridir. Üstelik eserlerini fakirlikle geçen gençlik yıllarında, henüz on altı yaşındayken yazmaya başlamıştır. Cabbarlı'nın Aydın eseri, yazarın diğer araştırmacılar tarafından üç döneme ayrılan edebî kişiliğinin ikinci dönemini en iyi temsil eden eser olarak kabul edilebilir. Azerbaycan tiyatrosu erken dönem örneklerinden biri olan Aydın, XX. yüzyıl Azerbaycan tiyatrosunun başlangıç dönemi özelliklerine sahiptir. Ayrıca eserde, dönemin dili ve görüşleri de felsefi sunumlarla verilmektedir. Cabbarlı, Azerbaycan toplumunda cahillik nedeniyle eğitim, sosyal ilişkiler ve işçi hakları konularında meydana gelen sorunları ele almayı amaç edinmiştir. Bu sorunların bireysel hayata yansımalarını sahne üzerine eleştirel bir üslupla taşımıştır. Bu çalışmada hem Türk edebiyatı ve kültür tarihini hem de Azerbaycan edebiyatı ve kültür tarihini çok boyutlu olarak değerlendirebilmek için Cafer Cabbarlı'nın tanınmasının önemini belirtmek gerekir. Bu çalışmada, Aydın adlı drama eserinin incelemesinde Azerbaycan tiyatrosu alanında Cafer Cabbarlı'nın edebî gücü, fikirlerinin Azerbaycan aydınlarına yansımaları, Azerbaycan halkının kültür ve sosyal hayatına katkılarının ana çizgileriyle değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Anahtar sözcükler: Cafer Cabbarlı, Aydın, Azerbaycan, Azerbaycan edebiyatı

“Mimêsis” Kavramı, Üç Yansıtma Kuramı ve Bu Kavramın Temel Sanat Akımları Üzerine Etkisi

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 349-366 · DOI: 10.24155/tdk.2021.170
Antik Yunan dünyasında "mimêsis", taklit anlamına gelen bir kelimedir. Bu kelime Platon'da estetik, Aristoteles'te ise estetik ve sanatsal bir terim olarak kullanılmıştır. Platon ve Aristoteles sanatı "mimêsis" yani taklit olarak görmüştür. İki filozofun taklit anlayışları ise birbirlerinden farklıdır. Platon için "mimêsis", "duyular dünyasının bire bir yansıtılması" anlamına gelir. Aristoteles için "mimêsis", "evrenselin (/ rastlantılardan arındırılmış olanın, genelin) yansıtılması" ve "idealin (/ olması gerekenin yani iye ve güzelin) yansıtılması" anlamına gelir. Platon ve Aristoteles'in fikirlerinden üç temel yansıtma kuramı ortaya çıkmıştır. Temel sanat akımları olan klasisizm, romantizm ve realizm doğayı taklit etmiştir. Fakat her sanat akımı doğayı taklit etmeyi kendisine göre yorumlamıştır. Bu yorumlarını farklı filozoflardan temellendirmiştir. Çalışmanın "1. Mimêsis Kavramı ve Platon" başlığının altında "mimêsis" kavramı ayrıntılı şekilde ele alınmış ve "mimêsis"in diğer kavramlarla ilişkisi aydınlatılmaya çalışılmıştır. Ayrıca "mimêsis"in kavram olarak kullanıldığı Devlet eserindeki görünümleri incelenmiştir. Ek olarak Platon'un "mimêsis" anlayışı ele alınmıştır. Çalışmanın "2. Platon ile Aristoteles'in Mimêsis Teorileri ve Üç Farklı Yansıtma Kuramı" başlığının altında Platon ve Aristoteles'in "mimêsis" anlayışları ayrıntılı şekilde incelenmiştir. İki filozofun Devlet ve Poetika gibi eserlerinden hareketle "mimêsis" anlayışları tüm yönleri ile ortaya konmuştur. İki filozofun "mimêsis" kavramına karşı aldıkları tavır, sanat eserinin kökeni hakkındaki fikirleri, sanatçının üretim tarzı hakkındaki düşünceleri gibi konular bu başlık altında ele alınan diğer konulardır. Çalışmanın "3. Temel Sanat Akımlarında Mimêsis ya da Doğanın Taklidi" başlığının altında klasisizm, romantizm ve realizm temel sanat akımlarının gerçeği yansıtma tarzları ele alınmıştır. Üç sanat akımı da gerçeği yansıtmayı amaç edinmiştir. Fakat bu akımların gerçeği yansıtma tarzları birbirlerinden farklıdır. Ayrıca üç akımın sanat anlayışlarını temellendirdiği filozof ve fikirler de birbirlerinden farklıdır.

Yugoslavya’da Türk Çocuk Edebiyatı’nda “Partizan” Simgesi

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 329-348 · DOI: 10.24155/tdk.2021.169
Güdümlü bir edebiyat olan Yugoslavya'da Türk çocuk edebiyatı, konu olarak sosyalizmi/komünizmi, onun değerlerini ve ideallerini sıkça işlemiş veya işlemek zorunda kalmıştır. Bundan dolayı çocuk şiirleri ve çocuk hikâyelerinde "partizan" ve "pioner" gibi sosyalizmi/komünizmi hatırlatan simgelere sıklıkla rastlanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, "partizan" simgesi üzerinden Yugoslavya'da Türk çocuk edebiyatının Yugoslavya çocuk edebiyatından hangi yönlerden etkilendiğini açıklarken işlenen ortak değerlerin, simgelerin veya imgelerin Yugoslavya'da Türk çocuk edebiyatındaki iz düşümlerini göstermektir. Öncelikle, çalışmada incelenen metinler, Eski Yugoslavya döneminde Türk çocuk edebiyatının vücut bulduğu Sevinç, Tomurcuk ve Kuş dergileridir. Bunlara müteakip, bahsi geçen dergilerin ana yayın organı olan Nova Makedoniya Yayınevinden çıkmış, yine bahsi geçen dergilerde de yazar kadrosunda olan şair ve yazarların çocuklar için çıkardıkları şiir ve hikâye kitaplarıdır. İlhami Emin, Fahri Ali, Şükrü Ramo ve Nusret Dişo Ülkü'nün çocuklar için yazdıkları şiir kitapları da incelenmiştir. "Partizan" simgesinin Yugoslavya çocuk edebiyatındaki önemi ve çocuk edebiyatı ürünlerindeki sürekli tekrarlanan sosyalist/komünist imgelerin genel özelliklerinden bahsedilmiştir. Bahsi geçen bu özellikler Yugoslavya'da Türk çocuk edebiyatı eserleri üzerinde tespit edilmeye çalışılmıştır. İncelenen "partizan" simgesi olduğundan dolayı, 1945 ile 1992 yılları arasındaki metinlere odaklanılmış, bu zaman dilimi dışındaki eserler göz ardı edilmiştir. Tespit edilen ve incelenen metinlere yazar veya okur odaklı analizler yapılmıştır. Bu inceleme, elde edilen verilerle genel bir sonuca bağlanmıştır.

Abay Kunanbayulı - Kitâb-ı ‘Akliyye

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 393-396 · DOI: 10.24155/tdk.2021.173
Bugüne kadar Kazakistan'da Abay eserleri üzerine pek çok çalışma yapılmış olmakla birlikte el yazması metin üzerinden transkripsiyonu ve indeksi eksiksiz olarak hazırlanmış bir çalışma henüz yapılmamıştır. Abay'a ait mevcut eserlerin hepsi okurlar için üzerinde oynanmış, çağdaş Kazak dili normlarına göre değişiklikler yapılmış metinlerdir. Bu açıdan bakıldığında Abay şiirleri ile kara sözlerini çağdaş Kazak dilinin gramer özelliklerine göre hazırlamak yerinde bir iştir. Abay'ın eserlerini bütün okuyucuların anlayabileceği bir formda hazırlayıp sunmak ne kadar gerekliyse onun el yazmasını da araştırmacılarla buluşturmak bir o kadar önemlidir. Çünkü Abay dili üzerine araştırma yapanların el yazması metinler üzerinden çalışmaları değer arz ediyor. Çağdaş Kazak dili gramer kaidelerine göre hazırlanıp üzerinde oynanmış metinlere göre üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmamış el yazması metinlerin dil açısından daha çok malzeme sunacağı bir gerçektir.