742 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Osmanlı Devleti 25
- Ottoman Empire 25
- Osmanlı 23
- Dokuma 21
- Ottoman 21
CHP PARTİ MÜFETTİŞLERİNİN KALEMİNDEN DEMOKRAT PARTİ’NİN İKTİDARA GELİŞİ
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2021, Cilt XXXVII, Sayı 103 · Sayfa: 253-292 · DOI: 10.33419/aamd.927040
Özet
Tam Metin
II. Dünya Savaşı’nın getirmiş olduğu koşullarda, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) kadroları içinden çıkan bir grup milletvekili tarafından kurulan Demokrat Parti (DP) kısa sürede halktan büyük bir destek alarak iktidara gelmiştir. 14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan seçimler, Türk tarihinde ilk defa siyasi iktidarın seçim yoluyla el değiştirdiğine tanıklık etmiştir.
Çalışmamız, CHP bünyesinde 1923 yılında kurulan ve 1935 yılında yapılan düzenlemelerle yetki ve sorumlulukları artırılan parti müfettişleri tarafından kaleme alınan raporlara dayanmaktadır. Büyük bir kısmı milletvekillerinden oluşan parti müfettişleri, sorumlu oldukları bölgelerde en az altı ay görev yapmak ve parti çalışmalarını denetlemekle görevlendirilmiştir. Altı ayda bir, hazırlamış oldukları raporları CHP Genel Sekreterliğine gönderen parti müfettişleri, bulundukları bölgedeki parti çalışmaları, Halkevlerinin faaliyetleri, ekonomik ve sosyal sorunlar, siyasi ve politik çekişmeler, halkın istek ve şikâyetleri hakkında ayrıntılı bilgiler içeren raporlar kaleme almıştır.
Başbakanlık Cumhuriyet Arşivinde bulunan ve 1946-1950 yılları arasında kaleme alının parti müfettiş raporlarına dayanan çalışmamızda, CHP parti teşkilatının, DP’nin siyasi faaliyetlerine, örgütlenme şekline, halkla kurduğu temasa, seçim propagandasına, CHP’ye yönelik eleştirilerine nasıl baktığı konusu üzerinde durulacaktır. 14 Mayıs 1950 tarihinde gerçekleşen seçim öncesinde ve sonrasında, il ve ilçelerde meydana gelen politik çekişmeler, seçim sırasında yaşanan olaylar üzerinde durularak, DP’nin iktidara gelişinin CHP parti teşkilatı ve halk tarafından nasıl karşılandığına dair bilgiler verilmeye çalışılacaktır. Amacımız, DP’nin iktidara geliş sürecine ve bu süreçte yaşanan olaylara CHP gözünden bakarak, DP üzerine yapılacak çalışmalara az da olsa bir katkı sağlamaktır.
DEMOKRAT PARTİ (DP) DÖNEMİ’NDE PAMUK POLİTİKALARI VE DOKUMA SANAYİSİNE ETKİLERİ (1950-1960)
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2021, Cilt XXXVII, Sayı 103 · Sayfa: 293-336 · DOI: 10.33419/aamd.927041
Özet
Tam Metin
14 Mayıs 1950 tarihinde Demokrat Parti (DP)’nin iktidara gelmesinden hükûmet darbesiyle iktidardan uzaklaştırıldığı 27 Mayıs 1960’a kadar Türkiye’de uygulanan pamuk politikalarıyla bu politikaların dokuma sanayisine etkileri makalenin konusunu teşkil etmektedir. Çalışma, DP Dönemi’nde pamuk politikaları (1950-1960); pamuk tarımında izlenen politikaların dokuma sanayisine etkileri (1950-1960) şeklinde iki başlık hâlinde verilmiştir. DP Dönemi’nde pamuk politikaları ve bu politikaların dokuma sanayisine katkıları sayısal verilerle ortaya konulmuştur. Makalenin kaynaklarını başta Cumhuriyet Arşivi belgeleri olmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi kanunlar ve tutanak dergileri, Zabıt Ceridesi, Resmî Gazete, Ayın Tarihi, istatistik yıllıkları, ekonomi ve tarım dergileri teşkil etmektedir. Konu araştırılırken Türkiye ve dünyanın pamuk yetiştiriciliği hususunda meydana gelen gelişmeleri dikkate alınarak gerekli yorumlamalarda bulunulmuştur. Çalışmadan elde edilen sonuçlar şunlardır: DP’nin iktidara gelmesinden sonra pamuk ekim alanlarında artış yaşanmış, pamuk tohumu üretim, dağıtım ve ıslah çalışmaları düzenli bir biçimde yürütülmüş, akabinde de ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilen konferans ve toplantılarla pamuk sorunları ele alınarak çözüm yolları aranmıştır. Buna zararlılarla yapılan mücadeleler de eklenince üretim ve ihracat artmış, Türkiye dünya pamuk üretiminde yedinci, ihracatta da beşinci sıraya yükselmiştir. Ülkenin üretim ve satışta dünyada sıralamaya girmesi, pamuk dokuma sanayinin gelişimini de tetikleyip millî ekonomiye önemli katkılar sağlanmasına yol açmıştır.
İNGİLİZ YÖNETİMİ DÖNEMİNDE KIBRIS’TA ÇIKARILAN İKİNCİ RUM İSYANI (18-19 ARALIK 1954)
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2021, Cilt XXXVII, Sayı 103 · Sayfa: 217-252 · DOI: 10.33419/aamd.927039
Özet
Tam Metin
Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını ifade eden Enosis ülküsü 200 yıla yakın bir süre Rumların siyasi hedefi olmuştur. Rumlar Enosis’i gerçekleştirmek amacıyla uygun şartların oluştuğu dönemlerde önlerine çıkan her fırsatı değerlendirmişlerdir. Bu maksatla çoğu zaman demokratik yöntemler kullanmışlar ancak az sayıda da olsa isyana başvurmaktan kaçınmamışlardır. Rumların İngiliz Sömürge Yönetimi dönemindeki Kıbrıs’taki ilk Enosis isyanı 1931 yılı Ekim ayında olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Yeni Dünya Düzeni, Enosis girişimlerinin yeni yol haritasını da belirlemiştir. Bu dönemde Kıbrıs Ortodoks Kilisesi’nin başına geçen Michael Mouskos (III. Makarios)’un diplomatik girişimlerden sonuç alınamaması hâlinde şiddete başvurmak istemesi ve Yunanistan’ın 1952 yılından itibaren bu politikayı desteklemesi İkinci Rum İsyanı’nı hazırlayan faktörler olmuştur. Yunan hükûmetinin, Rumlara kendi geleceğini belirleme hakkının verilmesi amacıyla Birleşmiş Milletlere (BM) yaptığı ilk müracaat 16 Aralık 1954 tarihindeki BM Genel Kurulu’nda reddedilmiştir. Bu kararı protesto etmek amacıyla Kıbrıs ve Yunanistan’da geniş çaplı eylemler yapılmıştır. Rumların, 18 ve 19 Aralık 1954 tarihlerinde Kıbrıs’ta yapmış olduğu eylemler kısa sürede isyana dönüşmüştür.
SAFEVİ DÖNEMİNDE NAKKAŞLARLA DOKUMA SANATÇILARININ İŞ BİRLİĞİ VE RIZA ABBASİ ÜSLUBUNUN ETKİLERİ
Arış · 2021, Sayı 19 · Sayfa: 146-168 · DOI: 10.34242/akmbaris.2021.159
Özet
Tam Metin
Tarihsel değere sahip tüm sanat kolları içerisinde günümüze ulaşabilmiş olan kumaş örnekleri gerek motif gerek ise renk ve teknik açıdan konu hakkında çalışan araştırmacıların dikkatini çekmiştir. Özellikle İslami dönem kumaşları, üzerindeki dekoratif desenlerin içeriği bakımından özel bir öneme sahiptir. Safevi döneminde İran kumaşlarını bezeyen motiflerin başında insan figürleri özel bir öneme sahiptir. 16. ve 17. yüzyıllarda saray kumaşları İran tarihinin en parlak dönemini yaşamış, kumaş dokumacılığında tasarım çeşitliliği açısından özellikle dünya tekstil tarihinde önemli bir rol oynamıştır.
Safevi döneminde saray atölyelerinde faaliyet gösteren nakkaşlara verilen destek sayesinde, kumaş dokumacılığı başta olmak üzere tüm sanat kollarının gelişmesine uygun bir ortam oluşmuş, özellikle I. Şah Abbas döneminde İran dokumacılığı en parlak dönemini yaşamıştır. Bu dönemin kumaşlarının en önemli özellikleri ipekten dokunmaları, bunlardan bazılarının dokunmasında altın ve gümüş ipliklerin kullanılması ve kendi içinde eşsiz motiflere özellikle de insan figürlerine sahip olmalarıdır.
Dönemin minyatürlerinde kullanılan motifler, özellikle insan figürleri, 16.-17.yüzyılların kumaş desenlerinde eskisinden çok daha fazla sıklıkla görünür olmaya başlamıştır. Bu bağlamda Rıza Abbasi ve talebelerinin minyatürlerindeki insan figürlerinin dönemin kumaş desenlerinde görülen figürlerle ilişkisi ve üslupsal açıdan oluşan etkileşim araştırmamızda bilhassa ele alınmış ve incelenmiş konulardır. Özellikle de Rıza Abbasi’nin tek yapraklı minyatürlerinin bu dönemin kumaş desenleri üzerindeki tesiri araştırmamızın asıl merkezini teşkil etmektedir. Saray nakkaşhânesinde nakkaşların kumaş desenleriyle ilgilenmeleri ve ayrıca dokuma sanatçılarının nakkaşlara vermiş oldukları desen siparişleri üzerinden iki farklı meslek grubunun kurmuş olduğu iş birliği çalışmamızda incelenmiş ve varılan sonuçlar araştırmamızda paylaşılmıştır.
SİVAS ŞARKIŞLA HALILARINDA TÜRK DÜĞÜMÜNÜN FARKLI BİR KULLANIMI
Arış · 2021, Sayı 19 · Sayfa: 130-145 · DOI: 10.34242/akmbaris.2021.158
Özet
Tam Metin
Gelenekli sanatlarımızdan olan halılar, Türk düğümü denilen çift düğüm sistemi ile dokunurlar. Bu sistemde yanyana iki çözgü teli, düğüm ipi ile birbirine bağlanarak dokuma gerçekleştirilir. Ancak yapılan araştırmalarda bazı halılarda Türk düğümünün hep aynı iki çözgü teli yerine alternatif çözgüler üzerine uygulandığı görülmüştür.
Rus arkeolog Sir Aurel Stein’in Doğu Türkistan’da 1906 - 1908 tarihlerinde ele geçirdiği 3. ve 4. yüzyıllardan kalma halı parçaları arasında, baklava desenli bir parçada alternatif çözgüler üzerine düğümlenmiş Türk düğümü ile değişik bir tekniğin uygulandığı anlaşılmıştır. Orta Asya Türkmen halılarında da kullanılan bu teknik eski bir gelenek olarak Anadolu’da yaşatılmaktadır.
İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesinde, İstanbul Vakıflar Halı Müzesinde, Ankara Vakıf Eserleri Müzesinde, Sivas Gök Medrese Vakıf Müzesinde, Stockholm National Museum’da, Berlin Dahlem Müzesinde, Rijks Museum ve Washington Textile Museum’da kaydırılmış Türk düğümünün uygulandığı halılar bulunmaktadır.
Kaydırılmış düğüm daha çok çapraz ilerleyen hatların dokunmasında, üçgen, eşkenar dörtgen gibi şekillerde ve bunlar içinde kalan alanların doldurulmasında elverişli bir tekniktir. Türk düğümünün normal uygulamada yarattığı kademeli etkiden uzak, daha düzgün hatların oluşmasını ve halının daha sağlam olmasını sağlamaktadır.
Türkmenistan’da Salur boyu tarafından dokunan halılarda uygulanan bu teknik, Anadolu’da da Salur boyunun yerleştiği Manisa, Konya, Sivas, Malatya, Erzurum gibi bölgelerde görülmektedir. Halılarda yer alan altıgen madalyonlar, Salur Türkmenlerinin göl motifiyle benzerlik göstermekte olup, teknik ve desen birliği Anadolu’da dokunan halılarla yaşatılmaktadır.
ÇAMLIDERE YÖRESİNDE UNUTULMUŞ BİR KÜLTÜREL ZENGİNLİK: AVDAN KİLİMLERİ
Arış · 2021, Sayı 19 · Sayfa: 88-107 · DOI: 10.34242/akmbaris.2021.156
Özet
Tam Metin
Türkler, Anadolu’nun binlerce yıllık tarihinden aktarılarak gelen uygarlıkların birikimlerini öz değerleriyle harmanlayarak kendilerine has kültürlerini oluşturmuşlardır. Bu bağlamda dokumacılık alanında da yöreden yöreye değişen motif ve renk zenginliğini ortaya koymuşlardır. Orta Asya’da konar-göçer yaşayan Türkler Anadolu’ya taşıdıkları dokuma kültürlerini yaşamlarının hemen her alanında kullanarak sürekliliğini sağlamışlardır.
Geleneksel dokumacılık sanatı günümüzde Anadolu’nun birçok yerinde sürdürülmektedir. Ağrı, Aksaray, Balıkesir, Çanakkale, Gümüşhane, Isparta, Kayseri, Kırşehir, Kocaeli, Manisa, Muğla, Niğde, Samsun, Sivas, Tokat, Uşak ve Yalova gibi birçok ilimiz dokumacılığın yapıldığı merkezlerdendir. El dokumacılığı, insan gücü ile çalışan tezgâhlarda, el emeğine dayalı bir üretimdir. Günümüzde, azalarak da olsa üretimi devam eden kilim, cicim, sumak, sini (zili) adıyla anılan her biri farklı tekniklerle dokunan dokumaların hepsine düz dokumalar denilmektedir.
Bu çalışmada Ankara, Çamlıdere, Avdan Mahallesi’nde (köyünde) geçmişte üretimi yapılan günümüzde ise üretimi yok olmuş düz dokumalardan olan kilimler araştırılmıştır. Bu amaçla konuya ilişkin yazılı ve sanal kaynaklar taranmış sahada gözlem ve görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Yöre halkından alınan bilgiler doğrultusunda ulaşılabilen kilim dokumalar incelenerek değerlendirilmiştir. Çalışma, günümüzde yörede kilim dokuma geleneğinin unutulmaya yüz tutması nedeniyle kayıt altına alınarak gelecek kuşaklara aktarılması açısından ayrıca önemlidir.
OSMANLI ARŞİVİNDE HALICILIK ÜZERİNE BİR DEFTER ANALİZİ (MAD-d- 14500 NUMARALI)
Arış · 2021, Sayı 18 · Sayfa: 28-37 · DOI: 10.34242/akmbaris.2021.146
Özet
Tam Metin
Halıcılık geleneksel Türk sanatları içerisinde önemli bir yere ve tarihî bir geçmişe sahiptir. Bu sanat, başından beri Türklerin yaşadığı her coğrafyada varlığını sürdürmüştür. Halı dokuma tekniğini bulan ve onu dünyaya tanıtan da yine Türkler olmuştur. 19. yüzyıl ortalarına doğru Türk halıcılığı eski değerini kaybetmeye başlamıştır. Üzerinde çalıştığımız defterde; halıcılık faaliyetlerini geliştirmek ve üretimde rağbeti arttırmak için devlet tarafından birtakım tedbirler alındığı görülmektedir. Osmanlı Devleti, dokunan halıları istenilen kaliteye yükseltmek ve herkesin kullanmasını sağlamak amacıyla tüccarlara, sözleşme ile belli bir miktarda sermaye vermiştir. Burada önemli olan bir mesele var ki o da teşviktir. Destek olarak verilen sermayenin sadece yeni tarz halı üretimi yapmayı taahhüt eden tüccarlara verilmesi çok önemlidir. Halı üretecek kişilere imalat ile ilgili bilgiler yetkili memurlar tarafından verilmiş ve çalışanlar da talep edildiği şekilde dokumuşlardır. Yeni tarz halı üretimine teşviki arttırmak için yükleniciler taltif edilmiş; eski usül dokumalar için gümrük vergisi alınmaya devam ederken bu yeni uygulamaya ise vergi muafiyeti getirilmiştir. Böylece ucuza mal edilen ve daha çok rağbet göreceği düşünülen halılar imal edilmiştir. Tarihî Uşak halısı, “Nev-resim” görünümü ile klasik formundan uzaklaşmış ve yeni desenlere kavuşmuştur. Sonuç olarak devlet büyük bir yatırımla, maddî ve teknik destek vererek halıcılığın gelişmesine katkı sağlamıştır.
KİTAP KAPAKLARINDA YER ALAN KİRKİTLİ DOKUMALAR VE MOTİFLER
Arış · 2021, Sayı 19 · Sayfa: 68-87 · DOI: 10.34242/akmbaris.2021.155
Özet
Tam Metin
Bu çalışmanın amacı kirkitli dokuma ve motiflerinin kitap kapaklarında hangi şekillerde yer aldığı, teknik, kompozisyon, yöre özelliklerinin tespiti ve bunların kitap içeriklerini yansıtmaya katkılarının neler olduğunun belirlenmesidir. Çalışmada, tarama yöntemiyle elde edilen verilerden örneklem olarak on kitap seçilmiş ve önceden belirlenen temalar çerçevesinde “betimsel analiz” yöntemi ile çözümlenmiştir. Betimsel analizde elde edilen veriler, daha önceden belirlenen temalara göre özetlenir, yorumlanır ve bazı çıkarımlarda bulunulur.
Araştırmada kirkitli dokumaların, kitap kapaklarına, fotoğraf, illüstrasyon ve yazı şeklinde yansıdığı belirlenmiştir. Halı, kilim, cicim ve sumak teknikli dokumaların, kitap kapaklarında yer aldığı tespit edilmiştir. Kitap kapaklarında akrep, bereket, bukağı, elibelinde, göz, koçboynuzu, kuş, tarak ve yıldız motiflerine rastlanmıştır. Kitap kapaklarının ikisinde kilim kompozisyonu, dört tanesinde ise bir veya daha fazla motif illüstrasyon şeklinde yer almaktadır. Üç adet kitap kapağında ise “kilim” terimi, yazı olarak yer almaktadır.
Kirkitli dokumalar görsel ve dilsel olarak kitap kapaklarına yansımıştır. Bu yansıma dokumaların devingenliğini sağlaması bakımından önemlidir. Kapaklarda kullanılan dokumaların ve motiflerin, bazı kitaplarda içerik ile bağlantılı olarak kullanıldığı görülmektedir. Kurgu olan kitaplarda içeriği yansıtacak şekilde dokumalar hem görsel hem de dilsel olarak kullanılmıştır. Kurgu kitaplar dışında olanlar ise daha çok halkbilim ile ilgili kitaplardır. Bu kitapların kapaklarında dokumalar, daha çok halk kültürünün maddi kültür ürünü olarak değerlendirilmesinden dolayı yer almıştır.
DENİZLİ ÇAMELİ İLÇESİ ÖLÜMLÜK KİLİMLERİ
Arış · 2021, Sayı 19 · Sayfa: 108-129 · DOI: 10.34242/akmbaris.2021.157
Özet
Tam Metin
Eski adı Karaman olan Çameli ilçesi, Denizli’nin kuzey doğusunda yer almaktadır. Çameli yayla karakterli bir arazi yapısındadır. Fethiye Yörüklerinin göç yolu üzerindedir. Denizli Çameli insanı tarihte, hayvancılıkla geçinmenin dışında, kilim üretimi ve ticaretiyle de meşgul olmuşlardır. Kilim, çözgü ve atkı olmak üzere iki iplik sistemiyle yapılan çözgülerin atkılar tarafından tamamen gizlendiği, havsız atkı yüzlü dokuma çeşididir. 2020 yılında Çameli kilimleri, coğrafi işaret kapsamına alınmıştır. Denizli Çameli ilçesinde cenaze kilime sarılıp, sal denilen tabutlarda taşınmaktadır. Cenaze merasiminden sonra camiye bağışlanmaktadır. Anadolu’da sargı kilimi, ahretlik ya da ölümlük-dirimlik dokuma olarak isimlendirilen ve cenaze merasiminde kullanılan bu kilimler, Denizli Çameli ilçesinde “ölümlük kilim” olarak adlandırılmaktadır. Çameli yöresinde ölümlük kilimler, ıstar tezgâhta ve mekikli tezgâhta dokunmaktadır. İncelenen ölümlük kilimler, 140-274 cm eninde ve 162-330 cm boyunda olup, enine bantlı kompozisyon şemasına sahiptir. Bıtıracık, pardı, dört göz, dokuz göz, mekik, kelebek, koçboynuzu, ölümlük kilim örneklerinde görülen motiflerdendir. Çalışma sonucunda, yörede 5 yıl öncesine kadar cenazelerin kilime sarılarak bu geleneğin devam ettiği ancak günümüzde tamamen bırakıldığı tespit edilmiştir. Kilim dokumacılığı ise Çameli ilçesinin bazı mahallelerinde yaşatılmaya çalışılmaktadır. Bu çalışmada, Çameli yöresinde 2019 yılında yapılan alan araştırmasında, kilim ve cicim dokuma teknikli, 21 adet ölümlük kilim örneği, dokuma tekniği, kullanılan malzeme, renk, motif ve kompozisyon açısından incelenmiştir.
KARAMAN İL MERKEZİNDE YAŞAYAN SARIKEÇİLİ YÖRÜKLERİNDE TORBA DOKUMALARI
Arış · 2021, Sayı 18 · Sayfa: 4-27 · DOI: 10.34242/akmbaris.2021.152
Özet
Tam Metin
Turkish weaving is one of our important cultural assets which have a long history, have been passed down from generation to generation for centuries. Weavings were made from past to present for two reasons. The first is functionality and the second is aesthetic solicitude. Knotted and knotless weavings, one of the important productions of Yoruk life which has come to the present day by changing and developing in the historical process.
The livelihood of Yoruks living in Anatolia is animal husbandry. Yoruks, who make their living from small cattle husbandry,live together with their animals in nature.They have made the migration tradition way of life in their lives to make more use of pastures. As a necessity of this life, woven products are among the items that are needed. Industrialization and acute change also affected the life of Yoruk.
The traditional weaving culture, which is indispensable in the life of the nomad, has an important place in the rich nomad life, with its wide range of uses and using different techniques. The place of the weaving in the historical process varies depending on the living conditions and the location.
In this study bag weaving of Sarıkeçili Yoruks located in the center of Karaman has been examined. In the research, information was obtained about the techniques, colours, motifs and materials used by interviewing weaving masters and the local names that the people living in this region gave to these fabrics and materials were researched. Bag weaving in the region have been examined extensively. The disappearance of this culture and its products day by day made this study necessary. Findings and comments documented which is aimed to bring it to the literature by creating a resource for passing it on to future generations.