1401 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 381
- Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi 316
- Erdem 190
- Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten 181
- Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi 160
- Arış 98
- Höyük 62
- Belgeler 13
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
- Nail Tan 22
- Mehmet Ölmez 12
- Sadettin Özçelik 10
- Hasan Ali ÇETİN 9
- Ahmet Karaman 6
Anahtar Kelimeler
- Osmanlı Devleti 55
- Ottoman Empire 52
- Osmanlı 48
- Ottoman 39
- Türkiye 31
- Dokuma 27
- Weaving 23
- İstanbul 21
- Osmanlı İmparatorluğu 21
- Turkey 21
TÜRKÇEDE KONUŞMA ANINDA KENDİNİ DÜZELTME
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2019, Sayı 68 · Sayfa: 227-253 · DOI: 10.32925/tday.2019.36
Özet
Dil üretiminde insanlar, oluşturulan metinlerde zaman zaman çeşitli nedenlerle düzeltmeler yapma ihtiyacı duyarlar. Bu düzeltmeler bir başkasının ürettiği metinlerde olabileceği gibi dil üreticisinin kendi oluşturduğu metinlerde de olabilir. Yapılan düzeltmelere, yazılı veya sözlü metinlerde karşılaşılabilir. Sözlü metinlerde doğal olarak bu yöndeki düzeltmelere daha sık rastlanır ve konuşurların da sıklıkla kendi konuşmalarında düzeltmeler yaptıkları görülür. Batı alan yazınında konuşma hataları (speech errors), konuşmada kendini onarma (self-repair in speech) vb. adlarla yapılan çeşitli araştırmalar bulunsa da Türkçe için bu konuda bir eksiklik göze çarpmaktadır. Konunun, dilin bütün yönleriyle tasvir edilmesi amacıyla, edim bilimi ve psiko-dil bilimi bulguları çerçevesinde ele alınması Türkçe açısından önem arz etmektedir. Konuşma anında da konuşur, konuşmasında hata yaptığını düşünme, dil sürçmesi, kekeleme, hatırlamaya çalışma, hatırlayamama, yanlış hatırlama, söylediğinden emin olamama, söylediğini bir benzeri ile karıştırma, kullandığı ağız özelliğini ölçünlü dildeki şekil ile değiştirme ihtiyacı duyma vb. nedenlerle düzeltmeler yapar. Bu düzeltmeler hatanın tespiti (konuşmanın kesilmesi), duraksama veya düzeltme sözü kullanımı ve düzeltme aşamalarından geçerek gerçekleşir. Bu çalışmada sözlü dil verisi barındıran ve daha önceden yazıya geçirilmiş olan Eskişehir ili ağızlarından hareketle konuşma anında kendini düzeltme örnekleri; düzeltmenin nedenleri, hatanın tespiti, kullanılan düzeltme sözleri ve gerçekleşen düzeltmeler göz önünde bulundurularak ele alınacaktır.
XIX. ASIR KERKÜK ŞUARASINDAN SEYYİD ŞÜKRÎ VE DÎVÂN’I
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2019, Sayı 68 · Sayfa: 113-156 · DOI: 10.32925/tday.2019.32
Özet
Altı yüzyıllık bir zaman çizelgesine sahip; Türkistan'dan Balkanlar'a, uçsuz bucaksız bir coğrafyaya ait olan klasik Türk şiiri, on dokuzuncu asra gelindiğinde nefesini tüketmek üzeredir. Çalışmamıza konu olan şair Seyyid Şükrî, klasik şiirin bu veda çağında yaşamıştır. Kerküklü şair, tek eseri olan ve günümüze tek nüshası ulaşan Dîvân'ını burada tedvin etmiştir. Günümüze kadar hakkında bilimsel bir çalışma yapılmamış olduğu görülen Şükrî'yi ve Dîvân'ını tanımak ve tanıtmak çalışmamızın başlıca amacı olmuştur. Bu doğrultuda, ilk önce şair ile ilgili bilgi içerebilecek kaynaklar taranmış, elde edilen kısıtlı malumat ile birlikte, şairin eserinde verdikleri ışığında hayatı ile ilgili ayrıntılı bir çerçeve çizilmiştir. Daha sonra şairin tek eseri olan Dîvân ve bu divanı günümüze taşıyan yazma nüsha tanıtılmaya çalışılmıştır. Üçüncü kısımda, eserden örnekler verilerek şairin edebî kişliği, üslubu ve etkilendiği şairler üzerinde durulmuştur. Yapılan çalışma sonucunda şairin bölge edebiyatı ve klasik Türk şiiri içindeki yeri tespit edilmiş; on dokuzuncu yüzyılda, Kerkük'te yaşamış bir şair, günümüz klasik şiir araştırmacı ve okurlarının dikkatlerine takdim edilmiştir.
DİL İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA TEYİPCAN ELİYEV’İN ŞİİRLERİNDEKİ ÇİNCE ALINTILAR
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2019, Sayı 68 · Sayfa: 181-204 · DOI: 10.32925/tday.2019.34
Özet
Uygur Türkçesi ile Çincenin teması, uzun bir tarihî süreci geride bırakmıştır. Çağımızda Doğu Türkistan sahasında kullanılan Çağdaş Uygur Türkçesi, Çince ile tarihte hiç olmadığı kadar yakın ilişkide bulunmaktadır. Bu iki dil arasındaki yakın ilişkiden kaynaklanan etki söz konusu olduğunda etkilenen konumda olan dilin Çağdaş Uygur Türkçesi olduğu söylenebilir. Ancak etki oranı, Çağdaş Uygur Türkçesinin yazı dili ile konuşma dilinde kendini farklı boyutta gösterir. Çalışmada bu iki dilin ilişkisi, 1930-1989 yılları arasında Doğu Türkistan'da yaşayan ve eser veren ünlü Uygur şairi Teyipcan Eliyev'in şiirlerinde geçen Çince alıntılar örneğinde incelenerek Çağdaş Uygur Türkçesinin yazı dili ile Çincenin ilişkisine ışık tutmak amaçlanmıştır. Yöntem olarak Lars Johanson'un geliştirdiği Dillerin İlişkisi ve Etkinin Açıklanması Modeli yani Kod Kopyalama Modeli uygulanmıştır. Bu modele göre sosyal açıdan baskın olan dil (B) Çincedir, sosyal açıdan zayıf olan dil (A) Çağdaş Uygur Türkçesidir. Çalışmada; B'nin A'ya verdiği alıntıların türü, yapısal etkenler ve dil dışı etkenler, Eliyev'in şiirlerinde geçen Çince alıntılar temelinde incelenmeye çalışılmıştır.
MOĞOL DÖNEMİNDE ÇEVİRİ VE UYGUR MÜTERCİMLER
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2019, Sayı 68 · Sayfa: 7-21 · DOI: 10.32925/tday.2019.28
Özet
Moğol devleti, Çin tarihinde pek çok farklı ulusu tek devlet çatısı altında toplayan, bugünkü Çin sınırlarının şekillenmesine ön ayak olan büyük bir devlettir. Bozkırda ortaya çıkıp yüzlerce yıllık yerleşik kültüre sahip ülkelere hükmetmek kolay değildi. Bu yüzden devletin kuruluşundan itibaren etkili devlet politikası oluşturulmuş, devlet yönetiminde ve toplumun kültürel açıdan güçlenmesinde birtakım tedbirler uygulanmıştır. Bu süreç içerisinde Uygurlar her alanda çok çalışmış, büyük hizmetler göstermiştir. Yapılan katkılar Moğollar için bir yazı icat etmeyle başlayıp Moğol devletinin üst tabaka zümresine okuma-yazma öğretme, devlet yönetiminde bilgi kaynağını oluşturma, devletin gelişmesinde gerekli olan eserleri tercüme etme ve en önemlisi kalıcı kültürel miras üretmeye kadar gitmiştir. Bu yazıda, Moğol dönemindeki çeviri kurumları ve faaliyetleri ile Uygurca, Çince, Tibetçe, Sanskritçe ve diğer dillerden Moğolcaya eserler çeviren Uygur mütercimler üzerinde durulacaktır.
AHMED-İ DÂÎ’NİN KİTÂBÜ’T-TA’BÎR TERCÜMESİ
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2019, Sayı 68 · Sayfa: 23-47 · DOI: 10.32925/tday.2019.29
Özet
Kitabü't-ta'bîr Tercümesi Eski Anadolu Türkçesi dönemi müelliflerinden Ahmed-i Dâî'ye aittir. Eser yayımlanmamıştır. Tabir-name-i Türkî adıyla da bilinen bu eser düş (rüya) tabirleri hakkındadır. Eserin aslı Arapçadır. Arapça aslın yazarı olarak Ebu Bekr bin Abdullah El-Vasıtî'nin ismi geçer. Eser Arapçadan Farsçaya çevrilmiştir. Kitâbü't-ta'bîr Tercümesi Ahmed-i Dâî tarafından Germiyan Beyi II. Yakub adına bu Farsça tercümeden Türkçeye çevrilmiştir. Germiyan Beyi Sultan II. Yakub için yazılmış bir medhiyeyi de içinde bulunduran bu eser Eski Anadolu Türkçesi döneminin ses ve şekil özelliklerini göstermesi bakımından önemli bir kaynaktır. Düşte görülen objeleri açıklaması yönüyle de muhteva bakımından birçok farklı alana ait kelimeleri bulundurması kitabın önemini ayrıca artırmaktadır. Bu çalışma ile eseri ayrıntılı bir şekilde tanıtmayı amaçladık.
RENGE BAĞLI YER ADLARI: KARAMAN / SARIVELİLER ÖRNEĞİ
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2019, Sayı 68 · Sayfa: 205-225 · DOI: 10.32925/tday.2019.35
Özet
Bu çalışmada Karaman'ın Sarıveliler ilçesi yer adlarında görülen renk adları; kullanım sıklığı, oluşturduğu yer adı türü, yer adına kattığı anlam ve işlev bakımından ele alınmıştır. Kullanılan yöntemler, derleme ve taramadır. Malzeme; haritalar, resmî kaynaklar ve saha derlemelerinden elde edilmiştir. Sarıveliler'de renge bağlı oluşan 191 yer adı tespit edilmiştir. En çok karşılaşılan, mevki adlarıdır (51). Bu adlarda, 14 farklı renk adı (ak, akça, ala, boz, gök, gökçe, göv, kara, kır, kızıl, kızılca, kök, sarı, yeşil) ile renk bildiren 7 ayrı sözcük (arap, aydınlık, gün, ışıklı, ışılık, karanlık, kör) kullanılmıştır. Ana renklerle oluşturulan yer adı sayısı 163'tür. Ak, kara ve kızıl en çok yararlanılan renklerdir. Renkler, yer adlarının çoğunda (122) "bir şeyin temel niteliğini aktarma" işlevindedir. Renk adı olarak kullanılan kelimelerin ikisi hariç (arap, kör) hepsi Türkçedir. İlçede tespit edilen adlar, yöre halkının yer adı verme tavrının Türk kültüründen kopuk olmadığını göstermektedir.
GARSEDDİN-ZÂDE ŞEMSEDDİN MUHAMMED’E NİSPET EDİLEN BİR TIP MANZUMESİ HAKKINDA: MANZÛME YA DA MANZÛME FÎ İLMİ’T-TIB
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2019, Sayı 68 · Sayfa: 69-112 · DOI: 10.32925/tday.2019.31
Özet
Anadolu coğrafyasında tespit edilmiş ilk örnekleri 16. yüzyılda görülen tıp kitapları arasında 16. yüzyılda yaşamış, şair hekim Nidâî'nin Dürr-i Manzûm'u dikkat çekmektedir. Eser, adından da anlaşılacağı üzere manzum olup 721 beyittir. Nidâî'yle aynı dönemde yaşamış ve onun gibi II. Selim'in hekimi olan Garseddin-zâde'nin de manzum bir tıp eseri olduğu bilgisine kaynaklarda yer verilmektedir. Çalışmanın amacı, Garseddin-zâde'ye atfedilen 06 Mil Yz A 787/3'teki Manzûme'nin ona ait olup olmadığını tartışmak, kime ait olduğunu delillerle değerlendirmektir. Çalışmada, tespit edilen tıp eserleri kısaca tanıtılmakta, Nidâî'nin eseri hakkında bilgi verilmektedir. Daha sonra Garseddin-zâde'ye atfedilen Manzûme'yle Nidâî'nin Dürr-i Manzûm'undaki ortaklık ve farklılıklar ortaya koyulmaktadır. Sonuç kısmında ise elde edilen tespitler yorumlanmaktadır.
IRAK-BAĞDAT EL YAZMALARI MİLLÎ MERKEZİNDE ARAP HARFLİ TÜRKÇE DİVANLAR KATALOĞU
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2019, Sayı 68 · Sayfa: 157-180 · DOI: 10.32925/tday.2019.33
Özet
Irak'ın muhtelif arşiv ve kütüphanelerinde değişik konularda binlerce el-yazma eserleri bulunmaktadır. Bunların az sayılmayacak kadar bir kısmını Türkçe eserler oluşturmaktadır. Bu çalışmada, Irak'ın başkenti Bağdat'ta bulunan, eski adıyla El Yazmaları Millî Merkezi ve yeni adıyla Irak El-Yazmaları Evinde bulunan Arap harfli Türkçe divanlar kataloğu sunulmaktadır. Amaç Irak'ta, Türkçe zengin bir el yazma hazinesi bulunduğuna dikkatleri çekmek ve bu alanda çalışma yapmak isteyen araştırıcılara bu hazineyi kısmen de olsa tanıtmaktır.
MANAS DESTANI’NDA YER ALAN ALMAMBET VE KÜL ÇORO İSİMLİ KAHRAMANLAR İLE TARİHTE YAŞAMIŞ TUNYUKUK VE KÜLİ ÇOR ARASINDAKİ BENZERLİKLER
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 48 · Sayfa: 115-138 · DOI: 10.24155/tdk.2019.113
Özet
Türk dünyasının bin senelik destan geleneğini, tarihini, kültürünü ve dünya görüşünü kendi içinde barındıran Manas Destanı, Kırgızların ve eski Türk boylarının kültür olgularını, tarihini araştırmada bir sözlü kaynak olma özelliğini taşımaktadır. Köktürk harfli yazıtlar ise Eski Türkler hakkında bilgi edinebileceğimiz yazılı kaynakların başında bulunmaktadır. Bundan dolayı yazıtlar ile Manas Destanı'nı karşılaştırarak incelemek yerinde olacaktır. Makalemizde II. Köktürk Kağanlığı'nın kurulmasında büyük katkısı olan ve hayatları Orhun Yazıtları'nda anlatılan devlet adamları Tunyukuk ve Küli Çor, Manas Destanı'ndaki Almambet ve Kül Çoro ile karşılaştırılmış, bunların arasında dikkat edici benzerliklerin bulunduğu tespit edilmiştir. Örneğin, tarihte yaşayan Küli Çor ile destandaki Kül Çoro'nun isimleri aynı olmakta, üstelik her ikisi hükümdar oğluna atabeylik yapmaktadırlar. Bundan dolayı tarihî bir şahıs olan Küli Çor, Manas Destanı'nda Kül Çoro'nun kişiliğinde izini koruduğu ileri sürülmüştür. Bunun nedeni de IX-X. asırlar arasındaki Eski Türk tarihi ile ilgilidir. Bilindiği gibi 840 yılında Kırgızlar Uygurları bertaraf ederek Merkezî Asya'ya, kutsal Ötüken'e hâkim olmuşlardır. Ancak nüfus sayısının azlığı, Çin'in her zaman uyguladığı ikiyüzlü siyaseti ve diğer Türk boylarının Batı'ya doğru kayması sonucunda Moğolistan'a hâkim olamayan ve bu kutsal toprakları 920'lerde Kara Kıtaylara bırakmak zorunda kalan Kırgızlar, tarihte gerçekleştiremedikleri amaçlarını sözlü edebiyat ürününde, Manas Destanı'nda gerçekleştirmişlerdir. Örnek olarak da Köktürk Kağanlığı'nı almışlardır. Çünkü Köktürk Kağanlığı Türk boylarını bir çatı altında birleştiren, ekonomik ve askerî bakımdan zirveye ulaşan ve en önemlisi Çin'i kendi hâkimiyet altına alan bir devletti.
Doğumunun 150. Yılı Anısına: CELİL MEMMEDGULUZÂDE’NİN ANAMIN KİTABI PİYESİNDE AZERBAYCAN İDEALİ
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 48 · Sayfa: 83-114 · DOI: 10.24155/tdk.2019.112
Özet
XX. yüzyıl başlarında Azerbaycan'da sade halka hitap eden en ünlü yayın organı olan Molla Nesreddin (1906-1931) dergisinin editörü Celil Memmedguluzâde (1869-1932), Azerbaycan'ın önde gelen yazar, gazeteci ve fikir adamlarından biridir. Celil Memmedguluzâde, vefatının 150. yıldönümü sebebiyle Azerbaycan edebî muhitinde bu yıl en fazla gündemde olan yazardır. Onun Anamın Kitabı piyesi ise ele aldığı meselelerle ilgili olarak son yıllarda Azerbaycan'da en çok değinilen eserlerin başında gelir. Muasırları tarafından Mirza Celil diye hitap edilen Celil Memmedguluzâde'nin vatan, millet ve dil meselelerini zirveye taşıdığı Anamın Kitabı piyesi, Azerbaycan'ın XX. yüzyıl başlarındaki manevi âlemini aksettiren en önemli eserlerdendir. Bu piyesi, yazarın o döneme kadar felyeton ve makalelerinde ele aldığı meselelerin yekûnu gibi nitelendirebiliriz. Anamın Kitabı eseriyle ilgili yapılan çalışmalarda daha çok dil ve özden uzaklaşma, kendi halkına yabancılaşma meselelerine ağırlık verildiği görülmektedir. Eserin konusu ve gayesi: Millî birlik, bağımsızlık, soy köküne derin bağlılık, millî ideoloji ve istiklal mücadelesi gibi güncel meselelerdir. Eserin en önemli mesajı ise bir Azerbaycan idealidir. Çalışmamızda, Anamın Kitabı piyesi araştırılarak eserde adı geçen sosyal siyasi kurumlar ve yazarın bu kurumlarla ilişkileri; piyesteki karakterlerle yazarın yakın çevresindeki kişiler arasındaki benzerlikler; Alibey Hüseyinzâde'ye yapılan göndermeler; Azerbaycan edebî eleştiri tarihinde iki farklı kutup olarak gösterilen Alibey Hüseyinzâde ve Mirza Celil'in Azerbaycan için hizmetleri değerlendirilmiş, dönemin sosyal-siyasi manzarası ışığında Memmedguluzâde'nin Anamın Kitabı piyesindeki Azerbaycan ideali belirlenmiştir.