8 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Türkçülük 8
- Turkism 4
- batıcılık 2
- Islamism 2
- İttihat ve Terakki 2
İttihatçıların Türkleştirme Siyasetiyle İlgili İddialar ve Tarih Yazımındaki Çelişkiler
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2014, Cilt XXX, Sayı 88 · Sayfa: 115-158
Özet
Tam Metin
İttihatçıların Osmanlıcı mı yoksa Türkçü mü oldukları ihtilaflı bir konudur. İttihatçılar Osmanlıcılık siyaseti izlediklerini ifade etseler de bazı araştırmacılar izlenen Osmanlıcılık politikasının aslında Türkçülük ile aynı anlama geldiğini iddia ederler. Bu iddiaların kanıtlanması noktasında tarih yazımı ile ilgili çeşitli çelişkiler ortaya çıkmaktadır. İttihatçıların içinde çok farklı görüşleri savunan kişiler vardı. Bunlar arasında Türkçü görüşleri savunanlar da bulunmaktaydı. Ancak bu kişiler partinin yönetim kademesinde görevlendirilmemişti. Türkçü görüşü savunanlardan Ziya Gökalp, partide Merkezi Umumi üyesi olarak görev yapmaktaydı. Ancak onun konumu gençlik teşkilatlanması ile sınırlandırılmış ve kendisi karar verenler arasına alınmamıştı. İttihat ve Terakki Partisi, her görüşten olanları partiye kabul etti. Ancak Osmanlıcılık ve İslamcılık politikası olarak belirlediği çizgisini hiç değiştirmedi.
Ziya Gökalp: Turancılıktan Türkçülüğe
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2012, Cilt XXVIII, Sayı 84 · Sayfa: 104-143
Özet
Tam Metin
Ziya Gökalp'in Türkçülük ideolojisinin farklı evreleri olduğu gibi, her dönemde onu etkileyen kaynaklar çeşitlidir. Bu kaynakların içinde en önemlilerinden biri, 19. yüzyılın sonunda resmi Ruslaştırma politikasına cevap olarak doğan Tatar ve Azerbaycan Türkçülüğüdür. Bu etki altında Gökalp, önceleri Türk dili konuşan bütün Türk halklarının kültürel birliği fikrini geliştirmiştir. Daha sonra ise her ne kadar benzer bir kültür ve dil paylaşsalar da, Anadolu Türklerinin Tatarlardan ve Orta Asya halklarından farklı olduğunu tartışarak "Dış Türklerle" arasına mesafe koymuştur. Bu gelişme, Gökalp'in kendisini Tatar milliyetçiliğinden, özellikle de Yusuf Akçura'dan ayırmasıyla başlamıştır. Gökalp, geliştirdiği Türkçülük ideolojisi çerçevesinde zamanının geçerli siyasa biçimi olan teritoryal ulus devlet modelini temel alarak Anadolu halklarını birleştirmeyi hedeflemiştir. Ona göre, Turancılığın sınırları çok geniş ve muğlaktır. Bugün hâlâ bazı çevreler tarafından ırkçı ya da irredantist olarak tanımlanan Gökalp, Turancı olarak nitelendirildiği dönemde bile ırk ve biyolojik özelliklere her zaman mesafeli durmuş; bunların yerine dil, kültür ve din birliğini vurgulamıştır. Bu çalışma, "Dış Türklerle" temas halinde olan Gökalp'in düşüncelerinin Turancılıktan Türkçülüğe evrilişi üzerinde durmaktadır. Aynı zamanda Türk kültürü ve ulusuna aidiyet temaları üzerinden devlete bağlılık fikrini savunan Gökalp'in Türkçülüğünün köklerine ışık tutmayı hedeflemiştir.
Ottoman Propaganda and Turkish Identity, Literature in Turkey During World War I
Belleten · 2012, Cilt 76, Sayı 275 · Sayfa: 327-328
Özet
Erol Köroğlu'nun bu çalışması, Türk ve yabancı tarihyazımında sıklıkla değinilen ama pek de derinlemesine araştırılmamış olan Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı hükümetinin savaş propagandası ve bir Türk kimliği inşa edilmesi çabaları üzerinedir. Köroğlu, aslen bir edebiyatçıdır. Ancak bu çalışmasında Köroğlu'nun edebiyatçılıkla tarihçiliği itinalı bir şekilde bir araya getirdiği görülmektedir. Kitabın kaynakçasına bakıldığında sadece Birinci Dünya Savaşı döneminde Osmanlı Devleti hakkındaki literatürün değil, asıl olarak bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu'nda üretilmiş propaganda ve diğer yayınların incelendiğini görülmektedir. Bu husus çok önemlidir. Zira bu dönem hakkındaki hassaten İngilizce neşriyatta kişiler ve fikirleri tartışılırken bu kişilerin kendi yazdıklarına bakılmayıp bir takım ezberler üzerinden bazı iddialar serdedilmektedir.
Son Dönem Osmanlı Aydınlarının Yeni Birey ve Toplum Oluşturma Düşünceleri
Erdem · 2008, Sayı 51 · Sayfa: 137-170
Özet
Tam Metin
II. Meşrutiyet dönemi farklı görüş ve düşüncelerin bir arada varlıklarını sürdürdükleri oldukça önemli bir dönemdir. Bu düşünceler Cumhuriyet inkılâplarının hazırlık safhasını oluşturmuştur. Dönemin toplumsal ve siyasi akımları sosyolojik bir özellik gösterir. Sorunların çözümü için farklı çözüm önerileri getiren aydınların üzerinde durdukları konuların başında, çağa uygun bir toplumsal değişim/dönüşüm yapabilmek gelir. Bunun içinde de yeni bir nesle ve zihniyete ihtiyaç duyulmuştur. Geleneksel düşünce kalıplarından sıyrılmak şart görülmüş ve sosyo-kültürel bakımdan yeni bir birey tipi tasvir edilmiştir. Bu yazıda II. Meşrutiyet aydınlarının istedikleri toplumsal değişim için yaratmayı düşündükleri yeni birey tipi/kimliği ve toplum modeli incelenmiştir.
Toplumsal Sorunları Çözmede Eğitime Biçilen Merkezi Rol Ve Son Dönem Osmanlı Aydınlarında Eğitim Düşüncesi
Erdem · 2007, Sayı 48 · Sayfa: 21-54
Özet
Eğitim Osmanlı'nın son döneminde oldukça önemsenmiş ve çağdaşlaşmanın temel araçlarından biri olmuştur. Tanzimat'a kadar pragmatist ve geçici bakılan batılılaşmaya sonraları 'mahiyet katicı' ve 'dönüştürücü' gözle bakılmış ve eğitim batılı bir form kazanmıştır. Bu formun temel karakteristiği kültürel çağdaşlaşmanın sağlanması isteğidir. II. Meşrutiyet, eğitim bakımından gelenek ile modernleşme gayretlerinin en yüksek düzeyde mücadele ettiği am a gelenekselcilerin gün geçtikçe geride kaldığı bir dönemdir. Bu dönemde Cumhuriyet'in çağdaşlaşma programı büyük ölçüde tartışılmış ve projelendirilmiştir. Bu projeler cumhuriyetle birlikte uygulama imkânı bulmuştur. Bu bakımdan cumhuriyet eğitimine II. Meşrutiyet'in batıcı, Türkçü ve İslamcı aydınlarının katkıları büyüktür. Bu yazıda son dönem Osmanlı aydınlarının eğitim düşünceleri özellikle benzer yönleri dikkate alınarak incelenmiştir.
JACOB M. LANDAU Panturkism in Turkey-A Study of Irredentism, C. Hurst and Co., London, 1981, 219 sayfa (AIV/6389) [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1223-1224
Özet
Jacob M. Landau, İsrailli Türkologlar arasında yakın Türk tarihiyle uğraşanların başında geliyor. (Bu alanı tek başına temsil etmiyor kuşkusuz. Osmanlı döneminin her kesiti gibi XIX. yüzyıl üzerinde de İsrail Türkologları önemli monografik çalışmalar yapmışlardır ve yapıyorlar.) Landau'yu ülkemiz okuyucusu Radicalism in Turkey'den "Türkiye'de Aşırı Akımlar" adıyla yapılan çeviriyle tanıyor. Aslında Landau daha çok XIX. yüzyılla uğraşan bir araştırmacı. Hicaz Demiryolu, Abdülhamit Dönemi Filistini (albüm) gibi, İngilizce çıkmış monografileri var. Landau'nun son kitabı Panturkism in Turkey, ülkemiz akademik çevrelerinde monografik çalışanlardan çok, siyaset bilimcisi ve sosyologların başvuracağı bir eser olma durumundadır.
LANDAU, M. JACOB, Pan-Turkism in Turkey A Study af Irredentism London, 1981 C. Hurst and 10. (AIV/6359) [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 185 · Sayfa: 403-406
Özet
Tam Metin
218 sahifeden ibaret olan kitab bir girişte altı bölümden oluşmaktadır. Her bölümün notları, hemen o bölümün sonunda verilmiştir. Girişte yazar, Pan-Türkizm ile Pan-Turanizm'in tanımını yapmakta, Pan-Türkizm'in daha geniş kapsamlı olduğunu belirtmektedir. Turan Orta Asya'da bir bölgedir; Türkistan, Özbekistan, Moğolistan buraya dahildir. Doğuda; Çin, Güneyde; Tibet, Hindistan ve Iran, Batıda; Dest-i Kıpçak ve Hazar Denizi, Kuzey'de yine Dest-i Kıpçak çölü ile çevrilidir. Prof. Myron Weiner'in, Vamber'in Y. Akçura'nın, N. Orhun'un Prof. H. Bayur'un çalışmalarından bahsedildikten sonra, 1939-42 yıllarında çıkan BOZKURT dergisinin kapağı üzerinde Türklerin Anayurdunun haritası verilmektedir.
Yusuf Akçura
Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 162 · Sayfa: 389-400 · DOI: 10.37879/belleten.1977.389
Özet
Tam Metin
M. F. Togay zikri geçen eserinde Akçura'yı şu cümlelerle tanıtır: "Yusuf Akçura yalnız Türkiye'nin değil, bütün Türk dünyasının malı olmuş bir varlıktır. Dahilde ve hariçhte Türklüğü hayatını her zaman tehlikeye koyarak zindan ve mahbeslerin her türlü ızdırap ve işkencelerini göz önüne alarak son nefesine kadar çalışmış fedakâr bir Türk müverrihi idi". Türk Tarih Kurumu'nun değerli üyelerinden rahmetli profesör Rahmeti Arat da Akçura'nın biyografisini yazmaya teşebbüs etmiş eşi rahmetli Selma Hanımdan Akçura'nın haberleşme ile ilgili mektuplarını ve bazı elyazmalarını emanet olarak almış, ancak eserini kaleme almaya ömrü vefa etmemiştir 1. Biyografiler, çok defa ferdlerin acı-tatlı hatıralarını subjektif olarak seren sevimli hikâye kitabı olmaktan ileri gitmezler. Nadir bazı biyografiler ise, ferdlerin hayatı ile birlikte mensup olduğu ulusun ülkülerinin ve mücadelelerinin tarihçesidir. Akçura'nın haltercümesi bu cinstendir.